• Buradasın

    Altın Portakal Sinema Okulu: Ercan ve Nazan Kesal ile Söyleşi

    youtube.com/watch?v=1U7UnG8zDwg

    Yapay zekadan makale özeti

    • Bu video, Altın Portakal Sinema Okulu kapsamında sunucu Mehmet'in moderatörlüğünde oyuncu Nazan Kesal ve yönetmen Ercan Kesal ile gerçekleştirilen bir söyleşidir. Ercan Kesal hem oyuncu hem de yönetmen olarak deneyimli bir sanatçıdır.
    • Söyleşi, "Aile Boyu Sinema" başlığı altında tiyatro, sinema ve televizyon oyunculuğundaki farklılıkları ele almaktadır. Konuşmacılar, yönetmen-oyuncu ilişkileri, film yapım süreci, senaryo uygulaması ve oyuncu seçimi gibi konuları tartışırken, Ercan Kesal'ın "Nasipse" adlı filmi hakkında detaylı bilgiler paylaşmaktadır.
    • Söyleşide ayrıca Ercan'ın yönetmenlik teknikleri, kamera kullanımı, kadraj seçimi ve post prodüksiyon süreci hakkında bilgiler verilirken, filmdeki mizah unsurları, gerçekçilik ve kurgu arasındaki dengenin nasıl kurulduğu ele alınmaktadır. Film, 30 Ekim'de vizyona girecek ve Boğaziçi Film Festivali'nde yer alacaktır.
    00:10Altın Portakal Sinema Okulu ve Söyleşi
    • Altın Portakal Sinema Okulu bu yıl ikinci kez düzenleniyor ve Türkiye'nin dört bir yanından ikiyüz öğrencinin katıldığı bir sinema okuludur.
    • Öğrenciler festival sırasında her sabah çevrimiçi olarak dersler alacak ve söyleşilerle desteklenen bir eğitime katılacaklar.
    • Ercan Kesal ve Nazan Kesal ile "Aile Boyu Sinema" başlıklı bir söyleşi yapılacak.
    01:00Nazan Kesal'ın Oyunculuk Deneyimleri
    • Nazan Kesal okullu bir oyuncu olarak tanınıyor, tiyatrodan sinemaya ve televizyona geçiş yapmış bir sanatçıdır.
    • Tiyatro, sinema ve televizyon oyunculuğunda farklılıklar olmasına rağmen, Nazan Kesal bunları birbirinden ayırmıyor ve üçünü de aynı oranda tutkuyla seven bir oyuncu olarak kendini tanımlıyor.
    • Tiyatroda oyuncu özne olurken, sinemada yönetmenin rüyası özne olur ve oyuncu bu rüyaya eşlik eder.
    07:02Tiyatro ve Sinema Oyunculuğundaki Farklılıklar
    • Tiyatroda oyuncu canlı performansı sunarken, setteki karmaşanın ortasında oyuncunun oynamasıyla her şey başlar.
    • Sinemada oyuncu kamerayı unutmalı, etrafınızdakileri unutmalı çünkü çok parçalı bir şey yaşar.
    • Dijital çalışma ortamında az prova, çok çekim yapılmakta ve her seferinde yeniden, yeniden canlandırma sağlanmaktadır.
    10:10Tiyatro ve Sinema Oyunculuğu Arasındaki Farklar
    • Tiyatroda bir performans tek başına sürdürülebilirken, sinemada oyuncu sürekli kesilen ama her seferinde aynı yoğunluğu ve zenginliği yakalamak zorundadır.
    • Tiyatro oyunculuğu kendini yöneten bir performans iken, sinema oyunculuğu yönetmenin baştan sona hakim olduğu ve oyuncunun kendini yönetmene emanet ettiği bir süreçtir.
    • Tiyatro oyuncusu ilk kez kamera önüne geldiğinde bu farklılık şaşkınlık ve sarsıntı yaratabilir.
    11:56Roman ve Senaryo Deneyimi
    • Konuşmacı 2015 yılında İletişim Yayınları'ndan çıkan "Nasipse" adlı romanını önce senaryo olarak yazmış, sonra novella haline getirmiştir.
    • Romanı önce kısa roman olarak yayınladıktan sonra, metne hakim olduğu için tek gecelik bir senaryoya dönüştürebilmiştir.
    • Tek gecelik filmlerde, seyirciyle sıkılmadan ve sarktırmadan varmak istediği yolu gerçekleştirme duygusu daha verimli olabilir.
    14:06İlk Yönetmenlik Deneyimi
    • Konuşmacının ilk yönetmenlik deneyimi olan uzun metraj filmi için ön hazırlığı çok fazla sürmüştür.
    • Kendini oynamakta bir beklenti görmediğini ve daha rahat yönetebileceğini fark etmiştir.
    • Hem senaryosunu yazmış, hem de oynamış, hem de çekmiş bir film yaparak iki işi bir anda bitirmiştir.
    15:07Yönetmen ve Oyuncu İlişkisi
    • Her yönetmenin oyuncuyla kurduğu ilişkide farklı bir tarzı vardır; bazıları provayı seviyor, bazıları konuşmak istiyor, bazıları ise ham bir malzeme olarak gelmesini tercih ediyor.
    • Sinemada yönetmenle iletişim çok önemlidir, oyuncunun yönetmene teslim olması gerekmektedir.
    • Televizyon dizilerinde zamanla yarışıldığı için yönetmenle oyuncu arasında uzun uzadıya konuşma fırsatı bulunmaz.
    18:13Oyuncunun Rolle Hazırlık Süreci
    • Oyuncunun rolle ilgili sorularını sorması ve kendini ikna etmesi önemlidir.
    • Görsel bir iş yapıldığı için, sinemada rol ruhuyla değil, görsel detaylarla (örneğin saç rengi) karaktere ulaşmak mümkündür.
    • Deneyimsiz oyuncular için sette heyecanlı olmak ve etrafta olup bitenleri gözlemlememek sıkışma ve defalarca çekilmeyi gerektirebilir.
    21:09Yönetmenlik ve Senaryo Tercihi
    • Konuşmacı, yönetmenlik ilk konulu filmde senaryo tercihini sorgulanıyor ve senaryoyu değiştirmeden mi, doğaçlama müsaade edip etmediği sorularına yanıt veriyor.
    • 1950'li yılların sonundan 1975'e kadar Türkiye sinemasında izlerin incelendiği "Işıkla Karanlık Arasında" adlı kitap anlatılıyor.
    • Kitapta Lütfü Bey, Metin Erksan, Halit Refi ve Memduh gibi isimler "usta" olarak nitelendiriliyor.
    22:17Sinema Eğitimi ve Deneyim
    • Konuşmacı setten gelmemiş, sinema kritikçisi, muhasebeci ve hukuk mezunu biri olarak sinemaya girmiş.
    • Asistanlık süreci yaşamış, kamera önünde oyunculuk ve kamera arkasını deneyimlemiş.
    • Sinema edebiyatçı ve senarist kimliğiyle yönetmenlik yapmanın büyük bir şans olduğunu belirtiyor.
    23:27Yönetmen-Oyuncu İlişkisi
    • Oyuncunun yönetmenle olan ilişkisinin kastingle başladığını, hangi oyuncu seçildiğinde işin başladığını vurguluyor.
    • Auditionlar sırasında oyuncudan ne istendiğinin belirlendiğini söylüyor.
    • Yönetmenin oyuncu seçimindeki tercihlerinin yönetmenlik tarzının bir tezahürü olduğunu ifade ediyor.
    24:33Oyuncu Seçimi ve Doğaçlama
    • Bazı yönetmenlerin oyuncuları seçerken senaryodan veya oyunculukta ne istediğini söylemeden, sadece oyuncunun kişisel hikayesini sorduklarını belirtiyor.
    • Yılmaz Erdoğan'ın "Yalnız et on numara" diyerek senaryoda olmayan bir laf eklediği bir sahne örneği veriliyor.
    • Buna yatkın oyuncu, bunu müsaade eden yönetmen ve bunu destekleyen kadronun birbirini dinleyen ve pozitife dönüştürebilen bir ekip olduğunu vurguluyor.
    26:27Yönetmen-Oyuncu İlişkisinin Özellikleri
    • Yönetmenin oyunculara istediği gülüşü belirlemesinin saygısızlık olmadığını, bunun bir iletişim şekli olduğunu anlatıyor.
    • Oyuncunun kahramanı içselleştirip yönetmene sonsuz bir spektrum sunması gerektiğini, yönetmenin ise işin sahibi olduğunu belirtiyor.
    • Kendisinin senaryonun evrildiğini, barbuyla çekimden önce mekanları gezip hazırlık çekimleri yaptığını söylüyor.
    28:04Hazırlık Süreci ve Çekim Tarzları
    • Kendi cep telefonunu kullanarak sahneleri önceden planladığını, cep telefonunun kamera gibi davranmaya başladığını anlatıyor.
    • Storyboardlar çizdiğini, ancak çekimde bazı cümlenin çalışmadığını kabullenmeyi bilmeyi gerektirdiğini belirtiyor.
    • Farklı yönetmenlerin farklı tarzları olduğunu, Nuri Bilge Ceylan'ın metni önce çekip sonra alternatifleri çektiklerini, Mahmut Fazıl'ın ise oyuncunun performansını merak ettiğini ve tekrar almaktan çekinmediğini örnek veriyor.
    30:34Yönetmenlik ve Oyunculuk Deneyimleri
    • Konuşmacı, yönetmenin ilk filminde senaryo yazımında çok emek sarfettiğini ve uykusuzluklarla çalıştığını anlatıyor.
    • Sahada bazı anlarda senaryo ile uyum sağlayamadıklarını ve bazı sahnelerin işleyemediğini belirtiyor.
    • Düğün odası sahnesi örneğinde, ilk çekimde yönetmenin sahnenin uzunluğunu ve fazla bilgi veren konuşmaları nedeniyle beğenmediğini, daha sonra sahneyi kısaltarak tekrar çekildiğini anlatıyor.
    34:13Filmi Yapım Süreci
    • Gelin odası sahnesi için ekstra bir gün ayarlanarak tekrar çekildiğini ve bu sahnenin daha iyi ve isabetli çıktığını belirtiyor.
    • Konuşmacı, filmin yazım sürecini "Evvel Zaman" adlı bir kitap haline getirdiğini ve bu süreci tekrar okuduğunda "delilik" ve "müthiş bir inanmışlık" olduğunu ifade ediyor.
    • Filmi yapımında herkesin ortak bir hayale inanması gerektiğini, kan-ter içinde bir şey yaratmaya çalıştıklarını ve bu sürecin büyüleyici olduğunu vurguluyor.
    36:25Yönetmenlik Stili ve Oyuncu İlişkileri
    • Her yönetmenin kendine göre bir tarzı olduğunu ve gençlerin özellikle filmin "mutfağı" ile ilgili sorular sorduğunu belirtiyor.
    • Yönetmenlerin oyuncularıyla ilişkilerinin farklı olduğunu, bazılarının çok az konuşup oyuncuların serbestçe çalışmasını tercih ettiğini anlatıyor.
    • Her oyuncunun farklı olduğunu ve standart bir yöntemle yaklaşamayacağını, her biriyle özel bir ilişki kurmak gerektiğini vurguluyor.
    38:23Senaryo ve Oyunculuk
    • Konuşmacı, senaryo konusunda hiçbir takıntısı olmayan bir adam olduğunu, hem oyuncu hem yönetmen olarak böyle olduğunu belirtiyor.
    • Senaryo metnini ezberleyerek sete çıkmadığını, bütün hikayeyi ve kendi sahnelerini dikkatlice okuduğunu, sonra unuttuğunu ve sahnede tekrar etmeye kalkışmanın becerilemeyeceğini anlatıyor.
    • Senaryonun sıkı ve kısa olmalı, verimli bir şekilde karakteri anlatmalı, aksi takdirde hem oyuncu hem set hem de yönetmen için haksızlık olduğunu vurguluyor.
    40:32Filmin Tüm Aşamalarında Katılım
    • Konuşmacı, filmin çekimlerinde sadece kendi sahnesi dışında da katıldığını, bütün aşamalarında yer aldığını belirtiyor.
    • Ercan'ın senaryosunu okuduğunu ve kısa roman/uzun öykü olarak basılmasını önerdiğini, hikaye anlatıcısı gibi akıcı bir kıvama sahip olduğunu anlatıyor.
    • Oyuncu olarak bir parçası olmasına rağmen, yönetmenin yanında olmak ve gözden kaçırdığı bir şey varsa fısıldamak istediğini belirtiyor.
    42:15Ercan'ın Hayalleri ve Yönetmenlik Deneyimi
    • Ercan çok çalışkan bir insan olup, kitap yazmak isterse yazar, film çekmek isterse çekme çabasına girmektedir.
    • Ercan'ın tanıştığı zaman en büyük hayali yönetmen olmaktı ve ilk sohbetlerinde sinema filmleri ve yönetmenlik üzerine konuşmuşlardır.
    • Ercan'ın yönetmenlik deneyimi, sahnelerin uzunluğunu kısaltma konusunda oyuncunun sahnesinin kısaltılması istemesiyle öne çıkmaktadır.
    43:33Yönetmenlik Yetenekleri ve Ekip Çalışması
    • Ercan, ne istediğini bilen ve öncesinde çalışan bir yönetmen olarak tanımlanmaktadır.
    • İyi bir görüntü yönetmeni ve başarılı bir ekip ile teknik anlamda çok iyi bir ortaklık yapılmıştır.
    • Oyuncularla olan ilişkisinde anksiyetesini biraz daha düşürebilirse daha iyi olacağını belirtmektedir.
    45:22Oyuncu ve Yönetmen Rolü Arasındaki İlişki
    • Oyuncular genellikle sahnelerin uzun olmasını isterken, Ercan'ın sahnesinin kısaltılması istemesi nadir görülen bir durumdur.
    • Önemli olan film için hizmet etmek ve işleyen bir sahne oluşturmak, oyuncunun çok görünmesi değil.
    • Karakterin geçmiş hikayesi, filmdeki sahnelerden birinde anlatılmaktadır ve karakterin zihninden geçenler, söylediklerinden daha önemlidir.
    47:35Sinema ve Anlam Arayışı
    • Ercan, her işin eninde sonunda bu dünyaya dair bir anlam aramaktan ibaret olduğunu düşünmektedir.
    • Sinema, bizi ve yaşadıklarımıza dair anlam arayışının, bizi etkileyen ve güçlü bir etki bırakan bir sanat dalıdır.
    • Sinemadan çıkan insan, eski beniyle aynı olmaz çünkü sinema zamanla, mekanla ve bellekle güçlü bir ilişki kurar.
    49:26Gerçek Mekanların Kullanımı
    • Film, gerçek mekanlarda çekilmiş olup, Ercan özellikle aday adaylığını açıkladığı salonun orijinal salonunu tercih etmiştir.
    • Temmuz ayında düğün ayı nedeniyle dolu olan salonun kullanımını sağlayabilmek için özel çaba sarf etmiştir.
    • Yirmi yıl önce kendisini sahneye çağıran sunucu Hasan Pek, filmde de aynı rolü tekrarlamıştır.
    52:32Sanat ve Kişisel Gelişim
    • Sanat eserleri, özellikle oyunculuk, yönetmenlik ve senaristlik alanlarında kişinin kendiyle hesaplaşmasına vesile olur.
    • Her filmde olgunlaşarak, değişerek ve dönüşerek çıkmak istenir ve teknik bir iş olarak değil, daha derin bir anlamla yaklaşılmıştır.
    • Oyunculuk, oynanan roller kişinin kişiliğini etkiler; karakterlerin duyguları ve düşünceleri oyuncunun iç dünyasında kalır ve hayat yolculuğunda yeni bir sayfa açar.
    54:25Sanatın Değeri ve Seyirci İlişkisi
    • Yapılan işin kişiye değer katması gerekir; değer kattığınız şey etrafı değerli kılıyor ve hayat anlam kazanıyor.
    • Sinemada seyirciyle karakter arasında bir bağ vardır; seyirciler filmi karakterler üzerinden deneyimler ve duygusal bağlarla buluşur.
    • Yönetmenin başrolde oynaması tuhaf gelmez çünkü senaryo, yönetmenlik ve oyunculuk ifade açısından tümüyle önemlidır.
    55:49Film Teknikleri ve Yönetmenlik
    • Film profesyonelce çekilmiş, görüntü yönetimi ile güçlü bir bağ kurulmuş ve tek karakter üzerinden giden bir yapımdır.
    • Hareketli kamera, netlik dışı alanların kullanımı ve uzun çekimler filmde zorluk derecesi yüksek bir yönetmenlik tarzını yansıtır.
    • Düğün salonu sahneleri beş haftalık set takviminde en hızlı biten (2-3 gün) ve en iyi çalışılan sahneler olmuştur.
    59:02Film İçeriği ve Anlatım
    • Filmde herkesin kendi kendine ait bir derdi vardır; Kemal Güner'in adaylığını açıklanıp açıklanmayacağı meselesiyle doğrudan ilişkisi olmayan bir "Mavra Dünya" vardır.
    • Ana karakter bu trajediyi fark etmiş ve kederinden kurtulamıyor; ya tuhaf oyunu sürdürecek ya da geri dönecek ama geri dönmek çok zordur.
    • Film düğün kamerası sakinliğinde, takılmadan karakterin yolculuğunu izler.
    1:00:38Post-Prodüksiyon ve Görsel Anlatım
    • Renk Romanya'da, Bükreş'te; ses ise Sırbistan'da Belgrad ve Türkiye'de Cenker ile işlenmiş, post-prodüksiyon özenle çalışılmıştır.
    • Film basit ve sıradan bir resim yerine, teknik ve olgunluktan vazgeçmeyen ama seyircide özgürlük sunan bir görsel tarz tercih etmiştir.
    • Film rüya gibi bir sahneyle başlayıp, ilerledikçe karakterle birlikte karanlık bir yere doğru gider; erkek dünyası ve içindeki iki kadın karakter (Arzu yardımcısı ve eş) önemli kontrastları oluşturur.
    1:03:50Filmdeki Oyuncu Performansları
    • Konuşmacı, bir selamlaşma sahnesinde rica ettiği için elimi uzattığını ve her birinin birbirinden beter durumda olduğunu belirtiyor.
    • Bir oyuncunun doğal ve güzel doğaçlama yapan performansıyla ilgili "yeter diye bağırmak istedim" dediği bir sahne anlatılıyor.
    • Filmdeki kadın karakterin erkeksi bir dünyada kontrast oluşturduğu ve konuşmaları sahnelerde net bir şekilde ortaya çıktığı vurgulanıyor.
    1:05:20Filmdeki Görüntü Yönetimi ve Açılış Sahnesi
    • Konuşmacı, Metin Aksan'ın üslubuyla bağlantısı olmayan bir filmde de açılış sahnesinde garip ve uçuk bir nokta yaratmayı başardığını belirtiyor.
    • Açılış sahnesinde filmin bir duş aleminde başlaması filme farklı bir hava katıyor.
    • Kitapta da var olan bu rüya sahnesi, film ilerledikçe gerçeklikle bağlantı kuruyor.
    1:07:44Filmdeki Gerçeklik ve Kurmaca İlişkisi
    • Konuşmacı, filmin kurmaca belgesele ne kadar yaklaşırsa o kadar etkileyici olacağını belirtiyor.
    • Belgesellerin de kurmacadan beslenmesi gerektiğini, iki türün birbirlerine en yakın oldukları yerin hayat olduğunu söylüyor.
    • Ne kadar çok gerçekliğe yaklaşırsa kurmaca o kadar daha inandırıcı oluyor ve belgesellerin de kurguyla müdahale edildiği için aslında bir tarafıyla kurmaca olduğunu vurguluyor.
    1:09:32Filmdeki Mizah Duygusu
    • Filmde çok ince bir mizah duygusu olduğu ve konuşmacının çok güldüğü belirtiliyor.
    • Rotterdam'da dünya prömiyeri yaparken, salonun yüzde sekseni yabancı olmasına rağmen seyircilerin ironik anlara güzel tepkiler verdiğini ve kahkahalarla güldüklerini anlatıyor.
    • Mizah duygusunun çok güçlü ve sahici bir yerden geldiğini, başkalarının başına gelen kötü şeylerin seyircinin komedi gibi yansamasını açıklıyor.
    1:13:06Filmün Festival Yolculuğu ve Vizyon Planları
    • Filmün Boğaziçi Film Festivali'nde 20 Ekim'de başlayacak festivalde seçkide yer alacağı belirtiliyor.
    • Uluslararası Film Festivali'nden 10-12 Ekim tarihlerinde açıklama için davet aldıklarını söylüyor.
    • Filmün 30 Ekim'de vizyona gireceği ve herkesin seyretmesini tavsiye ettiği belirtiliyor.

    Yanıtı değerlendir

  • Yazeka sinir ağı makaleleri veya videoları özetliyor