• Yapay zekadan makale özeti

    • Bu video, 2005-2007 yılları arasında Türkiye'de yaşanan siyasi gelişmeleri anlatan kapsamlı bir belgesel formatındadır. Videoda Recep Tayyip Erdoğan, Fethullah Gülen, Yaşar Büyükanıt, Deniz Baykal, Bülent Arınç, İlhan Selçuk gibi dönemin önemli siyasi ve askeri figürleri yer almaktadır.
    • Belgesel, 2005 yılına giren Türkiye'nin siyasi ve ekonomik durumundan başlayarak, Gülen Cemaati'nin Türkiye'deki rolü, Tüpraş özelleştirme süreci, Abdullah Öcalan ile MIT arasındaki görüşmeler, 2005-2006 yıllarındaki askeri gerilimler, laiklik tartışmaları ve 2006-2007 yıllarındaki siyasi değişimleri kronolojik olarak ele almaktadır.
    • Videoda ayrıca Kürt sorunu, TSK ile MIT arasındaki güç mücadelesi, Şemdinli saldırısı, Trabzon'daki rahip cinayeti, Cumhuriyet Gazetesi bombalamaları gibi önemli olaylar ve Türkiye'nin ABD ile ilişkileri, Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında ABD ile ilişkileri gibi dış politika konuları da detaylı şekilde incelenmektedir.
    00:02Türkiye'nin 2005 Yılı Başlangıcı
    • 2004'ün 31 Aralık gecesi müzikli dansözlü yılbaşı programlarına ara verildiğinde, Türkiye'nin kabına sığmayacak, enginlere taşacak bir ülke olduğu manidar bir reklam dönüyordu.
    • 2001 krizi geride kalmış, tek parti iktidarı hem yerli hem yabancı sermayenin tam desteğini sağlamıştı.
    • Türkiye 2005'e lira'dan altı sıfır atarak girdi.
    01:032005 Yılı Dış Gelişmeler
    • Ukrayna turuncu devrimle isgal altındaki Irak'ta yeni anayasa kabul edildi ve Talabani Irak Cumhurbaşkanı oldu.
    • Yeni anayasa, Irak'ın kuzeyinde geniş yerinden yönetim yetkileriyle donatılmış özerk bir Kürt bölgesini tanıdı.
    • Mehmet Ali Talat Kuzey Kıbrıs seçimlerini yeniden kazandı, George Bush ABD'de ikinci kez başkan seçildi.
    01:24Türkiye'deki Siyasi Gelişmeler
    • Ali Babacan Avrupa Birliği baş müzakerecisi olarak görevlendirilirken, Erdoğan ABD'de Yahudi Cesaret Ödülü aldı.
    • TUSIAD başkanlığına Ömer Sabancı seçildi.
    • CHP'de 2005 yılı başında kurultay vardı, Deniz Baykal Sarıgül'le yarıştı ve yerini korumayı başardı.
    01:56Kemal Derviş'in Ayrılışı
    • Parti'nin emperyalizm ve Türkiye burjuvasi nezdinde tek rabıtası olan Kemal Derviş, ülkeyi bu sonuçtan kısa süre sonra terk etti.
    • Çok yakında bir daha ayağa kalkamayacak şekilde mağlup olacak bir cephenin içinde olmak ve tonun parlak silgisine yakışmayacaktı.
    • Zaten görevini tamamlamış, IMF programını AKP'ye emanet etmişti.
    03:45Telekominikasyon İletişim Başkanlığı
    • 2005 yılının Temmuz ayında Telekominikasyon İletişim Başkanlığı kuruldu ve başına emniyet kökenli bir Fethullahçı olan Asrı Aktepee konuldu.
    • İletişim başkanlığında konuşlandırılan Fethullahçılar, askerlerin telefon konuşmalarını dinleyerek internete yükleyecek, savaşa belaltı darbelerle sert bir giriş yapacaklardı.
    • Fethullahçılar savaşın en donanımlı, en eğitimli vurucu gücüydü ve desteklerini sadece AKP'den değil, ABD'den de alıyorlardı.
    04:34Gülen Cemaati ve Büyük Ortadoğu Projesi
    • Gülen Cemaati aynı zamanda bu savaşın köklü bir aktörüydü ve komünizmle mücadele dernekleriyle NATO koordinasyonunda ortaya çıkmışlardı.
    • Sovyetlerin dağılmasının ardından yurt dışında da önemli görevler üstlendiler, özellikle Türk Cumhuriyetlerinde sosyalizmin boşalttığı alanı okullarıyla doldurdular.
    • Büyük Ortadoğu Projesi ile birlikte sınır ötesi bir güce dönüştüler ve Türkiye'nin Ortadoğu'da bir görevi vardı.
    06:03Büyük Ortadoğu Projesi'nin Amaçları
    • Büyük Ortadoğu Projesi, Washington'ın önde gelen düşünce ve lobi kuruluşları tarafından Kuzey Afrika'dan Çin'e kadar uzanan bir bölgede ılımlı İslam kuşağı oluşturma tasarısı olarak ortaya çıktı.
    • Bu kuşakta etkili ve kullanışlı tarikatların envanteri çıkartılıyordu ve ılımlılık tarifi dini görüşle değil, Batı ile ilişkilerle ilgiliydi.
    • CIA Granfuller, Fethullah Gülen'in sahneye çıkartılması gerektiğini savunarak, o dönemde cemaatin Türkiye'de 236, yurtdışında 280 okulu, 200 dolayında dini vakfı ve 211 ticari şirketi kapsayan altyapısıyla Büyük Ortadoğu Projesi kapsamındaki coğrafyalarda liberal bir İslam dalgasının kurtarılacağı fikrindeydi.
    07:00Gülen Cemaati'nin Organizasyonları
    • Fethullahçılar medya, eğitim, sağlık, sivil toplum başlıklarında hazırlıklı organizasyonlarıyla ve Fuller gibi güçlü referanslarıyla ABD'nin bölgesel iddiasında rol kaptılar.
    • Gülen yapılanması sadece ABD'nin değil, Türkiye sermayesinin de açılmak istediği bölgelerde kurumsal ilişkiler geliştirmişti.
    • Eğitim kurumlarıyla girdiği ülkelerde önemli ilişkilere sahip olmuş, kendilerini Türkiye sermayesi ve devleti için güçlü bir temas yüzeyi haline getirmişlerdi.
    07:45Gülen Cemaati'nin Türkiye'deki Organizasyonu
    • Gülen Cemaati ülke içinde örgütlüydüler ve polis, yargı, üniversite, sivil toplum, medya ve ordudaki örgütlenmeleri ile Türkiye'deki savaşa tam anlamıyla angaje olmaları 2005 yılında oldu.
    • Gülenci patronların örgütü TUSKON'da aynı yıl içinde 2005'te kurulmuştu.
    • Türkiye artık gönüller fethederek ufukların efendisi oluyor, başarılı müteahhitleri ile, başarılı işadamlarıyla, okullarıyla, öğretmenleriyle gönüller kazanıyordu.
    08:45Gülen Grubu'nun Sol İlişkileri
    • Gülen Grubu'nun bir diğer özelliği liberal sol liberal ünlülerle girdikleri ilişkiydi ve bu ilişkiyi Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı üzerinden kuruyorlardı.
    • Hoşgörü ve sevgi üzerine söz söyleyen, bu kavramların yaygınlaşmasına önem veren onlarca aydın ödüller aldı.
    • Meşhur Abant Toplantıları da bu vakfın maddi ve organizasyonel sorumluluğu altında gerçekleşiyordu.
    09:29Gülen Grubu'nun Sol İlişkilerinin Gelişimi
    • Gülen Grubu, diğer tarikatların aksine Türkiye'nin demokrasi sorunlarına duyarlı bir imaja sahip oluyordu ve eski solcular nezdinde de diğer tarikatlara nasip olmayacak bir entelektüel koruma ya da iltimasa sahip olacaklardı.
    • Gülencilerin eski solcularla ilişkilenmelerindeki atılım tarihinin 2003 yılının Temmuz ayında gerçekleşen 6. Abant Toplantısına denk gelmesi manidardır.
    • Cemaat bunun öncesinde de solla ilişkileniyor, sonradan Radikal gazetesinin başına geçecek olan Eyüp Can gibi genç kadrolarının bazılarını tedrisattan geçmeleri için sol çevrelere yönlendiriyordu.
    10:34Gülen Grubu'nun Sol İlişkilerinin Nedenleri
    • Gülencilerin 2003'te sola ilgisi yoğunlaştı çünkü 1 Mart Tezkeresi sürecinde sol'un birlik içinde verdiği anti-emperyalist fotoğrafın ABD politikası ve bunun uygulayıcısı olan AKP iktidarının yoluna taş koymuş olmasıydı.
    • Acil önlem alınması şarttı ve daha önemlisi iktidar cephesi'nin harıl harıl hazırlandığı rejim değişikliği savaşında solun desteğine ihtiyaç duyulacağının bilinmesiydi.
    • Solun desteği olmadan arzu edilen dönüşüm elde edilemezdi ve ideolojisi, fikirleri ve inançları ne olursa olsun tüm insanların ortak sorunları vardı.
    11:33Gülen Grubu'nun Solcuları
    • Gülen Grubu, elden düşme solcuları sadece networklerinden istifade edilecek bir grup olarak değil, aktif destek isteyen bir grup olarak görüyordu.
    • Mete Tunçay, agnostik olmasına rağmen ısrarla cemaatin iftar sofralarına davet ediliyordu ve ilkeli reddinin pek kararlı olmadığını sezmişlerdi.
    • Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkanı Harun Tokat, Tunçay'ın eşi Gönül Hanım'a bir şiir ulaştırarak onu iftar sofrasına davet etti ve Tunçay "Hayatımda ilk kez oruç tutuyorum" diyerek iftar sofrasına oturdu.
    13:48Gülen Grubu'nun Yeni Liberal Simaları
    • Cemaatin iftar sofralarına Murat Belgeler, Ömer Leçinerler gibi yeni liberal simalar eklenmeye devam ediyordu.
    • Yeni rejimin inşasında kullanışlı aptallar olarak değerlendirilecek yüzlerce liberal eski solcunun Gülenlerin ajandasına eklemlenmesi böyle başlıyordu.
    • İleride televizyon ekranlarından, konferans salonlarına, imza kampanyalarından "Evet'e" uzanan birliktelik AKP'nin ilk yıllarında ete kemiğe bürünüyordu.
    15:06Gülen Grubu'nun El Üstünde Tutma Stratejisi
    • Gülenciler el üstünde tutmayı çok iyi biliyor, 2005 yılı boyunca İstiklal Caddesi'nin milli marşı gibi durmaksızın çalınan şarkılarıyla pek ünlü Kanadalı şarkıcı Lorena McNet'tan eski ABD Başkanı Bill Clinton'a kadar dünya şöhretlerinden bile övgüler alıyorlardı.
    • Fethullahçılar el üstünde tutmasını biliyor ama elleri boş durmuyor, solcu yandaş kazanma esas savaş için tahkimat yalnızca esas savaş 2005'te alevleniyordu.
    16:10Tüpraş'ın Satışı
    • 2005 yılı başladığında ülkenin en önemli gündemi Tüpraş'ın satışıydı, bu satış yeni Türkiye'nin biçimlendirilmesinin anahtarıydı.
    • Tüpraş ülkenin belkemiğiydi, en büyük ve en karlı şirketiydi, cirosu 13 milyar dolardı, ordunun yakıt ihtiyacını karşılıyor, ham petrolü işliyordu ve Türkiye'deki neredeyse tüm sektörler bir şekilde Tüpraş'a bağlıydı.
    • 2004 itibariyle Tüpraş hazineye 7,70 milyar dolar aktarmıştı, devlet vergilerinin %20'sini bu şirketten sağlıyordu ve kamunun elindeki en değerli varlıktı.
    17:42Oyak ve Tüpraş Satışı
    • Tüpraş satışı 2003'te gündeme geldi, tepki çekeceği ortadaydı ancak askerin de bir şirket olarak Tüpraş'ı almaya namzet olması, piyasacılıkla pek derdi olmayan kesimleri umutlandırmaya yetmişti.
    • Oyak, 27 Mayıs darbesinin hemen ardından 1961 yılında kuruldu, Milli Birlik Komitesi tarafından ordu mensuplarının emekliliklerinde kendi içtimai seviyelerine uygun bir hayat sürmelerini temin etme gerekçesiyle çıkartılmıştı.
    • Oyak kuruluşundan itibaren basit bir mesleki yardım sandığı olarak değil, bir sermaye grubu olarak yapılandı, diğer sandıkların mali gelirlerini yatırma dönüştürmesi önünde yasal engeller varken, Oyak için bu sınır konulmamıştı.
    19:13Oyak'ın Özelleştirme Sürecindeki Rolü
    • Bu güçlü sermaye kliniği, özelleştirme pastasından sikletiyle orantılı büyük ısırıklar kopartmak niyetindeydi.
    • 23 Temmuz 2003'te ekonomi yazarı Maria Okur, "Tüpraş'ta YUS-Oyak Beraberliği" başlığıyla bir yazı kaleme aldı, Tüpraş hisseleri özelleştirme idaresine ait blok satışı yoluyla özelleştirme sürecine açılmıştı.
    • Oyak Genel Müdürü Coşkun Ulusoy ve Yönetim Kurulu Başkanı Yıldırım Türker, Tüpraş'ın özelleştirmesine talip olmuş, ihaleyi kazanmışlar ve iş tamamlanmış durumdaymış, ancak Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları karşı çıkarak genel kurulda aksine karar alınmasını sağlamışlar.
    21:12Tüpraş Satışının Sonuçları
    • Tüpraş 13 Ocak 2004'te Eframov'a satıldı, Eframov Almanya merkezli bir şirkette ama arkasında esas olarak Tataristan'ın ulusal petrol şirketi Totnet vardı.
    • Eframov'a yerli ortak bulun denildi, Eframov Türkiye'deki holdingler arasında eşlikçi arayışına girdi ve ihaleye bir gün kala Zorlu Holding ile anlaştı.
    • Pesolis Sendikası hukuka ve kamu yararına aykırılık iddiasıyla dava açtı, 10. İdare Mahkemesi satışı iptal etti ve böylece Tüpraş ilk girişimde satılamadı.
    22:45Tüpraş Özelleştirme Süreci
    • Tüpraş'ta mahkemenin iptal kararı 3 Haziran 2004'te birildi, ancak hükümetin vazgeçmeyeceği ortadaydı.
    • 16 Haziran'da Oyak Genel Müdürü Coşkun Ulusoy, basın toplantısında Oyak'ın askeriyenin holdingi olmadığını, sadece askeriyede çalışanların emeklilik fonu olduğunu belirtti.
    • Bir yıl sonra Tüpraş ihalesi yeniden açıldı ve bu kez talipleri hem daha fazla hem de güçlüydü.
    23:47Oyak'ın Tüpraş'ı Alma Kampanyası
    • Ulusoy, Oyak'ın Tüpraş'ı alma isteğini bir kampanyaya çevirmişti ve toplumun Oyak'ı bir devlet kuruluşu zannetmesinden yararlanmak istiyordu.
    • 2005 Eylül'ü yeni ihalenin yapılacağı aydı ve Ulusoy, 1700 çalışan ve iş ortağını Antalya Sangate Otel'de toplayıp gövde gösterisi yaptı.
    • Katılımcılara Oyak olarak Tüpraş'ı alalım, Erdemir'i alalım seçeneklerini oynattı ve yüzde 65 oranıyla sonuç Tüpraş çıktı.
    24:27Ulusoy'un Siyasi Mesajları
    • Ulusoy, bayileri daha da havaya sokacak sözleri sarf edecekti: "Şirketleri, bankaları satın alan yabancıların yabancı devletle ilişkileri var. Bizim devletimiz satıyor, yabancı devletler alıyor. Bir Türk olarak bu beni üzüyor. Eğer özelleştirilecekse ve satılacaksa Türk firmaları almalı."
    • Hürriyet gazetesi, Ulusoy'un şovunu, Boya Holding'in 1700 kişiyi buluşturduğu bu toplantıyı Tüpraş ve Erdemir ihalesi öncesine getirmesine dikkat çekti.
    • Ulusoy konuşmasının sonunda ülkenin üçüncü büyük holdingi olarak ilk iki'ye meydan okumuştu: "Kendimizi Türkiye'nin iki güzide ve büyük kuruluşu Koç Holding ve Sabancı Holding'de ölçüyoruz. Onlara bakıyoruz. Varlıklarına bakıp şu benzetmeyi yapıyorum: Sabancı'nın elinde dört dönüm, Koç'un elinde iki dönüm, Oyak'ın elinde de bir dönüm tarla var. Biz bir dönüm tarlayla iki güzide kuruluşumuzu karlılıkla geride bırakıyoruz."
    26:04Koç Holding'in Cevabı
    • Koç Holding CEO'su Bülent Özaydınlı, Ulusoy'a haksız rekabet koşullarında kazanılmış başarının, bu koşulların ortadan kalkması durumunda aynı sonucu sağlamayacağını hatırlattı.
    • Özaydınlı, "Çeşitli kuruluşlar kendi finansal büyüklüklerini kamuoyuna açıklarken, topluluğumuzun verilerini esas kabul edip karşılaştırma yoluna gidiyorlar. Kıyaslamaların uluslararası standartlar çerçevesinde yapılması ve elmayla armudun karıştırılmaması kamuoyunun doğru bilgilendirmesi açısından önemlidir."
    • Özaydınlı'nın konuşma metnindeki tüm verilerin aynı baza getirilmesi gerekir ve kamuoyunu yanıltmamak gerekir uyarısı Koç'un Oya ayrıcalıklarınızı sermayenin onayına borçlusunuz, havalara girmeyin mesajı olarak yorumlandı.
    27:14Sermaye İçindeki Mücadele
    • Sermaye kamuoyu önünde bir kavganın alenen parçası olduğunu hissettirmek istemiyordu ve kavgadan çekildiler.
    • Fethullahçıların Zaman gazetesi, Oyak'ın özel bankaları kışladan çıkarttığını ve özel bankaların Oyakbank'ın haksız rekabet yaparak askeri personel müşterilerini ellerinden almasından şikayetçi olduğunu belirtti.
    • Oyak'a karşı tavır muharebenin yalnızca bir cephesiydi; Tüpraş'ı, Erdemir'i alalım sorusu doğrudan özelleştirmelerin sorgulanacağı zemini ortadan kaldırmıştı.
    28:51Özelleştirmelere Karşı Direniş
    • Esas mesele toplumda özelleştirmelere karşı direncin kırılmasıydı; hükümet cephesi zaten süreci yürüten aktördü, Fethullahçılar tetikçilik yapıyordu.
    • Merkez medya henüz doğrudan hükümete bağlanmamıştı; Ertuğrul Özkök'ün kaptanlığındaki Hürriyet hala Aydın Doğan'a aitti ve grubun elinde liberal sol'a hitap eden Radikal gazetesi vardı.
    • Asıl kıyamet Cumhuriyet gazetesi'nde koptu; o yıllarda Cumhuriyet'in başyazarı ve en etkili ismi İlhan Selçuk'tu, ulusalcıların sesiydi ve İslamcılığa karşıydı.
    29:36İlhan Selçuk'un Yaklaşımı
    • İlhan Selçuk, laikliğin güvencesinin Koç, Sabancı gibi gruplar olduğunu sanıyordu ve 26 Mart 2005'teki yazısında Tüpraş'ın satılmasına karşı mücadele etti.
    • Selçuk ısrarla özelleştirmelere karşı mücadele etmeyin diyor, eylemlere de davalara da karşı çıkıyor, kendince stratejik düşünerek ulusalcıları pasifize ediyordu.
    • 13 Eylül'de Ankara Bilkent'te ihale için toplanıldı; içeride yağma pazarlığı sürerken dışarıda komünistler vardı ve hükümet özelleştirmeye karşı çıkanların otele girmesini engellemek için karşılarına jandarmayı dikmişti.
    31:03İhale Sonuçları ve Sonrası
    • Sonuçta Tüpraş'ı Shell'le ortak olan Koç grubu aldı, cebine Erdemir'i koyan Oyak, bundan sonraki kaderini kabullenmiş oldu.
    • Zamanla AKP'ye yakın patronların batık şirketlerini satın alan yandaş kurtarma aparatı haline geldi ve ordu en büyük sermaye desteğinden mahrum bırakılmıştı.
    • Tüpraş Koça neredeyse bedavaya devredilmişti; Koç Holding'in bütün iştiraklerinin yıllık cirosu Tüpraş'ın tek başına yıllık cirosunun altındaydı ve Tüpraş, Koça olan maliyetini sadece dört yılda amorti etmişti.
    31:57İdeolojik Kavga ve Sol Kamuoyu
    • İhale bitse de ideolojik kavga sürdü; Cumhuriyet gazetesi'nin sosyalist yazarlarından Erinç Yelda'nın Tüpraş'ın özelleştirilmesiyle ulusal çıkarların bağdaşmadığı yönündeki yazısına cevaben İlhan Selçuk açıktan Koç övdü.
    • Sonraki günlerde gazetenin bir diğer sosyalist yazarı İzzettin Önder, Tüpraş özelleştirmesine karşı bir yazı kaleme aldığında İlhan Selçuk bu kez doğrudan yazının yayınlanmasını engelledi.
    • Olaylar sol kamuoyunda büyük tartışmalara neden oluyordu; solun geniş kesimleri o yıllarda Avrupa Birliği yanlısıydı, başında Ufukuras'ın olduğu ÖDP, emeğin Avrupa'sı hayalleriyle emperyalizm karşıtı duruşu sulandırıyordu.
    33:51Abdullah Öcalan'ın İmralı'daki Ziyareti
    • 2005 yılında Ergenekon'a varacak istikamette başka bir fay hattının da kıpırdadığı yıldı.
    • Nisan ayında Abdullah Öcalan'a sabah kahvaltısını getiren gardiyan, bugün misafirleriniz var dedi.
    • Öcalan, askeri heyetin kendisini göreceğini düşünürken, MİT Müsteşar Yardımcısı Emre Taner'in ziyareti gerçekleşti.
    34:34Öcalan ve Taner'in Görüşmesi
    • Öcalan, 1992 yılında MİT Müsteşarı olacağını beklerken Sönmez Köksal'ın koltuğa oturduğunu belirtti.
    • Taner, devletin en tepesinin haberi var ve onların bilgisi dahilinde geldiğini, devletin sorunu nasıl çözeriz müzakere etmesi için gönderdiğini vurguladı.
    • Taner, Öcalan'a demokratik çözüm, barış, kültürel haklar, örgüt üzerindeki uygulama gücü gibi soruları sordu.
    36:25Demokratik Çözüm Modeli
    • Öcalan'ın yakalanıp Türkiye'ye getirildikten sonra tez haline getirdiği demokratik cumhuriyet modeli, PKK'ya ateşkes ve geri çekilmeye, Türkiye Cumhuriyeti'ni de demokratik dönüşüme davet ediyordu.
    • Demokratik dönüşüm, milliyetçiliğin tasfiye edildiği, kültürel kimlik sorununun kabul edilerek kültürel, dilsel hakların tanındığı bir politik formasyon önerisiydi.
    • İlk açıklandığında PKK tabanında Öcalan'ın teslimiyetçilik ve tasfiyecilikle eleştirilmesine sebep olan bu yaklaşım, MİT yöneticileri tarafından bir fırsat olarak değerlendiriliyordu.
    36:56İstihbarat Şeflerinin Gazetecilere Açıklamaları
    • İstihbarat şefleri Şankala Tasagun ve Mikdat Alpay, 2000 yılında Ankara muhabirleri ile gerçekleştirdikleri toplantıda gazetecilere açıklamalar yaptılar.
    • Bölge halkını kazanmak için Kürtçe TV şart deniliyor, Kürt sorununun ekonomik bir sorun olduğu vurgulandı.
    • PKK'nın hedeflerine ulaşması açısından HADEP'in Türkiye Partisi olursa mesele kalmaz yanıtını verdiler.
    38:27Star Gazetesi'nin Haberi
    • 2003 yılında Star Gazetesi, Mehmet Ali Birand'ın Abdullah Öcalan'ın avukatlarıyla görüşmesini rapor haline getirdiğini ve DEHB'ın Avrupa bürosuna gönderdiğini haber verdi.
    • Birand, MİT'in Öcalan'ın barış yoluyla sorunu çözme isteğini biliyor ve buna inanıyor, bunu sürekli etrafına enforme ediyor dedi.
    • Öcalan, devletin tümden demokratik çözüm karşıtı olmadığını ancak devlet içinde bir grubun savaş istediğini ve bunlara karşı dikkatli olunması gerektiğini belirtti.
    40:30ABD'nin Beklentileri ve Askerin Yaklaşımı
    • Birand, ABD'nin Türkiye'den Öcalan'ı teslim ettiğinde öldürmeyeceklerini ve yasal sürece katılacaklarını şart koştuğunu söyledi.
    • Ordunun kafası uçları düşünüyor, bugün bunu yaparsak yarın bizden toprak isteyecekler diye endişe duyuyor.
    • Demokratik cumhuriyet, demokratik çözüm stratejisine bir istihbarat teşkilatı'nın fırsat olarak baktığı, askerin ise bunlar bizden toprak ister kaygılarıyla yaklaştığı, iki çizginin didişme halinde olduğu belgeli.
    42:10MİT-Öcalan Görüşmelerinin Başlangıcı
    • Zamanını kollayan MİT, 2005 Nisan itibariyle askerin direncinin kırılacağını hesaplıyor ve adım atmaya başlıyor.
    • Emre Taner'in Öcalan görüşmesinin planı MİT'te hazırlanarak hükümete ve devletin tepesine taşındı, olumlu yanıt alınınca Bakanlar Kurulu'na sunuldu.
    • Abdullah Gül planı hararetle destekledi, Ahmet Necdet Sezer de detayları öğrenince sonuna kadar gidelim dedi.
    43:05Görüşmelerin Gelişimi
    • MİT-Öcalan görüşmeleri böyle başladı, kısa sürede yol alındı.
    • Emre Taner Temmuz ayında PKK'ya "Af ve Siyasi Çözüm Planları" adıyla bir rapor hazırladı.
    • 20 Ekim 2005'te Barzani ile görüştü, Türkiye'nin Kuzey Irak bölgesel yönetimini tanıması karşılığında Barzani de PKK tümüyle silah bırakana kadar Türkiye ile PKK karşıtı işbirliğini ilan edecekti.
    43:54Kürt Sorunu ve Siyasi Çatışma
    • Başbakan Erdoğan'ın 12 Ağustos 2005'te Diyarbakır'da yaptığı konuşmada "Kürt sorunu" ifadesi hükümet tarafından ilk kez dile getirildi.
    • Toplumda politika değişikliğini kaygı ile takip eden bir damar vardı ve anketler milliyetçi yükselişle Amerikan karşıtlığını birlikte saptıyordu.
    • Erdoğan, ortaya çıkan milliyetçi dip dalgayı Baykal'a mal etme yoluna gitti ve ABD'ye uçarken CHP'nin ABD karşıtı olması nedeniyle küresel güçlere şikayet etti.
    45:32Askeri Tepkiler ve Uluslararası İlişkiler
    • Asker, Erdoğan'ın "Kürt sorunu vardır" çıkışıyla paniklemiş ve MGK'ya sunmak üzere geniş kapsamlı bir değerlendirme raporu hazırlamaya başladı.
    • Erdoğan, Şemdinli'de "Türk Türk'üm, Kürt Kürdü, Laz Lazım, Boşnak Boşnakım diyecek ama hepimizi birleştiren üst kimlik Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığıdır" diyerek siyaseti ateşledi.
    • Avrupa Parlamentosu, TSK'nın saldırgan askeri operasyonlar yürüttüğü gerekçesiyle kınandı ve Atatürk'ün fotoğraflarının kamu binalarından indirilmesi çağrısı yapıldı.
    47:34Askeri Operasyonlar ve Siyasi Stratejiler
    • Türkiye'de paradigma değişiyordu ve Avrupa Birliği ile ABD'den de destek vardı.
    • 2005'te kritik bir karar verilmiş ve asker, içeriden ve dışarıdan seri aparkatlarla sersemletilip düşürülecekti.
    • Ülke olağan şüphelisinin asker olduğu, cinayet, suikast, bombalama olaylarıyla sarsılacağı bir tünele girecekti.
    48:06İlk Operasyonlar ve Kamuoyu Tepkisi
    • 14 Ekim'de Van 100. Yıl Üniversitesi Rektörü Yücel Aşkın, tıbbi cihaz hanımı ile ilgili bir soruşturma kapsamında tutuklandı.
    • Şemdinli Umut Kitabevi saldırısı 9 Kasım'da gerçekleşti ve üç askeri personel bombalı saldırıda bulundu.
    • Yaşar Büyükanıt, olayın faillerinden Astsubay Ali Kaya'ya "Tanırım, iyi çocuktur" diyerek kefil oldu, bu da karşı cephenin eline büyük bir koz verdi.
    49:47İstihbarat ve Siyasi İlişkiler
    • Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun, Hakkari bölgesinde gerçekleşen bombalı eylemlerle ilgili "Hırsız evin içinde" demesine alınarak başbakana şikayet edildi.
    • Sabri Uzun istihbarat daire başkanlığından uzaklaştırıldı ve boşalan göreve Fethullahçı Ramazan Akyürek getirildi.
    • Kamuoyu, Şemdinli olayı üzerinden askerin iktidarı yıpratmak için karanlık yollara başvurabileceğini tartışıyordu.
    50:41Cinayetler ve Askeri Operasyonlar
    • Şubat 2006'da 16 yaşındaki Oğuzhan Akdin, Santa Maria Kilisesi rahibi Andrea Santoro'yu öldürdü ve "Rahip bana Hıristiyanlıktır, bir gün bütün Türkler de Hıristiyan olacaktır dediği için öldürdüm" dedi.
    • TSK'nın "Misyonerlik Faaliyetleri" başlıklı raporu, askerin ulusal güvenlik adına ürettiği paranoyaların toplumu, özellikle milliyetçi gençleri suça teşvik ettiğini gösteriyordu.
    • Cumhuriyet Gazetesi 5, 10 ve 11 Mayıs 2006 tarihlerinde peş peşe bombalandı ve 17 Mayıs'ta Danıştay'a silahlı saldırı düzenlendi.
    52:32Atabeyler Operasyonu ve Askeri İç Çatışmalar
    • Danıştay saldırısından iki hafta sonra 31 Mayıs 2006'da Atabeyler Operasyonu düzenlendi ve bir grup özel kuvvetler personelinin kaldığı eve baskın düzenlendi.
    • TSK gitgide köşeye sıkışıyor, atfedilen suçlar adım adım ağırlaşıyordu.
    • Ordu içerisinde de sis bombaları atılıyordu, askeri personelin ses kayıtları ve ihbar mektupları havada uçuşuyordu.
    54:25TSK'nın Özel Hayat Sorunu
    • Taşkesen, özel konuşmalarının basına aktarılmasından dolayı istifa etti ve TSK'nın olayı sadece bir bayan ilişkisi olarak sınırladığını, hukuk dışı dinleme olayına dikkat etmediğini belirtti.
    • Askerle toplumun karşı karşıya getirildiği süreç giderek askeri paralize etmeye başlamış, ordu kendi içinde ve toplumun nazarında büyük bir imaj erozyonu yaşıyordu.
    • Televizyon tartışma programlarında yer alan emekli paşalar, saygın TSK algısının tersine dönmesinde dramatik rol oynuyordu.
    56:41Askerlerin Toplumla İlişkisi
    • Televizyon stüdyolarında ağırlanan askerler, liberal ve Fethullahçı koalisyonun karşısında ya anlamlı bir varlık gösteremiyor ya da abartılı öfke nöbetleri ile küçük düşüyorlardı.
    • Askerler on yıllarca topluma psikolojik harp teknikleri uygulamışlardı ama bu türden bir etki odaklı harbe kendileri maruz kaldıklarında nasıl karşı koyacaklarını bilemez halde buldular kendilerini.
    • 26 Eylül'de Hakkari'de görevli askerler, belediyenin çöpleri toplamadığını gerekçe göstererek aileleriyle birlikte eylem yaptı ve tuğgeneralin elinde mavi çöp poşetiyle kortejden poz vermesi, kudretli general imgesine çizik attı.
    57:43Trajikomik Olaylar
    • 22 Kasım 2006'da emekli Tümgeneral Çetin Ural, petrol, gaz ve su kullanmadan sıfır girdi ile enerji üretebilen bir kuvvet makinesi icat ettiklerini duyurdu.
    • Şanlı generallerin bu deli saçması icat iddiasını dinlemeye gelmiş olması bile madara olmaları için yeterliydi.
    • Ülkenin dirayetli paşaları, termodinamik yasalarından bile habersiz olduklarını kanıtlarcasına deli saçması bir icadın lansmanında menemen testisi gibi yan yana dizilip poz vermişti.
    58:58Laiklik Tartışması
    • Laikliğin bekçisi kabul edilen ordu, açık ve örtük salvolardan başını kaldıramıyordu.
    • 2006'nın 23 Nisan'ında Meclis Başkanı Bülent Arınç, Türkiye'de katı laiklik uygulamasının toplumsal hayatı cezaevine çevirdiğini ve laikliğin yeniden tanımlanması gerektiğini söyledi.
    • Başbakan Erdoğan ise laikliği ayrıştırıcı değil, birleştirici bir ilke olarak yaşatıp gelecek kuşaklara taşımak gerektiğini belirtti.
    59:34Meclis Başkanı Seçimi ve Dış Politika
    • Çocuk Bayramı'nda Meclis Başkanlığı bir günlüğüne teslim ettiği 21 yaşında imam hatip mezunu İbrahim Seyhan, "Bizim önümüze ne koyarsanız koyun dağlar, taşlar bilin ki biz en zirveye çıkacağız" dedi.
    • Ahmet Necdet Sezer, Cumhurbaşkanlığına veda ettiği son Meclis konuşmasında "İrticai taban genişletiliyor, gerekirse laik cumhuriyeti korumak için temel hak ve özgürlükler de sınırlandırılabilir" mesajını verdi.
    • Başbakan Erdoğan, Lübnan'a asker gönderilmesine karşı çıkmış, "Başka ülkelerin ulusal çıkarlarını korumak zorunda değiliz, başka ülkelerin güvenlik sorunlarını çözmek bizim görevimiz değil" demişti.
    1:00:50Lübnan Tezkeresi ve Dış Eleştiriler
    • Lübnan tezkeresi dönemin önemli bir tartışma başlığıydı; Birleşmiş Milletler Barış Gücünün aslında İsrail'in güvenliği için Lübnan'a gittiğini savunanlara karşı iktidardaki yeni Osmanlıcı yaklaşım, bölgede Türkiye'nin tarihi ve dini bağları üzerinden daha etkili olması gerektiğini söylüyordu.
    • Tezkere sokakta da protesto ediliyordu ama eylemler 1 Mart tezkeresindeki enerjinin uzağındaydı.
    • Mehmetçik Lübnan'a doğru yol alırken Hollanda Genelkurmay Başkanı Dick Berjin Ankara'ya geldi ve üzerinde üniformasıyla TSK'yı eleştirdi, ardından Avrupa Birliği Komisyonu Türkiye Delegasyonu Başkanı Kreşmer de TSK'nın yasal ve kurumsal düzene saygı duymadığını ifade etti.
    1:02:23Harp Akademisi Açılışı
    • İçerideki dinci, Fethullahçı ve liberal koro yetmiyormuş gibi artık emperyalistler de vurmaya başlayınca büyük iki Ekim'de cevap vereceğim dedi ve Harp Akademisi eğitim dönemi açılışında sert bir konuşma yapacağının sinyalini çaktı.
    • Bu sinyal üzerine ön almak isteyen büyük patronlar topa girdi ve TUSIAD Başkanı Ömer Sabancı, orduyu kastederek "Kimi kesimler Avrupa Birliği'ne üyelik sancısı çekiyor" sözleriyle Avrupa Birliği bürokratlarına arka çıktı.
    • Uğruna darbeler yapıp kurulu düzenlerini korudukları Türkiye burjuvasını de karşısında gören paşalar için arka arkaya gerçekleştirecekleri konuşmalar, ufukta yenilgiyi görmüş bir cephenin veda busesi'ne dönüşecekti.
    1:03:03Askerlerin Son Çırpınışları
    • Bazı kesimler kabul etmese de ilticai tehdit kaygı verici boyutlara ulaşmaktadır ve devrimlerin bazı kesimler tarafından bilinçli, sabırlı ve planlı bir şekilde aşındırılmaya çalışıldığı gerçektir.
    • Marjinal grupların dinsel eğilimleri kullanarak sermaye biriktirip yatırımlara yönelmesi, dernek ve vakıflar kurarak eğitim ve öğretim alanında etkin olmaya çalışması ve giderek güçlenen cemaatlerin ekonomiyi yönlendirmeye çalışması gözlemlenmektedir.
    • Bu cemaatler ile 677 sayılı kanunla varlığı yasaklanan tarikatlar, devrime karşı hareketlerin odağı haline dönüşmektedirler.
    1:04:21Askerlerin Açıklamaları
    • Hava Kuvvetleri Komutanı Faruk Cömert, and içme töreninde irtica ve terörü besleyen farklı yaklaşımların ulusumuzu felakete götürdüğünü belirtmiştir.
    • Deniz Kuvvetleri Komutanı Yener Karahanoğlu, meç kuşanma töreninde AB yetkililerinin TSK açıklamalarına cevap vererek, iç ve dış mihrakların Anadolu Denizi'nde boğulacağını ve AB uğruna TSK'nın taviz vermeyeceğini ifade etmiştir.
    • Yaşar Büyükanıt'ın konuşması birden fazla adresi hedef almış, laiklik tehlikesi yoktur diyen Başbakan Erdoğan ve laikliği yeniden tanımlayalım diyen Meclis Başkanı Arınç'a sitem etmiştir.
    1:05:16Tesev Raporu ve ABD'nin Tepkisi
    • Tesev'in hazırladığı raporda zorunlu askerliğin laikliğin toplumsallaşmasına hizmet ettiğinden yakınması niyetlerinin delili olarak ortaya koyarken, bu tür raporlar gelmeye devam ederse karanlık ilişkilerini ortaya dökeriz demiştir.
    • ABD'nin Türkiye Büyükelçisi Ross Wheelsson, Büyükanıt'ın konuşması sorulur sorulmaz "kakafoni" dedi ve ordu dahil Türkiye'deki çok çeşitli aktörlerin siyasi etkinliklerinde işitip gördüğümüz gürültüyü eleştirmiştir.
    • ABD'nin bu desteği AKP iktidarı için çok önemliydi çünkü 2006 yılı Türk-Amerikan ilişkileri açısından gerilimliydi.
    1:06:36AKP'nin Dış Politikası
    • 2006 yılı başında Hamas'ın Suriye'de sürgün bulunan lideri Halit Meşal Türkiye'yi ziyaret etmiş, resmi düzeyde ağırlanmıştı ve bu ziyaret İsrail ve ABD nezdinde gerilim yaratmıştır.
    • Aynı dönemde Türkiye'de vizyona giren "Kurtlar Vadisi Irak" filminde Amerikan askerlerinin olumsuz temsili de Türkiye'de yükselen Amerikan karşıtlığının devlet katında himaye gördüğün delili olarak okunuyordu.
    • ABD'ye giden Şaban Dişli ve Cüneyt Zapsu, Amerikan Inter Prison Stud'da skandal açıklamalara imza atmış, Zapsu "ABD'ye ihtiyacımız var, siz de AKP ile yaşamak zorundasınız" demiştir.
    1:07:50Eski Derin Devletçilerin Dönüşü
    • Eski derin devletçiler "gelene ağam, gidene paşam" diyerek derhal devletin yeni formuna uyum sağladılar.
    • Tansu Çiller, Erdoğan'ın Diyarbakır mitinginde sarf ettiği "Kürt sorunu benim sorunumdur" sözlerini destekleyerek irkçılığa dayalı milliyetçiliğin sürdürülebilir olmadığını belirtmiştir.
    • Dönemin Doğru Yol Partisi Genel Başkanı Mehmet Ağar da "bu dağlarda kurşun değil kurs sesleri ötecek" diyerek Türkiye burjuvasinin arzuladığı çerçeveyle açıklamalar yapmıştır.
    1:09:49Kenan Evren'in Federasyon Fikri
    • Kenan Evren, federasyon istiyordu ve sekiz eyalet sıraladı, bu fikre yeni kapılmadığını, 1980'den beri sahip olduğunu açıkladı.
    • Gazetecilerin yükselen milliyetçilik akımı buna izin verir mi sorusuna "şimdi bakıyorum ortada vatan kurtaran aslanlar geziyor, tutturmuşlar bir karış toprağa vermeyiz diye" diyerek yanıt verdi.
    • Huzur bulmak istiyorsak cesur adımlar atmalıyız diyerek Kenan Evren'in seveceği türden cesur çıkış mit'ten geldi.
    1:10:22MIT'in 80. Yıl Bildirisi
    • 5 Ocak 2007'de İstihbarat Teşkilatı'nın 80. kuruluş yıldönümü dolayısıyla Müsteşar Emre Taner bir basın bülteni yayınladı.
    • Bildiride, Sovyetlerin çözülüşünü müteakip kriz coğrafyaları haline gelen Balkanlar, Kafkasya ve Ortadoğu arasında iç hat pozisyonuna sahip olan Türkiye'nin dış politikasını, istihbarat yaklaşımını ve devlet organizasyonunu restore etmesi gerektiği belirtildi.
    • Bu reformların eski ideolojiye muhafazakar bir bağnazlıkla bağlı statükocu kadrolarla mümkün olmayacağını vurgulayarak, askerleri hedef alan 80. yıl bildirisi açıkça "yurtta sulh, cihanda sulh" diskurunu kadık ilan ediyordu.
    1:12:06MIT ve TSK Arasındaki Çatışma
    • Ergenekon'un başlamasına altı ay vardı ve bu bir son uyarıydı.
    • MIT manifestosu hakkında en öngörülü yorumu ANAP lideri Erkan Mumcu yaptı: "MIT Müsteşarı son uyarıyı yapmıştır" dedi.
    • TSK şaşırtıcı bir reaksiyon gösterdi ve Rusya lideri Vladimir Putin'in ABD'nin küresel imparatorluğunu reddettiği 43. Münih Güvenlik Konferansı konuşmasını aldı, Genelkurmay'ın sitesine koydu.
    1:13:15Türkiye'nin Yeni Yaklaşımı
    • 2007'nin ilk günlerinde ülkenin manzarası kabaca böyleydi: bir tarafta Bush doktrini olarak bilinen önleyici müdahaleyi, proaktif dış politikayı savunan Türk istihbaratı, diğer tarafta ABD 100. yılı yaklaşımının Türkiye'yi değil büyütmek aksine çözüleceğini hisseden Türk ordusu.
    • İki devlet kurumu, güvenliğin iki dişlisi ülkenin en temel meselelerinde kamuoyunun gözü önünde karşı karşıya gelmişti.
    • İçeride sırtındaki yumurta küfelerinden kurtulmaya çalışanların eğilimi sınır ötesine yayılmaktı, sermaye ikramdaki gibi sınırın ötesinde kapsanacak koskoca bir dünya var diye düşünüyor, sınırın içini düzlemek istiyordu.

    Yanıtı değerlendir

  • Yazeka sinir ağı makaleleri veya videoları özetliyor