• Yapay zekadan makale özeti

    • Bu video, Umut Işığı Vakfı'nın kurucusu Faruk Demiralp'in (55 yaşında) bir kasabada paslı bir kafesin içinde kilitli kalan dört yaşındaki Duru adlı bir kız çocuğunu kurtarma sürecini anlatan dramatik bir hikaye anlatımıdır.
    • Video, Faruk'un kasabasına yeni bir tedavi merkezi için arsa incelemesi yaparken Duru'yu keşfetmesiyle başlayıp, onu kurtarma çabalarını, ruhsal iyileşme sürecindeki sessiz iletişimini ve sonunda Duru'nun velayetini almak için mahkemeye başvurmasını kronolojik olarak anlatmaktadır. Hikaye, Duru'nun travma sonrası iyileşme sürecini, Faruk'un ona verdiği destek ve sonunda kendi hayatını yönetme mücadelesini konu almaktadır.
    • Hikayede ayrıca Duru'nun ebeveynleri Ertan ve Gülseren Özbay, Umut Işığı Vakfı'nın baş avukatı Cengiz Kurtaran ve doktor Belgin Sarısoy gibi karakterler de yer almaktadır. Video, "bazen kalmak en sağlam korumadır" mesajıyla sonlanmakta ve hala kafeslerde yaşayan çocuklar olduğunu vurgulamaktadır.
    Bir Milyarderin Keşfi
    • Dört yaşındaki bir kız çocuğu, aylar boyunca sessiz bir kasabada paslı bir kafesin içinde kilitli kaldı.
    • Kimse sormadı, kimse bir şey demedi, ta ki bir milyarder yol kenarındaki bir benzin istasyonunda durup bir fısıltı duyana ve arkasını dönene kadar.
    • Faruk Demiralp, 55 yaşında, Umut Işığı Vakfı'nın kurucusu ve bir milyar derdi gümüşlere, kasabasına yeni bir tedavi merkezi için arsa bakmaya gelmişti.
    00:26Kafesin İçindeki Çocuk
    • Hayat onu arsayı görmeye değil, bütün kasabanın sırt çevirdiği bir kafesin yanına oturtmaya getirmişti.
    • O kafesin içinde Duru vardı, dört yaşındaydı, zayıf ve sessizdi, unutulmuş bir nesne gibi öylece oturuyordu.
    • Faruk Demiralp paltosunu çıkardı, demir parmaklıkların üzerine serdi ve gözlerinden öfke saçılıyordu, sonra yalnızca "o bir hayvan değil, bir çocuk" dedi.
    01:01Gümüşlerdeki Kasabanın Durumu
    • Gökyüzü kül rengindeydi, siyah bentli ve ağır ağır gümüşlereye giriyordu.
    • Küçük bir kasabada her sesin duyulabilmesi için izin alması gerekiyordu.
    • Kış burada kar getirmezdi, sadece kemikleri sızlatan bir rüzgar ve insanın ruhuna işleyen bir soğuk bırakırdı.
    01:30Faruk Demiralp'in Görevi
    • Faruk Demiralp, Umut Işığı Vakfı'nın kurucusu olarak psikolojik travma yaşamış çocuklar için merkezler inşa eden sivil toplum kuruluşunun bir sonraki durağı için Gümüşlerdeki arsa önerisini incelemeye gelmişti.
    • Faruk 55 yaşındaydı, şakaklarından gümüş teller gibi inen saçlarıyla çok konuşan biri değildi.
    • Araba, tabelasız gri ahşap bir binanın önünde durdu, eski bir benzin istasyonu ve yıpranmış bir pompa vardı.
    02:36Kasabanın Güneyindeki Arsa
    • Faruk, kasabanın güneyindeki arsayı sormak istemişti.
    • Tezgahtar, Çınar Sokak'ın sonunda gri karavanın arkasında bir kız çocuğu kilitliymiş bir barakada, arka bahçede olduğunu söyledi.
    • Faruk başka soru sormadı, sadece başını hafifçe eğdi ve Çınar Sokağa götürülmesini istedi.
    03:35Çınar Sokak'a Yolculuk
    • Araba u dönüşü yaptı, küçük taşlı bir yola saptı ve benzin istasyonunu ve vitrin arkasından atılan tedirgin bakışları arkasında bıraktı.
    • Çınar Sokak'taki evler kasaba merkezindekilerden bile daha seyrek ve harap durumdaydı, pencereler kontrplaklarla kapatılmıştı.
    • Yolda bir virajdan sonra genişlediğinde gri renkli eski bir karavan ortaya çıktı, ne bir kapı numarası vardı, ne posta kutusu.
    04:35Barakadaki Çocuk
    • Faruk, karavana doğru yürümeye başladı, ne telaşlıydı ne de ürkek, ama attığı her adım belirgin bir amaç taşıyordu.
    • Yaklaştıkça yapı netleşti, tellerden ve tahtalardan alelacele yapılmış, eğri büğrü ama yine de bir kafesi bu ve içinde bir çocuk vardı.
    • Çocuk ağlamıyordu, seslenmiyordu, kimseye bakmıyordu, sadece dizlerini karnına çekmiş şekilde öylece oturuyordu, gözleri boştu.
    05:25Aile Üyeleriyle Karşılaşma
    • Karavanın kapısı gıcırdayarak açıldı, elinde yarıya kadar içilmiş bir sigara tutan bir kadın çıktı, gözleri yorgun ve ilgisizdi.
    • Kadın, çocuğun kendine zarar verdiğini ve kafesin koruma amaçlı olduğunu söyledi.
    • Kadının arkasından ağır alkol kokusu olan bir adam daha çıktı, alaycı bir gülümsemeyle konuştu ve çocuğun artık çocuk olmadığını, sadece yük olduğunu söyledi.
    06:08Faruk'un Kararı
    • Faruk, gözleri yüksek sesle bağırmıyordu ama içinde bir şey vardı ki, ikisini de bir anda susturdu.
    • Paltosunu çıkardı, dikkatle katladı ve barakanın yanına yürüdü, kapıya vurmadı, ismini söylemedi.
    • Derin, kararlı ve sakin bir ses tonuyla konuştu: "O vahşi bir hayvan değil, bir çocuk ve bunun devam etmesine izin vermeyeceğim."
    06:57Barakadaki Çocuğun Durumu
    • Baraka paslı tel örgüler ve kırık tahtalardan oluşmuştu, yaklaşık bir buçuk metre yüksekliğindeydi ve üstü açıktı.
    • İçerideki kız en fazla dört yaşında olmalıydı, o kadar zayıftı ki giysileri üstünde bol duruyordu.
    • Siyah saçları alnına ve ensesine yapışmıştı, ağlamıyor, bağırmıyor, Faruk'a bile bakmıyordu, dizlerini karnına çekmiş, çenesini dizlerine yaslamıştı, gözleri açıktı ama bomboştu.
    07:36Aile Üyelerinin Açıklamaları
    • Karavanın kapısı yeniden gıcırdadı, kadın tekrar dışarı çıktı, elinde hala sigara vardı, parmak arası terliklerinin sesi çürümüş tahta merdivenlerde yankılanıyordu.
    • Gülseren Özbay, otuzlarının ortalarında ve Duru'nun halasıydı, sesi kısık ve sertti.
    • Gülseren, çocuğun sorunları olduğunu, kendine zarar verdiğini, kilitlemek istemediklerini ama başka ne yapabileceklerini bilmediklerini söyledi.
    08:25Faruk'un Sorgulaması
    • Faruk Demiralp ona döndü, sert değil ama doğrudan bir bakışla.
    • "Bir çocuğa yardım etmek onu kafese kapatmak mıdır?" diye sordu.
    • Gülseren sigarasından bir duman üfleyerek bakışını kaçırdı.
    08:44Ertan Özbay'ın Tepkisi
    • Tam o sırada karavanın kapısında ikinci bir figür belirdi, Ertan Özbay, yani Gülseren'in kocası kırk yaşlarında, gömleğinin üst düğmeleri açık, göbeği belirgin, elinde ucuz bir bira kutusu tutuyordu.
    • Gözleri kan çanağı gibiydi, sesi alkolden boğuk ve peltekti.
    • "Sen kendini ne sanıyorsun? Kahraman mı? O çocuk bozuk, zorla yedirmezsen yemek yemez, konuşmaz, seni görünce bile tepki vermez. Artık çocuk değil yük." dedi alayla.
    09:27Faruk'un Kararı ve Polis Çağrısı
    • Faruk Demiralp uzun paltosunu çıkardı, ikiye katladı ve kafese doğru yürüdü, Gülseren bir adım geri çekildi, Ertan kaşlarını çattı.
    • Faruk paltosunu kafesin demir parmaklıklarına dikkatlice yerleştirdi, sanki uzun zamandır kirletilmiş bir şeye saygı örtüsü seriyordu.
    • "O bir çöp değil, vahşi hayvan değil, o bir çocuk" dedi, Ertan sert ve kuru bir kahkaha attı.
    10:08Faruk'un Son Kararı
    • Faruk ilk kez doğrudan Ertan'ın gözlerinin içine baktı, gözlerinde öfke parlıyordu ama bu hakarete uğramış birinin öfkesi değil, dünyanın bu duruma nasıl izin verdiğini duyduğu öfkeydi.
    • "Ne hakk'a ihtiyacım var, ne izne. Ben buraya izin istemeye gelmedim" dedi yavaşça.
    • Ertan bir adım ileri atmak üzereydi ama Gülseren kolundan tutup onu durdurdu, hiçbir şey demedi, sadece başını hafifçe salladı, gözlerinde ilk kez bir korku belirmişti.
    10:39Faruk'un Çocuğa Yaklaşması
    • Faruk birkaç ev ötedeki arabaya döndü, şoföre el etti, ardından telefonunu çıkarıp arama yaptı.
    • Üç avukat, bir psikolojik destek ekibi ve bir kamera istiyorum dedi, telefonu kapattıktan sonra tekrar kafese döndü.
    • Bu sefer kimse onu durdurmadı, Duru hala kıpırdamamıştı, gözünü bile kırpmamıştı, Faruk onunla aynı hizaya gelecek şekilde diz çöktü.
    11:06Çocuğun Sorusu
    • Faruk parmaklıklara dokunmadı, adını söylemedi, sadece sessizce gözlerinin içine baktı.
    • Bir süre sonra Duru başını hafifçe yana eğdi, yüzünde ne umut vardı, ne korku, sadece sessiz bir soru: "Sen de mi gideceksin? Diğerleri gibi?"
    • Faruk bunu anladı, derin bir nefes aldı, bakışını ondan ayırmadan sakince konuştu: "Bilmiyorum, kim seni yalnız bıraktı? Ama onlardan biri değilim."
    11:44Polislerin Gelişi
    • Yaklaşık yirmi dakika sonra polis geldi, üzeri soyulmuş boyayla kaplı eski bir devriye arabası yavaşça sokağa döndü.
    • Sirenler çalmıyordu, aracın içinde iki yerel polis vardı, orta yaşlı, daha çok sıkılmış gibi görünen adamlar.
    • Direksiyondaki şişman elli 'li yaşlardaki adam komiser Yavuz Karaca'ydı, yanında oturan ise daha genç, otuzbeş yaşlarında, soğuk yüzlü komiser yardımcısı Onur Ateş.
    12:36Kafeste Bulunan Çocuk
    • Faruk Demiralp, özel bir durumla ilgili ihbar alarak Yavuz Ertan ve Gülseren Özbay'ın bahçesindeki kafesin kenarında duran Faruk'u ziyaret ediyor.
    • Kafesin içinde yasadışı şekilde kilitlenmiş bir çocuk bulunuyor ve Faruk, bu durumun yasal olarak müdahale edilmesi gerektiğini belirtiyor.
    • Faruk, Umut Işığı Vakfı'nın baş avukatı Cengiz Kurtaran ve bir kameramanla birlikte gelip, kameranın her şeyi kaydettiğini ve müdahale edilmezse görüntülerin Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderileceğini söylüyor.
    14:43Çocuğun Kurtarılması
    • Onur Ateş, kafese doğru yürüyerek içerideki küçük kıza dikkatle bakıyor ve Faruk'a "eğer hiçbir şey yapmazsak biz de bu işin parçasıyız" diyerek müdahale etmesini istiyor.
    • Faruk, çocuğun esirgemeyi ara, sağlık çağırmasını ve protokole göre ilerlemelerini söylüyor.
    • Kafesin kilidi açıldığında, küçük kız (Duru) Faruk'a bakıyor ve Faruk diz çökerek ona güvenmek zorunda olmadığını ama kilitli kalmayı hak etmediğini söylüyor.
    16:36Duru'nun Arabaya Taşınması
    • Duru, Faruk'un kollarını etrafına sararak onu kucağına alıyor ve kafesten çıkarıyor.
    • Faruk, Duru'yu arabaya bindirip yan koltuğa oturtuyor, emniyet kemerini bağlayıp üzerine paltosunu örtüyor.
    • Faruk, Duru'ya "bilmiyorum seni ilk kim terk etti ama o kişi ben olmayacağım" diyerek onu sakinleştirmeye çalışıyor.
    17:59Ruhsal İyileşme Merkezi
    • Araba, Ankara'nın güney eteklerinde Gümüşlere'den yaklaşık üç saatlik mesafedeki Ruhsal İyileşme Merkezi'ne varıyor.
    • Merkez, gösterişli tabelaları olmayan, gri kış ağaçlarının arasında sessizce duran beyaz boyalı küçük bir bina.
    • Faruk, Duru'yu özel bir odaya alıyor ve orada doktorlar, hemşireler ve sosyal hizmet uzmanları hazır bekliyor.
    19:22Faruk'un Günlük Ziyareti
    • O günden sonra Faruk Demiralp her gün aynı saatte (17:00) Duru'nun odasının kapısının önündeki koridordaydı.
    • Hemşirelerden sonuç istemedi, rapor sormadı, terapilere müdahale etmedi, sadece ahşap sandalyeye oturup kahverengi deri evrak çantasını dizlerine koyuyordu.
    • Faruk'un varlığı bir yöntemdi; travma geçirmiş çocukların bir kurtarıcıya değil, terk etmeyen birine ihtiyacı vardı.
    20:01Duru'nun Durumu
    • Üçüncü gün küçük kızın ismi öğrenildi, Duru hala konuşmuyordu, ağlamıyordu, bağırmıyordu ve hiçbir tepkisi yoktu.
    • Terapistler oyun terapisi, resimle iletişim ve hareketle temas gibi birçok yöntemi denedi ama sonuç alınamadı.
    • Doktor Belgin Sarısoy, istismar görmüş çocuklarla yirmi yılı aşkın süredir çalışan bir uzmandı ve tepkilerin geç gelmesinin umutsuzluk değil, travmanın güven yapısını derinlemesine zedelediğinin bir işareti olduğunu biliyordu.
    21:29Duru'nun İlk Tepkisi
    • İlk hafta geçti, hiçbir şey değişmedi ve Duru aynı hareketsizlikle kalmaya devam etti.
    • Duru neredeyse hiç uyumuyordu ya da uyumanın terk edilmek demek olduğuna inanıyordu ve mutlak sessizliğe karşı son derece hassastı.
    • Tek bir şeye tepki verdi: Faruk'un saat 17:00'deki ayak seslerine; o saatte kalp atışları yavaşlıyordu, kapıya yaklaşmıyordu ama ondan da uzak durmuyordu.
    22:30Duru'nun İlerleyişi
    • Bir gün bir hemşire rapor etti: Duru kapı açıldığında üç kez baktı, bu onun ilk isteyerek yaptığı hareketti.
    • Faruk yine içeri girmedi, hala koridordaki sandalyede oturuyordu ve dizlerinde kahverengi deri evrak çantası vardı.
    • İkinci hafta Faruk'a daha uzun süre kalma izni verildi ve günün sonunda gitmek üzereyken kapıdan çok hafif bir ses geldi: bir menteşenin gıcırdaması.
    23:20Duru'nun İlk Resmi
    • Kapı biraz aralandı ve içeride Duru ayakta duruyordu, gözlerinde hala ifade yoktu ama bu sefer bir şey farklıydı.
    • Duru birkaç saniye orada öylece durdu, sonra yavaşça kapıyı kapattı, ne ses çıkardı, ne işaret verdi ama bu Faruk için yeterliydi.
    • Ertesi gün Faruk geldiğinde, ahşap sandalyesinin üzerinde düzgünce bırakılmış bir kağıt vardı; pastel boyalarla çizilmiş, titrek ve orantısız çizgilerdeki bir resim.
    25:24Resmin Anlamı
    • Resimde bir adam ve bir küçük kız yan yana oturuyorlardı, ne el ele tutuşuyorlardı ne de sarılmışlardı, sadece yan yana.
    • İkisi arasında defalarca üst üste çizilmiş küçük bir kırmızı kalp vardı ve kağıt neredeyse yırtılmak üzereydi.
    • Faruk kağıdı iki eliyle aldı, uzun süre baktı, koridorda başka kimse yokken kağıdı sessizce katladı ve ceketinin iç cebine yerleştirdi.
    26:10Faruk ve Duru'nun İlk İletişim
    • Faruk, ses yalıtımlı kapının önünde otururken, Duru kapıdan göz ucuyla bile bakmadı.
    • Faruk, Duru'nun ses yalıtımlı kapının ve sarı ışığın ardında onu dinlediğini biliyordu.
    • Çok uzun süre görünmez kalmış bir çocuk için bakışların buluşması bile gerçek bir başlangıçtı.
    26:52Duru'nun İlk Mesajı
    • Ertesi gün Faruk yine tam zamanında geldi ve kapı hafifçe aralandığında, Duru orada değildi ama kapının aralığından küçük bir oyuncak bebek dışarı itildi.
    • Bebek sırtı kapıya dönük şekilde bırakılmıştı, yüzü ise tam Faruk'a bakıyordu.
    • Faruk oyuncağı almadı, sadece hafifçe öne eğildi ve "Ben hala buradayım" dedi.
    27:55Terapi Sürecinin Değişimi
    • Doktor Belgin Sarısoy, durumun dosyasına "bağlantı durumunda değişim" ve "proaktif sözel olmayan iletişim" satırlarını ekledi.
    • Terapi sürecinin dışında gerçekleşen iletişim sadece düzenli olarak bulunan kişi olan Faruk Demiralp ile kurulmakta.
    • Doktor Belgin, uzun süre hapsedilmiş çocuklar bakım ile kontrolü birbirinden ayırt edemez hale gelir, ama Duru onu seçti çünkü onu kurtardığı için değil, onu zorlamadığı için.
    28:37Duru'nun İkinci Mesajı
    • Üç gün sonra bir başka çizim ortaya çıktı, bu kez sandalye üzerine bırakılmamıştı, kapının iç kısmına, sadece Faruk'un görebileceği bir yere yapıştırılmıştı.
    • Çizimde boş bir sandalye vardı, sandalyenin üzerinde bir evrak çantası, yanında bir duvar ve duvarın üstünde çizilmiş iki göz vardı.
    • Faruk bir çizimle cevap vermedi, sadece her gün aynı saatte gelmeye devam etti ve ayrılma vakti geldiğinde kapının koluna hafifçe dokunup sonra çekti elini.
    29:37Duru'nun İlk Dışarı Çıkışı
    • Bu varlık onu açılmaya zorlamıyordu, sadece bir seçim yapma imkanı sunuyordu.
    • Haftanın sonuna doğru Duru ilk kez odadan dışarı adım attı, Faruk o gün gitmişti.
    • Duru kapıyı açtı, boş koridora çıktı, yavaşça ilerleyip boş sandalyeye oturdu ve birkaç dakika sonra tekrar odasına döndü.
    30:21Duru'nun Gece Kabusları
    • Gece farklı değildi, tedavi odasının pencerelerinden rüzgar hafifçe esiyordu, duvardaki saat tik tak ediyordu ve gece lambası yumuşak sarı ışığını yayıyordu.
    • Duru uyuyamıyordu, ince bir battaniyeye sarılmış, yatağın bir köşesinde kıvrılmıştı.
    • Duru gözlerini kapattı ama tam uykunun ucuna dokunduğu anda kısa ve kesik bir çığlıkla irkildi, sırtı terden sırılsıklam olmuştu ve gözleri korkuyla büyümüştü.
    31:25Faruk'un Yardımı
    • Gece yarısına yakın Faruk Demiralp çağırıldı, üzerinde şık kıyafetler yoktu, sade bir kazak giymişti ve yüzü uykusuzluktan biraz solgundu ama gözleri çok canlıydı.
    • Faruk yatağın yanındaki sandalyeye oturdu, ne çok yakındı, ne de soru sordu, sadece oradaydı.
    • Faruk, korkuyu avutmak için değil, sessizliği paylaşmak için konuştu: "Ben de senin yaşındayken kabuslarım olurdu."
    32:19Faruk'un Kendi Hikayesi
    • Faruk, o zamanlar yaşadığım evin camları yoktu, odamda sadece sarı bir ampul vardı ve her gece yattığımda kapının ardında bir şeyin beklediğini hayal ederdim.
    • Faruk, kendi kendine bir hikaye anlatırdı, yatağın ucunda biri varmış gibi hayal ederdi, büyümüş biri, o kişi söylediğim her şeyi dinlermiş gibi.
    • Faruk yerinden kalktı ama çıkmak yerine odanın kapısına gitti, kapının yanına, duvara sırtını dayayarak yere oturdu ve ellerini dizlerinin üstüne koydu.
    33:35Faruk'un Desteği
    • Faruk, "Ne gördüğünü bilmiyorum rüyanda ama rüyadan bir şey seni kovalamaya kalkarsa, Faruk Demiralp önce benimle uğraşmak zorunda, ben buradayım" dedi.
    • Bir saat sonra Duru yeniden uyudu, bu kez omuzları kasılmamıştı, ellerini sıkmamıştı, yan yatmıştı ve yüzü biraz yumuşamıştı.
    • Faruk hala oradaydı, uyumuyordu ama yorgun da değildi, bir zamanlar kimsenin yanında oturmadığı çocukken, şimdi bir yetişkindi.
    34:15Faruk'un Ziyareti
    • Duru, Faruk'un kapının yanında değil, yatağın yanındaki sandalyede oturduğunu ve yanında ortadan katlanmış bir kağıt olduğunu fark eder.
    • Kağıtta "Bir dahaki sefere daha güzel bir rüyanın hikayesini anlat bana olur mu?" yazısı ve bir yetişkin ile bir çocuğun yatağın iki ucuna oturmuş, aralarında ilerlemeye çalışan ama geçemeyen siyah bir gölge çizimi vardır.
    • Duru, yeni haftanın üçüncü sabahında Faruk'un saat 17:00'da geldiğini ve bu kez uzun gri bir kaban ve ince bir yün atkı giydiğini görür.
    36:52Duru'nun İlk Konuşması
    • Öğleden sonra terapi seansında Duru, doktorun "Çizmek zorunda değilsin" dediğinde hareket etmeden başını hafifçe yana eğerek "Faruk" kelimesini fısıldar.
    • Doktor Belgin Sarısoy, Duru'nun hayatındaki ilk gerçek güvenlik hissine bağladığı kişi olduğunu anlar ve Faruk'a haber vermek yerine Duru'nun isterse kendisinin anlayacağını söyler.
    • Ertesi gün Faruk, sandalyesinin kenarında silik ama belirgin bir el izi bırakarak daha yakına oturur ve Duru'nun kalbinde ilk kez bir şey sessiz değildir.
    40:25Duru'nun İlerlemesi
    • Bir hafta sonra Duru, Faruk'a "Senden korkmuyorum" yazısını içeren bir resim verir ve Faruk, sandalyesine oturduğunda evrak çantasını dizine koymaz, yere bırakır.
    • Haftanın ortasında Duru, terapi odasına kendi başına yürür ve Faruk'a kıyafet seçmek istediğini söyler, bu Duru'nun ilk kez yaptığı özgür bir istektir.
    • Faruk, yanında büyük bir bez torba getirir ve içinde sekiz farklı tişört vardır; Duru yeşil dinozorlu sweatshirt giyer ve Faruk ona ofisinin anahtarını verir.
    46:05Faruk'un Kararı
    • Doktor Belgin Sarısoy, raporuna "Duru, kimliğini kendi seçimiyle tanımlıyor, tepkiyle özerkliği ayırt edebiliyor" satırını yazar.
    • Faruk, merkezden her çıkışında taşıdığı korkudan bahsetmez, hala her öğleden sonra koridordaki bankta oturur ve elini açık şekilde sandalyeye koyar.
    • Faruk, Duru'nun tam ve geri dönüşsüz velayetini almak için avukatını arar ve Gümüşdere'ye geri döner, çocuk hakları konusunda deneyimli asistanıyla birlikte Duru'nun düşüşünü kaydeden sağlık ocağından, marketten ve komşudan bilgi toplar.
    48:55Faruk'un Hazırlıkları
    • Asuman tüm verileri (fotoğraflar, ifadeler, fişler, tıbbi belgeler) Cengiz'e teslim etti.
    • Faruk, geçmişe bir daha bakmak zorunda kalmayacak şekilde dosyayı hazırladı.
    • Faruk, Duru'ya hiçbir şey söylemeden koridorda sandalyede oturmaya devam etti ve her şeyi onun kendi hızında seçmesine izin verdi.
    49:36Mahkeme Kararı
    • Bir sabah Doktor Belgin Sarısoy, Faruk'un yanına mahkeme kararıyla geldi.
    • Kararda "tam ve geri alınamaz velayet yasal veli Faruk Demiralp" yazıyordu.
    • Belgin fazla bir şey söylemeden dosyayı masanın üstüne bıraktı ve Duru'nun bir gün geçmiş kayıtlarına baktığında birinin gitmediğini göreceğini söyledi.
    50:11Duru'nun Rüyası
    • O akşam Duru, arka bahçedeki bankta Faruk'un yanında otururken bir rüyasını anlattı.
    • Rüyada koşuyordu, arkasında kafes vardı ve Faruk yolun sonunda duruyordu.
    • Faruk, kafesin bir daha Duru'yu asla takip edemeyeceğini onayladı.
    50:49Duruşma Salonu
    • Duruşma salonu büyük değildi, soğukta değildi ve sadeydi.
    • Duru orada değildi, ona yük diyen yüzleri görmek zorunda değildi.
    • Faruk en başından karar vermişti: bu duruşma Duru için değil, herkesin görmezden geldiği sessizlik için yapılacaktı.
    51:32Sanık Masası
    • Ertan Özbay, sanık masasında buruşuk beyaz bir gömlek ve yamuk bir kravatla oturuyordu.
    • Yanında gülseren Özbay oturuyordu, dagnaşık sarı saçları ve elinde sürekli salladığı plastik su şişesi vardı.
    • Umut Işığı Vakfı'nı temsil eden avukatlar, kırk yedi sayfalık tıbbi raporu sundular.
    52:01Duruşma Süreci
    • Avukat Cengiz Kurtaran, Ertan ve Gülseren Özbay'ın durumunu BT taramaları, kan testleri, psikolojik analiz sonuçları ve travma sonrası stres bozukluğu gibi belgelerle destekledi.
    • Ertan, Duru'nun vahşi olduğunu ve normal çocuklara benzemediğini, kimse onlara bu tarz çocukları nasıl yöneteceklerini öğretmediğini belirtti.
    • Gülseren, Duru'yu dövmediklerini, sadece onu korumak istediğini, kafasını duvara vurduğunu ve ellerini ısırdığını, kendine zarar vermesinden korktuklarını söyledi.
    53:20Faruk Demiralp'in Tanıklığı
    • Faruk Demiralp, ana tanık olmak için sahneye çıkmadı, ancak konuşması istendiğinde kağıt taşımadan, dosya tutmadan ayağa kalktı.
    • Faruk, Duru'ya vahşi çocuk diyemeyeceğini, onun ihtiyacı olan şeyin oturabileceği bir sandalye, seçebileceği bir tişört ve gitmeyen bir insan olduğunu belirtti.
    • Faruk, komşular, sağlık ocağındaki görevliler, hemşireler ve anaokulu öğretmenlerinin geçmişte bir şeylerin yanlış olduğunu biliyordu ama kimse gelmediğini, Duru'nun inanılmayı, duyulmayı ve gerçek bir birey olarak tanınmayı hak ettiğini vurguladı.
    54:56Duruşma Sonucu
    • Hakim iki saatlik değerlendirmeden sonra Ertan ve Gülseren Özbay'ı küçük yaşta bir bireyin hukuka aykırı şekilde hapsedilmesi, temel bakım görevlerini ihmal, çocuk koruma kurumlarıyla iş birliği yapmama ve yanıltıcı tıbbi bilgi sağlama suçlarından suçlu buldu.
    • Ne iyi hal indirimi vardı ne de ertelenmiş bir ceza, Ertan sandalyesine yığıldı, Gülseren neredeyse bayılacak gibi oldu ama kimse yanlarına gitmedi.
    • Faruk eve dönüş yolunda hiçbir şey söylemedi, arabanın camından dışarı baktı ve çantasında taşıdığı tıbbi dosyada Duru'nun beyinlerine ait iyileşmiş bir çatlağın izleri görünüyordu.
    56:16Duru'nun Yeni Hayatı
    • O akşam merkeze döndüğünde Faruk, Duru'yu arka bahçede buldu, Duru hala yeşil dinozorlu sweatshirtünü giyiyordu ve ellerini taş pervazın üstündeki dökülmüş yapraklarla oynatarak vakit geçiriyordu.
    • Duru, bağırıldıklarını sorduğunda Faruk onun yanına oturdu ve kimse bağırmadığını söyledi, Duru ise acı çekmelerini istemediğini, sadece yakınında olmamalarını istediğini belirtti.
    • Duruşmanın ardından Duru, geçmişin gölgesinden adım adım uzaklaştı ve bir pazartesi sabahı, bir aile Duru'yu evlat edinmeyi kabul etti.
    57:41Duru'nun Yeni Ailesiyle Tanışması
    • Koruyucu aile, kırklı yaşlarında çocuksuz bir çift, merkeze bir saatlik mesafedeki sakin bir kasabada yaşıyorlardı ve ilk görüşmeyi Faruk yaptı.
    • Çiftin her cevabını dikkatle dinledi, hiçbiri "biz onun yerine geçeceğiz" demedi, sadece hayatta kalmak zorunda kalmadan yaşamasını sağlayacak bir ev sunmak istediğini söylediler.
    • Duru için özel bir oda hazırlamışlardı, perdelerinde gezegen desenleri vardı, yatağa alçaktı, tek başına çıkabilsin diye, dolap seçeneklerle doluydu.
    58:32Duru'nun Kararı
    • Duru üç gün önceden haberdar edildi, ne reddetti ne de büyük bir tepki verdi, sadece başını salladı ve sessizce odasına geri döndü.
    • O akşam Duru eşyalarını tek tek katlayıp kumaş çantasına yerleştirdi, çok değildi, birkaç parça sevdiği kıyafet, dinozorlu sweatshirti, Faruk'a verdiği ilk resim ve onun verdiği deri kaplı anahtar.
    • Faruk içeri girdiğinde Duru hala toparlıyordu, geçen ay kapının dışına koyduğu ilk bebeği de çantasına yerleştirdi, Faruk hiçbir şey söylemedi, sadece yanına oturdu, izledi.
    59:26Duru'nun Son Kararı
    • Duru, "Aile gerçekten iyi insanlar, kıyafetlerini seçmene izin verecekler, renkleri sen seçeceksin ve konuşmak istersen dinleyecekler" dedi.
    • Duru, "Ben gidersem, sen o koridordaki sandalyede hala oturacak mısın?" diye sordu, Faruk başını yavaşça salladı ve "Ben olmasam bile kapının yanında oturan biri hala olacak" dedi.
    • Duru, "Eğer seni çağırırsam gelir misin?" diye sordu, Faruk hemen cevap vermedi, dik oturdu, başını hafifçe eğdi ve "Ne zaman çağırırsan gelirim" dedi.
    1:00:37Duru'nun Ayrılışı
    • Ertesi sabah koruyucu ailenin arabası geldi, çift nazik gözlerle arabadan indi, sarılmadılar, sadece kapıyı açıp ona başlarıyla selam verdiler.
    • Duru merkezin kapısından çıktı, omzunda küçük bir çanta, koridorda daha önce çizim yaptığı, sessiz kaldığı köşelere göz gezdirdi, ağlamadı.
    • Arabaya yaklaştığında durdu, geri döndü, Faruk hala kapıda duruyordu, seslenmiyordu, el sallamıyordu, sadece orada duruyordu.
    1:01:13Duru'nun Son Kararı
    • Duru ona doğru yürüdü, yakınına geldiğinde durdu, başını kaldırıp sordu: "Eğer artık orada oturmazsan ben geri dönmeyi bilemem."
    • Faruk eğildi, elini onun omzuna hafifçe koydu ve "Ben yerimi terk etmem, orada biri hep oturacak, sen görmesen bile" dedi.
    • Duru uzun süre onun gözlerinin içine baktı, sonra başını çevirdi, arabaya yürüdü, çantasını arka koltuğa koydu ama binmedi, kısa bir sessizlik sonra birden döndü, hızlı adımlarla Faruk'a geri yürüdü, yaklaşınca durdu, yukarı baktı ve "Gitmiyorum" dedi.
    1:02:19Duru'nun Yeni Hayatı
    • Karar verilmişti, sözle değil, inançla, koruyucu aile her şeyi anladı, kırılmadılar, hayal kırıklığı yaşamadılar, yüzlerinde suçlama ya da acıma yoktu, sessizce gittiler.
    • Belgin haberi aldığında sadece gülümsedi, seçim Duru'nun hayatında aldığı ilk ak ve onu çok doğru kullandı.
    • O akşam Duru bahçede oturuyordu, dinozorlu sweatshirt'i yastığın üzerine örtülmüştü, gökyüzü sakindi, Faruk yanına oturdu, ne çok yakına ne de uzak bir yere.
    1:02:56Duru'nun Yeni Hayatı
    • Duru çantasını açtı, anahtarı çıkardı ve "Bunu bana verdiğinde ne demiştin hatırlıyor musun?" diye sordu, Faruk Demiralp başını salladı ve "Ben hiçbir kafese ait değilim" dedi.
    • Duru karanlıkta gözleri parlayarak ona baktı ve "O zaman sen de o koridorda sonsuza kadar kilitli kalamazsın" dedi, Faruk sessiz kaldı, sonra hafif, nadir bir tebessümle gülümsedi.
    • Duru hiç düşünmeden cevapladı: "Ben."
    1:03:30Duru'nun Yeni Hayatı
    • Bir yıl geçti, zaman her şeyi iyileştirmez ama kumda yumuşak izler bırakır, Duru'nun attığı her küçük adım hala iz bırakıyordu.
    • Artık kimse onu kafese kapatmıyor, artık kimse ona uslu çocuk ol diye baskı yapmıyor, kimse onu yetişkinlerin yazdığı hikayelere yan karakter olarak koymuyor.
    • Bir yıl onun için yeterli oldu, kapı kapandığında irkilmeyi bırakmak için, kendi çizim renklerini seçmek için, işıklar açıkken odada yalnız oturabilmek için ve bir akşam yüzlerce kişinin karşısında sahneye çıkmak için.
    1:04:07Duru'nun Yeni Hayatı
    • Bu, Umut Işığı Vakfı tarafından düzenlenen yıllık gala gecesiydi, mekan eski bir tiyatroydu, ahşap kubbe, bordo koltuklar, yumuşak, sarı ışıklar gösterişli değil ama yeterince sıcak.
    • Etkinliğin amacı bağış toplamak değil, geride bırakılmış çocukların sahnenin ortasında durabileceklerini göstermekti.
    • Acındırılmadan Duru sahneye çıkmaya zorlanmamıştı, kendisi teklif etmişti: "Piyano çalmak istiyorum."
    1:04:38Duru'nun Performansı
    • Duru, eserinin adını sorduğunda kış sonunda daldan düşen son yaprak kadar hafif bir gülümsemeyle cevap vermedi, sadece kağıda yazdı.
    • Sunucu, Duru'yu "son performans tanıtıma ihtiyaç duymayan biri tarafından" tanıttı çünkü o zaten hikayenin ta kendisi.
    • Duru, dokuz yaşında, zayıf omuzlarına kadar siyah saçlı, krem rengi sade bir elbise ve yeşil dinozorlu sweatshirt giymiş olarak sahneye yürüdü.
    1:05:31Duru'nun Müzik Performansı
    • Duru piyano taburesine oturdu, ellerini ayarladı ve salona bakmadan çalmaya başladı.
    • Müzik çok basitti, tekniği göstermek için değil, doğruluğu ve dürüstlüğü taşımak için birkaç akor ve tekrarlayan melodi içeriyordu.
    • Her tuş bir anıya dokunuyordu: kapının açılma sesi, masada çizilen resmin karalaması, eline bırakılan anahtarın sesi ve kış boyunca koridorda sessizce oturan birinin varlığı.
    1:06:12Duru'nun Sahneden Ayrılışı
    • Son nota bittiğinde Duru ellerini tuşlardan çekti, eğilmedi, beklemedi, sadece ayağa kalktı ve sahneden doğrudan aşağı indi.
    • Kameralar patladı, destekçiler, fon yöneticileri, gazeteciler ve bağışçılar küçük kıza döndü, ancak Duru onlara gitmedi.
    • Duru, salonun kenarından yürüdü, ön sıraları geçti, kamera ışıklarını ve hayranlık bakışlarını geçti, ta ki salonun arka sıralarının ikinci sırasındaki boş sandalyeye kadar.
    1:06:53Faruk Demiralp ile Karşılaşma
    • Faruk Demiralp ayağa kalktı ama hiçbir şey söylemedi, Duru yanına geldi ve merkez koridorunda günlerce oturduğu sandalyeye oturdu.
    • Duru hemen ona bakmadı, sadece başını hafifçe onun omzuna yasladı ve çok yumuşak bir sesle sadece onun duyabileceği kadar fısıldadı: "Artık sıra sende, sen otur, ben kalacağım."
    • Faruk cevap vermedi, sadece elini küçük kızın elinin üzerine koydu, ne tuttu ne sıktı, sadece varlığını hissettirdi.
    1:07:45Hikayenin Mesajı
    • Duru, soyadıyla yazılmış bir aile değil belki ama yanında kimsenin gitmediği bir yer seçti.
    • Hiç evim dememişken bile bir evin ne demek olduğunu hissedebildiği, çatıya ihtiyacı olmayan, sadece gitmeyen biriyle paylaşılan bir sandalye.
    • Dışarıda bir yerlerde hala kafeslerde yaşayan çocuklar var, demir parmaklıklar arasında değil belki ama ilgisizlik, zor çocuk damgası ve sabırsız yetişkinlerin sessizliği ile hapsedilmiş çocuklar.
    1:08:49Hikayenin Sonu
    • Faruk dünyayı kurtarmadı, sadece tek bir şey yaptı: kaldı.
    • Bazen kalmak en sağlam korumadır.
    • İyi bir insan olmak için kusursuz olmana gerek yok, sadece orada olman ve gitmemen yeter.

    Yanıtı değerlendir

  • Yazeka sinir ağı makaleleri veya videoları özetliyor