Yapay zekadan makale özeti
- Kısa
- Ayrıntılı
- Bu belgesel, 1972 yılında Alparslan Türkeş'in teşviki ile yayın hayatına atılan Ortadoğu Gazetesi'nin 30. yılı dolayısıyla Türk milliyetçilerine armağan olarak hazırlanmıştır. Belgesel, Alparslan Türkeş'in hayatını kronolojik olarak anlatmaktadır.
- Belgesel, Alparslan Türkeş'in 1860 yılında Kayseri'den Kıbrıs'a sürgün edilen Koyunoğlu ailesinden geldiği bilgisiyle başlayıp, 1917'de Kıbrıs'ta doğuşunu, eğitim hayatını, askeri kariyerini ve Türk milliyetçiliği mücadelesini anlatmaktadır. Belgeselde Türkeş'in Kıbrıs'tan Türkiye'ye göçü, Kuleli Askeri Lisesi ve Harbiye'den mezuniyeti, evliliği ve 1944'te Türkçülük davası kapsamında tutuklanması gibi önemli dönüm noktaları ele alınmaktadır.
- 00:23Belgesel Tanıtımı ve Ülkücülerin Vizyonu
- Bu belgesel, 1972 yılında Alparslan Türkeş'in teşvikiyle yayın hayatına atılan Ortadoğu Gazetesi'nin 30. yılı dolayısıyla Türk milliyetçilerine armağanıdır.
- Ülkücüler, insanlık alemi içinde ne uşak olmayı ne de başkalarını uşak olarak kullanmayı kabul etmeyen şerefli bir bayrağın taşıyıcısıdır.
- Ülkücülerin yolu uzun ve çetindir; menfaat teklifleri, tehditler ve engellerle karşılaşırlar, bu çetin yoldan dayanabilecekler, cesur ve kuvvetli olanlar kafileye katılmalıdır.
- 01:54Alparslan Türkeş'in Doğumu ve Çocukluğu
- Türk milletinin yetiştirdiği son boşluğun hayatı da asil Türk milleti gibi göçle başlar; 1860 yılında Kayseri'nin Pınarbaşı ilçesinin Yukarı Köşkerli köyünden Koyunoğlu ailesi toprak meselesi yüzünden Kıbrıs'a sürgün edilir.
- 1917 yılının Kasım ayının 25'i, Lefkoşa Haydarpaşa Mahallesi Kırlızade Sokağın 13 numaralı evinde, Kayseri'den gelip Kıbrıs'a yerleşen Koyunoğlu soyuna mensup Tuzlalı Ahmet Hamdi Bey ve eşi Fatma Zehra Hanım'ın Ali Aslan adını verdikleri oğulları dünyaya gelir.
- 1921 yılında dört yaşındaki Ali Aslan, annesi tarafından yıkanır, yeni elbiseler giydirilir ve fesi mücevherlerle süslenerek Sarayönü İlkokulu'na gönderilir.
- 03:45Eğitim ve Hocalar
- Ali Aslan'ın ilkokul ve rüştüye yılları birbirinden daha değerlidir; Hüsnü Bey, Selahattin Bey, Mehmet Asım Bey, Ragıp Tüzün Bey, Turgut Bey, Osman Zeki Bey ve Faiz Kaymak gibi Türk-Islam şuuruyla bilenmiş hocalarından feyz alır.
- Hocaları, Kıbrıs Türklerinin yalnız olmadığını, Devlet-i Ali Osmani'nin bakiyesi Hür ve Müstakil Türkiye'nin yanı sıra yeryüzünde kendileri gibi esaret altında milyonlarca Türk olduğunu beynine nakşeder.
- Osman Zeki Bey, Ali Aslan'ın adını "Senin adın Alparslan olsun ve Sultan Alparslan'a denk bir yiğit Türk ol" diyerek değiştirir.
- 05:15Kıbrıs'tan Türkiye'ye Göç
- Alparslan'ın doğup yetiştiği o yıllarda Kıbrıs'ın tamamı İngiliz işgali altındadır ve Türk'ün istiklalini kaybetmesinin ne demek olduğu çocukluk yıllarından başlayarak yüreğine siner.
- 1933 yılında Alparslan, işgal altında, esaret altında yaşamaya dayanacak gücü kalmamıştır; babası Ahmet Hamdi Bey'i ve annesi Fatma Zehra Hanım'ı ikna eder.
- Tüm mallarını satıp yanlarında oğulları Alparslan ve kızları Derviş olduğu halde hür toprakların Türk'ün Türk olduğundan utanmadığı, boynunun eğik olmadığı topraklar yoluna düşerler.
- 06:05İstanbul'da Yeni Hayat
- Bindikleri bir ara vapuruyla İstanbul'a gelir ve İstanbul'a yerleşince Alparslan'ın ilk işi Kuleli Askeri Lisesi'ne kaydını yaptırmak olur.
- Alparslan artık yüreğinin çağırdığı yerde ve düşlerinin peşindedir; bu düşlerinin yanında daha sonra hayatın etkileyecek düşleri de vardır.
- Türklük, Türkçülük ülküsünün o bir daha hiç inmeyecek olan bayrağı açılmak üzeredir; o yüce dilek, o aziz ülkü, o muhteşem düşler bir ülkü devi olan Nihal Atsız Hoca'nın can evinde, ocağında pişer.
- 07:02Askeri Kariyeri ve Aile Hayatı
- 1936 yılında Kuleli Askeri Lisesi'ni pekiyi derece ile asteğmen olarak bitirince Ankara ve Harp Akademisi'ndeki yılları başlar.
- 1938 yılında Harbiye'den mezun olur ve artık Türk ordusunun genç bir teğmeni olup Türk milletinin emrindedir.
- 1940 yılında İsparta'da gönlünü Muzaffer Ana'ya kaptırır ve evlenirler; Umay Sergen Seven Bige Yıldırım, Tuğrul adlı çocukla çiçeklenir.
- 08:31Türkçülük Davası ve Hapishane
- 1944 yılında 3 Mayıs Ankara'da Türk-Islam ülküsünün ölmediğini, ölmeyeceğini ve yükselen Türk bayrağının bir daha hiçbir şekilde inmeyeceğini gösteren bir gösteri vardır.
- Türkçülük Turancılık davası başlar, Türkçüler tabutlukları atılırlar, işkenceye uğrarlar; Türkiye'de Türk milliyetçisi olmanın bedeli hep ağır olmuştur.
- 20 Ekim 1944'te kendisini vatan hainliği suçlamasıyla sorgulayan savcıya "Ben yeryüzünde her şeyden çok milletimi ve vatanımı severim" diye haykırır, ancak mahkeme tarafından dokuz ay on gün hapis cezasına çarptırılır ve bir yıldır hücre hapsi hattından.