Buradasın

Kayıp İnsanlar ve Şüpheli Olaylar Programı

youtube.com/watch?v=llaFlfKVUN8

Yapay zekadan makale özeti

Kısa
Ayrıntılı

Bu video, araştırmacı gazeteci Müge Anlı'nın sunduğu bir televizyon programıdır. Programda kayıp insanlar, şüpheli ölümler ve aile içi çatışmalar gibi konular ele alınmaktadır.
Programın ana odak noktası, 1995 yılında İzmit Fuarı'na bırakılan ve 30 yıl sonra hala kayıp olan Serdar adlı çocuğun aranmasıdır. Ayrıca, Hacer Çıranoğlu ve eşi Seyfi Bey arasındaki ilişkiler, çocuk terk etme iddiaları ve aile içi çatışmalar da detaylı olarak incelenmektedir. Program boyunca, kayıp çocukların aileleri, akrabaları ve yerel kişilerle yapılan röportajlar yer almaktadır.
Programda ayrıca Banu Çelen ve Murat Gümüş hakkında dolandırıcılık ve şantaj suçlamalarıyla ilgili bir suç davası, 16 yaşındaki Hatice Guluyeva'nın kaybolması ve 17 yaşındaki Fatma'nın kaçırılma iddiaları gibi diğer kayıp insan olayları da ele alınmaktadır. Program, kayıp çocukların aranması, aile içi ilişkiler ve şüpheli olaylar etrafında şekillenmektedir.

00:02Gizli İşler ve Suçlar: Gizli yapılan her işin sonu bellidir ve bir kişi eşini öldürdüğünü itiraf etti.
Mahkeme heyeti altı isminde tutuklanmasına karar verdi.
Bir anne, kayıp oğlunu bulmak için "kapıya gelenlere verdim" ve "İzmit'te fuara bıraktı" gibi çelişkili ifadeler verdi.
00:46Kayıp Çocuk Arayışı: Otuz yıl önce kaybolan bir çocuk, kapıya gelenlere verildiğini iddia eden anne ve baba arasında çelişkiler var.
Anne, "bu çocuk bağıra bırakıldı" diyerek inanılmadığını belirtti.
Baba, "sen suçlusun, sen yalancısın" diyerek anne ve kardeşine karşı durdu.
01:35Kayıp Kadın Arayışı: Dört yaşındaki evlatla ilgili otuz yıllık soru işareti var.
Yirmi beş Mayıs'ta sabah on sularında evden çıkan Safiye'nin ailesi onu bir daha bulamadı.
Safiye'nin eşinin halasının gelini Gizem, Safiye'nin görüştüğü bir adam olduğunu ve onunla gittiğini söylüyor.
02:17Kayıp Çocuk Arayışının Devamı: Safiye Hardal ile ilgili sıcak gelişme var.
Babasının ölümünü şüpheli bulan evlat, üvey annesiyle karşı karşıya.
Yirmi beş günlük evliyken verilen evi bırakmış ve on sekiz gün sonra ölmüş.
03:13Evlilik ve Şantaj: Aşık olduğu nikahsız düğün yaptı.
Çocuğunun babası tarafından evlilik vaadiyle dolandırıldı, paralarını kaptırdı ve bebeği ile bir başına kaldı.
Murat Gümüşle birlikte gözaltında altı kişi alındı.
04:06Kayıp Çocuk Arayışının Sonuçları: Sakarya'dan otuz yıl önce kaybolan oğluyla ilgili birbirleriyle çelişen ifadeler veren babası Efi bir eksi bir akıl bulandırmayı sürdürüyor.
Anne Hacer Hanım kayıp oğlunun yanı sıra feci şekilde can veren kızı için ağlıyordu.
Hacer Hanım ve Seyfi Bey'in büyük oğlu gizemli bir fotoğrafı gündeme taşıdı.
05:43Fotoğraf ve Çelişkiler: Erdal, on Ekim 2024'te bir fotoğraf gönderdi ve bu fotoğraf dört sene önce geldi.
Fotoğraftaki adam Erdal'a benziyor ve Selami adlı bir kuaför arkadaşı tarafından gönderildi.
Baba Seyfi, "pazartesi günü söylediğim bir arabaydı, geldi verdim gitti" diyerek çelişkili ifadeler verdi.
08:45Jandarma Araştırması: Sakarya İl Jandarma Komutanlığı'na bağlı Jandarma Suç Araştırma Timi (JASAT) ekipleri aradıkları Serdar'la ilgili çalışma başlattılar.
Tüm bu aradaki çelişkileri tekrar gözden geçirecekler.
Hacer Hanım, o dönem bununla ilgili ortalığı ayağa kaldırsaydı o zaman daha evvel de jandarmaya gitmiş olacağını belirtti.
10:15Kayıp Kız Arayışı: Programda Sakarya'da hafta sonu yapılan röportajlar gösterilecek ve iki kayıp kız için arama yapılacak.
16 yaşındaki Hatice Guluyeva, 9 Ekim Çarşamba-10 Ekim Perşembe gece İstanbul Küçükçekmece Halkalı'daki evinden ayrıldı ve kendisinden haber yok.
Hatice'nin Azerbaycan uyruklu anne-babası Hakan Guliyev ve Şener Guliyeva, 25 yıldır Türkiye'de yaşıyor ve Küçükçekmece Halkalı'da ikamet ediyorlar.
11:07Hatice'nin Kayboluşu: Aile yaz tatili için çocuklarını Azerbaycan'ın memleketlerine ziyarete gidiyor, okullar açıldığı için Eyşan'ı çocukları alıp İstanbul'a geri dönüyor.
Hatice, 9 Ekim Çarşamba-10 Ekim Perşembe gece evdeki eşyalarını ve 300 dolar parayı alıp kayıplara karışmış.
Aile kızının gittiği konuma ulaşmaya çalışıyor ve Ankara'ya gittiğini tespit ediyorlar.
11:50Hatice'nin İletişimleri: Küçük kızları, Hatice'nin Arda Sarsılmaz isimli biriyle görüşüyordu ve bu kişinin hapisten yeni çıktığını söylemiş.
Arda'nın 20 yaşlarında olduğunu ve Mersin'de yaşadığını aile kendi çabalarıyla öğrenmiş.
Geçen Cuma günü kızlarından biri WhatsApp'tan "Beni merak etmeyin, emin ellerdeyim" mesajı göndermiş, ancak aile bu mesajı Hatice'nin yazdığına inanmıyor çünkü Hatice mesajlarını Azerice kelimeler eklemiş.
12:29Ailenin Endişesi: Aile, Arda Sarsılmaz'ın yanında olduğunu ve profil fotoğrafında elinde silahlarla çekilmiş fotoğraflar olduğunu görmüşler.
Hakan Bey, kızının benden korktuğunu veya pişman olduğunu düşünüyor ve kapısının açık olduğunu belirtiyor.
Aile, Hatice'ye karşı şiddet kullanmadıklarını, onu sevdiklerini ve geri döndüğünde ona taş çalma bile etmeyeceklerini söylüyor.
14:21Program Sunucusunun Uyarısı: Sunucu, Hatice'ye seslenerek ailesini bu kadar perişan edip başka bir aileye gidiyorsa, o aileye hayrın olmadığını söylüyor.
16 yaşındaki bir kızın okuyor olması ve sosyal medyadan tanıştığı biriyle ilişkisi hakkında sorular soruyor.
Sunucu, Hatice'ye geç kalmadan pişmanlıkta fayda olduğunu, annesinin babasının duasını almadan hiçbir evlat mutlu olamayacağını ve evine dönmesini istiyor.
16:52Kayıp Çocuklar ve Ailelerin Acısı: Arda Sarsılmaz'ın küçük kız kardeşi onunla görüştüğü için, Arda'nın ailesine sesleniliyor ve kızın ortaya çıkarılması isteniyor.
Kız lise ikinci sınıfta bitirmişti ve derslerinde iyiydi, evde şiddet olmadığı ve kötü alışkanlığı olmadığı belirtiliyor.
On yedi yaşındaki Fatma, 4 Eylül Çarşamba günü Kocaeli'den kaybolmuş ve teyzesi Hacer Mutlu, torunu Yunus Kurt'un Fatma'yı kaçırdığını söylemiş.
18:19Ailelerin Acısı ve Hayalleri: Fatma staj için çarşıya gittiğini söylemiş ve 25 yaşlarında olduğu bilinen Yunus Kurt ile tanışmış.
Fatma üniversiteye gidecekti ve polislik okumak istiyordu, ancak 18 yaşından küçük olarak kaçmış.
Fatma'nın annesi, kızının sesini bir aydır duyamadığını ve çok özlediğini söylüyor.
19:50Aile İlişkileri ve Sorumluluklar: Fatma'nın teyzesi Hacer Hanım, kızın ailesinin kız kardeşi olduğu belirtiliyor.
Yunus'un annesi Nurşen Hanım, oğlunun yanındaymış ve nerede olduklarını bilmediğini söylüyor.
İki kız kardeşin çocukları arasında genetik anlamda büyük bir bağ olduğu, ancak bu bağın farkında olunmadığı belirtiliyor.
22:44Aile İçi Sorunlar: Nurşen Hanım, kız kardeşine ve yeğenine kıyıyor ve onları göstermiyor.
Nurşen Hanım, oğlunun Gebze'de bir fabrikada çalıştığını söylüyor ancak ne iş yaptığını bilmiyor.
Nurşen Hanım'ın üç kızı olduğu ve kırkbir gündür çocuğu olmadığı belirtiliyor.
26:54Toplumsal Sorumluluk ve Duygular: Nurşen Hanım'ın kızının kırkbir gündür haber alamadığı ve bu durumun onu nasıl etkilediği sorgulanıyor.
Herkesin inancı ve inancı olmasa da, Allah'a inanan birinin günahtan korkması gerektiği vurgulanıyor.
Bu durumun insanları bu kadar üzmeye hakkı olmadığı belirtiliyor.
27:28Aile Arasında Tartışma: Nurşen Hanım'ın kızı kaçırılmış durumda ve ailesi onu bulmak için çabalıyor.
Nurşen Hanım'ın kızı, lise öğrencisi olmasına rağmen evlenmek istiyor ve ailesi bunu kabul etmiyor.
Nurşen Hanım'ın kızı, annesinin bir aydan beri kendisini aramadığını iddia ediyor.
30:23Çocukların Eğitimine İlişkin Endişeler: Konuşmacı, Nurşen Hanım'ın kızının ve diğer kızların eğitimine acıdığını belirtiyor.
Çocukların lise mezunu olacakları bir sene kalmışken evlenmelerinin günah olduğunu düşünüyor.
Nurşen Hanım'ın oğlunun çalıştığı fabrikayı hatırlamaması eleştiriliyor.
31:38Çocukların Yaşına İlişkin Uyarılar: Konuşmacı, çocukların on sekiz yaşından küçük olduğunu ve onların başının belaya sokulmaması gerektiğini vurguluyor.
Hatice'nin kaçıran kişinin ailesine de seslenerek oğullarının başının belaya girmesine göz yummamaları gerektiğini söylüyor.
Kızın on yedi yaşında üniversite bitirmesi ve liseyi tamamlaması gerektiği belirtiliyor.
32:23Yasal Uyarılar: Konuşmacı, kızı bekletip on sekiz yaşına doldurduğunda nikah yapacaklarını düşünmelerinin yanlış olduğunu söylüyor.
Kızın kaçırıldığı tarihe göre oğlunun yargılanacağı belirtiliyor.
Nurşen Hanım'ın kızı, annesinin onu beklediğini ve ev kazanacağını söylüyor.
33:05Banu Çelen ve Murat Gümüş Olayı: Cuma günü programda Banu Çelen, iki buçuk aylık bebeğiyle gelmiş ve Murat Gümüş'ten bir milyon lira dolandırıldığını iddia etmişti.
Murat Gümüş altı aydır polisin takibi altındaymış ve beş kişiyle birlikte gözaltına alınmışlar.
Murat Gümüş ve beş şüpheli, nitelikli yağma, tehdit, şantaj ve dolandırıcılık suçlamalarıyla tutuklanarak Balıkesir L tipi kapalı ceza infaz kurumuna gönderilmişler.
34:43Banu Çelen'in Şantaj İddiaları: Banu Çelen, kucağındaki iki aylık bebeğinin babası Murat Gümüş tarafından evlilik vaadiyle dolandırıldığı iddiasıyla Müge Anlı'nın kapısını çaldı.
Banu, Murat'ın kendisine yalandan kendi parasıyla düğün yaptırdığını, düğünde takılanları çaldığını ve bir milyon TL zarara uğradığını iddia etti.
Banu, Murat'ın evli olduğunu gizleyen sevgilisine bir milyon lira kaptırdığını ve çocuğunun babasının kendi babasından şantajda para aldığını öne sürdü.
35:26Murat Gümüş'ün Savunması: Murat Gümüş, Banu Çelen ve babasından para aldığını kabul etti ve babasının kendisine 250 bin TL gönderdiğini, ancak 200 bin TL net olarak kendi kızının hesabına yolladığını söyledi.
Murat, Banu'nun düğün yapmak için 300 bin TL para istediğini ve bunu kabul ettiğini, ancak Banu'nun babasının haberi olmasın diye dediğini belirtti.
Murat, Banu'nun babasının kendisine şantaj videosu çektirdiğini ve "zengin bir adam var Sultanbeyli'de şantaj yapacağız" dediğini iddia etti.
36:36Diğer Kadınlar ve Şantaj İddiaları: Murat Gümüş'e aynı anda üç kadını hamile bıraktığı iddia ediliyor, ancak Murat bunu reddetti.
Murat, Elif'in hamile kaldığı günden itibaren haberi olduğunu ancak hiçbir şekilde destek çıkmadığını, destek çıkanlara tehditler savurduğunu söyledi.
Murat, daha önce müzikal işleten bir adam olduğunu ve birçok kadını mağdur edip tehdit edip ortada bırakan bir insan olduğunu iddia etti.
37:36Polis Operasyonu ve Tutuklama: Balıkesir Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talimatıyla Balıkesir ve İstanbul merkezli altı adrese operasyon düzenlendi.
Banu'nun dolandırdığı iddia edilen çocuğun babası Murat Gümüş ile birlikte toplam altı kişi gözaltına alındı.
Murat Gümüş ve diğer beş kişi altı aydır polisin takibindeydi ve Banu'nun şikayetiyle operasyon başlatıldı.
38:33Tutuklama Kararı ve Sonuç: Murat Gümüş ve beş şüpheli Balıkesir Adliyesi'nde savcı ve hakim karşısına çıktılar.
Sulh Ceza Hakimliği, Murat Gümüş'ün de aralarında bulunduğu altı ismin nitelikli yağma, tehdit, şantaj ve dolandırıcılık olmak üzere dört ayrı suçlamayla tutukluluğuna karar verdi.
Murat Gümüş ve beş şüpheli nitelikli yağma, tehdit, şantaj ve dolandırıcılık suçlamalarıyla tutuklanarak Balıkesir L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'na gönderildi.
39:50Kayıp Çocuk Arayışı: Seyfi Bey, pazarcı bir arkadaşının Facebook'ta bulduğu bir fotoğrafı göstererek oğlunun olabileceğini iddia etti.
Program ekipleri, kayıp bir çocuğu ararken sadece fotoğraftan benzerliğin yeterli olmadığını, evlat edinilmiş olup olmadığını bilmediklerini belirtti.
Seyfi Bey, Facebook'tan alınan bir fotoğrafın oğlunun Harun olduğunu iddia etti, ancak program ekipleri bu iddianın konuyla alakası olmadığını belirtti.
44:51Benzerlik Tartışması: Konuşmacı, bir kişinin kendisine benzeyen bir çocuk olduğunu iddia ettiğini ancak bu iddianın gerçekçi olmadığını savunuyor.
İki kardeşin birbirine benzememesi konusunda ısrar ediyor ve bazı kardeşlerin hiç benzer olmadığını belirtiyor.
Facebook'tan bulunan bir fotoğrafın, konuşmacının oğlunun gönderdiği fotoğrafla alakası olmadığını vurguluyor.
46:54Fotoğrafların Karşılaştırılması: Konuşmacı, gösterilen fotoğrafın kendisinin oğlu olmadığını, diğer kuaförün gönderdiği fotoğrafla da alakası olmadığını belirtiyor.
Kuaförün sosyal medyada rastlantı eseri gördüğü bir fotoğrafı paylaştığını ve başka açıklama yapmadığını söylüyor.
Kazak bağlantılı bir sosyal medyadan çıkan fotoğrafın, konuşmacının oğlunun ailesine benzediğini iddia ediyor.
49:21Benzerlik Değerlendirmesi: Konuşmacı, gösterilen çocuğun kendisine hiç benzemediğini, kulak yapıları ve memeleri dışında hiçbir benzerliği olmadığını belirtiyor.
Bazı kardeşlerin tıpatıp benzer olabileceğini, kendisinin ise kardeşlerine o kadar benzemediğini söylüyor.
İki çocuğun yüzlerinin farklı olduğunu, birinin sarışın, birinin esmer olduğunu ve birinin yüzünün yuvarlak, diğerinin uzun olduğunu belirtiyor.
50:53Yemin Tartışması: Konuşmacı, Serdar'ı bıraktığını yemin ediyor ancak bu yeminlere inanılmadığını belirtiyor.
Yeminlerin Allah'a edilmesi gerektiğini, insanlar arasında yeminlerin hiçbir anlamı olmadığını savunuyor.
İzmit fuarına gittiklerini ve fotoğrafların Serdar olabileceğini söylüyor.
51:51Fuar ve Çocuk Hakkında Bilgiler: 1990'ların sonunda sistem girildiği için emniyet kayıtlarından sağlıklı sonuç alınması mümkün olmadığını belirtiyor.
Fuarda kaybolan bir çocuk olup olmadığını sorguluyor ve 1995 yılında İzmit fuarına bırakılan dört yaşındaki Serdar'ı aradıklarını söylüyor.
Çocuğun adını ve üç buçuk aylık köpeğini bildiğini belirtiyor.
52:49Zaman Çizelgesi Tartışması: Konuşmacı, çocuğu yazın bıraktığını iddia ederken, diğer kişi kışın bıraktığını söylüyor.
1995'in sonbaharında ayrıldığını ve bir yıl bir buçuk sene tek başına yaşadığını belirtiyor.
Çocuğun 1995'in Temmuz veya Ağustos ayında bırakıldığını, annesinin ise 1995'in Eylül veya Ekim ayında kocasını terk ettiğini söylüyor.
55:58İzmit Fuarı'ndaki Lunapark: 1995 yılında İzmit Fuarı'ndaki lunapark, İzmit'in kurtuluş günü olan 28 Haziran'da açılmış.
Okullar açılmadan 3 Eylül 1995 tarihinde kapanmış.
56:14Çocuğun Bırakıldığı Tarih Hakkında Tartışma: Konuşmacı, çocuğun bırakıldığı tarihi hatırlamadığını iddia ediyor.
Diğer kişi, çocuğun bırakıldığı tarihi hatırlamamasının sarhoşluk nedeniyle olabileceğini söylüyor.
Konuşmacı, bedeninin yorgun olduğunu ve okulu dışarıdan aldığını belirtiyor.
57:54İlk Beyanın Önemi: İnsanın ilk beyanının adli vakalarda en geçerli beyan kabul edildiği vurgulanıyor.
Konuşmacı, ilk anlattığında kadının başörtülü olduğunu, yanında bir adamla indiğini ve "bizim çocuğumuz olmuyor" dediklerini anlattığını söylüyor.
Diğer kişi, konuşmacının ilk anlattığında inanmadığını çünkü böyle bir şeyin olamayacağını belirtiyor.
58:50Çocuğun Bırakıldığı Yer Hakkında Farklı Anlatımlar: Konuşmacı, ilk gün fuarı değil başka bir yere bıraktığını hatırladığını söylüyor.
Diğer kişi, konuşmacının komşu olsaydı böyle bir şey söyleyebileceğini belirtiyor.
Konuşmacı, çocuğun İzmit mutfağına bıraktığını ve araba meselesini gelen gidenlerden duyduğunu iddia ediyor.
59:54Çocuğun Bırakıldığı Anı Hakkında Detaylar: Konuşmacı, kendi yaşadığı olayı misli geçmiş zaman olarak anlatamayacağını söylüyor.
Diğer kişi, konuşmacının çocuğun ağladığında dövdüğünü ve köyde her şeyin herkesin bildiğini belirtiyor.
Konuşmacı, çocuğun bırakıldığı anı rüyalarında gördüğünü ve kabus gördüğü için uyuyamadığını söylüyor.
1:01:28Çocukların Kaybolması ve Kronoloji: Bir kadın ve çocukları ayrılıp gidiyor, kapı camı kırılıyor.
Annesi ve teyzesi çocukları babanın kapısına bırakıyor.
Bir buçuk-iki yıl sonra Hacer Hanım tekrar eve getiriliyor.
1:02:27Çocukların Durumu: Hacer Hanım, kızı İzmir'e evlatlık verilmiş ve geri getirilmiş.
Küçük oğlu nerede diye sorulduğunda, sarhoş olduğu için hatırlamadığını söylüyor.
Kızı, bir araba geldiğini ve çocuğun iyi olduğunu söylediğini anlatıyor.
1:03:06Anlatımın Çelişkileri: Kızın anlattıkları ve Seyfi Bey'in anlattıkları arasında örtüşme var.
Kızın annesi geldiğinde, kızın "bir araba geldi aldı götürdü" şeklinde söylemesi telkinde bulunulmuş olabilir.
Diğer oğlu, babasının anlattığı için ablasıyla kalabileceğini söylüyor.
1:04:01Fuar İddiası: Otuz yıl sonra Hacer Hanım'a "fuara bıraktım" dememiş, "çok sarhoştum hatırlamıyorum" demiş.
Konuşmacı, o gün "sarhoştum" söyleseydi, otuz yıl sonra "fuara bıraktım" demesinin nedeni sorgulanıyor.
Fuarın o dönemde olmadığı, iki çocuğu bırakıp fuara gitmenin mantıklı olmadığı belirtiliyor.
1:05:46Fuar İddiasının Değerlendirilmesi: Konuşmacı, o gün hafızası tazeyken karısına neden söylemediğini sorgulanıyor.
Fuarın çok kalabalık olduğu ve İstanbul'dan gelen birinin çocuğu alıp götürebileceği belirtiliyor.
Konuşmacının oğlunun, kendisine benzeyen birinin İzmit'te büyüdüğünü iddia ettiği ve bu kişinin muhtemelen Kazakistan vatandaşı olduğu söyleniyor.
1:07:23Evlatlık ve Fuar Tartışması: Konuşmacılar, ismi geçen kişilerin evlatlık alındığına dair hiçbir kanıt olmadığını belirtiyor.
Fuar mevzusu konusunda konuşmacı, daha önce kimseye anlatmadığını, ancak gerçek istendiğinde "sarhoştum, ne yaptığımı hatırlamıyorum" demekten fuara bıraktığını söylüyor.
Konuşmacı, Hacer'in kalbini kırmamak için bazı şeyleri söyleyemediğini ifade ediyor.
1:08:55Çocuğun Terk Edilmesi Tartışması: Konuşmacı, otuz küsur yıl boyunca başka mazeretler söylediğini, bir araba geldi aldı onu da dediğini belirtiyor.
Konuşmacı, fuar olayına inanmadığını, ancak araştırmadan fikir sahibi olamayacağını vurguluyor.
Konuşmacı, işe geldiğinde üç küçük çocuğu olduğunu, alkol problemi yaşadığını ve karısının evden gitmiş olduğunu anlatıyor.
1:10:22Çocuğun Bulunamaması: Konuşmacı, ilk gün çocuğu su arkının içinde bulduğunu söylediğini, ancak karşıda bataklık ve nehir olduğu için bulamadığını belirtiyor.
Konuşmacı, üç çocukla çalışmak zorunda olduğunu, aç kaldıklarını ve üstlerini nasıl yıkayacağını bilemediğini ifade ediyor.
Konuşmacı, çaresiz kaldığını ve işe gittiğini, para getirmek zorunda olduğunu söylüyor.
1:12:11Pişmanlık ve Anlatım: Konuşmacı, çocuğun İzmit fuarına terk edildiğini, bunu söylemediğini ve pişman olduğunu belirtiyor.
Konuşmacı, o gün Hacer Hanım sorduğunda aklına geldiğini ancak söylemediğini, sadece "sarhoştum" dediğini söylüyor.
Konuşmacı, karısına ve diğerlerine neden söylemediğini sorgulandığında, o an aklına gelmediğini ve uydurmak aklına gelmediğini iddia ediyor.
1:15:53Köy Muhtarının Rolü ve Sorumlulukları: Yeni muhtar Metin Bey ve eski aza Orhan Bey ile yapılan görüşmelerde, muhtarların sadece kavgaları değil, köydeki insanların ihtiyaçlarını da göz önünde bulundurdukları belirtiliyor.
Muhtar olarak bir kişinin evinde kaç çocuk olduğunu bilmek ve bir şey olduğunda nerede olduğunu sormak önemli bir sorumluluk olarak vurgulanıyor.
Köyde bir kişinin kaybolması durumunda, kendi ailesi, akrabaları ve devletin uzantısı bile aramadığında muhtarın ne yapabileceği soruluyor.
1:16:59Nüfus Kaydı Sorunu: Bir çocuğun dünyaya geldiğinde nüfus kağıdını çıkarmamak suç olarak kabul edilip edilmediği tartışılıyor.
Avukatlar, Türk Ceza Kanunu'nda çocuğun nüfusa kaydedilmemesi suç olarak tanımlanmadığını, ancak idari bir para cezası (2022 yılında 50 lira) olduğunu belirtiyor.
Nüfus kağıdının çıkartılmaması, çocuğun vatandaşlık görevini kısıtladığı ve vatandaşlık haklarından istifade etmesini engellediği vurgulanıyor.
1:18:53Seyfi Bir Bir'in Çocukları: Seyfi Bir Bir'in dört yıl önce dünyaya gelen çocuğunun nüfus kağıdının çıkartılmadığı, diğer çocuklarının ise okula başladıklarında (6-7 yaşlarında) çıkartıldığı belirtiliyor.
Çocukların hiçbir sağlık kontrolü, takibi ve aşıları yapılmadığı, bu nedenle her türlü hastalığa ve tehlikeye açık yaşadıkları söyleniyor.
Çocuğun kaybolduğu dönemde jandarma'ya ifade verilmediği ve bu durumun sorun yarattığı vurgulanıyor.
1:21:18Köy Muhtarının Kardeşi ile Görüşme: Sakarya Adapazarı Kurt Beyler köyünde araştırmalar yapan ekibin, olayın yaşandığı dönemki köy muhtarının kardeşi Metin Sarı ile görüşmesi anlatılıyor.
Metin Sarı, o dönemde nüfus müdürlerinin sayıma geldiğini ve bir hanede beş kişi yaşıyorsa, ikisi ortadan kaybolduysa muhtarın sorması gerektiğini belirtiyor.
Köyün tedirgin olduğunu ve herkesin diken üstünde olduğunu ifade ediyor.
1:22:03Köy Muhtar Azası Orhan Arslan'la Görüşme: Seyfi Bir Bir'in ortadan kaybolduğu dönem köyün muhtarı azası olan Orhan Arslan'la yapılan görüşmede, üç çocuğun olduğunu ve küçük olanın evlatlık verildiğini belirtiyor.
Orhan Arslan, o dönemde sayımların bilgisayar üzerinden değil, memurların evde sayım yaptığını ve nüfus kağıdının olmadığı için çocuğun sayımlarda fark edilmediğini söylüyor.
Seyfi Bir Bir'in evinin karşısındaki balçıkla kaplı alana birkaç sene önce asfalt döküldüğünü ve bu alanın daha önce toprak ve hayvan gübrelerinin atıldığı bir alan olduğunu belirtiyor.
1:23:40Seyfi Bir Bir'in Tarlası: Seyfi Bir Bir'in bir evin arkasında ve kanal boyunda bir tarlası olduğu, mısır tarlasını yaklaşık on seneden fazladır ektiği belirtiliyor.
Ekibin bahsi geçen balçıkla kaplı alan ve mısır tarlalarını görüntülemek üzere harekete geçtiği anlatılıyor.
Seyfi Bir Bir ve Hacer Çıranoğlu'nun yaşadığı evin karşısında, yağmur yağdığında hayvan gübreleri ve çamur balçığa dönüştüğü iddia edilen bir alan olduğu gösteriliyor.
1:25:00Seyfi Bir'in Yaşadığı Alan: Seyfi Bir'in yaşadığı evden bir dakika mesafede bir tarla bulunuyor ve bu tarla yaklaşık on-onbeş yıldır mısır ekildiği iddia ediliyor.
Tarlanın hemen arkasında bir kanal geçiyor ve bu kanalda zaman zaman sular birikiyor, balçık ve sazlıklar var.
Tarladan köprüye çıkan yolda sazlık ve balçık bir alan bulunuyor.
1:25:53Çocuğun Kaybolması Hakkında Tartışma: Konuşmacı, Facebook'tan fotoğraf aramak, Kazakistan'a gitmek veya kanalda bir çocuğun düşüp kaybolması ihtimalini sorguluyor.
Seyfi Bey, çocuğun İzmit Fahrına bırakıldığını ve çocuğun hiç ağlamadığını, peşinden koşmadığını, dört ay yürüyebildiğini belirtiyor.
Seyfi Bey, çocuğun kaybolduğunda arkasını dönebilseydi alıp getireceğini söylüyor.
1:27:11Seyfi Bey'in Eşinin Anlattıkları: Seyfi Bey, evde kötü bir kocası varken çocukları nasıl bıraktıklarını sorguluyor.
Seyfi Bey'in eşinin, kocasının dövdüğü, sövdüğü ve aç bıraktığı için evden ayrıldığını anlatıyor.
Eş, çocukları bırakmadığını, onları bırakmışlar olduğunu ve o sırada güvene kadar ağladıklarını söylüyor.
1:27:53Çocukların Kaybolma Süreci: Eş, 1995-1996 doğumlu kardeşlerinin olduğu dönemde, çocukların yanında olmadığını ve kendisinin köyde tedavi gördüğü için onları bir bakıcı anne bıraktığını anlatıyor.
Eş, bir-iki ay içinde çocuklarının iyi olduğunu öğrendiğini, ancak kendisinin hastalandığı için onları bir-iki ay görmeden durduğunu söylüyor.
Eş, 155'e şikayet etmek yerine, kocasının kötü olduğunu ve çocukların ondan korunması gerektiğini söylemediğini, bunun hayatının en büyük pişmanlığı olduğunu belirtiyor.
1:29:26Bebek Olmanın Değeri: Eş, Ankara'da bir kalp nakli merkezi olduğunu ve onbir aylık çocuklara kalp nakli yapıldığını duyunca, kendi kendine "niye ben farklı olayım?" diye düşünmüş olduğunu anlatıyor.
Eş, onyedi yaşında kardeşi doğduğunda kucağına alıp "rabbim çok özür dilerim ben" demiş ve bebek olana kadar ne kadar kıymetli bir şey olduğunu anlamış.
Eş, bebek olduktan sonra bütün fikirlerinin değiştiğini ve gözünü gördüğün zaman verdiğini belirtiyor.
1:30:33Hacer Çıranoğlu'nun Kız Kardeşinin Röportajı: Hacer Çıranoğlu'nun kız kardeşi, babasının eşi ve çocuklarına şiddet gösterdiği iddialarını doğruluyor.
Kız kardeşi, babasının ıslak çamaşırlarla dövdüğünü, saçından tutup sürükleyerek odalara çeker ve çocuklarının yediği dayağın haddi hesabı olmadığını anlatıyor.
Kız kardeşi, 13 yaşında gecelik giymeden uyuduğu için babasının kendisini dövdüğünü ve alkollü olduğunu belirtiyor.
1:31:45Hacer Hanım'ın Şiddetten Maruz Kalması: Kız kardeşi, Hacer Hanım'ın o yıllarda maruz kaldığı şiddetten dolayı tanınmaz halde olduğunu ve yüzünün kamyon çarpmış gibi olduğunu öne sürüyor.
İlk kız olduktan sonra daha çok dövmeye başladığını, "niye çocuğun oluyor diye" diye sorduğunu belirtiyor.
1:32:11Kayıp Kardeşin Aranması: Hacer Çıranoğlu ve Seyfi Bir'in büyük oğlu, kendisine gelen bir fotoğrafta yer alan kişiyi kayıp kardeşine benzettiğini söylemiş.
Oğul, babasının iyi bir insan olduğunu ve bir insanı öldürecek karakterde olmadığını savunuyor.
Oğul, 2008 yılında İzmit'te bir olay yaşadığını ve orada bir çocuğun kendisine "Serdar sen değil misin?" diye sorduğunu anlatıyor.
1:33:15Fotoğraf Karşılaştırması: Oğul, annesinin ve babasının müsaadesiyle kayıp kardeşinin fotoğrafını göstermesini istiyor.
Fotoğrafta yer alan kişi, kayıp kardeşin abisi olarak tanımlanıyor ve kazak giydiği belirtiliyor.
Hacer Çıranoğlu'nun kız kardeşi, kayıp yeğeninin bu kişiyle benzerlik olmadığını, beyaz tenli ve çok güzel bir çocuk olduğunu söylüyor.
1:34:19Enişteyle Karşılaşma: Hacer Çıranoğlu'nun kız kardeşi, yeğeninin akıbetini sorduğunda eniştesi tarafından sopayla kovalandıklarını iddia ediyor.
2006-2007 yıllarında Serdar için konuşmak için gittiklerinde, eniştesinin onları öldürmeye çalıştığını ve korktukları bir kadının evine sığındıklarını anlatıyor.
Eniştesinin, gece yarısı sarhoşken bir arabayı durdurup iki kişiye "bu çocuğa götürün" dediğini, plakayı almadığını ve insanların ismini sormadığını söylüyor.
1:35:14Kayıp Yeğenin Durumu: Hacer Hanım'ın kız kardeşi, kayıp yeğeninin hayatta olduğunu düşünmediğini ve kuşku oklarını eski eniştesine yönelttiğini belirtiyor.
Çocuğun o dönemlerde yaşadığını düşünmediğini, tanımadığı insana niye verdiğini ve parayı çok sevdiği için inanmadığını söylüyor.
Seyfi'nin kesinlikle yalan söylediğini ve eski baldızın iddialarını doğruluyor.
1:35:52Seyfi'nin Savunması: Seyfi, kendisinin o kadar şiddetli bir dövecek kadar cani biri olmadığını savunuyor.
Çevresinin kendisini karısına ve çocuklarına çok iyi davranan, evine çalışır ve bütün parayı evine getiren biri olarak gördüğünü belirtiyor.
Seyfi, neden böyle şeyler anlatıldığını cevaplayamadığını söylüyor.
1:37:15Alkol ve Hafıza Tartışması: Konuşmacı, alkolik kişinin bilincini kaybettiğinde ne yaptığını hatırlamayabileceğini belirtiyor.
Alkolik kişilerin muayenelerinin basit olmadığını, uzman hekimlerin bu alanda çalıştığını vurguluyor.
Konuşmacı, alkolik kişinin çocuk kaybı konusunda tutarsız ifadeler kullandığını ve aynı cümleyi tekrar tekrar söylediğini iddia ediyor.
1:41:12Aile İçi İddialar: Konuşmacı, ailesinin de çocuğun kayboluşunu bildiğini ve JASAT yetkililerine bunu bildirdiğini söylüyor.
Kız kardeşi canlı yayında yer alıyor ve annesinin "tek verdim tek alırım" mantığıyla çocukları terk ettiğini belirtiyor.
Konuşmacı, annesinin çocukları gece yarısı bırakıp uzaktayken onları terk ettiğini ifade ediyor.
1:43:25Tanık İddiaları: Bir tanık, Hacer Çıranoğlu'nun kardeşi olan kız kardeşinin kocasını terk edip Arabistan'a gittiğini anlatıyor.
Tanık, Hacer'in yeni bir erkekle aşık olduğunu ve bir yıl içinde bu ilişkiyi sürdürdüklerini söylüyor.
Tanık, Hacer'in yeni erkeği hastalandığında onu istemediğini belirtiyor.
1:44:13Aile İçindeki Sorunlar: Tanık, Hacer'in kız kardeşinin Sude'ye gittiğini ve orada çalıştığını anlatıyor.
Tanık, Hacer'in kız kardeşini evden kovduğunu ve ona "camdan atarım" dediğini iddia ediyor.
Tanık, Hacer'in kız kardeşinin evden kovulmasının sebebinin kendisinin sağlık sorunlarını karşılamaması olduğunu söylüyor.
1:46:37Evlatlık İddiaları: Tanık, Hacer'in evlatlık verdiği bir erkek çocuğunun olduğunu ve bu çocuğun Hacer'i aradığını iddia ediyor.
Tanık, Hacer'in evlatlık verdiği oğlunun yerini biliyor ancak görüşmek istemediğini söylüyor.
Tanık, Hacer'in evlatlık verdiği oğlunun on yılın üstünde olduğunu ve Hacer'in onu reddettiğini belirtiyor.
1:47:32Şahit İddiaları ve Yalanlar: Bir kadın, diğer hanımefendinin kendisini tanıdığını iddia ediyor ve bu durumun yalan olduğunu söylüyor.
Konuşmacı, kızını kendisinin getirmediğini, o gün kendisine çağrı yapıldığını ve kız kardeşinin ulaştığını belirtiyor.
Hacer Hanım'ın on yılı aşkın bir süre önce görüşmek istediğini iddia eden kişi, konuşmacının çocuğunun adını bile kimseye söylemediğini söylüyor.
1:48:33Telefon İddiaları ve Evlatlık: Müge Anlı, röportajda sadece ablasının oğlunun kayıp olduğunu ve aradıklarını söylediğini, başka bir şey söylemediğini belirtiyor.
Konuşmacı, hiçbir telefon gelmediğini ve böyle bir telefon gelse başvuracaklarını söylüyor.
Müge Anlı, ablasının evlatlık vermediğini, Seyfi'nin verdiğini iddia ediyor.
1:50:07Aile İlişkileri ve Çocuk Meselesi: Konuşmacı, büyük ablasının çocuğuyla görüştürdüğünü, ancak evlatlık vermediğini belirtiyor.
Ailede anne-çocuk ilişkilerinin sıkıntılı olduğu, annenin küçük yaşta evlendiği ve kayınpederinden sorun çıktığı anlatılıyor.
Konuşmacı, ablasının numarasını verdiğini ve Isa'nın kendisini aradığını söylüyor.
1:51:43Fuar İddiaları ve Çocukun Durumu: Seyfi'nin sarhoşken karı kocaya verdiğini, plakayı almadığını ve arabasının markasını bilmediğini söylediği iddia ediliyor.
Konuşmacı, fuar meselesini hiç bilmediğini ve bunu duyunca şaşırdığını belirtiyor.
Seyfi'nin çocuğun yerine ne olduğunu sorulduğunda, konuşmacı "bizim seninle kan bağımız yok" diyerek cevap veriyor.
1:53:39Çocuğun Durumu ve Son Tartışma: Konuşmacı, çocuğun nerede olduğunu ve dört yaşındaki çocuğa ne yaptığını soruyor.
Seyfi, büyük bir hata olduğunu kabul ediyor ve çocuğun nerede olduğunu bilmediğini söylüyor.
Konuşmacı, otuz sene terk edip giderken ve dövdüğünde çocuğunu düşünmediğini, intikam almak istediğini iddia ediyor.
1:55:01Çocuğun Kaybolması ve Sorumluluk Tartışması: Hacer Hanım, çocuğun kaybolmasıyla ilgili sorumluluk tartışmasına girmektedir.
Hacer Hanım, çocuğun kaybolmasının kendisinin cezası olduğunu ve intikam almak istediğini belirtmektedir.
Konuşmacı, Hacer Hanım'ın çocuğun kaybolmasıyla ilgili hiçbir sorumluluk hissetmediğini ve "oğlum" demediğini vurgulamaktadır.
1:58:23Çocuğun Bırakıldığı Tarih ve Durum: Hacer Hanım, çocuğun bırakıldığı tarihi hatırlayamadığını, ancak Haziran ile Eylül arasında olduğunu belirtmektedir.
Konuşmacı, Hacer Hanım'ın çiftçi olduğunu ve mısır ekim tarihini bilmediğini sorgulamaktadır.
Hacer Hanım, mısır ekim tarihini bilmediğini, komşuların ekildiğini ve kendisinin tarlaya gitmediğini iddia etmektedir.
2:03:50Çocuğun Durumu ve Fuar Yolculuğu: Hacer Hanım, çocuğun üzerinde şort ve kısa kollu penye olduğunu hatırlamaktadır.
Çocuğun Adapazarı'ndan İzmit Fuarı'na bırakıldığı belirtilmektedir.
Hacer Hanım, fuara gitmek için köydeki dolmuş arabalarıyla gittiğini ve trenle İzmit'e ulaştığını anlatmaktadır.
2:08:25Fuar'daki Olaylar: Hacer Hanım, fuara vardıklarında çocuğu biraz dolaştıktan sonra bıraktığını belirtmektedir.
Çocuğun lunaparkta peynir atlı karınca oyununa bindirildiğini ve poğaça verildiğini anlatmaktadır.
Konuşmacı, Hacer Hanım'ın çocuğun kaybolmasıyla ilgili sorumluluğunu kabul etmediğini ve karakola bırakması gerektiğini vurgulamaktadır.
2:09:32Çocuğun Durumu Hakkında Tartışma: Konuşmacı, eşinin "bu çocuk yaşıyor mu?" diye sorduğunu belirtiyor.
Konuşmacı, çocuğun yaşıyor olduğunu ancak nerede olduğunu bilmediğini söylüyor.
Konuşmacı, çocuğun durumunu eleştiren kişiye karşı savunmasını yaparak, çocuğun terk edildiğini ve bakılamadığını iddia ediyor.
2:11:19Hacer Hanım'ın Teklifi: Hacer Hanım'ın çocuğu devlet yurduna verme teklifinde bulunduğu belirtiliyor.
Konuşmacı, bazı şeyleri karar veremediğini ancak dayanacak gücü kalmadığında karar verdiğini söylüyor.
Hacer Hanım'ın teklifinden kısa süre sonra çocuğun bırakıldığı belirtiliyor.
2:12:26Fotoğrafın Gerçek Kimliği: Konuşmacının gösterdiği ikinci fotoğrafın aslında Kocaelispor'un tribün lideri Serhat'ın fotoğrafı olduğu ortaya çıkıyor.
Serhat'ın 19 Mart 2017 tarihinde Kocaelispor taraftarları arasında çıkan kavgada boğazından bıçaklanarak hayatını kaybettiği belirtiliyor.
Konuşmacı, futbola ilgi duyduğunu ancak bu olayla ilgisi olmadığını iddia ediyor.
2:15:51Programın Sonu: Konuşmacı, çocuğun hayatını kaybettiğini ve Allah'ın rahmetini dilediğini söylüyor.
Fotoğrafın buraya gelmesinin anormal olduğunu belirtiyor.
Programı bitirirken izleyicilere iyi insanlarla karşılaşmalarını diliyor.

Kayıp İnsanlar ve Şüpheli Olaylar Programı

Yapay zekadan makale özeti

Yanıtı değerlendir