Buradasın
"Kurtlarla Dans" Film ve Amerika'nın Kızılderili Tarihi Üzerine Sohbet
youtube.com/watch?v=V8tGKfdi5D0Yapay zekadan makale özeti
- Kısa
- Ayrıntılı
- Bu video, Can Bey, Ahmet Arslan, Orhan Bey, Merve ve diğer katılımcıların yer aldığı bir sohbet formatındadır. Can Bey, Ankara Üniversitesi Dil Tarih-Coğrafya Fakültesi mezunu olup daha sonra Felsefe bölümüne geçmiştir.
- Sohbetin ana konusu, Kevin Costner'ın hem yönetmen hem de oyuncu olarak yer aldığı "Kurtlarla Dans" adlı 1990 yapımı film ve Amerika'nın Kızılderili tarihi etrafında şekillenmektedir. Konuşmacılar, filmin doğa ile insan ilişkisini, uygarlığın doğadan koparılmasının yabancılaşma yarattığını ve Amerika'nın batıya göç sürecinde yerlilerine karşı tutumunu tartışmaktadır. Ayrıca, Kızılderili soykırımı, Amerika'nın keşfi ve tarihsel gelişimi gibi konular da detaylı olarak ele alınmaktadır.
- Sohbette ayrıca kapitalizm, toplumsal sorumluluk, vicdan meselesi ve farklı kültürleri anlamak için film ve kitap değerlendirmesinin önemi de tartışılmaktadır. Katılımcılar, "Kalbimi Yaralı Dize Gömün" adlı kitap ve filmi, "Kardaki İz", "Beyaz Diş" ve "1900" gibi filmleri de değerlendirmekte ve bir sonraki toplantıda sevdikleri filmleri ve kitapları paylaşacaklarını belirtmektedir.
- Kurtlarla Dans Filmi Hakkında Genel Bilgiler
- Kurtlarla Dans, 1990 yapımı, Kevin Costner'ın hem yönetmen hem oyuncu olarak yer aldığı, en iyi film dahil yedi Akademi ödülü kazanan bir film.
- Film, 2007 yılında Kongre Kütüphanesi tarafından kültürel, tarihi ve estetik olarak önemli filmler arasında seçilerek ABD Ulusal Film Arşivinde muhafaza edilmiştir.
- John karakteri, İç Savaşı'nda kahramanlarından biri olarak 1865 yılında unutulmuş, terkedilmiş bir yere atılır ve orada karakol görevi için görev alır.
- 01:03Filmin İçeriği ve Değerlendirmesi
- John, etrafında kızılderililer olduğunu fark eder, başlangıçta onlarla yakınlaşmaya çalışır ancak zamanla onlardan biri gibi olmaya başlar.
- Kevin Costner'ın ilk yönetmenlik denemesinde başarılı bir film olan Kurtlarla Dans, on iki dalı aday olan ve uluslararası birçok ödülü kazanan bir yapımdır.
- Film, 1990 yılında çekilmiş olmasına rağmen 1970'li yıllarda çekilmiş bir filmin sakinliğine sahip ve oyunculuk kalitesi çok üst düzeydir.
- 03:11Filmin Temaları ve Mesajları
- John, batıya göç zamanında bir savaş sonrasında batıya göç eden Amerikan ordusunun subay olarak batıya yol almaya başlar.
- Film, doğa içerisinde bir insanın yaşaması, çevresini tanıması ve bu yaşam biçiminden memnun olması konusunu ele alır.
- Kızılderililerle karşılaşma sahneleri gerçekçi çekilmiş ve kızılderili kültürünü tanıtan sahneler de içermektedir.
- 06:00Doğaya Karşı İnsanın Acımasızlığı
- Doğada yaşayan insanları vahşi veya kaba olarak algılamak yerine, esas uygar insanın doğaya verdiği zararın daha acımasız olduğu vurgulanmaktadır.
- Filmde polo sürüsünde avlanmaya giderken dilleri ve derileri için kesilen kollar ve folloların nasıl katledilip çürümeye bırakıldığı gösterilmektedir.
- İnsanın doğaya verdiği zararın, doğanın kuralları içindeki şiddet ya da acımasızlıktan daha vahşi olduğu düşünülmektedir.
- 08:22Filmin İçeriği ve Mesajları
- Filmde Amerikan Savaşı'na dair bilgiler, o dönemdeki düzen ve ıssızlığın ortasında insanların sığmaması anlatılmaktadır.
- Kızılderililerle ilgili bilgiler, özellikle Lokoto dili ile ilgili erkek ve dişil ayrımı olmayan bir dil olduğu vurgulanmaktadır.
- Kevin Costner'ın at koşturma sahnelerinde bizzat kendisinin oynadığı belirtilmektedir.
- 09:53Kovboy Filmlerindeki Vahşilik ve Amerika'nın Yayılmacılık Tutkusu
- Kovboy filmlerindeki vahşiliği, silahşörleri, soygunları, cinayetleri, kavgayı ve dövüşü sevmenin nedeni, insanın içinde başkalarını yenmek ve başarmak isteği olarak açıklanmaktadır.
- Amerika'ya gelen yerleşimcilerin sürekli hareket etmesinin, keşfetmek için değil, her şeyi ele geçirme tutkusu ve yayılmacılık tutkusu olduğu belirtilmektedir.
- Amerika'nın batıya doğru gelişen hareketinin, 60 milyon kadar yerlisini ve 200 bin civarında kızılderiliyi yok ettiği, bu durumun soykırım olarak değerlendirilebileceği tartışılıyor olduğu ifade edilmektedir.
- 15:13Kapitalizmin Etkileri
- Konuşmacı, kapitalizmin ahlaksız bir düzen olduğunu ancak buharlı makine gibi buluşların üretim kapasitesini artırdığını belirtiyor.
- Buharlı makine sayesinde dokuma tezgahlarının üretimi günde on metreden bin metreye kadar artmış, bu da kapitalistlerin önüne devletlerin girmesine neden olmuş.
- Emperyalizm, toprağın altındaki ganimeti ele geçirmek için kanlı yayılmacılık olarak tanımlanıyor ve 750 senelik bir tarihi var.
- 18:22Kapitalizmin Olumlu ve Olumsuz Yönleri
- Konuşmacı, Amerika'nın yerlilere teslim olsaydı nüfus yarışı yaşanacağını ve medeniyetin farklı bir şekilde gelişeceğini belirtiyor.
- Kapitalizm olmadan insan ömrü uzamazdı; 80-100 sene önce ortalama 40 sene olan ömür şimdi 74 seneye çıkmış.
- Kapitalizm sayesinde bilim ve teknoloji gelişmiş, ancak bu süreçte doğa ve canlılar da zarar görmüş.
- 19:32Kapitalizmin Sosyal Etkileri
- Konuşmacı, günümüzde dünya aç mezarlığına dönüştüğünü ve Afrika'da insanların aç örüp gömüldüğünü belirtiyor.
- Kapitalizmin içinde hem şarap içecek bir Müslüman hem de cennete gitmeyi umacak bir durum olamayacağını söylüyor.
- Kapitalizme sadık kalarak daha iyi bir dünya tesis etmek hayali tamamen hayat olmaz, kötülüğe karşı çıkmak için yumruk, dil ve kalple mücadele etmek gerekir.
- 22:04Tüketim ve Çocuk İşçiliği
- Konuşmacı, 40 sene önce çocuk işçi kavramının duyulmadığını, ancak günümüzde rekabetin artmasıyla çocuk işçiliğinin yaygınlaştığını belirtiyor.
- İnsanların aşırı tüketim yaptığını, işlevselliği açısından çok daha az değerli ürünler için çok daha fazla para harcadığını söylüyor.
- Tüketim frenlenmezse, emperyalist güçler çocukları 24 saat çalıştırıyor, bazıları organlara ihtiyaç olan organları alınıyor, işe yaramayanlar ise merdiven altında çalıştırılıyor.
- 23:51Kızılderililer ve Batılılar
- Konuşmacı, dünyaya kızılderililer egemen olsaydı hiç kimse masum kalmayacağını, kızılderililer de batılılardan izin vermeyeceğini belirtiyor.
- Dünyada hiç kimse barışsız olmadığını, en temiz insanlar bile aile içinde ölümler ve miras paylaşımında ahlaksızlıklar yaşayabileceğini söylüyor.
- Kızılderililerle batılıların Amerika'yı paylaşması söz konusu olamaz.
- 26:36Kızılderili Kültürü ve Film İncelemesi
- ABD, Türkiye'nin yaklaşık on beş misli büyüklüğünde olup, 1850 veya 1830 ABD sayımında yaklaşık on iki milyon nüfusu vardı.
- Filmde kahraman, kendi kültürüne tutunamıyor ve ruhunda yalnızlığa dönük bir şey var.
- Kızılderili kültürünü çizgi romanlardan bildiğimiz gibi vahşiler olarak tanımlarken, filmde Kevin Costner bu kabilenin içine sokarak yerlileri daha net anlatmaya çalıştı.
- 28:25Filmdeki Kızılderili Kültürü Detayları
- Filmde kızılderililerin hiyerarşisi, dostluğu, kadınlarla erkeklerin ilişkileri, adaleti ve yasanın sorgulanması gibi detaylar gösterildi.
- Kahraman kendi kültürüne tutunamıyordu ancak doğaya yakın bir kültürün içerisinde kendini daha gerçekleştirmiş hissetti.
- Filmde kızılderililerin güldükleri, şaka yaptıkları, sevinçlerini ve hüzünlerini ifade ettikleri, kadın-erkek ilişkilerinde kadının da hükmü olduğu gösterildi.
- 30:04Soykırım Olayı Hakkında Değerlendirme
- Konuşmacı, o dönemde Amerika'ya gelen beyaz adamın Çinlileri yok etmeye çalışmadığını, çünkü Çinlilerin çalışma kültürünü bilen ve daha üst kültürden gelen kişiler olduğunu belirtiyor.
- İngiltere'nin Hindistan'da veya Çin'de bu düzeyde bir soykırım yapmadığını, orada çalışmayı bilen ve doğaya yapışıklıktan kurtulmuş bir yapının içerisinde kendi istediği dönüşümü sağlayabildiğini söylüyor.
- Konuşmacı, Amerikalıların kızılderilileri bu sistemin içerisine sokamayacaklarını gördüklerini ve onları doğal kültürel yapıdan çalışmanın olduğu sisteme sokulamayacakları için fazlalık olarak görüp adice bir kıyım gerçekleştirdiklerini düşünüyor.
- 33:22Ayrımcılık ve Katliam Tartışması
- Konuşmacı, "Ben aydın mıyım?" cümlesinin tehlikeli olduğunu ve ayrımcılığın çok derin olduğunu vurguluyor.
- Grup dinamikleri içerisinde "ben ayrımcıyım, insanları sınıflandırma yapıyorum" şeklinde bir çıkmazda olduğunu belirtiyor.
- Ahmet'in "ben katilim" diyemeyeceğini, çocuklara tehlikeli işler yaptığını, kızılderilileri ve kurtları öldürdüğünü ifade ediyor.
- 35:52Konuşamama Nedeni ve Eleştirel Bakış
- Konuşamama nedeni, Dostoyevski gibi acıları çekemememizdir.
- Konuşmacı, eleştirel bir bakış açısıyla konuşmak istediğini belirtiyor.
- Ahmet Bey'in konuşmak istemesi öne çıkarılabilir.
- 36:30Azmettirme ve Gerçeklik
- Konuşmacı, sanatçı edasıyla bir roman yazmadığını, fiili bir gerçeklik olduğunu vurguluyor.
- Azmettirmek cinayeti işleyenden daha az bir suç olarak görülüyor.
- Konuşmacı, kendi eğitim ve emeklerinin karşılığında ne olduğunu sorguluyor.
- 37:28Tüketim ve İnsanlık Sorumluluğu
- Konuşmacı, tükettiğimiz ürünlerin dünya pazarında üretilmesi için kaç çocuk merdiven altında çalıştırıldığını sorguluyor.
- İnsanlık ve katliam konusunda sorumluluk duymak gerektiğini vurguluyor.
- Bu soruyu kendine sormayanın ne roman yazabileceğini, ne insan olabileceğini, ne erdem'e giden yolun kapısını açabileceğini belirtiyor.
- 38:36Vicdan ve Muhasebe Meselesi
- Konuşmacı, bu konunun entelektüellik değil, vicdan ve muhasebe meselesi olduğunu vurguluyor.
- Thomas Nur ve Ebu Hanife gibi örneklere atıfta bulunarak, krala karşı çıkan Ebu Hanife'nin zindana tıkılıp hücrede öldüğünü anlatıyor.
- Konuşmacı, geçmişte insanların ölüme gittiğini ve karşı koymadıklarını belirtiyor.
- 40:24Bağlamdan Kopma Sorunu
- Konuşmacı, her konuşma sırasında bağlamdan ne kadar kopulduğunu sorguladığını belirtiyor.
- Bağlamdan koptukça konunun anlaşılmaz hale geldiğini vurguluyor.
- Ahmet Bey'in son söylediklerinin bağlamdan koptuğu için algılanamadığını ifade ediyor.
- 41:04Doğanın Değeri ve İnsanın Yabancılaşması
- Sanat eserlerinde dünya görüşümüzü oluşturan ve bize katkı sağlayan şeyler aranır.
- Doğanın doğal hayatı, kendisi o kadar güzel ki onu yaşamak başlı başına bir mükafattır.
- Doğa insana verilebilecek en büyük hazdır ve dünyadaki bütün hazların en doruğudur.
- 42:49Modern Yaşam ve Doğa İlişkisi
- Doğanın bedava verdiği şeyi, insanlar büyük bedeller ödemek zorunda kalıyor.
- En güzel şey insanın insan gibi, bir canlı gibi yaşaması ve doğa ile birlikte yaşamasıdır.
- Marx'ın yabancılaşma fikri, insanın doğaya ve kendi ebede yabancılaşmasını ifade eder.
- 44:38İnsanın İçsel Çelişkileri
- İnsanlar konforu sevmekten ziyade başkalarına hükmetmeyi seviyorlar.
- İnsan topluluklarını hareket ettiren güç, alt sınıftan üst sınıfa çıkmak ve egemenlik kurmaktır.
- İnsanın içinde başkalarını hükmetme, egemenlik kurma, köleleştirme ve yalancılık isteği var, ancak maneviyat duygusu ve vicdan duygusu da vardır.
- 46:02Kızılderililerin Adalet Anlayışı
- Doğa ortamında yaşayan kızılderililerde maneviyat duygusu ve adalet duygusu vardır.
- Mülkiyet olmadığı için birbirlerini üstünlük kurma ve hakimiyet kurma gibi durumlar yoktur.
- Avcı-toplayıcı altyapı, üst yapısal hukuki kurumlara uygun bir eşitlikçi anlayış geliştirmiştir.
- 47:03İnsanın Vahşi Yüzü
- Filmde beyazların vahşi gösterildiği, ancak bu gerçek bir durum değildir.
- İnsanlar hakikaten çok vahşi bir varlık olabilir, bu durum filmlerde ve günlük hayatta görülen olaylarla kanıtlanabilir.
- Toplum kanaat liderlerinin, iyi yazarların, sanatçıların ve siyasetçilerin doğru tespitler yapması ve toplumu doğru yönlendirmesi gerekir.
- 49:53Sanatın Amacı ve Değerlendirme
- Sanattan amacımız, filmler ve kitapların bize rehberlik etmesidir.
- Bir konuyu değerlendirmek için o yaşantıyı bilmek gerekir.
- Sokrates'in yaşantısında Meletus gibi çapraşık durumları ve paradoksları olan insanlarla çatışmalı durumları tartışabilmek önemlidir.
- 52:25Sosyal İnsan Olma
- Bir insanı değiştirmek istiyorsanız, içinde yaşayacaksınız ve bazı yönlerini siz değiştireceksiniz.
- Sosyal insan olmak için ortak bir süreç üzerinden konuşmak gerekir.
- Bir huslerin fenomenolojik durumunu anlayabilmek için bu tür filmleri değerlendirmek gerekir.
- 53:21Kızılderili Katliamı Hakkında Görüşler
- Ahmet, film izlerken doğayı ve savaşçı ruhu hatırlattığını, geçmişteki Texas Tommiks olaylarını ve çiçek hastalığı bulaştırılmış battaniyelerle yapılan soykırımı düşündüğünü belirtiyor.
- Walter Benjamin'in kızılderililerin yok olması konusunda farklı bir bakış açısına sahip olduğunu, geçmişte hesaplaşmadıkça ve batılılardan hak almadıkça kültür çöpe atılacak bir şey olduğunu düşündüğünü ifade ediyor.
- Ahmet, kızılderili katliamını kapitalizme yükleyerek çatışmayı sertleştirdiğini dile getiriyor.
- 57:06Kızılderili Katliamının Nedenleri
- Güney Amerika'da İspanyollar yerli halkları yok etmiş, Yeni Zelanda'da altınları getirmek için koca kültürleri yok etmiş.
- Kızılderililerin nüfusu altmış milyondan ikiyüz bine indirilmiş, bu bir soykırım olarak nitelendiriliyor.
- Kapitalizm genellikle emek sınıfı oluştururken, kızılderilileri yok etmeyi tercih etmiş.
- 58:15Kuzey ve Güney Amerika'daki Farklı Yaklaşımlar
- Güney Amerika'da feodal bir düzen istenirken, Kuzey Amerika'da zencileri özgürleştirip kapitalizm mekanizması içerisinde çalışan sınıfa katmak istenmiş.
- Kuzey Amerika'da köleleri eğitim ve üretime sokup medeniyet yaratmak istenirken, Güney Amerika'da İngiltere'nin güneyine yardım etmesi ve kuzeyin kaybetmesi için ayak oyunları oynanmış.
- Kızılderililer sert bir yapıya sahip olduğu için uysallaştırılabilecek bir şeyleri yokmuş, bu nedenle sistemin içine sokulamamışlar.
- 1:03:28Kızılderili Katliamının Detayları
- Kızılderili katliamının sayılarla ilgili detaylar paylaşılmış, nüfusun milyonlardan on binlere indirildiği belirtilmiş.
- "Kalbimi Yaralı Toprakta Gömün" adlı filmde kuzeyde yaşayan kızılderililerin en ünlü savaşçısı Crazy Horse ve güneydeki Apaçi'nin savaşçısı Jeronimo'nun hikayeleri anlatılmış.
- "Dolunay Katilleri" adlı filmde kızılderililerin zorla yurtlarından alınıp sıkıştırılmış bir bölgeye yerleştirilmesi, petrol çıkmasıyla zenginleşmeleri ve sonra beyazların paralarını ele geçirmesi anlatılmış.
- 1:06:30Kızılderililerin Amerika'daki Durumu
- Kızılderililerin Amerikalılara karşı kazandığı Little Horn Savaşı, Dustin Hoffman'ın oynadığı bir filmde anlatılmaktadır.
- Amerikalılar, Kızılderililerin zaferini bozguna uğratarak "Yaralı Diz" adı verilen korkunç bir katliam gerçekleştirmişlerdir.
- Kızılderililer rezervasyonları kabul etmiş veya Kanada'ya sürülmüşlerdir, ancak Kanada'da iklim nedeniyle yaşamamışlardır.
- 1:07:47Altın Madenleri ve Kızılderililerin Ele geçirilmesi
- Batıda altın madenlerinin bulunması, Kuzey Amerika'daki hükümetin ekonomik darboğazda olması ve Kızılderili nüfusunun yoğun olduğu batıyı işgal etme ihtiyacı nedeniyle altına özendirme yapmalarına neden olmuştur.
- Kaliforniya eyaleti altın arayıcılarıyla dolmuş, bu da Kızılderili alanlarını ele geçirme planının bir parçasıydı.
- Kızılderililerin maneviyatından etkilenenler, dünyayı ele geçirecek bir zenginlik kaynağı olarak görmeyen, doğa içerisinde yaşamayı bilen ve seven insanları tanımışlardır.
- 1:09:45Kızılderililerin Günümüzdeki Durumu
- Bugün hala Kızılderili konusu gündemde çünkü maneviyattan etkilenme devam etmektedir.
- Günümüzde yaklaşık 4-5 milyon Kızılderili olduğu söylenirken, 120 milyon civarında bir nüfusu vardır.
- Kızılderililerin arasında yaygın eğitimsizlik vardır ve toplum içerisinde iyi bir yer edinme şansları pek olmamaktadır.
- 1:12:46Amerika'nın Kültürel Durumu
- Amerika, tarihi ve kültürel birikimi olmayan bir ülkedir; 1493'te Kristof Kolomb'un keşfinden sonra Avrupa'nın çalışmadan para kazanmayı amaçlayan serserileri Amerika'ya gelmiştir.
- Amerika'da tarihi ve kültürel etkiyi verebilmek için binaların önüne 17. yüzyıl binalarının cephelerini paravan gibi yaparak sokağın tarihsel bir sokak olduğunu göstermeye çalışırlar.
- Amerika'da altına hücum, çalışmadan para kazanmaya ve talan etmeye ile kurulan bir ülkede soykırımlar ve emek sömürüleri daha fazla olmaktadır.
- 1:16:03Doğa ile İlişki ve Kapitalizm
- Kızılderililer bufalodan geçinirken, gelenler bufalo sürülerini yok etmiş, derileri için toplu katliamlar gerçekleştirmişlerdir.
- Amerika'nın yerlilerinde şamanik öğeler ve doğayla ilişki kurma öğretileri görülmektedir.
- Kapitalizm, bireysel saldırganlıktan toplumsal saldırganlığa dönüşmesine neden olmuştur; ilk ekonomilerden biri yağma talan ekonomisidir.
- 1:20:31Ekonomik Dönüşüm
- Osmanlı da uzun süre yağma talan ekonomisine sahipti ve Avrupa'ya Viyana kapılarına kadar, Kuzey Afrika'ya, Mekke ve Medine'ye kadar ilerlemiştir.
- Yağma talan ekonomisi bir yere kadar devam etmiş, ancak bilim ve teknik gelişince toplumun üretimi artmıştır.
- Üretim artınca ordunun gücü ve verimliliği de artmış, barbarlar bilim ve teknolojiden uzak oldukları için geri püskürtülmüş ve köleleştirilmişlerdir.
- 1:21:41Toplumsal Gelişimin Aşamaları
- Komünal toplumlar doğa içinde yaşar, üretim yoktur ve sınıflar oluşmamıştır.
- Barbarlık, uygarlıkla komün arasında bir geçiş aşamasıdır; insanlar önce göçebe ve komünal yaşam sürer, sonra çiftçi ve hayvancılıkla uğraşmaya başlarlar.
- Barbarlar yerleşik hayata geçmez, göçebe olmaya devam ederler ve geçimlerini baskın vererek sağlarlar.
- 1:22:42Medeniyetin Gelişimi ve Savaşlar
- Medeniyet ve teknoloji geliştiğinde barbarların önüne setler ve güçlü kaleler çekilir, barbarların gücü kırılır.
- Ortaçağ'dan itibaren emperyal devletler ortaya çıkar ve birbirlerine hakimiyet kurmak isteyerek büyük savaşlara neden olurlar.
- İnsanın yapısına özgü bir savaşçı ruhu vardır, barışçıldan çok savaşçı bir ruh vardır.
- 1:23:47Hukuk ve Şiddet
- Medeniyet geçtikçe insanları zaptur aptallığı altına alır, hukuk, polis, asker ve adliye gibi kurumlar ortaya çıkar.
- İnsanın şiddet gösteren yanı zapturapt altına almak için ortaya çıkar bir mefhumdur, ancak bu mefhum kötüye kullanılır.
- Haçlı seferleri gibi hareketler, İsa'nın barışçıl mesajını yaymak yerine, geçtikleri her yeri yakıp yıkarak rezil ederler.
- 1:26:30Entelektüelite ve Bilgi
- Entellektüelite çok önemlidir, sadece film seyircisi veya edebiyat okuru olmak yerine, tarih ve bilimlerden uzak kalmamak gerekir.
- Herkes uzmanlık alanına sarılır, ancak olayları hakkıyla yorumlamak için farklı disiplinlere de bakmak gerekir.
- Farklı disiplinlere merakı olan ve bunlardan ortak sonuçlar çıkarmaya çalışan kişiler daha kapsamlı bir bakış açısı kazanırlar.
- 1:29:19Toplantı Deneyimi ve Gelişim
- Konuşmacı, Skype toplantılarına alışkın olmadığını ve yüz yüze konuşmalara daha alışık olduğunu belirtiyor.
- Toplantıya girdiğinde neysem aynı Ahmet olarak çıkıyorsam kaybetmişim demektir, yeni bir şey öğrenmem ve bakış açıma etkisi olmalı diyor.
- Bu akşam bir anlayış kazandığını ve daha önce göremediğini ifade ediyor.
- 1:31:00Bilgi ve Gelişim Hakkında Görüşler
- Konuşmacı, bilginin, araştırmanın ve öğrenmenin sonunun olmadığını, olabildiği kadar kendini geliştirmeye çalıştığını belirtiyor.
- Önyargılarla yaklaşmanın yanlış olduğunu, Cündioğlu'nu takip edeceğini ve geliştiren şeyler olursa grupta paylaşacağını söylüyor.
- Varoluşçular hakkında önce karşı olduğunu, ancak bu gruba gelmeden önce Evini Sarter ve Bergson'u tanımış olduğunu anlatıyor.
- 1:33:17Cündioğlu Hakkında Değerlendirmeler
- Konuşmacı, Cündioğlu'nu gerçekten dinlerseniz çok farklı düşüneceğinizi söylüyor.
- Düzce Cinoğlu'nun çok bilgili ve entelektüel bir insan olduğunu, Melankoli film yorumlamasını dinlediğini ve hayatımda böyle bir film yorumu görmediğini belirtiyor.
- İnsanın çok bilgili olabilir ama yüreği güzel değilse hiçbir şey yaramayacağını, Düzce'nin cesur ve korkusuz bir insan olduğunu ifade ediyor.
- 1:34:31Dinler Tarihi ve Bilgi Eksikliği
- Konuşmacı, Ebu Hanife'nin Hanefi mezhebinin kurucusu olduğunu ve düşünce ile kişinin davranışlarını amellerine ayırdığını anlatıyor.
- Ahmet Arslan'ın Ebu Hanife'yi hiç duymadığını söylediğini ve dinler tarihi uzmanı olmasına rağmen bu konuda bilgi sahibi olmadığını belirtiyor.
- İslam'ın temel unsurları, öğretileri ve büyük tarikatların fikirlerini incelemek gerektiğini, ancak kendisinin bunlara ilgi göstermediğini ifade ediyor.
- 1:37:17Ahmet Arslan Hakkında Tartışma
- Yavuz Kaya, Ahmet Arslan'ın Hanefi'yi tanımaması mümkün olmadığını ve İbn Rüşd konusunda kitabı olduğunu belirtiyor.
- Batı'nın İbn Rüşd sayesinde Aristo'yu öğrenip felsefe tarihinde ilerlediğini, ancak kendilerinin bu konuda okumadıklarını söylüyor.
- Ahmet Arslan'ın ilahiyat mezunu olduğunu ve çok derin bir bilgisi olduğunu, felsefe tarih mezunu olduğunu hatırladığını ifade ediyor.
- 1:39:31Eğitim Geçmişi ve Kızılderililer Hakkında Merak
- Konuşmacı, liseden sonra Ankara Üniversitesi Dil Tarih-Coğrafya Fakültesi'ne girmiş, sonra Hukuk bölümüne geçmiş ve sonunda aynı üniversitenin Felsefe Bölümü'ne kaydolmuş.
- Konuşmacı, Şanlıurfa Lisesi'nde eğitimini tamamlamış ve her seferinde Urfalı olduğunu hatırlatıyor.
- Konuşmacı, "Kalbimi Yaralı Dize Gömün" adlı kızılderilileri anlatan kitaba merakını, "Jeronimo" adlı bir film izledikten sonra beslediğini belirtiyor.
- 1:41:36"Kalbimi Yaralı Dize Gömün" Kitabı ve Film Hakkında
- Konuşmacı, "Kalbimi Yaralı Dize Gömün" kitabında anlatılan karakterin, savaştan vazgeçmeyen ve zaferde kazandıran ancak barış yapması gereken zamanda barışı yapmayan bir savaşçı olduğunu açıklıyor.
- Kitapta, Amerikalıların İngilizlere karşı kızılderililere karşı yaptıkları kötülükler anlatılıyor; kızılderililerin "rezervasyonu" adı altında 10.000 mil yürüdükleri ve hastalıktan, yorgunluktan telef oldukları belirtiliyor.
- Konuşmacı, kitabın 1990 yılında okuduğunu ve kitabın tamamen dökümanter olduğunu, zenci bir adamın yazdığını ve beyazların yazamayacağını vurguluyor.
- 1:43:56Diğer Kızılderili Filmleri ve Kitap Önerileri
- Konuşmacı, "Kardaki İz" adlı Kuzey Amerika'da kızılderilileri anlatan bir filmi ve Jack London'un "Beyaz Diş" romanının uyarlamasını da bahsediyor.
- Konuşmacı, "Beyaz Diş" filminin Kaliforniya'daki altın madeni ve altın avcılarının dönemini tarihsel olarak anlattığını belirtiyor.
- Konuşmacı, Cuma günü sevilen filmler ve kitaplar hakkında konuşulabileceğini ve bunların listeye alınacağını öneriyor.
- 1:46:21Sınıf Farkını Gösteren Filmler ve Öğrenme
- Konuşmacı, sınıf farkını gösteren "Fatih Telle" adlı bir Danimarkalı filmi de bahsediyor.
- Konuşmacı, filmler ve kitapların bir konuyu araştırırken yardımcı olduğunu ve çok değerli olduğunu vurguluyor.
- Konuşmacı, gruptaki arkadaşların en önemli özelliğinin öğrenmeyi sevmek olduğunu ve her hafta bir film konuşulabileceğini öneriyor.