Buradasın
Adana ODTÜ Bilim Sohbetleri: Türkiye'nin Ekonomik Tarihi ve Geleceği
youtube.com/watch?v=bRgPo4YS1DIYapay zekadan makale özeti
- Kısa
- Ayrıntılı
- Bu video, Adana ODTÜ Bilim Sohbetleri'nin 23. oturumunu göstermektedir. Sunucu, Çukurova Üniversitesi'nden emekli profesör Mahir Füsunoğlu'nu konuk olarak kabul etmektedir. Ayrıca Sacit Bey, Tarık Bey, Cemil Hoca, Ertan Bey ve diğer ekonomi uzmanları da katılımcı olarak yer almaktadır.
- Video, Türkiye'nin ekonomik tarihini kronolojik olarak ele almaktadır. Kırım Savaşı sonrası Osmanlı İmparatorluğu'nun borçlanma sürecinden başlayarak, Cumhuriyet'in kuruluşundan günümüze kadar olan ekonomik dönemler detaylı şekilde incelenmektedir. Sunum yaklaşık 45 dakika sürmekte ve sonrasında katılımcıların soruları cevaplanmaktadır.
- Videoda Türkiye'nin ekonomik kalkınma süreci, stratejik planlama eksikliği, eğitim sisteminin önemi, sermaye birikiminin yetersizliği ve dış borç sorunları gibi konular tartışılmaktadır. Ayrıca, Türkiye'nin Güney Kore, Singapur ve İngiltere-Portekiz gibi ülkelerle karşılaştırması, pandemi sonrası dünya ekonomisi ve gelecekteki ekonomik trendler de ele alınmaktadır. Toplantı, fikir jimnastiği şeklinde, sunum yerine tartışma odaklı bir formatta düzenlenmiştir.
- 00:16Adana ODTÜ Bilim Sohbetleri'nin 23. Oturumu
- Adana ODTÜ Bilim Sohbetleri'nin 23. oturumu, bu sezonun son finali olarak Cumhuriyet konusuyla gerçekleştiriliyor.
- Bugün babalar günü olduğu için tüm babaların, baba adaylarının ve yüreğinde baba sevgisi taşıyanların günü kutlanıyor.
- Bu sezon boyunca toplam 25 konuk ağırlanmış, bugün ise Mahir Füsunoğlu hocamızla Cumhuriyet öncesi ve sonrası Türkiye ekonomisine bakış yapılacak.
- 02:47Mahir Füsunoğlu Hocamızın Tanıtımı
- Mahir Füsunoğlu hocamız, Çukurova Üniversitesi'nde doktorasını ve profesörlüğünü almış, aynı zamanda Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü ve İktisat Bölüm Başkanlığı görevlerinde bulunmuş.
- Adana'da üniversite ve sanayi işbirliği konusunda Adana Güç Birliği Vakfı kurucularından ve projeler üzerinde çalışmış.
- Şu anda Çukurova Üniversitesi'nden emekli olmasına rağmen, Çağ Üniversitesi'nde İktisadi ve İdari İlimler Fakültesi'nde öğretim görevlisi olarak çalışıyor.
- 05:51Cumhuriyet Öncesi Türkiye Ekonomisi
- Cumhuriyet öncesi Türkiye ekonomisi genellikle Kırım Savaşı (1853-1856) ile başlıyor, çünkü bu savaştan sonra Osmanlı İmparatorluğu ilk defa kayıtlı olarak borç almaya başlıyor.
- 1879-1882'de sitede denilen altı tane vergi konulmuş, Osmanlı İmparatorluğu genellikle tarımsal vergilerle ayakta duran bir imparatorluktu.
- 1881 Muharrem Kararnamesi ile Düğünü Umumiye kurulmuş, bu kuruluş Osmanlı borç idaresi olarak tüm gelirleri toplayıp borçları ayırıyor ve geri kalan kısmı Osmanlı İmparatorluğu'na kalıyordu.
- 08:24Osmanlı Borç Yönetimi ve Savaş Dönemi
- Osmanlı borçlarında büyük komisyonlar vardı; örneğin 238 milyon lira borç alınmış, 130 milyon lirası hesaba geçmiş, gerisi komisyon olarak kullanılmış.
- 1878-1914 arasında 140 milyon Osmanlı lirası borç alınmış, ancak sadece 91 milyon lirası Osmanlı İmparatorluğu'nun eline geçmiş, gerisi komisyon olarak ödenmiş.
- 1910'dan 1921-1922'ye kadar giden yaklaşık on yıl süren savaş dönemi, Osmanlı İmparatorluğu'nun çökmesi ve 1920'lerde Cumhuriyet'in kurulması ile sonuçlanmıştır.
- 09:43Cumhuriyet'in Kuruluşu ve Ekonomik Durum
- 1923'te 29 Ekim'de Cumhuriyet kurulduğunda Atatürk, İnönü'ye yazdığı mektupta "hastalıklı bir vatan miras kaldı" diyerek durumu özetlemiş.
- Türkiye'de 4 bin kilometre demiryolu var ancak bir metresi bile Osmanlı'nın değil, deniz yolları felaket durumdaydı.
- Nüfusun yarısı sıtma ve veremle boğuşuyor, bebek ölüm oranları yüzde altmış, nüfusun yüzde sekseni kırsal kesimde yaşıyor, elektrik sadece İstanbul ve İzmir'in belli yerlerinde vardı.
- 11:28Cumhuriyet Öncesi Önemli Aktiviteler
- Cumhuriyet sürecinde hemen öncesinde Türkiye'de iki önemli aktivite vardı: İzmir İktisat Kongresi ve Lozan Barış Antlaşması.
- İzmir İktisat Kongresi Şubat 1923'te toplanmış, tüccar, çiftçi, sanayi ve işçi grupları katılmış, ancak katılımcıların çoğu İstanbul tüccarları ve liberal bir iktisat politikası uygulanması konusunda ağırlıklarını koymuşlar.
- Temmuz 1923'te Lozan Antlaşması imzalanmıştır.
- 12:31Lozan Antlaşması'nın İktisadi Yönleri
- Lozan Antlaşması'nın en fazla tartışılan iktisadi yönü kapitülasyonların kaldırılmasıdır.
- Kapitülasyonlar, Osmanlı İmparatorluğu'nun Batı ülkelerine verdiği ticari imtiyazlardır ve özellikle Sanayi Devrimi sonrası Avrupa'nın Osmanlı pazarını ele geçirmek için kullanılmıştır.
- Kapitülasyonlar sadece ticari değil, hukuki yönleri de vardır ve yabancılar için ayrılık ve ayrıcalıklar içerir.
- 13:18Osmanlı Borçları ve Gümrük Düzenlemeleri
- Osmanlı borçları sorunu çokça tartışılan bir konudur ve 1929'da ödemeye başlanarak 1950-51'e kadar düzenli olarak ödenmiştir.
- Gümrük düzenlemeleri 1915-16 yılında yapılmış bir Osmanlı gümrük tarifesine göre 5-6 yıl daha devam etmesine karar verilmiştir.
- Cumhuriyet'in ilk başlarda gümrüklerle ilgili herhangi bir uygulaması olmamıştır çünkü eski uygulamanın devamı vardır.
- 14:51Cumhuriyet'in İlk İktisadi Yaklaşımları
- 1920'lerde Cumhuriyet'in kurucularının çoğunluğu asker kökenli olduğu için ilk başlarda kurumlar kurmaya odaklanırken iktisadiyatla çok fazla ilgilenmemiştir.
- 1927'de bir sanayi teşvik yasası çıkarılmış ve Sanayi ve Maden Bankası gibi bankalar kurulmuştur.
- 1929'da büyük bir iktisadi buhran yaşanmış, bu kriz Amerika'dan başlayarak bütün dünyaya yayılmıştır.
- 16:451930'larda İktisadi Model Arayışları
- 1930'larda Cumhuriyet idaresi yavaş yavaş iktisatla uğraşmaya başlamış ve model arayışları yapmıştır.
- Kadro dergisi etrafında toplanmış bir grup aydın Sovyetler Birliği'nin benzer bir planlama tavsiyesi önermiştir.
- İki tane sanayi planlaması yapılmış olup, bu planlara bugünkü anlamda bir planlama olmasa da bugünkü kamu iktisadi kuruluşlarının nüvesini kurmuştur.
- 17:41İthal İkameci Politika
- Bu model yaklaşık 1930'lardan 1980'lere kadar 50 yıl değişik şekillerde bir çeşit ithal ikameci politika olarak devam etmiştir.
- Kamu harcamaları ile kamu gelirlerinin uygun olması, dış alımı sınırlama ve dış ticaret fazla verilmesi amaçlanmıştır.
- Yerel ve bölgesel tarım ve doğal ürünleri kullanan sanayilerin kurulması, temel tüketim mallarının yerli üretimi ve sanayilerin hammadde kaynaklarına yakın kurulması hedeflenmiştir.
- 19:01Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı
- Birinci beş yıllık sanayi planı 1934-36 arasında gerçekleşmiş olup, dokuma, pamuk, kendir ve yün, maden işleme, demir-çelik, bakır, kükürt, kağıt gibi alanlarda projeler başlatılmıştır.
- İlk kağıt fabrikası İzmit'te kurulmuş, hammaddesi Rize ve Artvin taraflarından getirilmiştir.
- Projenin finansmanı Sovyetler Birliği'nden 10,5 milyon lira, Maden ve Sanayi Bankası'ndan 41,5 milyon lira, İS Bankası'ndan 2,40 milyon lira ve bütçeden her yıl 6 milyon lirayla finanse edilmiştir.
- 20:17İkinci Sanayi Planı ve Savaş Sonrası Dönem
- Birinci sanayi planı başarılı görünce ikinci sanayi planı yapılmış olup, gıda, kimya, makine ve deniz ulaşımı alanlarında projeler başlatılmıştır.
- İkinci Dünya Savaşı başlayınca bu projelerin hepsi bir tarafa bırakılmıştır.
- 1933-45 arasında dış ticaret fazlası verilmiş, büyüme 1935-41 ve 1944 hariç hep pozitif olmuş, bütçe genellikle denk ve fazla verilmiştir.
- 21:58İkinci Dünya Savaşı Sonrası Düzen
- İkinci Dünya Savaşı'nın iki önemli kazananı Sovyetler Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri olmuştur.
- Birinci Dünya Savaşı askerler arasındaki bir savaşken, İkinci Dünya Savaşı sivil halkı da hedef almış bir savaş olup 50-60 milyon civarında insan kaybı olmuştur.
- Savaş sonrası Birleşmiş Milletler kurulmuş, iktisadi olarak Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu ve Dünya Ticaret Örgütü gibi kurumlar devreye girmiştir.
- 24:22Türkiye'nin Devalüasyon Süreci
- Türkiye, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra 7 Eylül 1946'da ilk devalüasyon yapmış, dolar 1,30 liradan 2,80 liraya çıkmıştır.
- Tek parti yönetimi 1946'ya kadar devam etmiş ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin içinde Demokrat Parti adı verilen ikinci bir parti ayarlanmıştır.
- Demokrat Parti daha çok kırsal kesimi ve çiftçileri kapsayan, tüccar kesimli genişlemeye başlayan bir parti olmuştur.
- 25:03Cumhuriyet Halk Partisi'nin İktisat Politikası
- Cumhuriyet Halk Partisi, savaş sonrası daha liberal politikaların geleceği fark ederek iktisat politikası arayışları içindeydi.
- Parti, kendi raporunu hazırlarken Amerikalı uzman Venner'den de rapor almıştı.
- Demokrat Parti, tarımsal gelişmeyi ve tarım ile dünya ekonomisine bütünleşmeyi hedef alan bir parti olarak toprak reformu yapılamamasına rağmen tarımdaki makinalaşma sürecini başlatmıştı.
- 26:02Tarım ve İç Göç
- Traktörler ve biçerdöverlerin devreye girmesiyle tarımsal işgücü iş alanlarını kaybederek şehirlere doğru iç göçler başlamıştı.
- İlk gecekondular bu dönemlerde kurulmaya başlamıştı.
- Küçük çiftçiler makine kullanmak için gereken ölçeği sağlayamadığı için mevcut tarım alanları otlak ve mera gibi yerlere doğru genişleme gösteriyordu.
- 26:461950-1960 Dönemi Ekonomik Özellikleri
- 1950-1960 döneminin en önemli özelliklerinden biri karayollarının ön plana çıkması ve özellikle İstanbul ve İzmir'de önemli imar faaliyetleri olmasıydı.
- Bu dönemde parasal genişleme ve enflasyon artışı yüksek seviyede olup, Amerikan kaynaklı dış borçlanma başlamıştı.
- Enflasyon üretim maliyetlerini artırdığı için devalüasyon yapılmak zorunda kalınıyordu.
- 27:30Devalüasyon ve Ekonomik Sorunlar
- Devalüasyon AYEMEF ile anlaşarak yapılması gereken bir şeydi.
- 1956 yılında turist ve üzerine 2,80 TL yerine 5,25 TL, 5,50 TL veriliyordu.
- 4 Ağustos 1958'de AYEMEF ve Dünya Bankası ile anlaşılarak 6,22 artı 2,80 gibi 9 liralar civarında bir devalüasyon yapılmıştı.
- 27:58Bütçe ve Para Politikası
- Bütçe ve para politikasında disipline girmesi, para ağzının kontrol edilmesi, bütçe harcamalarının kısıtlanması ve devlet eliyle üretilen kamusal ürünlerin fiyatlarının yükseltilmesi gerekiyordu.
- 1946'daki devalüasyon Cumhuriyet Halk Partisi'nin sonu, 1958'deki devalüasyon ise Demokrat Parti için bir son gibi görünüyordu.
- 1956-1960 arasında dış ticaret açıkları çok yüksek olup, bütçe açıkları parasal genişleme ile kapatılıyordu.
- 28:56Askeri Darbe ve Yeni Anayasa
- 1960'ta siyasi-askeri bir darbe ile yönetim değişmişti.
- Osmanlı İmparatorluğu'ndan itibaren yeni ordu arayışları vardı; Asakir-i Mansure-i Muhammediye ve Nizam-ı Cedid gibi yeni askeri kurumlar kurulmuştu.
- 1950'lerde NATO'ya girildikten sonra birçok asker eğitim için NATO ülkelerine, özellikle Amerika'ya gidiyordu.
- 30:31Yeni Kurumlar ve Planlı Kalkınma
- Yeni anayasa ve bununla ilgili yeni kurumlar (Anayasa Mahkemesi, Yüksek Seçim Kurulu) kurulmuştu.
- İktisadi açıdan önemli olan Devlet Planlama Teşkilatı kurulmuş, planlı kalkınma yönüne doğru dönülmüştü.
- 1950'li yıllarda bile Demokrat Parti döneminde kamu iktisadi kuruluşlarının kurulmasına devam edilmişti.
- 31:14Borç Problemi ve Planlı Kalkınma
- Cumhuriyet'in 1950-1960 arasında borç biriktirmiş, bu borçların ödenmesi gerekiyordu.
- 1950'li yıllarda ülkeler arası borçlanmalar vardı ve Türkiye'ye Avrupa ülkeleri ve Amerika borç veriyordu.
- Planlı kalkınma sadece içeride aydınlar ve askerler değil, dışarıda yabancılar da istiyordu.
- 32:31Avrupa Ekonomik Topluluğu ve Kalkınma Planları
- 1950'lerin sonundan itibaren Avrupa Ekonomik Topluluğu (şimdi Avrupa Birliği) bir demir çelik birliği olarak başlamıştı.
- Türkiye ilk baştan itibaren bu toplulukla ilişki içindeydi ve 15 yıllık kalkınma planı (5'er yıldan 3'er) başlamıştı.
- Birinci beş yıllık plan (1963-1967) arasında yılda ortalama %7 büyüme hedefleniyordu.
- 33:29Büyüme Modeli ve Bölgesel Planlama
- %7 büyüme, milli gelirin 10 yıl içinde iki katına çıkması için yeterli bir büyüme oranıydı.
- Harotomar modeli üzerinden bölgesel planlama yapılmıştı çünkü Türkiye'de bölgeler arası kalkınma çok düşük seviyedeydi.
- Vergi düzenlemeleri yapılamayan reformlardan biriydi, ancak planlara girmişti.
- 34:32Sosyal Güvenlik ve Sanayi Hedefleri
- Fiyat politikalarının kamu eliyle yürütülmesi, işsizlik sigortası kurulması ve tarım işçileri ile çiftçilerin sosyal güvenlik kapsamına alınması planlara girmişti.
- Tarım, madencilik, imalat sanayi, enerji ve ulaştırma hedef oluyordu.
- Sanayileşme konusunun ön plana çıkması fakat sanayileşmenin niteliğinin ne olduğunun ortaya konmaması vardı.
- 35:30Otomobil ve Uçak Endüstrisi
- 1929'da Türkiye'de otomobil üretiliyordu, ancak piyasası yoktu.
- 1962'de üretilen Devrim otomobilleri, otomobil motorunun hepsini dökebilme becerisini kazanmış bir ülke için önemliydi.
- Otomobillerin maliyeti o zamanki rakamlarla 1,2 milyon lira olup, planlama teşkilatının içinden sürekli itirazlar gelmişti.
- 36:53İkinci Beş Yıllık Plan
- İkinci beş yıllık plan (1968-1972) da %7 büyüme, istihdamın artırılması ve tasarrufların artırılması hedefleniyordu.
- Ekonominin dışa bağımlılığının azaltılması ve ithal ikameciliğin daha koyulaşması hedefleniyordu.
- 37:18Türkiye'nin Ekonomik Planlaması ve Kentleşme
- 1950'lerin ortasından itibaren yaklaşık 15 yıl boyunca iç göç ve kentleşme süreci yaşanmıştır.
- Sanayi sektörü ekonomik kalkınmada sürükleyici rol oynamıştır.
- Kamu kesimi ara ve yatırım malları üretirken, özel kesim dayanıklı tüketim mallarını üretmiştir.
- 37:56Üçüncü Beş Yıllık Plan ve Dış Etkiler
- 1972-1977 arasında üçüncü beş yıllık plan yapılmış, Avrupa ile ilişkilerin ilerlemesiyle Türkiye'nin 1995'te İtalya'nın 1970'lerdeki gelir seviyesine ulaşması hedeflenmiştir.
- Kıbrıs Barış Harekatı ve sonrasında uygulanan askeri ve siyasi ambargo, Arap-İsrail Savaşı ve petrol fiyatlarının yükselmesi (1971-1972'de 2,5 dolardan 20 dolara) ekonomik politikaları etkilemiştir.
- Siyasi durum bozulmuş, koalisyon hükümetleri ve sık değişen hükümetler nedeniyle iktisadi politikaların yönetilmesi zorlaşmıştır.
- 39:54Dış Açık ve İthal İkamesi
- Türkiye sürekli dış açık veren ve ithalat-ihracatında döviz arayışları içinde olan bir ülke olmuştur.
- Avrupa'ya giden işçilerin ailelerine düzenli döviz ödemeleri ve dövize çevrilebilir mevduat sistemi ekonomik rahatlama sağlamıştır.
- İthal ikamesi politikası, ithal edilen ürünleri yerli üretmeyi amaçlamış, ancak bu süre uzadıkça yerli üreticiler rekabete karşı korunmuştur.
- 42:22Dışa Açılma ve Avrupa Birliği
- Dışa açılma ve ihracatı arttırma amacı ile Avrupa Ekonomik Topluluğu ile işbirliği yapma ve üyelik hedefi belirlenmiştir.
- 1980'li yıllarda Türkiye'nin önüne Avrupa Birliği'ne katılım fırsatı gelmiş, ancak Türkiye bu teklifi kabul etmemiştir.
- Türkiye ciddi bir iktisadi kriz yaşamış, akaryakıt kıtlığı yaşanmış ve ödemeler dengesinde ciddi krizler yaşanmıştır.
- 44:21İthal İkamecilikten İhracata Geçiş
- 24 Ocak 1980'de Türkiye ithal ikamecilikten ihracata yönelik kararlar almıştır.
- İlk üç plan döneminde para ve kredi genişlemesi yaşanmış, 1963-1968 arasında yılda ortalama %40 artış olmuştur.
- Ortalama büyüme hızı birinci dönemde yılda %6-7, ikinci dönemde %5, üçüncü dönemde %2-3'e düşmüştür.
- 45:46İhracata Dayalı Büyüme Politikası
- 1980 sonrası ithal ikameci politikalardan ihracata dayalı büyüme politikasına geçilmiştir.
- Fiyatlama politikaları piyasa koşullarına göre belirlenmiş, işgücü ve diğer piyasalarda fiyatlar düşük tutulmuştur.
- İhracat teşvikleri ve vergi iadeleri uygulanmış, ancak bu dönemde hayali ihracatlar yapılmıştır.
- 47:02Kamu Kesimi ve Para Politikası
- Kamu kesimi küçültme politikası uygulanmış, bu küçültme hem işlevsel olarak işlerin özel sektöre devredilmesi hem de bütçe olarak milli gelirden aldığı payın küçülmesi şeklinde olmuştur.
- Sıkı para politikası uygulanmış, Chicago Okulu'nun en parlak yılları 1980'lerde olmuştur.
- 32 sayılı kararname döviz hareketlerinin planlamasını yapan bir kararname olup, döviz sıkıntısı devam ettiği için bu kararnamede zor duruma gelinmiştir.
- 49:09Türkiye'nin Ekonomik Krizi ve Kayıp Yılları
- 1994'te Türkiye'de bir iktisadi kriz yaşanmış ve 1990'lı yıllar Türkiye'nin kayıp yılları olarak nitelendirilmiştir.
- Bu dönemde iki eksi büyüme yaşanmış, bu da o zamana kadar yapılan büyümelerin kaybedilmesi anlamına gelmektedir.
- Krizin nedeni hükümetin parasal genişlemeye gitmesi ve serbest sermaye hareketlerinin serbest bırakılmasıdır.
- 50:09AY ile Anlaşmalar ve Ekonomik Sorunlar
- AY ile yapılan ortodoks anlaşmalar, kamu kesiminin küçültülmesi, harcamaların azaltılması, fiyatların serbest bırakılması ve dış ticarette serbestlik gibi zor kararlar içermektedir.
- Türkiye bu dönemde bazı AY ile araştırma görüşmelerini yarıda bırakmış ve Merkez Bankası ile Hazine arasındaki anlaşmayı yürütememiştir.
- Sermaye hareketlerinin serbestleşmesi ve portföy yatırımları, Türkiye'nin faiz oranlarının yüksek olması nedeniyle Avrupa'ya ve diğer ülkelere göre avantaj sağlamıştır.
- 51:51Dış Borçlar ve Döviz Rezervleri
- Dış ticaret açıklarından dolayı gayri safi yurtiçi hasıla içinde dış borçların payı %45'e, iç borçların payı da %22'ye yükselmiştir.
- Bu dönem Türkiye'nin döviz rezervi biriktirme dönemidir, çünkü ekonomide döviz rezervi tutulması tavsiye edilir.
- Sermaye hareketlerinde ani çıkışlar ülke ekonomisini etkileyebilir, bu duruma "kelebek etkisi" denir ve Arjantin'deki iktisadi dalgalanma Türkiye'ye ulaşabilir.
- 53:36İhracat ve Dış Borçlar
- 1990'larda Türkiye'nin önemli ihracat kalemlerinden biri Rusya ile bavul ticareti olup, yılda 78 milyar dolarlara ulaşmıştır.
- 1990'ların sonunda Asya krizi bavul ticaretinde sonu getirmiştir.
- 2000'li yıllarda dış borç oranı %40'a, iç borç oranı %28,5'e kadar gerilemiş ve daha da düşmüştür.
- 54:29Özelleştirmeler ve Yabancı Yatırımlar
- 2000'li yılların başında Kemal Derviş'in gelmesi önemlidir ve hızlı bir özelleştirme süreci yaşanmıştır.
- Anayasada özelleştirmeye dair bir hüküm olmadığı için, 1990'lardaki özelleştirmeler Anayasa Mahkemesi tarafından bozulmuştur.
- Doğrudan yabancı yatırımların sayısında artış var, ancak Türk Lirası değer kaybediyor, ithalat kolaylaşıyor, ihracat zorlaşıyor ve bu da cari açık sorunu yaratıyor.
- 55:16Son Yıllardaki Ekonomik Sorunlar
- 2014'te bir kriz yaşanmış ve dış borcun yeniden artmaya başlamıştır.
- 2017 sonrası iktisadi büyümede yavaşlama, enflasyon oranlarının artmaya başlaması ve özellikle genç işsizlik sorununun büyümesi yaşanmıştır.
- 2019-2020'de yaşanan komik kriz Türkiye'de parasal genişleme ve kamu harcama şeklinde etkili olmuştur.
- 56:09Türkiye'nin Ekonomik Durumu
- Türkiye bir yüksek enflasyon ülkesi fakat hiper enflasyona gitmemiştir.
- Yatırım oranları-tasarruf ilişkisi çok zayıftır; 1925'te milli gelirin %10'u tasarruf edilirken, 1990'da %20'si, 1990-2000'de %20, 2010'da %18'e düşmüştür.
- Siyasi kurumlar genel olarak mikro ve makro anlamda zayıf olsa da iktidara geldiklerinin ilk yıllarında hızlı büyüme sağlayabilmektedir.
- 57:16Ekonomik Büyüme ve Kriz Döngüsü
- Artan siyasi gerginlikler ve rekabet yüksek olduğu için iktisadi büyüme üzerinde baskıda yüksek olmaktadır.
- Büyüme iktisat politikası kalitesinde düşme, siyasi ve iktisadi kurumlarda bozulma şeklinde olmaktadır.
- Büyüme döngüsü 10-20 yıllık aralıklarla gerçekleşmekte, büyüme zayıflıyor, eksiye geçiyor, kazançlar kaybediliyor ve tekrar kazanmaya çalışılmaktadır.
- 58:24Ekonomik Sorunlar ve Kişi Başına Gelir
- Türkiye orta gelir tuzağına yakalanmıştır.
- Kişi başına gelir, iktisadın önemli bir göstergesidir ve sürekli artması gerekir.
- Türkiye 2013'te kişi başına 22.500 dolar civarında gelire ulaşmışken, şimdi 8.500 dolara kadar gerilemiş, 7-8 yılda 4.000 dolar kişi başına gelirden kaybetmiştir.
- 1:00:19Avrupa Birliği'nin Green Deal ve Türkiye'nin Durumu
- Türkiye Paris Antlaşması'nı imzaladı ancak Meclis'ten geçirmediği için uygulamaları yapamıyor.
- Avrupa Birliği'nin Green Deal'ı, 2050 yılına kadar sıcaklık artışını 1,5 derecenin altında tutmaya çalışarak 2020'den 2050'ye kadar Avrupa ekonomisinin karbondan arındırılması anlamına geliyor.
- Green Deal'a uyum sağlamazsa Türkiye'nin demir, çelik, çimento ve tekstil gibi önemli sektörlerinde yılda yaklaşık 1 milyar dolar vergi yükü çıkacak.
- 1:02:00Dünyada Ekonomik Mücadele
- Avrupa Birliği 2030'a kadar yılda yaklaşık 260 milyar euro ek harcama yapmak istiyor.
- Amerika 34 trilyon dolarlık bir harcama ile bu yola girmeye başladı.
- Çin'in Kuşak ve Yol projesi karşısında Avrupa Birliği ve Amerika, gelişmekte olan ülkelere 40 trilyon dolarlık karşı proje yapmaya başladı.
- 1:03:56Türkiye'nin Ekonomik Sorunları
- Önümüzdeki 3-4 yılın sorunu Fed'in faiz yükseltmesi olacak ve bu Türkiye'yi etkileyecek.
- Türkiye yüksek enflasyon, yüksek faiz, yüksek dış borç, yüksek yurtiçi hasıla oranı ile kötü bir dönemde bulunuyor.
- Dövizlerimiz oynak, cari açık sorunumuz büyük ve yavaş büyümeye yakalanmış bir durumdayız.
- 1:07:01Ekonomik Düzenlemeler ve Kar Oranları
- 2020'li yılların ekonomisi, bilişim şirketleri ve Google, Facebook gibi trilyon dolarlık şirketlerin yönettiği yeni bir sistem olacak.
- Klasik endüstrilerin kar oranlarını arttırmak bu dönemde kolay olmadı.
- Yüksek kar yerine karlılığı sürdürebilmek önümüzdeki dönemde daha önemli olacak çünkü borçların geri ödenme şekli önümüzdeki dönemde daha yavaş büyümelerle geçecek.
- 1:09:30Türkiye'nin Müzakere Kadrosu Sorunu
- Türkiye'nin şu anki bürokrasi ve müzakere kadroları açısından Green Deal ve Transatlantik anlaşmaları gibi kritik müzakereleri yürütmekte sıkıntı yaşayacak.
- Dış ticaret ve dış ekonomik ilişkiler bakanlığındaki bürokratik kadroların yorum yapamadan evet deyip geçtiği ve Türkiye'nin büyük tavizler verdiği konular geleceğini öngörülüyor.
- Kişi başına gelirin aşağı doğru kayması ve büyümenin yavaşlaması, bu sorunların sonuçları haline geliyor.
- 1:13:52Ekonomi Yönetimi ve Kalkınma Planları
- Konuşmacı, Türkiye'nin ekonomik şartlardan çıkması için atılması gereken adımlar hakkında sorulduğunda, kalkınma planlarının devam ettiğini belirtiyor.
- Onbirinci kalkınma planında Kanal İstanbul gibi büyük projelerin yer almadığını, ancak küçük kömür santralleri, barajlar ve havaalanı gibi projelerin planlandığını söylüyor.
- Türkiye'nin milyar dolarlık projeleri piyasa içinde yer almadığını ifade ediyor.
- 1:15:42Kırım Savaşı ve Dış Borçlar
- Konuşmacı, Kırım Savaşı'nın kaybedildiğini iddia eden kişiye karşı, Osmanlı'nın İngilizler ve Fransızlar ile birlikte Rusları yendiğini belirtiyor.
- Savaş giderlerinin çok olması nedeniyle 28 Haziran 1955'te İngilizlerden 3-5 milyar İngiliz altını %5 faizden aldıklarını, ancak 20 yıl sonra iflas ettiklerini anlatıyor.
- Osmanlı'nın tarihinde ilk defa dış borçtan karşılaştığını ve bu durumun olumlu olduğunu düşündüklerini, ancak 20 yıl sonra iflas ettiklerini vurguluyor.
- 1:16:30Kırım Savaşı'nın Sonuçları
- Tarihte bazı şeylerin kaybedilmesine rağmen, sonuçların ileride değerlendirildiğini belirtiyor.
- Kırım, Bulgaristan ve Romanya'nın kaybedilmesinin, Osmanlı'nın Odessa'dan buğday ihtiyacını karşılamasını engellediğini, bu nedenle kıtlık çektiğini anlatıyor.
- Bu bölgelerin kaybedilmesiyle Eskişehir'e tarım yerleştirildiğini, Türkiye'nin tahıl ambarı haline geldiğini ve askerlerin karnının doyurulduğunu, bu sayede Abdülhamit'in nakı kaldırdığını söylüyor.
- 1:17:42Nak Kaldırılmasının Sonuçları
- Nak kaldırılmasının fiyatların artmasına neden olduğunu, nakın fiyatı engellemek için kullanıldığını açıklıyor.
- Abdülhamit'in 10 Şubat 1918'de cenazesi kakarken devlet ahalisinin yürüdüğünü, Osmanlı tarihinde ilk kez kadınların balkona, pencereye ve kapıya çıkıp protesto ettiğini anlatıyor.
- Protesto edenlerin "ekmeği beş para yaptın, kömürü elli paraya getiren padişah bizi bırakıp nereye gidiyorsun" diyerek protesto ettiğini belirtiyor.
- 1:19:11Hindistan'dan Gelen Para
- Hindistan'dan gelen paraların hem Müslümanlar hem de Hindular tarafından toplandığını, İngilizlerden o kadar çıkarıldığını anlatıyor.
- Hindistan'dan toplanan 650 bin liranın sadece Mustafa Kemal'in şahsi hesabına gönderildiğini, Atatürk'ün taarruzda 500 bin lirasını taarruz komutanına gönderdiğini söylüyor.
- Savaştan sonra geri kalan 381 bin liranın arttığını belirtiyor.
- 1:20:18Döviz Kuru ve Ekonomik Sorunlar
- Menderes döneminde döviz kuru konusunda Merkez Bankası'nda 1,80 lira, piyasada ise 16 lira olduğu belirtiliyor.
- 1929 buhranı sonrası Türkiye'nin sadece tarımla ilgili ihracatları olduğu ve dünya fiyatları düşmesi nedeniyle tarım ürünlerinin fiyatları %60 oranında düştüğü anlatılıyor.
- Tüccarların köylülerden aldıkları ürünlerin fiyatları düşmesi sonucu iflas etmesi ve sermayenin kalmaması sonucu Türk halılarının "hakkın rahmetine geçmesi" belirtiliyor.
- 1:22:58Ekonomik Felsefe ve Kalkınma Modeli
- Türkiye'nin kalkınma planı ve modeli olmadığı, elektrik ve doğalgaz faturalarının Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından basıldığı belirtiliyor.
- Piyasa ekonomisi, devletçilik ve karma ekonomi olmak üzere üç farklı ekonomik felsefe olduğu ve Türkiye'nin son 20 yıldır toplanan vergilerin 2 trilyon dolar olduğu, milli gelir içinde hükümetin payının çok fazla olduğu ancak hizmetlerin kalitesinin düşük olduğu vurgulanıyor.
- 1929 bunalımı olmasaydı Türkiye'nin devletçilik yoluna geçip geçmeyeceği sorusu ele alınıyor.
- 1:25:14Türkiye'nin İhracat Yapısı ve Sermaye Birikimi
- 1980'lere kadar Türkiye'nin ihracat ürünlerinin kuru üzüm, kuru incir, tütün, pamuk ve işlenmemiş madenler ağırlıklı olduğu belirtiliyor.
- Anadolu'nun sermaye birikiminin olmadığı, altyapı olarak yol, köprü, baraj, demiryolu ve fabrika gibi yapıların bulunmadığı vurgulanıyor.
- 1923-1929 arasında liberal gitme kararı olduğu ancak sermayenin olmadığı ve Hindistan'dan gelen paranın bir kısmı harcandıktan sonra kalan bir kısmı durduğu, bu paranın İS Bankası'nın ilk sermayelerinden biri olduğu belirtiliyor.
- 1:27:07Devletçilik ve Kalkınma Yolları
- Güney Kore'nin kalkınmasında Japonya ve Amerika gibi ülkelerin yardım ettiği, Türkiye'nin ise böyle bir destek alamadığı belirtiliyor.
- Devletçilik (etatizm) olarak adlandırılan devlet eliyle kalkınma yolunun, sermaye birikimini devletin yapması gerektiği vurgulanıyor.
- Sermaye birikimini yapmak için ya sömürgecilik yoluyla işgal edilmesi veya kendi halkının değerinin düşük ücret verilerek yüksek katma değer alınması gerektiği belirtiliyor.
- 1:29:561930 Konjonktürü ve Sovyet Etkisi
- 1930 konjonktüründe Sovyet etkisinin varlığı ve Türkiye'nin liberal yöntemlerin bekleneni vermediği için arayış içerisinde olduğu belirtiliyor.
- Krizin ortaya çıkması Türkiye'nin devletçilik uygulamasını kolaylaştırdığı, 1930'larda dünyadaki tüm ülkelerin devlet müdahalesini iktisat politikaları uyguladığı vurgulanıyor.
- Merkez zayıfladığında çevre ülkelerin daha kolay nefes alabilme ve belli alanlarda yatırım yapabilme olanağına kavuştuğu belirtiliyor.
- 1:31:2224 Ocak Kararları ve ANAP Dönemi
- 24 Ocak kararları ve ANAP'ın ilk dönemi ile ilgili siyasi ve ekonomik açıdan artı eksi eleştiriler olduğu belirtiliyor.
- 24 Ocak kararlarının deviasyon, ihracatı teşvik, AYEMEF ile görüşme ve devleti küçültme gibi ağır kararlar içerdiği vurgulanıyor.
- Bu kararların siyasi iktidarın seçimleri kaybetmesiyle benzer olduğu ve hükümetler bu kararları alırken çok kolay olmadığı belirtiliyor.
- 1:32:531980'lerde Ekonomik Zorluklar
- 1980'lerde Türkiye'de hükümet zayıf, iç güvenlik sorunları ve sıkıyönetim vardı, bu nedenle ekonomik programlar askeri yönetimle birlikte disiplin altında yürütülmeliydi.
- 1980'de Türkiye'nin ihracatını artırmak için tek yolu iç talebi düşürmek, iş talebini azaltarak artık değer yaratmak ve ihraç etmekti.
- Yüksek enflasyon döneminde enflasyonun altında ücret vermek, işçi grevlerini durdurmak için otoriter yönetim gereklidir ve ihracatı teşvik etmek için vergi iadeleri veya döviz karşılığında ek lira verme gibi teşvikler uygulanmalıdır.
- 1:35:29Ekonomik Performans Değerlendirmesi
- Uzun dönemde ihracat artmış, ithalat artmış ve Türkiye dış dünya ile entegre olmuş, döviz hareketleri serbest hale gelmiştir.
- Bir politikanın iyi olması için büyüme sürdürülebilir olmalı, istihdam sorunları çözülmeli ve fiyat istikrarı sağlanmalıdır.
- 1980'den sonra 1990'lar ve 2000'li yıllarda negatif büyüme yaşanmış, işsizlik sorunu devam etmiş ve enflasyon tehlikeli bir şekilde yükselmiştir.
- 1:37:22Ekonomik Sorunların Çözümü
- Ekonomik sorunların çözümü için eğitim, teknoloji geliştirme, verimlilik artışları ve vergi denetle yönetimleri yapılması gerekmektedir.
- Türkiye'deki vergi yapısında neredeyse üçte ikisi dolaylı vergiler olup, herkesin aynı oranda verdiği vergiler bulunmaktadır.
- Adalet sistemi, insan hakları ve ifade özgürlüğü gibi konular sadece siyasi değil, iktisadi karşılıkları olan önemli unsurlardır.
- 1:41:152000'li Yılların Ekonomik Performansı
- 2000'li yılların ilk onunda dolar biletinden büyüme gerçekleşmiş, kişi başına gelir üç katına çıkmıştır.
- İkinci on yılda satın alma gücüne göre istikrarlı bir büyüme devam etmiş, ancak nominal ile arasındaki fark açılmıştır.
- Türkiye'nin sermaye hareketlerine çok açıldığı için döviz girişi artmış, bu da döviz kurlarının gerçek değerinin oluşmasına engel olmuştur.
- 1:43:13Döviz Kurları ve Ekonomik Sorunlar
- Döviz kurlarının reel iktisadi faaliyetlerden kazanılması gerekir, ancak portföy yatırımı döviz kurunu baskılayarak ithalatın artmasına ve ihracatın azalmasına neden olur.
- Düzenli büyümenin bir sorunu sürekli cari açık vermek, yani ithalatta kazandığımız, dövizde kaybettiğimiz arasında açık olmasıdır.
- Döviz kurunun piyasada belirlenmesi gerekir, ancak Türkiye'de baskılı olduğu için sorunlar yaşanmıştır.
- 1:44:44Türkiye'nin Ekonomik Durumu ve Stratejik Planlama
- Konuşmacı, Türkiye'nin ekonomik durumunu ve stratejik planlama eksikliğini eleştiriyor.
- 1980'de 12 Eylül darbesi sonrası ve 2009'un ilk çeyreğinde Türkiye'nin dünya ekonomisinden aldığı payın %0,86 olarak aynı kaldığını belirtiyor.
- Singapur'un 1965'te bağımsızlık ilan ettiğinde stratejik planlama için beyin takımı toplayıp 3-4 sene kapatıp plan yaptığını örnek vererek Türkiye'nin stratejik planlama eksikliğini vurguluyor.
- 1:48:44Stratejik Planlamanın Önemi
- Ekonomi biliminin amacı, kıt kaynakları en elverişli şekilde kullanıp toplumun mal ve hizmet gereksinimini karşılamaktır.
- Bir ülkenin belirli sektörlerde dünya çapında bir numara olabilmesi için faktör donanımı (tarla, makina, fiziki sermaye, nitelikli işgücü) önemlidir.
- Türkiye'nin en büyük kaybı nitelikli işgücü eksikliği olarak görülüyor.
- 1:51:09Eğitim Sistemi ve Stratejik Planlama
- Türkiye'nin 2000'li yılların başında ilkokul 3-4 ortalaması olan bir eğitim sistemi vardı ve okuma yazma bilmeyenlerin sayısı 5-5,5 milyon civarındaydı.
- Eğitim programının üretime yönelik olması stratejik planlamanın arkasındaki temel olmalı.
- Türkiye'de 67 milyon üniversite öğrencisi olmasına rağmen, bu öğrencilerin nitelikli eğitim alamaması genç işsizliği artırıyor.
- 1:55:11Ticaret ve Kaynakların En İyi Alanlara Yönlendirilmesi
- İngiltere ve Portekiz örneğinde, her iki ülke de şarap ve tekstil üretiyor ancak İngiltere tekstilde, Portekiz şarapta daha iyi olduğu için ticarete başlıyorlar.
- Ticaretin sonunda Portekiz tekstil üretmesine gerek kalmıyor çünkü İngiltere daha nitelikli, daha ucuz ve daha kaliteli üretiyor.
- Her ülke kaynaklarına sahip oldukları alanları en iyi oldukları alana yönlendirmeli, bu prensip bugünlerde bile geçerli.
- 1:56:05Türkiye'nin Ekonomik Sorunları
- Türkiye'nin ekonomik sorunlarının temelinde siyasi yapıların zayıf olması ve 50-70 yıllık bir iktisat politikasının olmaması yatıyor.
- 1960'larda Türkiye ve Güney Kore'nin nüfusu yaklaşık aynıken, 2020'e gelindiğinde Güney Kore nüfusunu iki misli artırmışken Türkiye sadece 25 milyon artmış.
- Türkiye'nin sermaye birikimi yetersiz ve tarım alanında ilerleme gösterememiş, sanayi içinde de her alana girmiş ancak maliyet, kalite ve rekabet meseleleriyle karşılaşmış.
- 1:58:00Ekonomik Gelişme Stratejileri
- İthal ikameci dönemde belli ürünlere yoğunlaşıp kendini rekabete karşı koruyabilir, etrafına bir duvar örüp belli alanları geliştirebilir ve sonra rekabet açabilir.
- Güney Kore otoriter yöntemlerle bu stratejiyi uygulamışken, Türkiye daha demokratik söylemlerle ilerlemiş.
- Ekonomik gelişim için ya bir ülkeden işgal edilecek ya da kendi insanıyla bir anlaşma yapılmalı, toplumsal sözleşme şeklinde bir yönetim kurulmalı.
- 1:01:05Koalisyon Hükümeti ve Ekonomik Politika
- Olası iktidar değişikliği ve koalisyon hükümeti durumunda, toparlanma sürecinde başarılı olabilmek için güçlü bir destek gerekiyor.
- Yeni hükümetin yüksek oranlı bir desteği olması ve üzerinde anlaşılmış bir iktisat politikası olması gerekiyor.
- Dış borçlar, yapılmış sözleşmeler ve yıllık yaklaşık 200 milyar dolar ödeme yükü gibi ciddi sorunlar var.
- 2:05:14Uluslararası İlişkiler ve Ekonomik Zorluklar
- Türkiye hem kendi insanına hem de dünyadan ayrı yaşamıyor, ithalat-ihracat ilişkileri ve dış borç ilişkileriyle başka ülkelerle ihtiyaç duyuyor.
- Dünya Ticaret Örgütü ve Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşlar, ekonomik politikaları etkiliyor ve ambargo gibi yaptırımlar uygulayabiliyor.
- MIGA gibi kuruluşlar, gelişmekte olan ülkelere yapılan yatırımları garanti eden sigorta şirketleri olup, bu kuruluşlar ekonomik politikaları etkiliyor.
- 2:07:54Ekonomik Politika ve Parlamento
- Siyaseten her şeyi kötü gösterip sonra iyiye götürmek gibi kurnazlık olmamalı, parlamentonun çalışmaya başlaması gerekiyor.
- İktisat politikalarının parlamentolarda uzlaşmalarla belirlenmesi, otoriter ve merkezi kararlarla yapılanların olumlu sonuçlar getirmediği görülüyor.
- Ekonomik politikaların önceliğini sosyal politikalara vermek ve yabancılarla açık ve samimi olmak gerekiyor.
- 2:08:54Yabancı Yatırım ve Siyasi Destek
- Yabancılarla eşit koşullarda, win-win ilişkiler kurulması gerekiyor çünkü yabancılar Türkiye'den 450 milyar dolar alacak, bankaları ve otomobil fabrikaları var.
- Finans sisteminin %60-70'i yabancı olduğu için çok ihtiyatlı bir politika izlenmesi gerekiyor.
- İktidara gelecek grubun veya devam edecek iktidarın arkasına ciddi bir halk desteği alması bekleniyor.
- 2:10:34Planlamanın Siyasi Boyutu
- Ortadoğu Teknik Üniversitesi'nde Türkiye'deki planlama deneyimini değerlendiren bir çalışma "Planty" adlı eser, dünyadaki bütün hayal kırıklığına uğramış plancılara adanmıştır.
- Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in "Planlama siyasi bir hadisedir" sözü, hiçbir ekonomik plan, niyet, program arkasında siyasi destek yoksa işe yaramayacağını vurguluyor.
- Plan ve hazırlıklar sırasında büyük toprak sahipleri tarafından engellenen öneriler, planlama ve ekonomik uygulamanın siyasi bir hadise olduğunu gösteriyor.
- 2:13:12Marshall Yardımı ve Türkiye'nin Kalkınması
- Marshall Yardımı çıktığında Rusya'nın işgal ettiği yerler hariç, İspanya hariç İngiltere'den Türkiye'ye kadar herkese yardım edilirken, Türkiye hiçbir şey olmadı.
- Almanya gibi ülkelerin toparlanması ile Türkiye'nin Marshall Yardımı'ndan yararlanarak hızla kalkınması aynı şey değil.
- Türkiye'nin 1950'li yıllardaki koşulları hala eğitim seviyesi düşük, %65-70'i köylerde yaşayan küçük çiftçi olduğu için tarımdan sanayiye kaynak aktarmayı başaramadı.
- 2:15:51Toprak Reformu ve Kalkınma Modeli
- Tarımdan sanayiye kaynak aktarmayı başarabilmek için ciddi bir toprak reformu yapılması gerekiyordu.
- Japonya'daki gibi toprak reformu yapacak hükümet, büyük toprak sahiplerinin topraklarını alıp daha küçük ama optimumu bulması gerekiyordu.
- Tarım ürünlerinin fiyatlarla sanayi ürünlerinin fiyatları arasındaki oran sanayiye doğru kaydıkça tarım sanayi beslemiş olacaktı.
- 2:16:52Yabancı Yardımların Kullanımı
- Marshall Yardımı veya Dünya Bankası'ndan alınan yardımların bir özelliği, hiç kimse size parayı buyurun alın nereye harcarsanız harcayın diye vermiyor, belli bir amaçla veriyor.
- Dünya Bankası Türkiye'ye elektrik hakları yenileme için kredi vermiş, ancak Türkiye'nin hangi kulvarlara sokulmak istendiği belirlenmiş.
- Türkiye tarım ülkesi olmak yerine sanayi ülkesi olmak istese de, sanayi üretiminin kademeleri (düşük, orta, yüksek) açısından Türkiye'de ileri teknoloji çok az.
- 2:19:19Aile Şirketlerinin Devamlılığı
- Türkiye'de aile şirketleri iki-üç kuşak sonra sönüyor, büyüyor, ancak dünyadaki diğer şirketlerde yüzyıllarca devam eden aile şirketleri var.
- Bu aradaki kültürel farklılık veya uygulama farklılığı, işletmeci arkadaşların çok çalıştıkları bir konu.
- 2:20:02Şirket Kurma ve Büyüme Süreci
- Şirket kurma cesareti ve gözü karalık olsa da, düşük sermayelerle başlamak ve başlangıçta dışarıya (banka veya tefeci) bağımlı olmak sorun yaratıyor.
- Şirket büyütmek için kazancı sermayeye eklemek, bağımsızlığı sağlamak, teknolojiyi yenilemek ve rekabeti değerlendirmek gerekiyor.
- Seçilen konunun iyi bir alan olması önemli, ancak zamanla rekabet artıyor, özellikle 1980 sonrası dış rekabet ve 1996'da Avrupa Birliği'ne giriş sonrası.
- 2:22:01Şirketlerin Uzun Yaşaması
- Son zamanlarda ikinci veya üçüncü kuşağa devredilen şirketlerde anayasa ve şirket anayasası gibi yazılı anlaşmalar oluşturulmaya başlandı.
- Şirketlerin uzun yaşaması önemlidir, kısa yaşayıp aç kapa olmak emek ve kaynakların israfıdır.
- Yeni kuşaklar yüksek öğrenim gördürülmekte ve yurtdışı tecrübeleri kazanmakta, bu da daha profesyonel bir yönetim modeline doğru ilerlemeyi sağlıyor.
- 2:23:43Türkiye'nin Kalkınma Yolları
- Kapitalist gelişme iki yol içeriyor: uluslararası sermaye ile entegre, dışa açık serbest ticaret modeli ve ulusal korumacı, bağımsızlıkçı kapitalist gelişme yolu.
- Türkiye, Tanzimat'tan beri farklı kalkınma yolları denemiş: 1923-1930 arası yarı dışa açık, 1930-1946 arası kapalı korumacı, 1945-1950 arası serbest, 1980'den sonra tam açık.
- Uluslararası entegrasyon benimseyen ülkeler (Arjantin, Brezilya, kısmen Meksika) sık krize maruz kalıyor ve bu krizler birbirine bağlı oldukları için yayılıyor.
- 2:27:31Faktör Donanımı ve Eğitim
- Faktör donanımı, ülkenin sahip olduğu üretim faktörlerinin kalitesi ve işgücü kalitesi çok önemlidir.
- Güney Kore gibi ülkeler, Türkiye'den daha az nüfusla yola çıkmış ve eğitim sistemine ağırlık vermiş, bu da onların kalkınmasına katkı sağlamıştır.
- Türkiye'de eğitim sistemi ilkokul ağırlıklı olup, uzun eğitimlerden dolayı ortalama eğitim seviyesi düşük, bu da kalkınma sürecinde dezavantaj yaratıyor.
- 2:30:35İşgücü Kalitesi ve Toplumsal Değişim
- Kapitalizme göre, uluslararası entegrasyon benimsenirse bile, arkadaki en önemli faktör işgücü kalitesi ve nitelikleridir.
- Türkiye yaşlanan bir toplum haline gelmekte, ortalama yaş artmaya başlamış ve gençlik girişimci olma potansiyeli daralıyor.
- Nitelikli işgücü kaybı, Türkiye'nin kalkınma sürecinde önemli bir dezavantaj oluşturuyor.
- 2:31:39Güney Kore ve Türkiye Karşılaştırması
- Güney Kore, 1930'lu yıllarda sanayi üretimiyle tarımsal üretimini eşit hale getirmiş ve sanayi ihracatı yapan bir ülke olmuştur.
- Güney Kore, 1960'da eğitim sorununu çözebilmiş bir ülke olup, Türkiye ile karşılaştırıldığında 1910'lardan başlayarak bu karşılaştırma yapılmalıdır.
- Türkiye'de girişimcilik konusunda riyakarlık ve iki yüzlülük vardır; dünyada serbest çalışan veya işveren olarak çalışan kişi sayısı çalışan kişi sayısından fazla olamazken, Türkiye'de herkes girişimci olarak görülür.
- 2:33:24Girişimcilik ve Ekonomik Sorunlar
- Türkiye'de her yıl binlerce dükkan açılıp kapanmakta olup, bu durumun maliyeti büyük bir israf yaratmaktadır.
- Almanya'da altı makine imalatçısı yıllık 300 milyar dolar ihracat yaparken, Türkiye'de 13.000 makine imalatçısı yıllık 15 milyar dolar ihracat yapmaktadır.
- Türkiye'deki girişimciler köle haline gelmektedir; düşük teknoloji, düşük ölçek, cumartesi, pazar, hafta sonu ve tatil olmaması nedeniyle sosyal hayatları yoktur.
- 2:36:39Pandemi ve Ekonomik Değişim
- Pandemi, neoliberal politikaların kendilerini korumadığını ve işsizliğin, yoksulluğun ve eşitsizliğin insanların yaşamlarını nasıl etkilediğini göstermiştir.
- Amerika Birleşik Devletleri'nde John Biden'ın yeni aldığı önlemler, daha sol ve sosyal demokrat bir politikaya doğru gidiş göstermektedir.
- Yeşil mutabakat, ulus ötesi şirketlerin eşitsizliği artırdığı ve ekolojik krizin arttığı gerçeğini göz önünde bulundurarak, merkez kapitalist ülkelerde daha sosyal devlete ve demokrasiye doğru bir eğilim göstermektedir.
- 2:40:33Dünya Nüfusu ve Ekonomik Gelişme
- 1850'de dünya nüfusu bir milyardı, bugün ise 170 sene sonra yaklaşık sekiz milyarın üzerinde bir rakam konuşulmaktadır.
- Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Japonya ve Çin'in gelişmiş insanları bir milyar civarında olup, kişi başına geliri yılda 50-60 bin dolara geçmiş insandan bahsedilmektedir.
- Pandemi sırasında devletler, şirketlerin batmasını ve insanların işsiz kalmasını önlemek için parasal ve mali gelişme genişlemeye gitmiş, kimseyi kendi başına bırakmamıştır.
- 2:43:15Uluslararası Vergi Anlaşmaları ve Kapitalizm
- G7 ve G20 ülkeleri arasında uluslararası şirketlerin vergi oranında anlaşmaya çalışılıyor, yaklaşık %15 gibi bir rakam telaffuz ediliyor.
- Uluslararası şirketler kazandıkları ülkeden vergiyi ana ülkeye götürerek, cennet ülkelerinde (Ceymenler, Barbados gibi) tutup doğrudan hissedarlara aktarıyorlar.
- Gelişmiş ülke hükümetleri bu durumdan şikayetçi olup yeni kaynak yaratma konusunda zorlanıyorlar.
- 2:44:17Demokrasi ve İnsan Hakları'nın Ekonomik Önemi
- NATO toplantısında demokrasi ve insan hakları konuları gündeme getirilmiş, önümüzdeki dönemin konusu daha demokratik ve hukukun üstünlüğüne dayalı ülkeler olacak.
- Demokrasi, insan hakları ve hukuk sistemi iktisadi sistemin işleyişi açısından son derece gerekli koşullardır.
- Bu sistemlerin iyi çalıştığı ülkelerde yatırımcılar geleceği daha rahat görüyor ve gelecekteki belirsizlikleri minimize ediyor.
- 2:47:06Amerika'nın Ekonomik Sorunları
- Amerika'nın en büyük ihraç ürünü dolar olup, doları basıp dünyadaki ticareti online sürdürmesi mümkün.
- Fed (Amerika Merkez Bankası) krizlerde ilk baktığı yer istihdamdır ve istihdamı arttırmak için çalışır.
- Amerika'da düşük büyüme oranları (%2 civarında), düşük faiz oranları (sıfır ve negatif faizler konuşuluyor) gibi ekonomik sorunlar var.
- 2:50:10Avrupa ve Amerika Arasındaki Farklar
- Amerika'da birçok hizmet özel sektör eliyle yapılıyor, bu nedenle hükümet topladığı vergi oranı %15 civarında.
- Avrupa'da Sovyet tehdidi kalktıktan sonra sosyal harcamalarından tavizler vermiş, vergi oranları %30-35 civarında tutulmuş.
- Amerika krizden daha hızlı çıkarken, Avrupa hala tökezliyor ve Almanya bile negatif büyümeler gösteriyor.
- 2:52:07Pandemi ve Sosyal Devlet Eğilimi
- Amerika ve Avrupa gibi ülkeler pandemide en kötü sınavı vermiş, milyon nüfus başına ölüm ve hasta rakamlarının en yüksek olduğu ülkeler bu ülkeler.
- Amerika'da sağlık sistemini özelleştirmek pandemi hazırlığı yapmamış anlamına geliyor.
- Dünyada sosyal devlet eğilimi artıyor, Almanya'da Yeşillerin kazanma olasılığı yüksek, Kanada'da da sosyal devlet kazanıyor.
- 2:54:22Toplantı Formatı ve Teşekkürler
- Konuşmacı, toplantılara katkıda bulunanlara teşekkür ediyor ve bu toplantıların sunum değil, fikir jimnastiği şeklinde olmasını istiyor.
- Üniversitede olduğu gibi form şeklinde, birisi ders anlatır gibi anlatsın, sonra katılımcılar katkı veya sorularla katılsın şeklinde bir format tercih ediliyor.
- Tarık Mahir Hoca, topluma hitap etme şansına verilen için teşekkür ediyor ve kafaları karıştırmak, ezberleri değiştirmek gibi bir fonksiyonu yerine getirdiklerini umuyor.
- 2:56:17Bilim Kafe Olgusu ve Toplantıların Devamı
- Bilim kafe olgusu Fransa'da başlamış, Türkiye'de ODTÜ tarafından getirilmeye çalışılmış ve mezun dernekleri el ele vererek topluma bilimi ulaştıracak şekilde konuşma amaçlı programlar başlatılmış.
- Pandemi nedeniyle yüz yüze toplantılar devam edemediği için Zoom üzerinden görüntülü görüşme fırsatı bulunmuş.
- Toplantılara sadece aynı şehirden değil, birçok şehirden ve yurt dışından katılımcılar gelmiş, mezun dernekleri de sorularıyla, görüşleriyle ve konuklarıyla katılmış.
- 2:57:27Katılımcıların Önemi ve Kapanış
- Katılımcıların ilgisi, soruları ve sorularının düzeyi konuşmacılar arasında gayret ve coşku yaratıyor.
- ODTÜ'nün görevi ilk mezunlardan son mezunlara kadar herkesi kucaklamak ve sadece ODTÜ'leri değil ODTÜ dostlarını da kucaklamak.
- Konuşmacılar üç saat boyunca güzel şeyleri aktardıkları için teşekkür ediliyor ve katılımcılara iyi günler, iyi tatiller dilekleri iletiliyor.