Yapay zekadan makale özeti
- Kısa
- Ayrıntılı
- Bu video, Erkan Bey'in kanalında yayınlanan, 24 yaşındaki uzman çavuş Halim'in Hakkari Yüksekova'da yaşadığı korkunç deneyimlerini anlattığı bir hikaye formatındadır. Hikayede Halim, Umut, komutan, astsubay, Erdal abi ve Sait abi gibi karakterler yer almaktadır.
- Video, Halim'in karakolda yaşadığı garip olaylardan başlayarak, Umut'un cin musallatına uğraması ve bunun ardından yaşanan korkunç olayları kronolojik olarak anlatmaktadır. Hikaye, bir hoca tarafından cinlerle mücadele edilmesi, cinlerin istedikleri bedelin ödenmesi ve Umut'un psikolojik zarar görmesiyle sona erer.
- Hikayede cinlerin insanların pisliklerini ve yiyecek artıklarını beslenerek mesken tuttuğu, intikam almak için onları rahatsız ettiği ve cin kabilist ile yapılan anlaşma gibi detaylar da yer almaktadır. Anlatıcı, izleyicilere çevreyi pis tutmamaları ve dikkatli olmaları konusunda uyarıda bulunmaktadır.
- 00:40Hakkari Yüksekova'da Görev
- Konuşmacı Halim, 24 yaşında uzman çavuş olarak Hakkari Yüksekova'da görev yapmaktadır.
- Bölgede kışın çok soğuk ve karlı olduğu için çatılara bile karın üzerinde yürüyerek çıkılır.
- Halim'in görevi santralde telefonlara bakmak ve kameradan etrafın gözetlemesini yapmaktır.
- 01:25İlk Karartı Görüntüsü
- Bir gece termal kamerayla etrafa bakınırken, yaşça büyük arkadaşı Gece Çavuşu Salih, kulenin etrafında bir karartı olduğunu söyleyerek kamerayı oraya çevirmesini istemiştir.
- Halim, kamerayı Salih'in söylediği yere çevirdiğinde uzun uzun göz gezdirmesine rağmen herhangi bir hareket gözüne takmamıştır.
- Salih, karanlıkta hareket eden bir şey gördüğünü ve emin olduğunu söylemiş, ancak Halim ona hayal gördüğünü düşünmüştür.
- 02:41Olayın Devamı
- Aradan üç haftaya yakın bir zaman geçtikten sonra, kule nöbetine giden kişilerin yerlerini değiştirmişlerdir.
- O kulede nöbete çıkan arkadaşlar geceleyin köpeğe benzer bir karaltı gördüklerini ama hayvandır diye pek üstünde durmadıklarını söylemişlerdir.
- O günün gecesinde sabaha karşı dört civarı silah sesi duyulmuş ve herkes çatışma çıkıyor düşüncesiyle mevzilerine geçmiştir.
- 03:40Umut'un Olayı
- Kuleye geldiklerinde arkadaşları Umut'u yerde nefes nefesi, yarı baygın ve kulağından hafif kan süzdür halde bulmuşlardır.
- Umut, termal dürbünü gözümden çektiğinde kulenin karşısında kendisini izleyen, ateş gibi kırmızı gözleri olan bir yaratık gördüğünü anlatmıştır.
- Umut, termal dürbün gözümdeyken onun ısını göremediği an korkusunun arttığını ve heyecanla ateş etmeye başladığını söylemiştir.
- 04:25Olayın Sonrası
- Umut'un anlatmasını bitirince diğer kuledeki arkadaşlara sorduğunda, onlar herhangi bir şey görüp duymadıklarını ama ateş sesi gelince ateş ettiklerini söylemişlerdir.
- Herkes Umut'a inanmamış gibi durmuş, Halim de pek inanmamıştır.
- İlerleyen bir haftada kayda değer pek bir şey olmadı, ancak Umut arkadaşının da hareketlerinde değişiklikler olmaya başlamıştır.
- 05:02Umut'un Değişen Durumu
- Umut kimseyle konuşmuyor, yemeğe gelmiyor ve içine kapanık bir ruh haline bürünmüştü.
- Umut değişik rüyalar görüyordu ve her gece rüyalarında kendisini, kardeşini veya ailesini paramparça eden bir varlık görüyordu.
- Umut'un durumu kötüleştiğinde, bir gün birinin boğazına sarılmış ve anlamadığı bir dilde konuşmaya başlamıştı.
- 07:29Umut'un Hastaneye Sevk Edilmesi
- Umut hastaneye sevk edildi ancak kimse onun sorununun ne olduğunu anlayamadı.
- Umut tekrar karakola döndüğünde herkes ona korkarak bakıyor ve onunla tek kalmamaya çalışıyordu.
- Umut geceleri bir yere kilitleniyor, dalıp gidiyordu ve bazen uykularından bağırarak uyanıyordu.
- 08:18Konuşmacının Rüyası
- Konuşmacı gece vardiyasında uykuya daldığında üzerine bir ağırlık hissetmeye başladı.
- Rüyasında yüzünün bir tarafı kızgın şişle dağlanmış, gözleri kıpkırmızı ve suratı çirkin bir yaratık gördü.
- Konuşmacı içinden güç bela bir şeyler okumaya başlayınca varlık duman gibi bir şey olarak odanın içinde dolanıp kayboldu.
- 09:32Abilerin Yardımı
- Konuşmacı durumu abilerine anlattı ve Said abisi, bu şerlilerin durduk yere etrafında dolanmadığını söyledi.
- Erdal abisi, olayın kendilerini aştığını ama tanıdık bir hoca olduğunu belirtti.
- Erdal abisi, Mardin'e Nusaybin Cin Tepesi'ne giderken arabanın kendiliğinden hareket ettiğini ve orada Müslüman bir cin taifesinin yardım ettiğini anlattı.
- 11:51Kulenin Dibindeki Olay
- O gece kulenin dibinde bir kadın ağlama sesi duyulmuş ve nöbetçi astsubaya bildirilmişti.
- Komutan nöbetçilere kulelerden konuşmacıyı izlemelerini söyledi ve kendisi de uzman arkadaşıyla oraya gitti.
- Komutan ve uzman arkadaşı gittikten sonra bir çığlık sesi duyuldu ve çevre aydınlatmaları açılıp kapanmaya başladı.
- 12:41Astsubay ve Uzmanın Yaralanması
- Astsubay ve uzman arkadaşı seke seke koşarak kapıya yöneldiler ve içeri çekildiler.
- Astsubay yaralamıştı ve uzun üç pençeli tırnak izleri vardı.
- Yaralarına pansuman yaptıktan sonra astsubay, kapıdan çıkıp oraya doğru giderken etraftan değişik sesler geldiğini anlattı.
- 13:38Korkunç Bir Karşılaşma
- Kulenin önüne geldiklerinde sırtı dönük ağlayan bir kadın gördüler.
- Kadının yüzü kıpkırmızı, yanıklar içinde, gri ile sarı karışımı acayip bir renkteydi.
- Kadının arkasında kıpkırmızı gözlü, pis sırıtan ve dişlerinin sivriliği belli olan bir keçi sürüsü vardı.
- 14:49Kaçış
- Kadın "Allah" diye bağırarak komutanı kolundan çekerek koşmaya başladı.
- Keçi sürüsü arkalarından koşarken nefeslerini enselerinde hissediyorlardı.
- Salih, yirmi dakika koştuklarını söylese de, aslında üç dakika geçmeden oraya vardılar.
- 15:36Korku ve Bekleyiş
- Komutan, birbirlerine yakın durmalarını ve sabaha kadar ayrılmamalarını söyledi.
- Abimgil ve hocanın gelmesine az zaman kaldığını düşünürken, yol temizlemede kullanılan araçların biri arıza yapmış ve diğeri belli bir mesafeye kadar yol temizlediğinden onların gelmesi akşam bulabilirdi.
- Akşam ezanı okunmaya başladığında, hatlar ara ara kesildiğinden abisiyle ulaşmaya çalışırken, abisi karakola on kilometre mesafede bir yerde yolda çakılı kaldıklarını anlattı.
- 16:27Yardım Planı
- Hava kararmış ve dışarısı buz gibiydi.
- Konuşmacı, arabada oturmalarını ve karda gidebilecek bir araçsa oraya onları almaya gelebileceğini söyledi.
- Hoca, buraya gelene kadar dua ederek, felak nas ve ayetel kürsi ayetlerini okuyarak gelmelerini, yolda ne olursa olsun durmadan devam etmelerini söyledi.
- 16:50Hoca'nın Yardımı
- Konuşmacı, karda kıyamette gelen bir hoca ile karşılaştığını ve onun hakkını nasıl ödeyeceğini sorduğunu anlatıyor.
- Hoca, "Allah razı olsun" demenin yeterli olduğunu söyleyip telefon kesildiğinde durumu astsubaya anlattı.
- Astsubay, yola uygun bir araç hazırlatmasını söyledi ve konuşmacı, hoca ile birlikte yola çıktı.
- 17:45Yolda Karşılaşılan Gariplik
- Arabayı kullanan arkadaş, yolun kenarında bir araç ve üç kişi olduğunu fark etti, ancak bu kişilerin yüzleri yere dönük ve yeri izliyordu.
- Konuşmacı, komutana durmamalarını söyledi ve telefonla aramaya çalıştı ancak hat düşmüyordu.
- Komutan, el fenerini kullanarak seslendi ancak tepki alamadı, konuşmacı "abi" diye bağırdığında varlıklar döndüler.
- 19:15Varlıkların Tehlikesi
- Varlıklar, gözlerinin içleri alev alevlenen, korkutucu bir nefretle pür dikkat bize bakıyorlardı.
- Astsubay "bas gaza" diye bağırdığında, varlıklar şekil değiştirip kurt gibi değişik bir yaratığa dönüştüler.
- Varlıklar, karın ve sisin içinde koşturarak peşlerinden geldi ve sayıları giderek arttı.
- 20:31Dua ile Kurtuluş
- Konuşmacı, bildiği tüm duaları okumaya başladı ve bağıra bağıra dua okumaya başladıklarında varlıklar çığlıklar atıp gözden kayboldu.
- Araç, korkuyla hızla ilerledi ve abileri aracın yanına yaklaşınca, astsubay el fenerini hoca yüzüne tutup "euzü besmele çekin" dedi.
- Hoca, gülerek "merak etmez kardeşim, biz seni yemeyiz" dedi ve orta boylu, hafif sakallı, 50-55 yaşlarında, nur yüzlü, güven veren bir insandı.
- 21:37Karakola Dönüş
- Konuşmacı, durumun kötü olduğunu ve Umut'un zaptedilemediğini, ellerini bağladıklarını ve arkadaşlarına dua okumalarını söylediklerini anlattı.
- Hoca, "Allah'ın izniyle bu durumu çözeceğiz" dedi ve bu sözü konuşmacının içini ısıttı.
- Hoca, araç harekete geçmeden karakola gidene kadar okumasını kesmedi ve sağ salim, kazasız belasız karakola geldiler.
- 22:24Hoca'nın Mühürleme İşlemi
- Hoca, arabadan indikten hemen sonra binanın etrafını elindeki poşetteki bir tozla çevirmeye başladı.
- Hoca, "Bu tozla bu binayı mühürledim, bina içine giremezler ama sizde bu beladan kurtulana kadar bu çevrelediğim tozun dışına çıkmayın" dedi.
- Hoca, dünkü astsubay olayını ve buraya gelirken başlarından geçenleri anlattıktan sonra, astsubayın cevşen'deki Kur'an ayetleri sayesinde korunduğunu söyledi.
- 23:37Varlıkların Gelme Sebebi
- Hoca, kulenin içine girip dışarıya baktıktan sonra, "Onların burada olmasının sebebi hepinizsiniz" dedi.
- Dışarıda yerlerde idrar yapılmış su şişeleri, kola, cips kapları ve yiyecek artıkları vardı.
- Hoca, "Onlar pis ve kirli yerleri mesken tutarlar, yediğiniz yiyeceklerin artıklarıyla beslenirler, siz onlara bunları atarak onların buraya gelmesine yol açmışsınız" dedi.
- 25:29Hoca'nın Gece İşlemi
- Gece olmuştu, hoca odanın ışıklarını kapattı ve çantasındaki mumları yakıp Umut'u odanın ortasına oturttu.
- Hoca, Umut'un üzerine örtü örttü, parmağına bıçakla çizik attı ve bakır kaptaki suyun içine damlattı.
- Hoca, anlamadıkları dilde fısıldamaya başlayınca bakır tas içerisindeki su fokurdamaya, Umut da titremeye başladı.
- 26:23Şerli ile Mücadele
- Hoca bağırarak okumaya başladığı anda Umut'un titremesi durdu ve hoca, konuşmacıya ve komutanına Umut'un kollarından tutmalarını işaret etti.
- Şerli, kalın ve hırıltılı bir sesle "Seni pis bataklık balçığı, o benim, onu benden kim sağlamaz?" diye bağırdı.
- Hoca, "Seni haris cinlia, hemen terk et bu bedeni, yoksa son olmaz" dedi ve şerli, "Sen mi bana zarar vereceksin aciz çamur, yoksa bu kolundan tutturdukların mı bana zarar verecek?" diye karşılık verdi.
- 27:10Şerli'nin İntikam Planı
- Şerli, "Ey Adem'in soyu, sen bilmez misin bizim nerelerde yaşadıklarımızı, pisliklerini ortalığa saçarak onlar bizim buralara gelmemize sebep oldular" dedi.
- Şerli, "Bu vücuda girdiğim balçık, benim çocuğumun üzerine elinde tuttuğu bir şeyle idrarını döktü, çocuğun üzerine çok kötü yaralar açtı, neredeyse ölecekti" dedi.
- Şerli, "Benim çocuğum ne yaşadıysa onlarda yaşayacak, onlarda acı çekecek" diye bağırdı.
- 28:24Cinniada Karşılaşma
- Hoca, Umut'un vücudundaki şerliğe seslenerek onların alemini göremeyeceğini ve yaşadıkları yeri bilemeyeceğini söyledi.
- Şerli, pencereden dışarıdaki mahşeri kalabalığı göstererek "senin bize gücün yetmez ey Adem'in soyu" diyerek tehdit etti.
- Karakolun köpeklerini içerde bir odaya almışlardı, ancak dışarıda dolanan köpeklerden birkaçının gözleri önünde parçalara ayrılıp kafası cama fırlatıldı.
- 29:37Hoca'nın Müdahalesi
- Dışarıdan taşlar ve cisimler yağmur gibi yağmaya başladı, ancak binada koruma olduğu için yaklaşamıyorlardı.
- Hoca, kendinden emin bir ifadeyle "korkmayın kardeşlerim" diyerek dünyaya dönerek "güç Allahtandır ey melun" diyerek bağıra bağıra bir şeyler okumaya başladı.
- Hoca'nın konuşması sırasında dışarıdaki mahşeri kalabalık korkunç sesler çıkartıp kaçışmaya, icerdeki cinniada çığlıklar atıp feryat etmeye başladı.
- 30:49Cinniada'nın Sonu
- Hoca, "öleceksin, çık bu bedenden" diye bağırdı, ancak Şerli "bedel ödenene kadar çıkmam" dedi.
- Hoca başka bir dilde cinle hararetli konuşmaya devam etti ve bu konuşma sabaha karşı hava aydınlanmaya yakın bitti.
- Umut bir anda yere yığıldı, ağzından kara bir duman çıkıp odanın karanlık bir tarafına ilerleyip kayboldu.
- 31:19Kurtuluş ve Bedel
- Hoca, "içeri çağırabilirsiniz arkadaşları" dedi ve içeri girdiklerinde Umut yerde baygın, hoca bitkin ve terlemiş, abiler bembeyaz olmuştu.
- Hoca, "kurtuldu çok şükür" dedi ve cinlerin karşılığında yüz kargaleşi ve yüz kara keçi istediklerini açıkladı.
- Hoca, "onlar buralardan uzak durmanın bedeli olarak bizden yüz kargaleşi ve yüz kara keçi istediler" dedi.
- 32:34Umut'un Hikayesi
- Umut, nöbetin uzunluğundan dolayı sıkıştığını ve su içtiğim şişenin bir tanesini ihtiyacımı giderip kuleden aşağı döktüğünü anlattı.
- Hoca, "böyle şeylere dikkat edin, her bulduğunuz yere tuvaletinizi gidermeyin" dedi.
- Hoca, keçinin parçalarını gömerken okuyacağı duayı bir kağıda yazıp Umut'a uzattı ve "yedi defa okuyacaksın" dedi.
- 33:39Sonuç ve Ders
- O zamanlardan sonra karga leşlerini ve keçileri ıssız bir vadide bıraktılar.
- Umut, hocanın dediklerini bir hafta boyunca eksiksiz bir şekilde yerine getirdi, ancak psikolojisi zarar gördüğü için bir ay sonra başka bir birliğe tayini çıktı.
- Hikaye, çevreyi pis tutmamak ve bir yere bir şeyler atarken iki defa düşünmek gerektiğini vurgulayarak sona erdi.