Buradasın
Ahmet Ümit'in Masal Kitabı: Padişah, Vezir ve Peri Kızı Hikayesi
youtube.com/watch?v=hpXbrzwnH_sYapay zekadan makale özeti
- Kısa
- Ayrıntılı
- Bu video, Ahmet Ümit'in annesinden öğrendiği masalları anlattığı bir hikaye anlatımı formatındadır. Hikayede padişah, vezir, kör adam, kuyumcu, demirci, müezzin, şapkacı ve peri kızı gibi karakterler yer almaktadır.
- Video, övünme huyuna sahip bir padişah ve onu düzeltmeye çalışan vezirin macerasıyla başlar. Hikaye, padişah ve vezirin kör adam, kuyumcu, demirci ve müezzin gibi karakterlerin sırlarını öğrenmek için yaptıkları yolculuğu anlatır. Ardından şapkacı'nın kölelik hikayesi ve son olarak müezzin ile peri kızı arasındaki aşk hikayesi aktarılır.
- Hikayede insan karakterlerinin (padişah, vezir, müezzin) sırlarını öğrenmek için yaptıkları yolculuk, şapkacı'nın acı dolu kölelik deneyimi ve peri kızı ile Volkan adlı insan arasındaki aşk hikayesi detaylı olarak anlatılmaktadır. Hikaye, peri kızının insan dünyasına ilk kez uçması, Volkan'ı sevmesi ve peri padişahının koyduğu koşullar etrafında şekillenir.
- 00:01Masalların Kaynağı ve Anlatımı
- Ahmet Ümit, kitabındaki masalları annesinden dinlemiş, annesi de küçükken bir masalcıdan dinlemiş.
- Annenin masalları unuttuğu Ahmet, Antep'e döndüğünde anneden tekrar masalları dinleyerek onların güzelliğine hayran kalmış.
- Masalların etkisi, sadece annenin tatlı dilinden değil, çarpıcı kurgusu ve içerdiği yoğun anlamlardan kaynaklanıyordu.
- 01:00Masalların Yazılması
- Ahmet, masalları yeniden dinledikten sonra bunların mutlaka yazılması gerektiğini düşünmüş.
- Görsel anlatımın egemen olduğu günümüzde sözlü anlatıma dayalı masalların unutulup gitmesinden endişe duymuş.
- Masalları kimi yerlerini geliştirip değiştirerek, ancak özlerine dokunmadan yazıya dökmüş.
- 01:49Masalın İçeriği
- Masalda, aydınlık göğü, parıltılı denizi ve verimli toprağı olan güzel bir ülke var.
- Ülkeyi genç bir padişah yönetiyor, o da diğer hükümdarlardan farklı olarak asık suratlı veya savaş meraklısı değil.
- Padişah sadece halkının mutluluğunu ister, ülkenin kalkınması için çabalar, halkın sevgisini hak eder ve hazinesini halkı için harcamaktan çekinmez.
- 02:40Padişahın Kusuru ve Vezirin Endişesi
- Padişahın küçük bir kusuru var: övünmeyi pek sever, iyilik yaptığı her seferinde tahtına kurulup anlatmaya başlar.
- Padişah övünmeye başladığında saraydaki dalkavuklar ona alkışlayarak iyice pohpohlar.
- Sarayda sadece vezir padişahın bu haline üzülür, çünkü vezir padişahın çocukluk arkadaşıdır ve onun böbürlenme huyundan vazgeçmesini ister.
- 03:43Padişahın Cömertliği ve Vezirin İddiası
- Padişah gülümsediğinde dalkavuklar çevresini sarmış, padişah o gün yaptığı iyilikleri anlatmaya başlamış.
- Dalkavuklardan biri padişahın yeryüzünde en iyi ve en cömert insan olduğunu söylemiş.
- Vezir, padişahın sorusuna "sizden daha cömert insanlar var" diye yanıt vermiş, bu cevap padişahı öfkelendirmiş.
- 05:10Kör Adamın Hikayesi
- Vezir, komşu kentte kör bir adamın padişahdan daha cömert olduğunu, ensesine vuran herkese bir kese altın verdiğini söylemiş.
- Padişah, bu iddiayı test etmek için vezirle birlikte tebdili kıyafet eyleyip bir günlük yoldaki kente gitmeye karar vermiş.
- Kente vardıklarında, kör adamın meydanda oturduğunu ve ensesine vuranlara altın verdiğini görmüşler.
- 08:00Kör Adamın Öyküsü
- Padişah ve vezir, kör adamın yanına yaklaşarak neden ensesine vuranlara altın verdiğini sormuşlar.
- Kör adam, bilgisinin bedeli olarak iki günlük yolda bir kentteki özel bir kuyumcunun gizli öğrenmek istemiş.
- Padişah ve vezir, kör adamın isteğini kabul edip iki gün iki gece yolculuk yaparak kuyumcunun kentine ulaşmışlar.
- 10:54Kuyumcunun Altın Yumurtası
- Pazarda kuyumcunun tavuk yumurtası büyüklüğünde altın satmakta olduğunu görmüşler.
- Kuyumcu, altın yumurtayı en yüksek fiyata veren adama satmak yerine havanın içine atıp toz haline getirmiş.
- Kuyumcu, altın tozlarını havaya üflediğinde altın yumurtayı almak isteyen adam yere yığılıp kalmış.
- 14:34Kuyumcunun Gizli Öyküsü
- Padişah ve vezir, kuyumcuya konuşmak istediklerini söylemiş, kuyumcu da onların anlatmasını dinlemek için bir koşul koymuş.
- Kuyumcu, altını almak isteyen adamın kahrolmasına neden olduğunu söylemiş.
- Kuyumcu, padişah ve vezirin anlatmasını dinlemek için bir koşul istemiş.
- 15:34Demircinin Hikayesi
- Kuyumcu, üç günlük mesafede bir kentte yaşayan yetenekli bir demirci hakkında hikaye anlatıyor.
- Demirci, kaba demirden lale ve sümbül gibi zarif eserler yaratabilir, ancak son zamanlarda eli işe varmıyor.
- Demirci, çalışmak istiyor, ancak iş yaparken duvara bakıp, demiri ve çekiciyi fırlatarak duvara doğru koşup yaralanıyor.
- 17:09Padişah ve Vezirin Yolculuğu
- Padişah ve vezir, demircinin hikayesini öğrenmek için ona yardım ediyorlar ve üç gün üç gece yola çıkıyorlar.
- Demirciye ulaştıklarında, demircinin davranışını gözlemliyorlar ve onu yaralı halde yardım ediyorlar.
- Demirci, hikayesini anlatmayı kabul eder ancak karşılığında dört günlük mesafede bir kentte yaşayan bir müezzinin gizemini öğrenmek istiyor.
- 21:28Müezzinin Hikayesi
- Padişah ve vezir, müezzinin kentine dört gün dört gece yolculukla varıyorlar.
- Müezzin, camiye yaklaşınca minareye bakmaya başlıyor ve aradığı bir şeyi görünce minareye koşup, az sonra üzgün bir halde indiğini gözlemliyorlar.
- Müezzin, padişah ve vezirin takip etmesine rağmen evine girdiğinde onları fark etmeden içeri girdi.
- 24:26Müezzinin Şartı
- Müezzin, padişah ve vezirin konuklarına minarede gördüğü şeyi anlatacağını, ancak önce şapkacının öyküsünü öğrenmelerini istiyor.
- Şapkacı, beş günlük yolda bir kentte yaşar ve haftada ancak bir şapka üreten, kaliteli işler yapan biri.
- Şapkacı, pazara geldiğinde kalabalığın arasında birilerini görüp şapkasını bırakıp mezarlığa kadar koşup ağlayan bir adam.
- 25:37Şapkacının Bulunması
- Padişah ve vezir müezzinin isteğini kabul edip beş gün beş gece yolculuk yaparak şapkacının kentine ulaşmışlar.
- Pazarı gezerken, yüksekçe bir yere çıkmış, elinde kaliteli kumaştan yapılmış şapka tutan ak saçlı şapkacıyı görmüşler.
- Şapkacı, kalabalığın arkasında bir şey gördüğünde, mezatı boşverip şapkasını bırakıp mezarlığa koşmuş.
- 27:28Şapkacının Mezarlıkta Durumu
- Padişah ve vezir şapkacının peşinden mezarlığa ulaşmışlar.
- Şapkacı, iki servinin altındaki büyük bir mezara kadar koşup dizleri üzerine çökerek ağlamaya başlamış.
- Şapkacı kendinden geçinceye kadar ağladıktan sonra, padişah ve vezir onu cesed gibi bulup cesedini taşıyınca kendine gelmiş.
- 28:34Şapkacının Öyküsünü Anlatma Koşulu
- Şapkacı, padişah ve vezirin yardımına rağmen kederli bir şekilde "kimse bana yardım edemez" demiş.
- Padişah ve vezir, şapkacının öyküsünü dinlemek istediklerinde, şapkacı öyküsünün çok acı olduğunu söylemiş.
- Şapkacı, padişah ve vezirin öykülerini dinlemek isteyip söz verirse kendi öyküsünü de anlatacağını belirtmiş.
- 30:40Şapkacının Gençlik Hikayesi
- Şapkacının evi kentin kenar mahallelerinden birindeydi ve babası marangoz olarak geçimini sağlıyordu.
- Şapkacı, baba mesleğini sevmediği için terzinin yanına çırak verilmiş ve ustasının yanında hızlı bir şekilde mesleği öğrenmiş.
- Şapkacı, dükkanının karşısında tahta cumbalı evde yaşayan eşraf kızına sevdalı olmuş ve bu durumdan ustasına anlatmış.
- 33:31Şapkacının Evliliği
- Usta, şapkacının sevgilisini istemeye gitmiş ve kızın babasının paraya önem vermediği için evliliğin gerçekleşeceğini düşünmüş.
- Şapkacı, ustanın eve döndüğünde annesinin umutsuzluğunu hissetmiş ve sabaha kadar pişmanlık duymuş.
- Usta, şafakta şapkacıya kızın babasının ona kızını verdiğini söylemiş ve şapkacı mutlu olmuş.
- 36:15Mutluluğun Sonu
- Bir ay sonra düğün hazırlıklarına başlamışlar ve altı ay sonra düğünleri gerçekleşmiş.
- Şapkacı, karısından onun da kendisini sevdiğini ve tahta cumbaların arkasında ona baktığını öğrenince mutlu olmuş.
- İki ay sonra komşu kentle savaş patlak vermiş ve şapkacı da askere alınarak karısından ayrılmış.
- 37:13Cephede Yaşananlar
- Cephede geçirdiği ilk gün, yaşamının tamamen değiştiğini gösterdi ve ölüm dolu günler başlamıştı.
- Arkadaşlarının çoğu ilk çatışmada can verdi, bazıları bacağını kolunu bıraktı, bazıları küçük yaralarla kurtuldu.
- İlk iki ay şansı terk etmedi, ancak o uğursuz baskın gününe kadar.
- 37:47Baskın ve Esaret
- Haftalar geçtikçe savaş bir sonuca ulaşamadı, her iki ordu da yorulmuş ve yılmıştı.
- Nöbetçilerin rehavetinden dolayı yaklaşan düşmanı fark edemeyip baskına uğradılar.
- Yüz kadar arkadaşla birlikte esir alındılar ve altı ay zindanda kaldılar.
- 38:52Kölelik Yaşamı
- Zindandan çıkarıldıklarında, kentin meydanında haraç mezat olarak satıldılar.
- Bir toprak beyi tarafından satın alındılar ve kalın bir urganla birbirlerine bağlanarak çiftliğe götürüldüler.
- Toprak beyi çok insafsız bir adamdı, kölelerini domuzlardan fark etmiyordu.
- 39:27Terzilik Yeteneği
- Toprak beyi onlara mesleklerini sorduğunda terzi olduğunu söyleyince, pencerelere perde dikme görevi verdi.
- Perdeleri dikip verince toprak beyi ve karısı onu beğenmiş olacak ki tarlaya gitmeyeceğini söyledi.
- Dikkatli çalışması ve söylenenleri yerine getirmesiyle sahiplerinin gözünde konumunu güçlendirdi.
- 40:31Kaçma Denemesi
- İçindeki özlem dinmek bilmiyordu, karısını ve memleketini düşünüyordu.
- Yaz sonunda hasat günlerinden birinde sessizce çiftlikten ayrıldı ve ormana daldı.
- Yaklaşık iki saat sonra köpek havlamaları duydu, kaçmaya çalışsa da yakalanıp acımasızca dövüldü.
- 41:29Yeniden Kölelik
- Toprak beyi ona yumuşak davrandı ve kaçmaya çalışmanın boşa olduğunu söyledi.
- Toprak beyi için ödediği parayı karşılayacak kadar çalıştıktan sonra serbest bırakabileceğini belirtti.
- Yıllar geçti, saçlarına kırlar düştü, yüzünde çizgiler belirdi, ancak umudunu korudu.
- 42:24Toprak Beyin Ölümü
- Toprak bey avlanmak için karşıdağ'ın eteklerindeki koruya gitti, ancak erken döndü.
- Sedyede yatanın toprak bey olduğunu gördüler, atı bir yaban domuzundan ürkünce dengesi bozulmuş ve boynunu kırmıştı.
- Toprak bey'in karısından başka kimsesi yoktu, hiç çocuğu da olmamıştı.
- 43:34Özgürlük
- Toprak bey'in karısı ve erkek kardeşi çiftliği satıp yanına almak istediğini söyledi.
- Kölelere artık özgür olduklarını ve kendi başlarına yaşayabileceklerini bildirdiler.
- Özgürlük duyurusuna sevinç çığlıkları atarak koştu, kente ve karısına dönebileceğini düşünüyordu.
- 44:29Yolculuk
- Hemen eşyalarını toplayıp, üç arkadaşıyla birlikte çiftlikten ayrıldı.
- Yolculuğu tam kırk gün sürdü ve kente yaklaştı.
- Kervan bir handa konakladığında, özlemi öyle dayanılmaz hal almıştı ki sabahı bekleyemedi ve tek başına yolculuğa devam etti.
- 46:01Kentteki Buluşma
- Uzunköprü'den geçerek kente girdiğinde vakit gece yarısını geçmişti.
- Yıllar önce ayrıldığı kentin sokaklarında yürürken içi bir buruklukla kaplandı.
- Kentte çok az şey değişmişti, taş duvarlı evler, dar sokaklar ve meydan aynıydı.
- 46:28Evine Dönüş
- Şapkacı, dar sokaklardan geçerek kentin en yüksek tepesindeki evine doğru yürüyor.
- Yazlar çok sıcak olduğu için insanlar geceleri damlarda uyuyor, şapkacı da damlarda uyuyanları tanıyor.
- Yokuş tırmanırken yorgunluk hissediyor, ancak karısını görmek için heyecanla eve yaklaşıyor.
- 47:28Damdaki Yatak
- Eve yaklaşırken karısının damında bir yatak olduğunu ve karısının yanında başka birinin yattığını fark ediyor.
- Şapkacı, annesi veya kaynanası olabileceğini düşünerek yatağa yaklaşıyor.
- Yorganı kaldırdığında karısının yanında genç bir adam olduğunu görünce dünyası yıkılıyor.
- 49:31Çaresizlik ve Kaçış
- Şapkacı, karısına bıçağı saplamak üzereyken karısı uyuyanı fark ediyor ve şaşkınlıkla kendisine bakıyor.
- Nefreti sevgisini aşamıyor ve bıçağı atarak evden kaçıyor.
- Irmak kenarına kadar koşup ağlayarak sabaha kadar orada kalıyor.
- 50:27Boşlukta Kalma
- Sabah uyandığında nerede olduğunu anlayamıyor, sonra olanları hatırlayarak artık gidebileceği bir evinin olmadığını anlıyor.
- Irmak boyunca yürüyüşünde bir kalabalığa rastlıyor ve karısının boğulduğunu öğreniyor.
- Kalabalıkta karısının kocasının savaşa gittiğini, esir düşüp bir daha haber alınamadığını öğreniyor.
- 53:15Gerçeğin Ortaya Çıkması
- Karısının savaşa giderken hamile kaldığını ve oğlunun olduğunu öğreniyor.
- Karısının kocasını beklediğini, "kocam geldi" diyerek nehre atladığını ve oğlunun onu kurtarmak için peşinden gittiğini öğreniyor.
- İki kişinin de boğulduğunu öğrenen şapkacı, içi kavruluyor ve kendini suçluyor.
- 55:42Kervancıbaşının Elindeki Bıçak
- Şapkacı, kervancıbaşının yanında kendini öldürmeyi düşünüyor.
- Kervancıbaşı, kendini öldürmenin gerçek bir cinayet olduğunu ve cezayı yaşamakla çekmek gerektiğini söylüyor.
- Şapkacı, kervancıbaşının sözlerini kabul ediyor ve cezasını çekmeye devam ediyor.
- 56:40Mezarlar ve Padişahın Kararı
- Şapkacı, karısının ve oğlunun mezarlarını gösteriyor ve onları gördüğünü, özür dilemeye çalıştığını anlatıyor.
- Padişah, şapkacının cezasını fazlasıyla çektiğini düşünüp yeni bir yaşam kurmasını öneriyor.
- Şapkacı, iki mezarın kendisinde olduğunu ve ölene kadar cezasını çekeceğini söyleyerek ısrar ediyor.
- 58:06Müezzin'in Kentine Varış
- Şapkacı, karısıyla oğlunun mezarı başına bırakıp yola koyulmuş, beş günlük yol sonunda müezzin'in kentine varmışlar.
- Padişah ve vezir müezzin'in evine gelip çalmış, müezzin onları hemen içeriye buyur etmiş.
- Müezzin, padişah ve vezirden şapkacının öyküsünü anlatmasını istemiş, padişahlar öykünün korkunçluğu onları ikircime düşürüyormuş.
- 59:02Yaşam Hakkında Sohbet
- Müezzin, yaşamın insanoğlu için armağan mı yoksa ceza mı olduğunu sormuş.
- Padişah, yaşamın bir armağan olduğunu, ancak insanların bu armağanın tadını çıkarmak yerine kendilerini acılara boğduklarını söylemiş.
- Müezzin, insanların görkemli düşler kurup yapıtlar ortaya koyarken bazen kaypaklaşıp aceleci davranabileceklerini belirtmiş.
- 1:00:16Müezzin'in Anlattıkları
- Müezzin, iki yıl önce her zamanki gibi sabah ezanını okumak için camiye giderken izlendiğim duygusunu hissetmiş.
- Bir cuma günü minareye çıkarken şerefesinde bir zümrüdüanka kuşu görmüş ve ona hayranlık duymuş.
- Müezzin, kuşa yaklaşmak istediyse de kuş ona doğru gelerek pençeleriyle omuzlarını kavrayıp havalandı.
- 1:02:28Zümrüdüanka'nın Uçuşu
- Zümrüdüanka müezzin'i sürükleyip götürmüş, kent onların ayaklarının altından geçerek geride kalmış.
- Uçuşlar saatlerce sürmüş, nehirler, tepeler, denizler geçtikten sonra büyük bir volkanın zirvesine ulaşmışlar.
- Volkanın içine indikten sonra yeşil ormanda bir saraya ulaşmışlar.
- 1:04:01Sarayda Karşılaşma
- Zümrüdüanka müezzin'i sarayın bahçesine bırakıp bir palmiye ağacının tepesine konmuş.
- Bahçedeki havuzda kuğular müezzin'e hoş geldin demiş.
- Sarayın mermer merdivenlerinden inen güzel bir kız müezzin'e hoş geldin demiş ve onu üç aydır izlediğini söylemiş.
- 1:05:57Peri Kızının Hikayesi
- Peri kızı, kentindeki bir kameraya oturarak kendi hikayesini anlatmaya başlıyor.
- Kendisinin Peri Padişahının kızı olduğunu ve uzun yıllar kendi kentinden dışarı çıkmadığını belirtiyor.
- Büyüdüğünde babası ona periler olduğunu ve dağın ardında insanlar yaşadığı başka kentler olduğunu anlatıyor.
- 1:06:42İnsanlarla Tanışma Görevi
- Babası, kızının insanlarla tanışmasının zamanının geldiğini söylüyor ve Zümrüdüanka'nın onu insanların yaşadığı yerlere götüreceğini belirtiyor.
- Kızın insanlarla tanışması ve gerektiğinde onlara yardım etmesi isteniyor, ancak kimliğini saklaması gerekiyor.
- Kız, insanlar hakkında merakla dolu bir geceyi geçiriyor ve sabahleyin Zümrüdüanka ile birlikte yolculuğa çıkıyor.
- 1:07:57İnsanları Gözlemleme
- Zümrüdüanka ile bulutların arasından insanların yaşadığı kentin üzerine ulaşıyor ve ilk kez insanların minarede ezan okuduğunu görüyor.
- Kız, insanogluyla ilk kez karşılaşan perilerin hissettiği heyecanı yaşayarak insanogluyla ilgilenmeye başlıyor.
- Zümrüdüanka ile insanın ezanını bitirip minareden inene kadar onu gözlemleyip izliyor.
- 1:09:57İnsanlar Arasında Dolaşma
- Zümrüdüanka, kızı kuytu bir yerde indiriyor ve perilerin yeteneklerinden biri olan istenilen canlının görüntüsüne bürünebilme özelliğini kullanarak delikanlı görünümüne bürünüyor.
- Kentin her köşesini dolaşarak insanları gözlemleyip, insanoglu hakkında bilgi topluyor.
- İnsanların yapısını ve yazgısını çözmeye çalışırken, caminin önünde ezan okuyan erkeğin yüzünü hiç unutamıyor.
- 1:11:01İnsanların Karakteri Hakkında Değerlendirme
- Kız, insanın yüzünü yakından inceleyerek onun güzel görünüp, içinden kötülük barınamayacağını düşünüyor.
- Perilerin yeteneklerinden biri olarak insanın gözlerine baktığında onun karakterini anlayabildiğini söylüyor.
- İnsanların genellikle kötü olduğunu, ancak eğitilirse kendi çıkarlarını değil, birlikte yaşadığı insanların haklarını gözetebilen bir yaratık haline gelebileceğini belirtiyor.
- 1:12:45İnsan Hakkında Yeni Bir Bakış
- Kız, insanın günahını şeytanın değil, kendi seçimiyle yaptığından bahsediyor.
- İnsan hakkında böyle düşünmemesine rağmen, ilk kez böyle bir yorum duyduğunu belirtiyor.
- Kız, caminin şerefesinde onu ilk gördüğünde yüreğinde hissettiği duyguların sadece iyilik duygusu olmadığını söylüyor.
- 1:13:23Peri Kızının Aşkı
- Peri kızı, insan kentine döndükten sonra hissettiği duyguların etkisinin azalmadığını, aksine bir tutkuya dönüşerek her an ve her dakika sevdiği insanı düşündüğünü anlatıyor.
- Bir hafta sonra babasına insanların arasına gitmek istediğini söylemiş, babası kuşkuyla sormuş ve peri kızı ilk gezintide kafasında oluşan soruların cevaplarını bulmak istediğini söylemiş.
- Peri kızı sevdiği insanı izlemeye başlamış, ancak zaman sınırlı olduğu için kendi kendine dönmek zorunda kalmış.
- 1:14:32Baba'nın Uyarısı
- Peri kızı tekrar insanların arasına gitmek istediğini söylediğinde, babası onun bir insan oğluna aşık olduğunu anlamış ve bu sevdenin olamayacağını söylemiş.
- Babası, farklı türlerdeki canlıların birbirleriyle anlaşamayacağını belirtmiş.
- Peri kızı, babasının sözlerine karşılık vermeden odasına kapanmış ve iki gün sonra babası tarafından çağrıldığında, sevgilisini getirmesini kabul etmiş.
- 1:15:22Baba'nın Koşulu
- Baba, sevdiği insanı sınamak istediğini ve kırk gün boyunca onunla yaşayacağını, istediği her şeyi yapacağını ama sevgiliye dokunmayacağını belirtmiş.
- Eğer kırk gün boyunca sevgiliye dokunmazsa, onu kendi elleriyle evlendireceğini söylemiş.
- Eğer kırk gün dolmadan sevgiliye dokunursa, onu aldığın yere geri göndereceğini ve bir daha görüşmeyeceklerini belirtmiş.
- 1:16:16Sevgiliyle Karşılaşma
- Peri kızı, sevgilisine sevdiği başka birinin olup olmadığını sormuş, sevgili de sevdiği başka birinin olmadığını söylemiş.
- Sevgili, peri kızının güzelliğine ve etkileyiciliğine karşı ilk görüşte sevindiğini söylemiş.
- Peri kızı, sevgilisinin anlayışını gösterdiği için çok mutlu olduğunu belirtmiş.
- 1:17:34Saray Turu
- Peri kızı, sevgilisini sarayına gezdirmeye götürmüş ve sarayın görkemli iç mekanlarını göstermiş.
- Saray, beyaz ve kırmızı mermerlerle kaplanmış, kristal avizeler, nakışlı halılar, çin işi vazolar ve fildişinden biblolarla süslenmiş.
- Pencerelerdeki sarı ve lacivert vitraylar ışığı kırıyor, güneş yer değiştikçe sarayda renk cümbüşü yaşanıyordu.
- 1:19:45Kırk Gün Süreci
- Peri padişahı, kırk gün dolmadan sevgilisiyle görüşmeyeceğini söylemiş, bu durum sevgilinin ondan çekinmesine rağmen peri kızıyla olan aşkı onu engellemeyecek kadar güçlü olduğunu düşünmesine neden olmuş.
- İlk on gün sevgili, sarayın içinde ve dışında sevdiğiyle dolaşarak ve konuşarak geçirmiş.
- On birinci gün, peri kızının güzelliği aklını karıştırınca vermiş olduğu sözü unutarak ona yaklaşıp, peri kızının geri çekilmesiyle kendini toplamış.
- 1:21:44Sabır Zorluğu
- Sevgili, peri kızının sözlerine rağmen bir daha olmayacağını söyleyerek kendini zor tutmaya çalışmış.
- Yirmi beş gün sonra, sevgili dayanamayıp onbeş gün görüşmemelerini önermiş, peri kızı üzülmüş ama kabul etmiş.
- Sevgili, üç gün boyunca kendini odasında kapatarak dışarı çıkmamış, ancak beşinci gün peri kızı tarafından sarayın bahçesinde karşılaşıp, ayrılık yeterli olduğunu söylemiş.
- 1:24:04Aşkın Zorlukları
- Yeniden bir araya geldikten sonra, sevgili peri kızının kendine olan kontrolüne şaşırmış ve perilerin insanlardan üstün olup olmadığını düşünmeye başlamış.
- Sevgili, peri kızının aşkının gerçek olup olmadığını sorgulamaya başlamış ve peri kızının soğukkanlılığına kızmaya başlamış.
- Otuz sekizinci gün, peri kızı sarayın dışına çıkmak ve piknik yapmak istemiş, sevgili isteksizce kabul etmiş.
- 1:26:27Cennet Deneyimi
- Kutsal kitaplarda anlatılan cennet çok güzel olabilir.
- Kişinin tüm sıkıntılarından kurtulduğu hissettiği belirtiliyor.
- Artık yalnızca kişinin varlığı vurgulanıyor.