Yapay zekadan makale özeti
- Kısa
- Ayrıntılı
- Bu video, bir edebiyat atölyesi dersi formatında, bir öğretmen ve öğrenciler arasında geçen sohbeti içermektedir. Ders, 1970'li yıllarda Türk şiiri ve sosyal düşünce üzerine odaklanmaktadır.
- Video, ortak düşünce ve üretim anlayışından başlayarak, 1970'li yıllarda yaşanan sosyal olayların (15-16 Haziran 1977, 14 Ekim 1971 gibi işçi eylemleri) Türk şiiri üzerindeki etkisini incelemektedir. İkinci Yeni şairlerden İlhan Berk, Turgut Uyar, Edip Cansever, Cemal Süreya, Ece Ayhan, Kemal Özer ve Ali Püsküllüoğlu'nun sosyal ve politik şiirleri ele alınırken, Marksist kavramlar ve 1970'li yıllarda Türk şiiri dünyasında yaşanan sosyalist bir kavrayışın ortaya çıkışını da açıklamaktadır.
- Videoda ayrıca şiirde dil sapması, telmih sanatı ve şiirin doğası hakkında eleştirel görüşler sunulmaktadır. Konuşmacı, 1970'li yılların şiirlerindeki "özel imaj" kullanımı eleştirerek, şiirin kavramlarla yazılması gerektiğini ve şairin kendi dünyasını kurması gerektiğini vurgulamaktadır. Ayrıca, dönemin önemli şairlerinden Ataol Behramoğlu'nun şiirlerinin yetersizliği ve 1970'li yılların şiirlerinden sadece azının kalıcı olması nedeni olarak bu yanlış yaklaşımdan bahsedilmektedir.
- 00:02Atölye Etkinlikleri ve Ortak Çalışma
- Geçen hafta başlanan konunun devamı ve tamamlanması planlanıyor.
- Atölye etkinlikleri sayfasında hangi konunun konuşulacağı duyuruluyor ve öğrencilerin katılımına çağrı yapılıyor.
- Çağımız bireysel düşünme değil, ortaklaşa düşünme çağıdır; arılar ve karıncalar gibi toplu beyinlerin bir araya gelerek ortaklaşa çalışmasıyla başarı elde ederler.
- 02:40Arılar ve Karıncaların Ortak Yaşantısı
- Arıların ve karıncaların toprak altında oluşturduğu mimari ve kovan yapısı insanı hayrete düşürür.
- Arılar ve karıncalar komünisttir çünkü birlikte yaşamayı, çalışmayı ve ürettiklerini ortaklaşa paylaşmayı başarırlar.
- İnsanlar arıların balını çalmakta ve arılara şekerli su vererek bal yapmalarını zorlamaktadır, bu da arılardaki sömürgecilik örneğidir.
- 08:19Dergiler ve Edebiyat
- "Koza Düşünce" adlı derginin 26. sayısına ulaşmış olması ve iki ayda bir çıkması öneriliyor.
- Dergilerin edebiyatın yaşayan tarafı olduğu için izlenmesi gerekiyor.
- Atilla Özkırımlı'nın "Dört Cilt Türk Edebiyatı Tarihi" kitabı, Türk edebiyatı hakkında ciddi bilgi sahibi olunabilecek bir ansiklopedi olarak öneriliyor.
- 12:211970'li Yıllar ve İşçi Eylemleri
- 1970'li yıllarda Türkiye'de büyük bir eylem başlamış, 15-16 Haziran 1977'de Gölcük ve İzmit lastik işçileri sendikası önemli bir harekete geçmiş.
- Boğaz köprüsü kapatılmış, askerler ve tanklarla yollar kapatılmış, yüz binlerce işçi eylemde bulunmuş.
- O dönemde Disk'in (Türkiye İşçi Konfederasyonu) işçilerin sorumluluğunu üstlenememesi tartışılmıştır.
- 13:32İşçi Ayaklanmaları ve Sıkıyönetim
- İşçiler tek başına kalıp grevler kırılıyor, 12 Mart 1971'de sıkıyönetim ilan ediliyor.
- 15-16 Haziran eylemine katılan işçilerden bir kısmı Vehbi Koç'un Cizlavet fabrikasında çalışanlardı.
- 14 Ekim 1971'de Cizlavet fabrikasındaki lastik işçileri tekrar greve giderken, polisler panzerler, tanklar ve buldozerlerle fabrikayı kuşatıyor.
- 16:38İşçi Ayaklanmalarında Ölümler ve Şiir
- Panzerlerle fabrika duvarları yıkılırken Hüseyin Çapkan kanalında bir işçi ölüyor ve Cizvit grevinde bir işçi ölüyor.
- İlham Ver'in "Hüseyin Çapkan İçin Ağıt" adlı şiir, işçi sınıfını savunan en güzel şiirlerden biridir.
- 12 Mart darbesinin hemen sonrasında, 1973'te Turgut Uyar'ın "Toplantılar" adlı kitabı yayınlanıyor.
- 18:021970'li Yıllarda Şiir ve Toplumsal Olaylar
- Turgut Uyar'ın "Toplantılar" kitabındaki şiirler 1970-1973 arasında Türkiye'deki siyasi olayları ve cinayetleri anlatıyor.
- Aynı yıl Edip Cansever'in "İşçi" kitabı, idamları ve toplumsal olayları anlatan şiirler içeriyor.
- Cemal Süreya'nın "Beni Öp, Sonra Doğur Beni" kitabı, Ortadoğu tarihi ve Ankara tarihi ile ilgili toplumcu bir kavrayışla yazılmış.
- 19:40İkinci Yeni Şiirindeki Değişim
- İkinci Yeni'de yer alan şairler, 1970'li yılların şiirinden etkilenerek toplumsal olaylara sahip çıkmışlar.
- Kemal Özer, 1974'te "Kavganın Yüreği" adlı kitabıyla politik şiirler yazmaya başlıyor.
- Ali Püsküllüoğlu, 1976'da "Unutma Onları" adlı kitapla ikinci yeni çizgisine dönüyor ve işçilere sahip çıkıyor.
- 23:31Şiirde Dil Sapması
- 1970'li yıllarda "mısralar" gibi fiyakalı söyleyişler şiirde sıkça kullanılıyor.
- Şiirde dil sapmasına yer var, şairler kelimeleri bozabilir, deforme edebilir ve ses ekleyebilir.
- Şiirde dil yanlışı olur mu? yazısında, şairin bilinçli yaptığı ve şiirine anlamsal katkı sağlayan dilsel sapmalar kabul edilmiştir.
- 26:19İkinci Yeni Dönemin Şairleri
- Kemal Özer ve Ali Püsküllüoğlu gibi ikinci yeni şairleri önceki dönemlerinde sözcük işçiliği yaparken, daha sonra şiir işçiliğinden vazgeçerek bilinç işçiliğine geçtiler.
- Kemal Özer'le Ali Püsküllüoğlu, şiirlerinde önceki dönemlerindeki işçiliği eleştirdiler ve halk için yazmaya karar verdiler.
- Bu şairler, okumuş, yazmış aydınlar için değil, halk için yazarak onları bilinçlendirmeyi hedeflediler.
- 28:17Ali Püsküllüoğlu'nun Şiir Anlayışı
- Ali Püsküllüoğlu, şiirde acının dile gelmesi ve halkın sevincinin anlatılması gerektiğini vurguladı.
- Şiirde sert, kaba ama içten mısralar olmalı diye düşündü ve şiir işçiliğinden vazgeçtiğini belirtti.
- Ali Püsküllüoğlu, Türk dil kurumunda çalıştığı için Türkçe'nin en güzel sözlüğünü hazırladı ve masal yazarı, derleyicisi olarak da çalıştı.
- 33:05Kemal Özer'in Şiir Yorumu
- Kemal Özer'in "Üzgünüm" adlı şiirinde ikinci yeni anlayışla yazdığı şiirlerden dolayı üzgün olduğunu, ancak bu şiirlerden vazgeçtiği için övündüğünü anlatıyor.
- Şiirde kavgaya girmekte gecikmesine rağmen yanınızda olacağını belirtiyor.
- Kemal Özer, "Kavganın Yüreği" kitabında 1960'lı yılların başından 12 Mart'a kadar devam eden kavganın içinde yer aldığını söylüyor.
- 37:29Şiir Yorumlamada Dikkat Edilmesi Gerekenler
- Şiir yorumlarken sadece bir veya iki mısradan değil, şiirin bütününe bakılmalıdır.
- Yetmişli yıllarda yaygın olan dil sapmalarını şairler sevdiği için "mısra" kelimesini kullanmış olabilir.
- İkinci yeni şairlerin çoğu, kelime işçiliğinden vazgeçip bilinç işçiliğine geçerek sadece okuma yazmayı bilen insanlar için yazmaya yöneldiler.
- 41:01Sınıf Tanımlamaları
- Üretim araçlarına (fabrika, büyük toprak) sahip ve işçinin emeğini sömürüyenler burjuva sınıfındadır.
- Kafa emeği ve kol emeği satarak ücret maaş alan kişiler kendiliğinden işçi sınıfındadır.
- Okuma yazma bilen, ağır iş yapmayan kişiler (öğretmenler, doktorlar, memurlar) ekonomik açıdan küçük burjuvadır.
- 43:54Burjuva Şair Kavramı
- Ali Püsküllüoğlu'nun "burjuva şairi" kavramı, burjuvazinin düşüncesine ve ideolojisine hizmet eden şairleri ifade eder.
- Bilimsel dünya görüşü, sosyalist dünya görüşünün başka bir adıdır ve bir dönemde insanlar bunu "bilimsel dünya görüşü" olarak adlandırmıştır.
- İşçi sınıfının ideolojisini benimsemeyen şairler, burjuva şair olarak zavallı bir durumdadır.
- 46:011970'li Yılların Şiir Düşüncesinin Değişimi
- İkinci Yeni şairlerin hepsi 1970'li yıllarda toplumcu bir kavrayışla şiir yazmış, dilini değiştirmiş ve ideolojik tavırlar ortaya koymaya başlamışlardır.
- 1970'li yıllarda Türk şairleri aynı konular üzerinde çok birleşmiş ve hiçbir dönemde bu kadar çok şiir okunmamıştır.
- 1970'li yıllarda 1925 doğumlu en yaşlı şairler ile 1955 doğumlu genç şairler bir arada şiir yazmışlardır.
- 48:201970'li Yılların Şiir Sanatı
- 1970'li yıllar Türk şiiri için olağanüstü bir dönemdir ve önceki on yılda ya da bundan sonraki yıllarda benzer bir dönem yaşanmamıştır.
- Usta şairler, 12 Mart ve sonrasındaki yıkımı şiir sanatından ödün vermeden yazmışlardır.
- Bu dönemde bazı şairler, şiir sanatından ödün vermeden dertlerini anlatmaya çalışmışlardır.
- 51:50Şiirde İçerik ve Kadın Teması
- 1970'li yıllarda şairler, "onu yap, bunu yap" şeklinde talimat veren şiirler yazmaya başlamışlardır.
- Bu şiirlerde içerik olarak "diren, sosyalizme inan, işkencede çözülme, faşizme karşı çık" gibi mesajlar verilmiştir.
- 1970'li şiirde kadın teması yetersiz şekilde işlenmiş, Nazım Hikmet'in kadınları kavga arkadaşı olarak yanına koyduğu gibi bir kavrayışa sahip olmamışlardır.
- 53:491970'li Yılların Şiirleri ve Eksiklikleri
- Konuşmacı, 1970'li yıllarda eylemcilerin kendilerine denk bir kadın özneyi anlatmadıklarını belirtiyor.
- Gençlik hareketleri ve işçi sınıfının hareketleri, meydanlardaki olaylar bir çağrı ve ısmarlama mektubuydu.
- 1970'li yıllarda şiir sanatını anlamayan ve bilinçli olmayan şairler, bu çağrıyı yeterince yansıtmamışlardır.
- 56:33Şiirde Gereksiz Göndermeler
- Konuşmacı, "Darağacından Notlar" kitabının Vakfıt Zaruf'un şiirleri kadar güzel olduğunu ve bu kitabın 1970'li yıllarda Türk şiirinde önemli bir yere sahip olduğunu belirtiyor.
- Şiirde "Darağacından Notlar", "Tütün", "Fuci", "Che Guevara" gibi göndermelerin anlamsız olduğunu, okuyucunun bunları anlamak için önce bu eserleri okuması gerektiğini söylüyor.
- Bu tür göndermelerin "Bedrettin Destanı", "Danko'nun Yüreği" gibi eserlere atıfta bulunmasıyla bir şiir olmaktan çıkıp, sadece okuyucunun okuduğu kitaplara atıfta bulunma şekli haline geldiğini vurguluyor.
- 58:05Ataol Behramoğlu ve 12 Mart
- Ataol Behramoğlu'nun sezgileri sağlam bir adam olduğu ve 12 Mart 1971 darbesini önceden anladığı, bu nedenle Fransa'ya kaçtığı belirtiliyor.
- 1970 ile 1980 arasında 12 Mart darbesi, asılmalar, Mahir Çayan'ın ölümü ve işçi sınıfı ile ilgili bir tek şiiri olmadığı vurgulanıyor.
- Ataol Behramoğlu'nun 1970-1980 arasında Fransa'da yazdığı "Darağacından Notlar" adlı şiirlerinin, 1970'li yıllarda Türk şiirinde önemli bir yere sahip olduğu belirtiliyor.
- 1:05:04Fraksiyonel Tutumlar
- Ataol Behramoğlu'nun 1970'li yıllarda Mahir Çayan, Deniz Gezmiş, İbrahim Kaypakkaya gibi asılanların hiçbiri TKP'li olmadığı için onları yüceltmediği, bunun yerine 1920'de TEKAP'yi kuran Mustafa Suphi Destanı yazdığı belirtiliyor.
- Mustafa Suphi Destanı'nın tarihsel bir şiir kitabı olmasına rağmen içinde bir satır şiir olmadığını vurguluyor.
- 1975-1976 yıllarında Sovyetler Birliği Komünist Partisi ile Çin Komünist Partisi arasında büyük bir ideolojik kavga başladığını ve bunun Türkiye'de de yansıdığını, TKP ile MAO grupları arasında çatışmaların yaşandığını anlatıyor.
- 1:06:4470'li Yılların Şiirindeki Sorunlar
- Konuşmacı, 70'li yılların şiirindeki sorunlardan bahsediyor ve özel imajların (Baba İshak, Bedrettin Börekçi, Mustafa Süper, Hüsnü Körmüş gibi isimler) aşırı kullanımıyla ilgili eleştiriler yapıyor.
- Şiirde özel imajların kullanımı, okuyucunun önce bu isimler hakkında bilgi sahibi olması gerektiği için okuyucuyu zorluyor ve şiirin anlamını bozuyor.
- Şiir makale veya düşünce yazısı değil, kavramlarla bir dünya oluşturup bu dünyada bir anlam çıkarmak için kullanılır, bilimsel makale değildir.
- 1:12:10Şiir Yazımında Doğru Yaklaşım
- 70'li yılların şiirlerinin çoğu özel isimlerle dolu ve telmih üzerine kuruludur, bu yaklaşım şiirin kalitesini düşürmektedir.
- Şiirde okuyucuyu başka yerlere göndermek yerine, şair kendi dünyasını kurmalı ve kavramlarla yazmalıdır.
- Bilinç işçiliği yapmak isteyen şairler sadece bilinç işçiliği yaparken şiir işçiliğini unutmuş, bu yüzden yazdıkları kalıcı olmamıştır.
- 1:19:50Şiirin Doğası ve Şairin Görevi
- 70'li yıllarda yüzlerce şair yazmış ancak doğru şiir yazmayanların hiçbir şeyi kalmamıştır.
- Şiir yazarken öğretici olmaya çalışmak, bilgi aktarmak veya bilimsel doğruları söylemek doğru değildir.
- Şiir yazarken didaktik olmamak gerekir, şair öğretici olmaz.
- 1:20:40Şiir Sanatı ve Telmih
- Konuşmacı, telmih sanatı hakkında konuşurken, telmihin Türkçe'de "gönderme" anlamına geldiğini belirtiyor.
- Telmih sanatının iyi mi kötü mü olduğu tartışılmasa da, şiir sanatından ödün verilerek bu sanatın savunulamayacağı vurgulanıyor.
- Konuşmacı, bir şiir okuyarak telmih sanatını örnekler.
- 1:23:38Şiir Okuma
- Konuşmacı "Poğaça" adlı bir şiir okuyor, pastanede çaprazında oturan yetmiş'i devirmiş bir kadını anlatıyor.
- Şiirde yaşlı kadın, ağzındaki lokmayı düşürdüğü için masaldaki karga değil, ağzında ekmek olan aslan gibi çatalına taktığı bir poğaça hakkında anlatılıyor.
- Konuşmacı, şiirin eğlenceli olabileceğini belirtiyor.
- 1:24:471970'lerden Şiirler
- Konuşmacı 1970'lerden bahseden bir şiir okuyor, 1977 yılından bahsediyor ve devrim ateşi, faşizma ayaklanma gibi temaları işliyor.
- Konuşmacı, kendi kaleme aldığı 1970'lerden bir şiir okuyor, yalnızlık, karanlıklar ve aldanış gibi duyguları anlatıyor.
- Şiirde "Vapıt Zaruf'un şiirleri kadar" ifadesi geçiyor ve bu ifadenin arkasındaki anlatım veriliyor.
- 1:27:41Vapıt Zaruf'un Hikayesi
- Vapıt Zaruf, Bulgar bir şair olup 1942'de Alman faşistleri tarafından tutuklanmış.
- Vapıt Zaruf'un bir gözü kördü ve takma gözlüğü vardı; faşistler onu işkenceden geçirip kurşuna dizip yakarak öldürmüş.
- Hitler yenildikten sonra cesetler arandığında, yakıp gömdükleri yerde cam göz bulunmuş ve bu delil olarak kullanılarak onu öldürenler hesaplanmış.
- "Vapıt Zaruf'un gözü" ifadesi neredeyse deyim haline gelmiş.