Yapay zekadan makale özeti
- Kısa
- Ayrıntılı
- Bu video, sinema yönetmenleri, uzmanları ve eleştirmenlerin yer aldığı bir sohbet formatındadır. Konuşmacılar arasında Özcan, Yılmaz Erdoğan, Cem Yılmaz gibi sinema adamları ve Metin Erksan, Tarkovski gibi dünya ünlü yönetmenlerden bahsedilmektedir.
- Sohbet, Türk sinemasının güncel durumunu, elit sanat sineması ve popüler sinema arasındaki bölünmeyi, dağıtım ağı sorunlarını ve festival sisteminin etkilerini ele almaktadır. Konuşmacılar, Türk sinemasında "üçüncü yol" olarak adlandırılan, hem Hollywood akımına hem de Avrupa sinemasına uymayan, kendine özgü bir sinema tarzının yok edildiğini ve yönetmenlerin Nuri Bilge Ceylan, Zeki Demirkubuz gibi isimleri taklit etme eğiliminde olduklarını eleştirmektedir.
- Sohbette ayrıca sinemanın geleceğine dair endişeler, dijital devrimin sinemanın yapısını nasıl değiştirebileceği, festival sisteminin yerelleştirilmesi ve Türkiye'de vizyona girmeyen film olasılıklarının kısıtlı olması gibi konular da tartışılmaktadır. Video, seyircilerden gelen sorularla sonlanmaktadır.
- 00:09Sinema Akımları ve Gerçeklik Sorgulaması
- Ana akımın dışındaki sinema, gerçeklik fetişizmine dönüşerek elde kamera ile yeni bir kesit sineması oluşturmuş, yönetmenler gerçeği taklit etse de gerçekmiş gibi sunmaya başlamıştır.
- Ana akımın dışındaki sinemada, gerçekle ilgili yaşanmış meseleler ve coğrafyanın gerçekleriyle ana akımın sularında gezinen filmleri birleştiren bir arayışa ihtiyaç vardır.
- Türkiye'de festival sineması (art house) ve minimalist sinema (eski dilde sanat sineması) alanının darlığı sorgulanmaktadır.
- 01:30Art House ve Popüler Sinema Arasındaki İlişki
- Art house sinema ile popüler sinema birbirini besleyip üretmektedir; biri elitliğini korurken, diğeri küstahlaşıp avamileşmektedir.
- Popüler sinema ve artı usta (art house) sinema, kendi coğrafyasını taklit eden, kekeme, karnından konuşan ve özgün olmayan bir yapıda bulunmaktadır.
- Yüz elli kadar film üretiminin içinde sadece elin parmağını geçmeyecek kadar özgün ürün bulunmaktadır.
- 05:45Türk Sinemasının Durumu
- Türk sineması on yıldır hem sanatsal hem seyirci anlamında şahlanmıştır, ancak son dönemde geriye gidiş başlamıştır.
- Salonlarda Türk sinemasından cayma ve seyirci iltifatı bitmeye başlamış, bu seneki rakamlar bunu göstermektedir.
- Amerikan filmleri yeniden atarlandı ve hareketlendi, Türk sineması pazar ihtiyacını karşılayamamıştır.
- 08:34Sinema Entelijansiyası ve Mezhepler
- Konuşmacı, mezhebini belli ederek pratik ve kuramsal birçok şeyi savunmakta, ancak bunun kabul görmemesiyle yalnız hissedmektedir.
- Yavuz Turgul, Çağan İrmak, Yılmaz Erdoğan gibi yönetmenler, pazar ihtiyacından dolayı seri üretimden dolayı zayıflamaya başlamışlardır.
- Konuşmacı, iftarlık, gazoz gibi bir filmi arthouse kafayla yapmanın ve ticari yatırımcıların manipülasyonlarıyla karşılaşmanın zorluklarını anlatmaktadır.
- 10:16Oruç ve Filmlerle İlgili Zorluklar
- Oruç gibi bir konuya girerek, tüm kadim dinlerin asli ritüeli olan ölüm orucu gibi bir mesele ele alınmaktadır.
- Cem Yılmaz gibi bir komedi starı ile birlikte, her an başka bir film olma riskiyle karşı karşıyadır.
- Film bir milyon zararı vermiş olmasına rağmen, yapımcılar bir yerde ödül sallamazsa böyle film yapmayacaklardır.
- 11:21Türk Sinemasındaki Mobbing Sorunu
- Konuşmacılar Türk sinemasında ciddi bir mobbing terörü yaşandığını belirtiyor.
- Takva, Beyne Minel gibi filmlerin üçüncü yol imha edildiğini, bunun sistemin kendisi, dağıtım ağı ve kapitalizmin sahipleriyle entelijansiyanın snobizmi tarafından yapıldığını savunuyorlar.
- Fernando Solanas'ın 70'lerde "üçüncü sinema" sloganıyla birlikte Tangosu, Güneyi gibi yönetmenlerin de atıldığı bir durumdan bahsediliyor.
- 13:20Festival ve Sinema Eğilimleri
- Festivallerin ve belli kesimlerin anlatın kalıplarını öne çıkarması, sinemaya etki ve yönlendirme yaptığını tartışıyorlar.
- Hollywood'un taklitini yapmaya çalışırken, sanat sinemasında da bir taklidi oluşturduğunu, böylece bir ana akım ve resmiyet oluştuğunu belirtiyorlar.
- Türkiye'de gişenin giderek yok olmasının suçunun, stüdyolar ve bazı yapımcıların ucuzcu ve kolaycı yaklaşımlarına dayandığını düşünüyorlar.
- 15:09Entelijansiyalın Sorumluluğu
- Entelijansiyalın Türk sinemasında önemli bir sorumluluğu olduğunu, sanatçıların meslektaşlarından takdir etmek istediğini vurguluyorlar.
- Sanatçıların tamahkar olduğunu, hem meslektaşlarından hem de seyirciden tam tescil almak istediğini belirtiyorlar.
- Entelijansiyalın ahlakı ve vicdanı takip etmediği zaman, ahlakın başka yerden gelip ona etki ettiğini söylüyorlar.
- 17:09Sinema Dünyasının Ekonomik Yapısı
- Tribünlerdeki filmlerin dışında, beşyüz bin lira maliyetle yedi milyon seyirci yapan filmlerin olduğu gibi, yirmi milyonu harcayıp "Kelebeğin Rüyası" gibi filmler de yapıldığını belirtiyorlar.
- Bu filmlerin seyirci indinde zarar edip entelijans indinde takdir alamadığında, yapımcıların projelerini bırakmak zorunda kaldıklarını, bunun ekonomik sebepleri olduğunu söylüyorlar.
- Sinema sektörünün kendi bağımsız networkünün iktisadiyatını oluşturması gerektiğini, yayıncılık, roman ve müzik sektörlerinin de benzer şekilde ayakta kaldığını vurguluyorlar.
- 19:03Sinema Dünyasında İki Çep
- Konuşmacı, sanat sineması ve popüler sinema arasındaki ayrımı vurguluyor; bir yandan "sanat sineması" diye kendi nadanlığına kapaklanmış sinema, diğer yandan hem sanatsal kıymeti olan hem de seyirci dostu olan sinemayı eleştiriyor.
- Son otuz yılın sinema severlerinin ve sinefillerinin bir şeyin hem sanatsal hem de çok seyirciye ulaşabileceğini unuttuğunu, özel hissetmek için bir şeyin sadece kendileri arasında kalmasını tercih ettiğini belirtiyor.
- Yapımcıların kısa dönemde kar etmek için çaba sarf etmediklerini, hem gişeden para elde etmek hem de filmlerin iyi olması için çaba göstermediklerini, 50 yıllık ucuzlukla işin peşine düştüklerini söylüyor.
- 21:25Bağımsız Sinema ve Dağıtım Zorlukları
- Konuşmacı, bağımsız sinemanın doğru dürüst evrilemediğini, yapımcıların onlara bir alan açmadığını ve onları ittiğini belirtiyor.
- Kendi filmi "Dokuz Kopya" ile 27.000 seyirciye ulaşmayı başardığını, 3 hafta içinde salon başı 3 bin kişiye ulaşmayı sağladığını, ancak daha fazla seyirciye ulaşma imkanının olduğunu söylüyor.
- Dağıtım şirketlerinin bağımsız filmlere karşı olumlu tutum sergilemediğini, "bağımsız sinema" diye bir oluşumun varsa oraya gitmenin gerektiği şeklinde tepki aldığını anlatıyor.
- 23:04Sinema Tarihi ve Kapitalizmin Etkisi
- Konuşmacı, bu durumun kapitalizmin egemen ilişkilerinin doğasının bir parçası olduğunu, Yeşilçam'da ve 1990'larda Hollywood'un Türk sinemasını sokmadığını hatırlatıyor.
- 1990'larda Türk filmi hiçbir salonda gösterilmediğini, kendisinin o dönemde "Milli Mücadele" adlı hareket başlattığını ve Türk filmi izlemek için boykot yapmaları gerektiğini düşündüğünü anlatıyor.
- Sinemayı sevmenin bir topluluk olduğunu, İKSİV'de iki ay önceden bilet alan, Cumhuriyet gazetesini okuyup film seçen insanların sinemanın kamuoyu olduğunu vurguluyor.
- 25:43"İftarlık Gazoz" Örneği
- Konuşmacı, "İftarlık Gazoz" filmi için Kültür Bakanlığı'ndan 750 bin lira, TRT'den 1.350 lira desteğe sahip olduğunu ve filmi maliyeti bir bilette kardayabildiğini belirtiyor.[L]- Yapımcıların başını ve sonunu atmasını, ölüm orucu ve solculuk meselesine girmemesini istediklerini, kendisinin inat ettiğini ve başı ve sonu eklediğini, bu sayede maliyetin ikiye katlandığını anlatıyor.
- Cem Yılmaz'ı oyuncu olarak seçtiğini, Mars Grubu'nun filmi desteklediğini ve 2,5 milyon lira bütçeyle çekildiğini, 7 gün 7 gece üst üste çatışma sahnesini çektiğini söylüyor.
- 29:24Festival ve Ticari Sinema Tartışması
- Adana Film Festivali'nde "Ölüm Orucu" filmi ticari film olarak sınıflandırıldığını, bu durumun kendisini şaşırttığını belirtiyor.
- Türk sinemasında bu kadar uzun flashback olmayan, konvansiyonel olmayan ve çok riskli bir film olduğunu vurguluyor.
- Ticari film olarak tanımlanan filmlerin genellikle zengin kız, aşk ve koşuşturmak içeren konvansiyonel yapılar olduğunu, "Ölüm Orucu" filminin bu tür bir film olmadığını söylüyor.
- 30:23Festival Filmlerinin Değerlendirilmesi
- Festivalde film alırken öngörüye göre değerlendirme yapılır, jüri üyeleri sinema ve hayatla kurdukları bağlarla filmi değerlendirmektedir.
- Sinema kanaat önderliği subjektif olduğu kadar objektif olabilir; bir filmi beğenmese de ışık, sanat yönetimi gibi kolları takdir edilebilir.
- Film kategorilerinde (sanat yönetmeni, görüntü yönetmeni gibi) doğru değerlendirme önemlidir, yanlış değerlendirme olumsuz etki yaratabilir.
- 33:29Sinema Değerlendirmesinde Kişisel Algılar
- Farklı kişiler aynı filmi farklı açılarla değerlendirebilir; biri görüntü yönetmenliği ödülünü verirken diğerleri farklı kriterlerle filmi değerlendirir.
- Nuri Bilge Ceylan gibi yönetmenlerin tarzları kişisel olabilir, ancak teknik açıdan çok iyi olabilir ve bu tarzda üretimlerin artması sorun olabilir.
- Sinema sadece Tarkovsky veya Bergman tarzı olmayıp, farklı toplumlar farklı ifade biçimleriyle sinema yapabilir.
- 37:22Sinema Sanatının Çeşitliliği
- Bergman, Doğu Avrupa ve Tarkovsky gibi tarzlar sinema sanatının önemli bir damarıdır ancak bunlar yegane değildir.
- İtalyan, Hint, İran, Kore gibi farklı sinema geleneği olan ülkelerde farklı ifade biçimleri vardır.
- Aynı topraklarda yaşayan kişiler farklı sinema tarzlarını daha yakın hissedebilir.
- 39:32Sanat ve Kapitalizmin İlişkisi
- Koreli bir sanat tarihçisinin doktora tezi "Sanatın Özelleştirilmesi" adıyla İletişim Yayınları'ndan çıkmıştır.
- 1968'den sonra burjuvazi ve egemenler, sanatın kamusal hayattaki fazlalığını kontrol etmek ve yeniden manipüle etmek istemiştir.
- Dünya kapitalizmi, sanatı fonlamaya başlamış, festival seçici kurulları ve fonlar sayesinde sinema gişe derdinden uzaklaştırılmıştır.
- 42:41Sanat ve Sinema Üzerine Düşünceler
- İnsanlık tarihi boyunca dinlerin ve toplumların ahlakı, iyi-kötü kavramları birbirlerini etkilemiş ve belirlemiştir.
- Sanatın iyi güzelliği bugünkü çağda başka bir şey belirliyor ve bu karşısında duramıyoruz.
- Türkiye sinemasında Nuri Bilge, Zeki Demirkubuz, Yeşim Ustaoğlu gibi yönetmenler, uluslararası örneklerin Türkiye'deki karşılığını göstermişlerdir.
- 44:32Sinema Dünyasındaki Sorunlar
- Nuri Bilge, Zeki Demirkubuz gibi yönetmenler sahici ilişki kurmuşken, biz ikinci derecede kalmışız.
- Sinemayı sadece belirli yönetmenlerin taklidi takline düşmek bizim problemimiz.
- Sinema dünyasında doğru bir festival kurgusu ve vizyona girmeme durumunun fiili girmeme kuralına dönüşmesi sorun yaratıyor.
- 49:28Festival ve Yerellik Konusu
- Türkiye'de her festivalin kendine ait bir kimliği ve rengi olmalı, böylece dünya sinemasında çeşitlilik oluşacak.
- Yerellik, yerlilik, bölgesellik ve kültürün mutlaka bir coğrafyası olmalı.
- Sinemanın jeneriği okunarak hangi ülkede, hangi coğrafya ve sosyoekonomik iklimde geçtiğini anlayabilmeliyiz.
- 53:10Türk Sinemasında Yeni Arayışlar
- Konuşmacılar Türk sinemasında yeni arayışlar konusunu ele almadıkları için eleştiriliyor.
- Türk sinemasında yeni arayışların çıkması için kendimize ait olmak ve taklitten vazgeçmek gerekiyor.
- Türk sinemasında son zamanlarda bir taklit problemi var, yeni arayışlar için kendimiz olmamız ve farklı olmamız gerekiyor.
- 56:44Sinema ve Dijital Devrim
- Sinema belki de modern dönemin sanatı değil, postmodern dönemin sanatı diziler olabilir.
- Dizilerde büyük biçimsel dünyada ve Türkiye'de yaratıcı deneyler var, YouTube ve internet mecralarında ise yepyeni formlar ve forumlar oluşuyor.
- Sinema bir sanayi devrimi icadı olarak moderniteye aitken, dijital devrimle yeni formlar ve mecralar ortaya çıkıyor.
- 58:33Sinemanın Geleceği
- Sinema artık ölecek, insanlar bir saatte bir yerde olmak istemiyor, herkes online olmak ve iPad'den izlemek istiyor.
- Sinema lineer bir anlatım şekli taşırken, dijital devrimle non-lineer bir akla geçiş yapılıyor.
- Sinemanın kendisi konvansiyonelleşti ve arka iyileşti, bir öykü anlatım denilen şey insanla yaşıyor.
- 1:00:41Sinema Eğitimi ve Sektörün Durumu
- Türkiye'de yüz- yüzelli sinema okulu açılmış, öğrenciler otuz-ar bin lira yıllık, kantin masrafı dahil yüzelli-ikiyüzelli bin lira harcayarak eğitim görüyor.
- Sinema sektöründe yeni formlar ve şeyler yok, akademisyenler ve okullar yeni arayışlara yer vermiyor.
- Türkiye'de sinema iyi, dördüncü dünya ülkesi olarak üretim hacminde çok iyi gidiyor, ancak Yeşilçam'ın düştüğü tuzağa düşmemek gerekiyor.
- 1:04:06Türk Sinemasının Durumu
- Yüksel Bey ana akım ve bağımsız sinemayı birleştirerek bir milyon gişeyi aşmış bir yönetmen olmuş.
- Diğer yönetmenler başarılı olsalar da hala yeni filmleri için ciddi maddi arayış içinde, özgün bir dil oluşturmak için çalışıyorlar.
- Sektör orijinal fikirlere kapalı, yeni birini keşfetme ve çıkarma gibi bir derdi yok, bu da sohbetin karamsar bir tonda gittiğini gösteriyor.