Buradasın
Türkiye Sineması Sektöründe Dağıtım ve Pay Dağılımı Tartışması
youtube.com/watch?v=9KJEbNhJ2aUYapay zekadan makale özeti
- Kısa
- Ayrıntılı
- "Her Şeyin Ekonomisi" programının bu bölümünde, sinema sektöründeki dağıtım ve pay dağılımı tartışması ele alınmaktadır. Programda Mehmet Soyarslan (film sahibi), Nizam Eren (iletişim danışmanı) ve Murat Tolga Şen (film eleştirmeni) konuk olarak yer almaktadır.
- Video, sinema salonları sahipleri ile film yapımcıları arasındaki gerginliği, 50-50 gelir paylaşım sisteminin tartışılmaya başlandığı nedenleri ve yeni sinema yasasındaki değişikliklerin etkilerini incelemektedir. Konuşmacılar, sinema biletlerinin düşük fiyatı, reklam gelirlerinin dağılımı, promosyon kampanyalarının yapımcıların payına etkisi ve reklam süresinin kısaltılması gibi konuları tartışmaktadır.
- Programda ayrıca bağımsız sinemanın festivaller dışında gösterim alanının kalmadığı, çoklu salon sisteminde bağımsız filmlerin gösterim alanlarının azaldığı ve sinema salonlarının gelecekte internet platformlarıyla rekabet edeceği konuları da ele alınmaktadır. Konuşmacılar, sinemacıların seyirciye saygı göstermesi gerektiği ve reklam süresinin kısaltılmasıyla ilgili çözüm önerileri sunmaktadır.
- Sinema Sektöründe Dağıtım Tartışması
- Program, film yapımcılarıyla sinema salonları sahipleri arasındaki gerginliği ele alacak.
- Konuklar arasında Mehmet Soyarslan (özen film sahibi), Nizam Eren (iletişim danışmanı) ve Murat Tolga Şen (film eleştirmeni) bulunuyor.
- Şahan Gökbakan'ın videolu cevabı ve Yılmaz Erdoğan, Mahsun Kırmızıgül, Cem Yılmaz'ın destek mesajları programda yer alıyor.
- 00:47Dağıtım Meselesinin Kaynağı
- Mecliste yeni sinema yasası çıkmak üzere ve bu kanun teklifinde promosyonlu bilet satışı için yapımcıyla sözleşme imzalama hakkı veren bir madde bulunuyor.
- Daha önce yapımcının aldığı bilet parasının yarısı sinema salonlarına gidiyordu, ancak sinema salonları promosyonlarla fiyatı şişirip kendi karlarını yükseltiyorlardı.
- Tartışmanın patlamasının sebebi, saloncular tarafının Ankara'da kulis yapması ve yapımcılar tarafının bu yasanın onların istediği gibi geçmesi için olayı kamuoyuna açıp gündem yaratması.
- 02:30Dağıtım Sisteminin Doğru Anlaşılması
- Dağıtımcı ile sinemacı arasındaki kavga değil, dağıtımcı ile yapımcı arasındaki kavga var; dağıtımcı distribütör demektir.
- Dağıtımcı yapımcının yanında olan taraftır, yapımcının filmini alır, bir anlaşma ile sinemalara dağıtır ve parasını toplar.
- 1930'lu yıllardan beri Türkiye'de 50-50 bölüşme sistemi devam etmiştir, bu sistem Amerika'da gibi değildir.
- 04:20Geçmişteki Deneyimler
- 2000 senesinde Snaplex Odeon'un sahibi olan yabancı firma, James Bond filmi için %55 isterken, Kahpe Bizans filminin sahibi %60'tan aşağı verilmemesini ilan etti.
- Yabancı firmanın müdürü, Türk filmi için %60 veremeyeceğini söyleyince, Kahpe Bizans filmi oynamadı ve 50 kopya ile 2,5 milyon kişi yaptı.
- Bu sistem devam ederken, sinemacılarla mukavele yapılarak promosyonlarda minimum para talep ediliyordu.
- 06:19Yeni Yasanın Önemli Noktaları
- Yeni yasada mısır fiyatlarının veya promosyonların mukaveleye bağlı olması gerekiyor.
- Reklamların süresinin 10 dakikayı geçmemesi önemli bir nokta.
- En önemlisi, sinema filmlerine verilen desteğin geri ödenmek zorunda bırakılmaması, bu da Türk sinemasının gelişmesi için çok önemli.
- 06:48Cem Yılmaz'ın Rolü ve Tartışmanın Kökeni
- Cem Yılmaz, "Hayatımda ilk defa gördüğüm bu hanım yeni Cem Yılmazlar çıkaracakmış" diyerek tepki gösterdi.
- Nizam Eren'e göre mesele magazinel olamayacak kadar köklü, 1990'lı yıllarda başlayan AVM furyası ile beraber yapımcı ve sinemacı arasındaki ilişkiler yozlaştı.
- 2000'li yıllara gelindiğinde Mars'ın uluslararası bir sermaye tarafından el değiştirmesiyle beraber olay input-output tarafına indirgendi.
- 09:33Tartışmanın Niteliksel Patlaması
- Mesele aslında sinemacılar ve yapımcılar arasındaki çok eski bir mesele, ancak sorun niceliksel olarak büyüdü ve niteliksel bir patlamaya dönüştü.
- Meslek odalarından ve meslek birliklerinden 2004'te çıkan yasadaki düzenlemeyle ilgili bir maddeye ek yaptırılıyor.
- Yasa değişikliğinde promosyonla ilgili, reklam sürelerinin kısaltılması ve denetimle ilgili yeni bir yazılımla bakanlık denetleyecek.
- 10:56Sinema Sektöründe Gelir Dağılımı
- Sinema sektöründe saloncular ve yapımcılar arasında bir pasta var ve bu pastadan pay alma derdi yaşanıyor.
- Sinema bileti, sinemada satılan en ucuz ürün olup, Mars grubunun gelirinin %75'i reklamdan geliyor ve 26 dakika kadar reklam yayınlıyorlar.
- Eskiden sinemaya giderken program ve film fragmanları izlenirken, şimdi beyaz eşya, sucuk gibi reklamlar izleniyor ve bu seyirciyi sinemadan koparan şeylerden biri.
- 12:36Yapımcıların Pay İstekleri
- Yapımcıların sinema biletlerinden daha fazla pay alma isteği doğru bulunmuyor, çünkü %50-50 sistemi Türkiye'de oturmuş gidiyor.
- Sinemacı bir gün fazla almaya kalktığında, filmci de daha fazla isteyeceği için bu durumun sonu yok.
- Yaratıcılık ve sanat bambaşka bir şeydir, inovasyon ve sanat üretmek çok farklıdır.
- 13:46Reklam Gelir Dağılımları
- Reklam gelir dağılımlarında en büyük pay televizyonlara, ardından dijital mecralara, radyolara, açık hava dergilere ve en alt sırada sinema salonlarına gidiyor.
- Yıllar içerisinde sinemanın pastasının büyüdüğünü, gazeteden düşüp sosyal medya ve dijital medyaya kaydığını görebilirsiniz.
- Türkiye'de 2017 kesinleşmiş olduğu için 2018 Mart ayında çıkacak rakamlar, reklam ajanslarının sinema için ödedikleri para 85 milyon TL.
- 15:03Bilet Fiyatları ve Pay Dağılımı
- Yapımcılar çok az kazanıyor, 1990'lardan beri çıkarttığı 12,50 liraya yakın bilet ortalamasının yapımcı düşen payı 5,20 lira.
- Formül açık: %42 yapımcıya, %42 sinemacıya kalan pay, aradaki de devletin gelir vergisi ve KDV'si.
- Mars grubunun sinemalarındaki bilet fiyatları 90 liraya kadar çıkarken, bazı restoran kampanyaları ile 11,90 kuruşa bilet alınabiliyor.
- 16:32Promosyonlar ve Yapımcıların Pay Sorunu
- Promosyonlarda 68 milyon 775 bin kişi ziyaretçi sayısı var ve bu kampanyalarda bilet fiyatı 12 lira oluyor.
- Bir sinema grubunda yılda 60 ton mısır tüketiliyor ve bu inanılmaz bir paradır.
- Yapımcılar promosyonlardan pay alamıyor, bu yeni bir sorun çünkü daha önce promosyon yapacağı zaman dağıtıcıya haber verirdi.
- 18:50Sinema Sanatının Önemi
- Hafta sonu Star gazetesinde tam sayfa bir röportaj çıktı ve "mesele mısır meselesi değil, mesele sinema sanatı" ifadesi kullanıldı.
- Atatürk'ün sinema için söylediği cümle: "Sinema öyle bir keşiftir ki, gün gelecek barutun, elektriğin, hatta matbaanın keşfinden daha çok toplumun yüzünü veçesini değiştirdiği görülecektir."
- Sinema dünya yüzündeki en uzaktaki insanları birbirine yaklaştıracak, insanların görüş ve görünüş farklarını ortadan kaldıracak ve insanlık idealine en büyük katkıyı yapacaktır.
- 19:54Bağımsız Sinema ve Dağıtım Sorunu
- Türkiye'de komedi filmleri çok fazla izlenirken, bağımsız sinemanın festivallerden başka gösterim alanı kalmadığı belirtiliyor.
- Bağımsız filmler vizyona girdiklerinde otuzbeş kopyayla ve kuş uçmaz, kervan geçmez yerlerdeki salonlarda gösterime girip bin kişilik, binbeşyüz kişilik bilet satış rakamlarıyla vizyondan ayrılıyorlar.
- Çoklu salon sisteminde gişe komedileri on salonu varsa altı'sında yedi'sinde oynatılıyor, bağımsızlara salon açılmıyor veya açılıyormuş gibi gösterilse de yapılmıyor.
- 21:34İnternet Platformları ve Sinema Geleceği
- Mars'ın Tepe grubu lideri Güney Koreli bir açıklama yaptı ve kavgayı yapmayalım, birleşelim dedi.
- Roma filmi bu yıl Oscar'ın en büyük adaylarından olup hem sinemalarda hem televizyonda aynı anda gösterime girdi.
- Sandra Bullock'un Bird Box adındaki bilim kurgu filmi bir haftada kırkbeş milyon kişiye ulaştı.
- 22:31Sinema Salonculuğunun Tehlikeleri
- Son senelerde sinema salonu sayısı artıyor ama salon başına düşen seyirci de düşüyor.
- Eskiden sinemada olan şey televizyonda ya da internette ya da radyoda yoktu, ancak şimdi Roma filmiyle sinemada oynayan şey evinizde de var ve bu durumda insanlar evlerinden çıkmamayı tercih edecektir.
- Televizyon boyları büyüdü, herkesin evinde kocaman panel TV'ler var ve altında çok güçlü ses sistemleri bulunuyor, bu durum salonculuğu önümüzdeki beş-on yıl içinde bitirecek kadar büyük bir tehlike oluşturuyor.
- 24:17Sinemanın Sosyal Değeri ve DPF Tartışması
- İnsanların bir arada bulunma içgüdüsü var ve insanlar bir arada bulunmak için bir arada bir şeyler yaparlar.
- 1999 depreminde gösterime giren filmlerin gişe sayılarının arttığı gözlemlenmiş ve Matrix rekor kırmıştı.
- Yapımcı ve salon sahipleri arasındaki kavgada, yedi yıl önce başlayan DPF (Salon Destek Payı) uygulaması var ve hiçbir yapımcı bu uygulamanın karşısında durmadı.
- 26:33DPF Uygulamasının Etkileri
- DPF uygulaması güçlü yapımcıların gizli bir desteği olduğu düşünülüyor.
- Bir yapımcının altmışbeş bin dolar çarpı bugün beşvirgülotuz dolar kuru borçla başladığı ve reklam yapmadan pazarlamadığı durumda gişesini ipotek etmiş oluyor.
- Bu haksızlık ve tartışılması gereken şey gündeme alınmıyor.
- 27:45Sinema Tartışmaları ve Eleştirmen Görüşü
- Eleştirmen, sinemaseverlerin tartışmanın hiçbir yerinde olmadığını ve sanat için sinemaya gönül verenlerin bu tartışmadan uzaklaştırıldığını üzülerek belirtiyor.
- Tartışmanın tamamen sinemadan elde edilen para çevresinde döndüğünü ve salonculuktaki tekelleşmeye şimdiye kadar itiraz edilmeyip şimdi yaygara koparıldığını eleştiriyor.
- 2008-2009'dan hatta daha öncesinden beri yazılan ve yapılan uyarıların şimdi en çok bağıran insanlar tarafından eleştirildiğini, bu kavganın haklısı olmadığına inandığını ifade ediyor.
- 28:35Reklam Süresi Kısaltılması Sorunu
- Reklam süresinin kısaltılmasıyla ilgili sinemacıların büyük kaybı olacağı belirtiliyor.
- Konuşmacı, Suadiye'deki Bublek Sineması'nda benzer bir deneyim yaşadıklarını anlatıyor; seyirci saygısından dolayı reklam süresini 8 dakikadan daha fazla göstermediklerini ve bu kaybı reklam fiyatını yükselterek kapattıklarını söylüyor.
- Reklam süresini kısaltmanın seyirciye saygı göstermediğini ve seyircilerin dışarıda bekleyip film başlasın diye beklemek zorunda kaldığını vurguluyor.
- 29:46Seyircinin Alışkanlıkları ve Sinema Ritüelleri
- Psikolojide kurbağanın tencere içerisindeki ısıyı yavaş yavaş arttırma örneği verilerek, seyircinin de yavaş yavaş alıştığı belirtiliyor.
- Geçmişte perdelerin kapanması, açılması ve film öncesinde gongların çalınması gibi ritüellerin artık kalmadığı vurgulanıyor.
- Seyircinin 30 dakika reklam izlemeye alıştığı, mısır kampanyasına alıştığı ve bazı salon ve seanslar için sadece bilet istemek yerine reklam almak zorunda bırakıldığı ifade ediliyor.