• Buradasın

    23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Edebi Programı

    youtube.com/watch?v=q2VGWwAKjnE

    Yapay zekadan makale özeti

    • Bu video, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı kutlayan bir edebi programdır. Sunucu, çeşitli edebi eserleri okuyarak izleyicilere sunmaktadır.
    • Program, İngiltere'de yapılan bir araştırma ve Atatürk'ün çocuklarının mirasını anlatan bir mektupla başlayıp, Faruk Nafiz Çamlıbel'in "Kuvayi Milliye Destanı"nın okunmasıyla devam etmektedir. Daha sonra gurbet yolculuğu anlatan bir şiir, Timur Selçuk'un Faruk Nafiz Çamlıbel'den aldığı bir şiir ve DH Lawrence'ın "Atını Sürüp Giden Kadın" adlı eserinin devamı okunmaktadır.
    • Programda ayrıca Cem Karaca'nın "Kavgayı" şarkısı yer almaktadır ve sunucu, özellikle kadınlar için özel bir hikaye okuyacağını belirtmektedir. Video, "Arkası Yarın" bölümü olarak devam edeceğini duyurarak sona ermektedir.
    00:02Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı
    • Konuşmacı, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı canlı yayında ilk kez tebrik ediyor.
    • Bugün güzel ve ilginç bir program yapacaklarını, ancak izleyicilerin uykuya dalacağını belirtiyor.
    • Hepimizin psikolojisinin bozuk olduğunu ve rahat, dinlendirici bir uykuya hasret olduğunu ifade ediyor.
    01:10Yeni Bir Hayata Başlama İsteği
    • Bu günlerin bize bırakacağı güzel şeylerden en önemlisi, popçular, sosyal medya fenomenleri ve aptal yarışmacılara hayranlığı bırakıp bilim insanlarına, doktorlara ve biyologlara hayranlık duymaya başlamak.
    • İngiltere'de yapılan 4000 kişi üzerinde yapılan araştırmada, sadece %9'un eski hayatına dönmek istediğini, %54'ünün ise yeni bir hayata başlamayı düşündüğünü belirtiyor.
    • İnsanların havanın, gıdanın değerini anlamış, vahşi hayatın örneklerini görmüş ve bunların değerli olduğunu fark etmişlerini söylüyor.
    03:44Cambly Uygulaması Tanıtımı
    • Cambly, evde görüntülü İngilizce eğitim fırsatı sunan, İngilizcesini geliştirmek isteyen kişilerle ana dili İngilizce olan eğitmenleri bir araya getiren bir uygulama.
    • Cambly'de evinizin rahatında ve güvencesinde seçtiğiniz zamanda ders yapma imkanı, esnek ders planı ve farklı hedeflerinize uygun ders programları bulunuyor.
    • Uykusuzlar Kulübü izleyicilerine özel "uykusuz evde" koduyla 15 dakika ücretsiz ders hediye ediliyor ve 12 aylık aboneliklerde %45 indirim sunuluyor.
    06:52Eski Çocuklara Mektup
    • Konuşmacı, bayram dolayısıyla eski çocuklara yazdığı bir mektubu okuyor.
    • Çocuk yaşta yatılı okullarda büyüdüğünü ve kalan vakitte ailesinin evinde yaşadığını, bu yaşları çok sevdiğini belirtiyor.
    • Meclisin açılışını görmüş Atatürk'ün çocuklarının, ayazın keskinleştirdiği bakışların, kararlılığın ve özgür iradenin mirasını taşımaya devam ettiklerini söylüyor.
    10:26Nazım Hikmet'in Şiiri
    • Konuşmacı, Nazım Hikmet'in "Dünyayı Çocuklara Verelim" şiirini okuyor.
    • Şiirde dünyayı çocuklara bir günlüğüne vermenin, onların dünyayı alıp ölümsüz ağaçlar dikmesinin anlatılıyor.
    • Şiirde Kocatepe'den dünyanın en yıldızlı karanlığını, dağlarda yanan ateşleri ve Akarçay'ın yolculuğunu tasvir ediyor.
    14:18Kuvayi Milliye Destanı'nın Başlangıcı
    • Destanın başlangıcında, toprakta karınca, suda balık, havada kuş kadar çok olan, korkak, cesur, cahil, hakim ve çocuk olan insanların maceraları anlatılmaktadır.
    • Bu insanlar, uyup hainin ivasına sancaklarını düşürüp düşmanı meydanda bırakıp kaçanlar ve mürtede hançer üşüşürler.
    • Bir şafak vakti, ağır ellerini toprağa basıp doğrulduklarında, en bilgin aynalara en renkli şekilleri aksettiren onlardır.
    16:15Üçüncü Pap Yıl
    • 1920 yılında İstanbul limanında gecenin geç vakitlerinde kaçak silah ve asker ceketi yükleyen Laz takaları, hürriyet ve ümit, su ve rüzgardırlar.
    • Tekneleri kestane ağacındandı, üç tondan on tona kadardı ve yelkenlerinin altında fındık, tütün, şeker ve zeytinyağı getirip götürürlerdi.
    • Dümende ve baş altlarında uzun, eğri burunlu, konuşmayı şehvetle seven, sırtı lacivert hamsilerin ve mısır ekmeğinin zaferi için hiç kimseden hiçbir şey beklemeksizin bir şarkı söyler gibi ölebilirlerdi.
    17:17Bab Nurettin Eşfak'ın Mektubu ve Şiiri
    • Bab Nurettin Eşfak, Ankara'da Kuyulu Kahve'de yazdığı mektupta, mektepten istifa edip cepheye ihtiyat zabitliğiyle gideceğini belirtiyor.
    • Çocuklara Türkçe okutmak, öğretmek, sevdirmek onlara dünyanın en diri, en taze dillerinden birini öğretmek önemli olsa da, cephede çakmak çalmak daha büyük ve güzel bir iş bölümüdür.
    • Şiirinde Türk köylüsünü anlatan Nurettin Eşfak, Yunus Emre'yi "bütün bir devir dile gelmiş Türk köylüsü" olarak tanımlıyor.
    20:381922 Ağustos Ayı ve Kadınlarımız
    • Ayın altında kağnılar Akşehir üstünden Afyon'a doğru gidiyordu, toprak bitip tükenmez, dağlar uzakta ve öküzler ufacık, kısacıktı.
    • Kadınlar, ince elleri, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle anamız, avradımız, yarımız ve soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen kişilerdir.
    • Ayın altında kağnıların ve harçların peşinde, harman yerine kehribar başaklı sap çeker gibi aynı yürek ferahlığı içindeydiler.
    23:02İzmir Rıhtımından Akdeniz'e Bakan Nefer
    • 26 Ağustos gecesinde saatler 2:30'dan 5:30'a kadar, İzmir rıhtımından Akdeniz'e bakan bir nefer, dört nala gelip uzak Asya'dan Akdeniz'e uzanan bu memleketi "bizim" olarak tanımlıyor.
    • 9 Eylül'de İzmir'e girdik ve Kayserili bir nefer, yanan şehrin kızıltısı içinde gelip öfkeden, sevinçten, ümit'ten ağlaya ağlaya güneyden kuzeye, doğudan batıya Türk halkıyla beraber İzmir rıhtımından Akdeniz'i seyretti.
    • Kitapta yalnız Türk halkının maceraları anlatılmaktadır.
    24:49Faruk Nafiz Çamlıbel'in Şiiri
    • Faruk Nafiz Çamlıbel, 1922'de Kayseri'de bir yaylı at arabasıyla üç günlük yolculuk sırasında yazdığı şiirde, o günlerdeki Anadolu'nun anlatımını yapmaktadır.
    • Şiirde yağız atlar, kişnedi, meşin kırbaç şakladı ve araba yerinde durakladı.
    • Kervansaraylar geçerken, gurbeti gönlüyle duya duya, Ulukışla yolundan Orta Anadolu'ya gidiyordu.
    25:54Yolculuk ve Gurbet
    • İlk sevgiye benzeyen ilk acı ve ayrılık, ılık hava, sarı gök ve toprak, çıplak ağaçlar ve Toros dağları arasında yaşanıyor.
    • Araba bir dağın yamacına takılırken, her tarafta yükseklik ve ıssızlık, sadece arabacının ıslık sesi duyuluyor.
    • Gökler bulutlanıyor, rüzgar serinliyor ve ince bir yağmur başlıyor, son yokuş noktasından düzlüğe çevrilince nihayetsiz bir ova artıyor.
    27:10Gurbet Çeken Gönüller
    • Gurbet insanı kendine çekiyor, yol hep yol, daima yol bitmiyor, düzlük yine.
    • Yolda atlı, yayan ve bozuk düzen görülüyor, tekerlekler yollara bir şeyler anlatıyor.
    • Uzun yollar bu sesten silkinerek yatıyor, yolcu tekerleğin sesine uzanmış kalmış.
    27:44Niğde ve Kervansaray
    • Yaylının şiltesine bir sarsıntı uyandığında, karşıda hıza hisar gibi Niğde yükseliyor.
    • Sağ taraftan çıngırak sesleri geliyor, ağır ağır önümden geçen deve kervanı bir kenarda görünüyor.
    • Beldenin viran hanı alaca bir karanlık sarmadayken, atlar çözüldü ve handan içeri girdiler.
    28:12Kervansarayda
    • Bir deva bulmak için bağrındaki yaraya toplanmış garipler, vatanın dört bucağı gurbet çeken gönüller kervansarayın ocağını kuşatmış.
    • Lambanın ışığı her yüzü çiziyor, yüzlerdeki çizgiler, gözlerdeki çizgiler gitgide birer ayet gibi derinleşiyor.
    • Yatağın yanında esmer bir duvar var, üstünde yazılarla hatlar karışmış, fani bir iz bırakmış.
    29:06Duvarda Bulunan Şiir
    • Uykuya varmak için erken kapanmayan gözler, duvarlarda gezerken kıpkızıl birkaç satırla yandı.
    • Duvarda bir şair arkadaşın on yıl var ayrı olduğu Kınadağı'ndan, baba ocağından, yar kucağından, bir çiçek, dermeden, sevgi bağından, huduttan hududa atıldığı yazısı var.
    • Şiirin altında 8 Mart 1937 tarihi ve imza yerinde başka bir ad görülmedi.
    30:05Yolculuk Devam Ediyor
    • Ertesi gün gün doğmadan yolculuk başladı, soğuk bir Mart sabahı buz tutuyor her soluk.
    • Fecrin ilk alevleri arkamızda kalırken, şehrin kenar evleri bulutların ardında gün yanmadan sönüyor.
    • Höyükler bir dağ gibi uzaktan görünüyor, kervanlar, eski hanlar ve sonsuz yollarda iki dağ ortasında boğulan bir geçide varıyorlar.
    30:38Geçit ve Kar
    • Sıkı bir poyraz titretirken, geçidi atlayınca sevincinden şaşırıyor.
    • Ardında kalan yerler anlaşırken, baharla önümüzdeki arazi karla örtülü, geçit sanki yazdan kışı ayırıyor.
    • Yaylım tüketirken yolları aynı hızla savrulmaya başladı, karlar etrafı beyaz bir karanlığa gömdü, gökyüzünden yağan beyaz ölümdü.
    31:12Araplıbeli'ye Varış
    • Gönlümde can verirken köye varmak emeli, arabacı haykırdı: "İste Araplıbeli."
    • Tanrı yardımcısı olsun gayrı yolda kalanın, menzile vararak atları çektik hana.
    • Bizden evvel buraya inen üç dört arkadaş kurmuştular, tutuşan ocağa karşı bağdaş çatırdayan çalılar dört cana can katıyor.
    31:48Han Duvarında Bulunan Şiir
    • Ocağın akisleri duvarı çiçekliyor, ocağın akisleri duvarda çizgiler beliriyor.
    • Kalbime ateş gibi şu satırlar giriyor: "Gönlümü çekse de yarin hayali aşmaya kudretim yetmez, cibali yolcuyum, bir kuru yaprak misali ruzgarin önüne katılmışım ben."
    • Sabahleyin gökyüzü parlak, ufuk açıktı, güneşli bir havada yaylım yola çıktı.
    32:18İnce Su'da
    • Gurbetten gurbete giden yolun üstünde, üç mevsim değişmiş görüyordum.
    • Üç günde uzun bir yolculuktan sonra ince sudaydık, bir handa yorgun argın tatlı bir uykudaydık.
    • Gün doğarken bir ölüm rüyasıyla uyandım, başucumda gördüğüm şu satırlara yandım: "Garibim namıma kerem diyorlar, aslımı el almış, haram diyorlar, hastayım derdime verem diyorlar, Maraşlı Şeyhoğlu, satılmışım ben."
    32:47Maraşlı Şeyhoğlu'nun Ölümü
    • Bir kitabe kokusu duyuluyor yazında, korkarım yaya kaldın bu gurbet çıkmazında, ey Maraşlı Şeyhoğlu.
    • Evliyalar adağı bahtına lanet olsun, aşmadınsa bu dağı az değildir, varmadan senin gibi yurduna post verenler, yabanın hayduduna, kurduna.
    • Arabamız tutarken Erzincan'ın yolunu hancı dedim, hana sağ indi ölü çıktı.
    33:19Yolculuk Sonrası
    • Geçende yaşaran gözlerimde her şey artık değişti, bizim garip Şeyhoğlu buradan geçmemişti.
    • Gönlümü Maraşlı'nın yaktı kara haberi, aradan yıllar geçti işte o günden beri ne zaman yolda bir han rastlasam irkilirim.
    • Çünkü sizde gizlenen dertleri ben bilirim.
    33:38Timur Selçuk'un Şiiri
    • Ey köyleri hududa bağlayan yaşlı yollar, dönmeyen yolculara ağlayan yaslı yollar, ey garip çizgilerle dolu han duvarları, ey hanların gönlümü sızlatan duvarları.
    • Geçen gün çaldığımız büyük usta Timur Selçuk'un Faruk Nafiz Çamlıbel'den aldığı müthiş, aşkla dolu şiirle biraz daha ilerleyelim.
    • Sonra bunun şarkısını bir kere daha dinleyelim.
    35:35Atını Sürüp Giden Kadın
    • Yirmiüç Nisan özel yayınımız burada sona eriyor ve dünden kalanlar için DH Lawrence'ın "Atını Sürüp Giden Kadın" adlı eserinden devam ediyoruz.
    • Adamın meçhul kızılderililer için bu ilginç, müphem coşkusu kadının kalbinde tam bir karşılık buldu, bir kızınkinden bile daha gerçek dışı olan aptalca bir romantizme teslim oldu.
    • Dağların bu herhangi bir zamana ait olmayan gizemli, muhteşem kızılderililerinin gizli yuvalarının içinde gezinmenin kaderi olduğunu hissetti.
    36:55Kızılderililer Hakkında Bilgiler
    • Genç adam ayrılıyordu, kocası da onunla birlikte iş için Toreon'a gidiyordu, birkaç günlüğüne olmayacaktı ama ayrılmadan önce kadın kocasını kızılderililerle ilgili konuşturdu.
    • Hala serbestçe dolaşan Navajo'lara benzeyen göçebe kabileler hakkında, Sonaralı aküler ve Chova eyaletinin farklı vadilerinde değişik gruplar hakkında.
    • Aslında tek bir kabile olması gerekiyordu, güneye doğru yüksek bir vadide yaşayan ve bütün yerlerin kutsal kabilesi olan Çilçuiler.
    37:31Çilçuiler Hakkında Bilgiler
    • Montezuma, Aztek kralı 1519'da İspanyol Cortes tarafından esir alınmıştı ve eski Aztek ve Totonak krallarının soyundan gelenler hala onların arasında yaşıyordu.
    • Yaşlı rahipler hala antik dinlerini sürdürüyor ve insanları kurban ediyorlardı, en azından öyle söyleniyordu.
    • Bazı bilimin insanları Çilçuiler ülkesine gitmiş ve açlıktan ve berbat yokluktan bitkin ve bir deri bir kemik halde, yanlarında çeşitli ilginç ve barbar tapınma nesneleriyle birlikte vahşilerin çorak ve çıplak köylerinde sıradışı bir şey görmeksizin geri dönmüşlerdi.
    38:39Kadının Planı
    • Ne kadar uzaktalar diye sorduk, kadın at sırtında üç gün Kuçite ve küçük bir gölü geçince yukarıda kadının kocası ve genç adam ayrıldılar.
    • Kadın çılgın planlarını yaptı, son zamanlarda hayatının tekdüzeliğini kırmak amacıyla zaman zaman onunla birlikte at sırtında gezmek için kocasını taciz etmişti.
    • Gerçekten kırsal kesim güvenli değildi, kanunsuz ve kabaydı, ama kadının kendi atı vardı ve genç kızken Kaliforniya'nın tepeleri arasında olduğu kadar özgür olmayı hayal etti.
    39:22Kadının Manastıra Gitmesi
    • Dokuz yaşındaki kızı, beş mil ötedeki yarı terkedilmiş küçük İspanyol madenci kasabasındaki ufacık bir rahibe manastırındaydı.
    • Manuel dedi kadın ev hizmetçisine, ben atla Margarita'yı görmeye manastıra gidiyorum, ona birkaç şey götüreceğim, belki de geceyi manastırda geçiririm.
    • Hizmetçi, sizinle birlikte efendi'nin altına bir dakika, sizinle birlikte efendi'nin, ben mi geleceğim yoksa Huan mı diye sordu, hiçbiriniz yalnız gideyim.
    40:04Kadının İtirazına Yanıt
    • Bir kadının atla kendi başına gitmesi kesinlikle olanaksızdı, yalnız gideceğim diye tekrarladı iri, sakin görünüşlü, açık tenli kadın tuhaf, küstah bir vurguyla ve adam sessizce ve mutsuz bir şekilde boyun eğdi.
    • Oğlu, neden yalnız gidiyorsun anne diye sordu, kadın yiyecek kutuları hazırlarken, asla yalnız kalamaz mıyım diye bağırdı ani bir enerji patlamasıyla ve çocuk da hizmetçi gibi sessizliğe gömüldü.
    40:41Kadının Yolculuğu
    • Kadın pişmanlık duymadan, güçlü ve alacalı kıratına binip, kaba kumaştan binici giysisi, pantolon, kızıl eşarp ve siyah şapka giyerek yola çıktı.
    • Heybelerinde yiyecek, su dolu ordu matarası ve büyük yerli battaniye vardı.
    • Manuel ve küçük oğlan gidişini izlemek için kapıda durdular, kadın vedalaşmak için arkasını dönüp el bile sallamadı.
    41:21Yolculuğun Devamı
    • Atıyla bir mil gittikten sonra patikayı terk edip sağa dik yamaçları ve büyük ağaçları aşıp terk edilmiş madencilik yerleşimi içinden geçerek bir başka vadiye giden keçi yoluna saptı.
    • Eylül ayında terk edilmiş madeni besleyen küçük derede su özgürce akıyordu, kadın içmek için atından indi ve atını da su içmeye saldı.
    • Yukarıdaki yamaçta ağaçların arasından gelen üç kişi (iki kadın ve bir genç) onu görmüş ve yakından izliyordu, kadın da onları izledi.
    42:07Yolculuğun Amacı
    • Kadın atına binip sessiz vadide ileriye, gümüş madenlerinin ötesine, madenciliğin en ufak izinin bile ötesine sürdü.
    • Kayaların ve gevşek taşların üzerinde, ötedeki vadiye giden bir keçi yolu hala vardı, bu yoldan daha önce de kocasıyla atla geçmişti.
    • O yolun ardında güneye gitmesi gerektiğini biliyordu.
    42:32Programın Sonu
    • Sunucu, hikayenin kovboy filmi gibi olduğunu ve izleyicilerin çocukluğuna gittiğini belirtti.
    • Sunucu, hikayeyi özellikle hanımlar için özel olarak okuyacağını söyledi.
    • Sunucu, hikayeyi "gizli bir tefrika" olarak okuyacağını ve programın sonunda adamları gönderdiklerini belirtti.

    Yanıtı değerlendir

  • Yazeka sinir ağı makaleleri veya videoları özetliyor