Buradasın
12 Eylül Rejimi ve Türkiyeli Ermeni Kimliğinin Yeniden Dizaynı
youtube.com/watch?v=SmwaqV-wY3UYapay zekadan makale özeti
- Kısa
- Ayrıntılı
- Bu video, Clark Üniversitesi'nde holokost ve soykırım incelemeleri alanında doktora yapan Emre Can Dağlıoğlu tarafından sunulan akademik bir sunumdur.
- Sunum, 12 Eylül rejimi döneminde Türkiyeli Ermeni kimliğinin nasıl yeniden dizayn edildiğini ele almaktadır. 1965'ten başlayarak Ermeni soykırımı anmalarının Türkiye'yi nasıl şok ettiği, 1973'te Gürgen Yanıkyan'ın diplomat öldürme saldırısı ve sonrasında kurulan ASALA gibi örgütlerin Türkiye'ye yönelik saldırıları anlatılmaktadır. Ayrıca, Rahip Manuel Ergatyan, Pastör Hrant Küçük, Levon Ekmekçiyan ve Zohrap Sarkisyan gibi dört Ermeni figürünün yaşadığı baskılar ve tutuklamalar detaylı olarak incelenmektedir.
- Sunumda, 12 Eylül rejiminin Ermeni meselesini güvenlik meselesine indirgeyerek kurumsallaştırdığı ve bu süreçte Ermeni kimliğini şekillendirdiği vurgulanmaktadır. Bu dört figürün bir araya gelmesinin, rejimin Ermeni kimliğini çizmek istediği yeni sınırları gösterdiği ve bu sınırların zararlı ve tehditkar ermeni diasporasıyla kesin olarak farklılaşmayı, şüpheli ermenileri kendi toplumları içerisinde yalnızlaştırmayı ve Ermeni soykırımının reddini içerdiği belirtilmektedir.
- 00:13Sunum ve Giriş
- Emre Can Dağlıoğlu, ODTÜ'den işletme derecesi, Bilge Üniversitesi'nden kültür araştırmaları master'ı ve Clark Üniversitesi'nde holokost ve soykırım incelemeleri doktorası yapmaktadır.
- Sunumun başlığı "12 Eylül Rejimi ve Türkiye'deki Ermeni Kimliğinin Yeniden Dizaynı" olup, 1965 yılında dünya genelinde Ermeni soykırımı anmalarının başlamasıyla Türkiye'yi şok eden bir hafızanın uyanışı anlatılmaktadır.
- Türkiye'nin bu duruma karşı verdiği tepki cevapsız kalmak olup, bu apati hali başka tür bir adalet arayışını tetiklemiştir.
- 01:56Ermeni Terör Örgütleri ve 12 Eylül Rejimi
- 1973 yılında ABD'nin Santa Barbara şehrinde Gürgen Yanıkyan iki Türkiye'de diplomatı öldürmüş ve 1975'te Asala ve Ermeni Soykırımı İçin Adalet Komandoları örgütleri kurulmuştur.
- Bu örgütlerin kurulmasıyla birlikte Türkiye'yi ikinci bir şok dalgası vurmuş, 1975 Ekim'inde Viyana ve Paris'te düzenlenen saldırılarla iki Türk diplomatı öldürülmüştür.
- 12 Eylül rejimi, 65 yıldır süren soykırım inkarını devlet nezdinde kurumsallaştırmış ve Ermeni meselesini darbenin meşrulaştırılması için önemli bir araç haline getirmiştir.
- 03:48Ermeni Meselesinin Güvenlik Meselesine İndirgenmesi
- Ermeni meselesi tüm tarihsel bağlarından koparılıp bir güvenlik meselesine indirgenmiş, bu resmi anlatı Dışişleri Bakanlığı ve üniversiteler tarafından üretilmiş ve merkezden yaygınlaştırılmıştır.
- Dışarıda olduğu kadar içeride de kamuoyu oluşturma çabası yapılmış, Türkiye'deki Ermenilere yönelik baskılar arttırılmıştır.
- Dışarıdaki kötü Ermeni diasporası ile içerideki iyi Ermeniler arasındaki net fark devlet eliyle keskinleştirilmiş ve bu fikirsel duygusal kıskacın doğurduğu yeni Ermeni kimliği 80'lerin özellikle birinci yarısında yaşadıkları farklı olaylarla şekillenmiştir.
- 04:47Rahip Manuel Ergatyan'ın Hikayesi
- Rahip Manuel Ergatyan (Hayko Aldemir), İstanbul doğumlu bir rahip olup 1980 yılında Kudüs'teki Ruhban Okulu'nda ve Ermeni Patrikhanesi'nde görev almıştır.
- Darbeden yaklaşık bir ay önce Türkiye'ye gelen Ergatyan, Ekim 1980'de Kudüs'e götürdüğü öğrencilerle birlikte Yeşilköy Havaalanı'nda güvenlik kontrolünden geçerken gözaltına alınmıştır.
- Ergatyan, Asala ile organik bir ilişkisi olduğu bahanesiyle Kasım ayının sonunda diğer operasyonda gözaltına alınan herkes bırakılırken hapiste tutulmaya devam etmiş ve 1982 Mayıs'ında mahkemesi başlamıştır.
- 07:07Ergatyan'ın Mahkeme Süreci ve Sonrası
- Ergatyan'ın mahkemesi, Kudüs'teki görevi sırasında Türkiye ve Türklük aleyhine yoğun faaliyet göstermek ve Ermeni ve Türk toplumlarını birbirine düşürmeye çalışan silahlı katillerle işbirliği içinde olmak suçlamalarından dolayı içeride tuttuklarını söylüyor.
- Türkiye aleyhinde propaganda yapmakla suçlanmasının sebebi Ergatyan'ın Kudüs'te 24 Nisan anmalarına katılmasıdır.
- Türkiye Belgrad Büyükelçisi Galp Balkar'ın Adalet Komandoları tarafından öldürülünce, hakim adeta intikam alırcasına hapis cezasını 14 yıla çıkarmış ve Ergatyan 1986'da serbest bırakıldıktan kısa bir süre sonra Hollanda'ya göç etmiştir.
- 08:12Pastör Hrant Küçük'ün Hikayesi
- Pastör Hrant Küçük, Güzelya Gedikpaşa Ermeni Protestan Kilisesi'nin pastörü olup, soykırımdan geriye kalan Anadolu'daki Ermeni yetimlerinin kimliklerini korumaları konusunda çalışmıştır.
- 1957'de kilise çatısı altında kurduğu Baden Agandunda Genç İstanbul'dan Anadolu'dan İstanbul'a gelen Ermeni çocuklara Hıristiyanlık ve Ermeni kültürü eğitimi vermiştir.
- 1963'te bu inisiyatifin yaz kampı olarak Campermeni inşa etmeye başlamış ve Türkiye bürokrasisi ile sıklıkla derde girerek İçişleri Bakanlığı'na şikayet etmiştir.
- 09:18Küçük'ün Mahkeme Süreci ve Sonrası
- Küçük, Şubat 1981'de gözaltına alınarak bedelini ödemiş ve kurduğu iki inisiyatif de faaliyetlerine son vermek zorunda kalmıştır.
- Gözaltında işkence gören Küçük'ün hakkındaki suçlamalar ırkçılık ve milli duyguları yıkmak amacıyla Ermeni propagandası yapmak, Anadolu'daki Türk yetimlerini toplayıp İstanbul'a getirmek ve onlara Ermenilik ve komünistlik aşılamaktır.
- Hakkındaki suçlamaların delil yetersizliğinden düşmesiyle Küçük 1982'de serbest bırakılmış ve Fransa'ya gitmiştir.
- 10:30Levon Ekmekçiyan'ın Hikayesi
- Levon Ekmekçiyan, 7 Ağustos 1982'de gerçekleştirilen Esenboğa saldırısını düzenleyen iki Asala militanından biri olup, diğer militan Zohrap Sarkisyan saldırı sırasında yaşanan çatışmada öldürülürken, Ekmekçiyan yaralı olarak gözaltına alınmıştır.
- 7 Eylül 1982'de Ekmekçiyan'ın idama mahkum edildiği tek celsede yaptığı konuşmada pişman olduğunu belirtmiş ve "Türkler değil bizler katiliz" demiştir.
- Davadan birkaç gün sonra Ekmekçiyan'ın hücresinde kendi yazdığı iddia edilen çift dilli bir mektup bulunmuş, bu mektupta Ermenilere "Türklerle birlikte yaşadım ve gördüm ki Türkler bizim düşmanımız değil" diyerek seslenmiştir.
- 12:39Ekmekçiyan ve Propaganda
- Ekmekçiyan yılbaşından önce televizyona çıkarılacak ve Türkiye'nin ona şefkatli davrandığını, Asala'nın izlediği yanlış yolu ve Ermenileri kaldırmaya çalıştığından bahsedecek.
- Bu propaganda, Ekmekçiyan'ın 29 Ocak 1983'te idam edilmesine kadar sürecek.
- Ekmekçiyan'ın son sözleri "Türk milleti ve ailem beni affetsin, beni kandıran Asala'nın Allah belasını versin" olacak.
- 13:12Arpik Penik'in Eylemi
- Arpik Penik, Esenboğa saldırısına kadar İstanbul'da yaşayan bir Ermeni terzi olup, saldırıdan üç gün sonra 10 Ağustos 1982'de Taksim Meydanı'nda kendini ateşe veriyor.
- Penik, intihar notunda Asala katillerini emperyalistlerin ve uluslararası komünistlerin maşası olarak nitelendiriyor ve tarihi yanlış yorumladıklarını belirtiyor.
- Bu eylem üç gün içerisinde en az yirmibeş köşe yazısının konusu oluyor ve Arpik Türk-Ermeni barışı'nın sembol ismi ilan ediliyor.
- 15:15Penik'in Cenazesi ve Önemi
- 15 Ağustos günü hayatını kaybeden Penik'in cenazesi, iki gün sonra Kumkapı'daki Surp Asfazatsin Kilisesinden kaldırılıyor.
- Törene hükümet temsilcileri ve çok sayıda Türk vatandaş katılıyor, cenazenin kalabalığı patrikhanenin sokağını dolduracak kadar fazla.
- Bu dört figür, 12 Eylül döneminin Ermeni kimliğine çizmek istediği yeni sınırları gösteriyor.
- 16:12Ermeni Kimliğinin Sınırları
- Bu sınırlar Ermenilerden gelen tehditle, devlete yönelen tehditle ve Ermenilerin nasıl olmaması gerektiği vurgulanarak çiziliyor.
- Rahip Yargattian'ın 24 Nisan anmasına katılmanın açık suç olduğunu gösteriyor ve diasporayla olabilecek güçlü bir bağın tehlikesini vurguluyor.
- Ergatyan meselesinden anladığımız, devletin Ermeni toplumu içerisinde bir ihbar mekanizması kurduğu ve tehlikeli gördüğü herhangi birisinin Ermeni toplumu tarafından yalnızlaştırılmasına yol açacak bir korku siyasetini aşılamayı başardığı görülüyor.
- 17:20Ermeni Kimliğinin Sınırlarının Sonuçları
- Ekmekçiyan dış dünyaya bir gözdağı ve Ermenilerin propaganda amacıyla kullanılabileceğinin ispatı olarak görülüyor.
- Arkin Penik tırnak içinde bir ölü Ermeni olarak Türkiye Ermenileri için açık bir rol model olarak sergileniyor.
- Türkiye Ermenileri, askeri rejim tarafından hem fiziksel hem psikolojik olarak etrafı kalın çizgilerle çekilen bir kimliğin içerisine hapsediliyor ve Ermeni soykırımının kesin ve net olarak reddini ve bu konuda sessizliği kapsamaktadır.