Yapay zekadan makale özeti
- Kısa
- Ayrıntılı
- Bu belgesel, 1970'lerde Türkiye'de yaşanan siyasi ve sosyal gerilimleri kronolojik olarak anlatmaktadır. Bülent Ecevit, Süleyman Demirel, Taha Akyol, Can Özbay gibi dönemin önemli siyasi figürleri ve Milliyetçi Cephe (MC) hakkında bilgiler sunulmaktadır.
- Belgesel, 12 Eylül darbesinden sonra Kıbrıs'taki gelişmeleri ve Türkiye'nin Kıbrıs'a müdahalesini anlatarak başlamakta, ardından 1974 Kıbrıs Barış Harekatı'nın Türkiye'nin siyasi ve ekonomik etkilerini ele almaktadır. Daha sonra 1970'lerde Türkiye'de yaşanan sağ-sol çatışması, ODTÜ'deki direniş, terör örgütleri ve işçi hareketleri gibi olaylar kronolojik olarak sunulmaktadır.
- Belgeselde ayrıca Milliyetçi Hareket Partisi'nin kuruluş süreci, Kontr-Gerilla örgütünün faaliyetleri, 12 Mart sonrası yaşanan siyasi cinayetler, Dev-Genç gibi devrimci örgütlerin güçlenmesi, PKK'nın kuruluşu ve 1977'deki 1 Mayıs gösterileri gibi önemli olaylar da detaylı şekilde anlatılmaktadır.
- 00:2212 Eylül Darbesi ve Kıbrıs Sorunu
- Türk demokrasisi 27 Mayıs ve 12 Mart'ı atlatıp yeniden yola koyulmuştu, ancak 12 Eylül darbesi her şeyi değiştirdi.
- Kıbrıs'tan gelen ilk şok haber, Atina'daki cunta tarafından Makarios'un devrilmesi ve Türk aleyhtarlığı ile ünlü Samsun'un yerine oturtulmasıydı.
- Kıbrıs'ın Yunanistan'a ilhakı (Enosis) anlamına gelen bu durum, Türkiye'nin Kıbrıs'taki Türk toplumunu kaybetme noktasına getirmişti.
- 01:45Milli Güvenlik Kurulu Kararı
- Karar aynı gece alındı ve gece başbakanlıkta Rahmetli Cumhurbaşkanı Korutürk'ün başkanlığında bir Milli Güvenlik Kurulu toplantısı yapıldı.
- Milli Güvenlik Kurulu toplantısında askeri müdahale yapmanın uygun olacağı kararına varıldı.
- 50 yıl boyunca ordu hiç sınır ötesi bir savaşa girmemişti ve böyle bir müdahale Türk-Yunan savaşı başlatabilirdi.
- 02:41Kıbrıs Müdahalesi
- Tüm bu risklere rağmen Türkiye geri dönülmez adımını 20 Temmuz şafağında attı ve Kıbrıs semaları Türk paraşütçüleri ile doldu.
- İnsanlar coşku içindeydi, başarının sarhoşluğu sokakları sarmıştı ve Türk olmanın gururunu paylaşıyorlardı.
- Harekatın ilk günü adaya denizden Girne civarına çıkartma, havadan da Lefkoşa civarına indirme yapılmıştı ve yaklaşık 3 bin asker yollanabilmişti.
- 04:18Harekatın İlk Günü
- Planlara göre havadan inenler ile denizden çıkanlar Beşparmak Dağlarını aşarak birleşecekler ve kıskacı kapatacaklardı.
- Planlar ilk başta çok iyi yürüdü, ancak saatler ilerledikçe Beşparmak Dağlarından beklenmedik bir karşı ateş başladı.
- Akşam üstüne doğru durum ağırlaştı, karanlık çöktüğünde hava kuvvetleri uçamaz oldu ve kıyıdan destek ateşi veren deniz kuvvetleri de silahını susturmak zorunda kaldı.
- 05:25Lefkoşa'daki Tehdit
- Lefkoşa'dan çıkan kötü haber, Kıbrıs'taki Türk alayına karşı ani ve beklenmedik bir saldırı hazırlığının haberi geldi.
- Türk alayı, birleşmeye yardım etmek amacıyla paraşütçü birliklerin indiği bölgeye kaydırılmıştı.
- Bu olayın durdurulması veya büyük bir ateş altına alınması operasyona büyük bir darbe indirebilirdi.
- 06:10Ankara'daki Gerilim
- Ankara'daki gerilim çok daha fazlaydı, basına her şeyin iyi gittiği bildiriliyor ve TRT Türk askerinin Lefkoşa'ya varmak üzere olduğunu açıklıyorsa da adadan yeterli haber alınamıyordu.
- Haberleşme kesilmişti, Genelkurmay ve Başbakanlık nefeslerini kesmişler, telsizden gelecek bir haberi beklemeye başlamışlardı.
- Ecevit o gece sabaha kadar uyumadı, Lefkoşa'daki alayının durumunu kaygılandırdı ve onlara bir şey olmasın diye dua etti.
- 06:58Türk Jetlerinin Yardımı
- Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte Ecevit'in duaları gerçekleşti, Türk jetlerinin sesi herkese derin bir nefes aldırdı.
- Hava kuvvetleri, pusuya düşürülmüş ve etrafı çevrilme noktasına gelmiş olan Türk askerini rahatlattı.
- Hem denizden hem de havadan bombardıman Rumların direnişini kısa bir sürede yok etti ve Türkiye büyük bir tehlikenin eşiğinden dönmüştü.
- 08:05Cenevre Konferansı
- Cenevre Konferansı'nda nihayet Türk toplumunun varlığı diğerleri tarafından kabul edildi.
- İkinci Cenevre toplantısında Türk ve Rum liderler de katıldı ve amaç yeni bir Kıbrıs yaratmaktı.
- Ciddi diplomatik savaş iki aşamada yaşandı: birincisi ateşkesin şartları, ikincisi Ağustos safhasında Rumların ilk defa ayrı bir Türk toplumu ve bu topluma ait bir idarenin mevcut olduğunu kabul etmesi.
- 10:19İkinci Harekat
- Cenevre'deki pazarlıklardan umut kesildiği o anda Dışişleri Bakanı Turan Güneş, Ankara'daki özel bir numarayı aradı ve Ecevit'e "Ayşe tatile çıkabilirdi" şifresini fısıldadı.
- İkinci harekatın sonunda Türkiye adanın yüzde otuzbeş'lik bölümünü ele geçirdi.
- Kıbrıs harekatı 70'lerde ve sonraki yıllarda bir daha hiç yaşanmayacak bir birlik havası estirdi, Türk halkı birbirine kenetlendi.
- 11:40Batı Dünyasının Tepkisi
- Batı dünyası tam aksine Ecevit'in hanesine ikinci bir eksi puan koyuyordu.
- Kıbrıs bardağı taşırmıştı, Washington ikinci defa Ecevit'e kızıyordu.
- İlk kızma haşhaş ekimini serbest bırakmasından dolayıydı, ikinci kızma ise Washington'a rağmen Kıbrıs'a müdahale etmesinden dolayıydı.
- 12:32Türkiye'nin Batı'nın Kıskacına Sokulması
- 1974'te Amerika Birleşik Devletleri'nin Türkiye'ye Kıbrıs Barış Harekatı dolayısıyla ambargo kararı aldığı yaygın bir yanlış anlayıştır.
- Türkiye, 1 Temmuz'da resmi gazetede haşhaş ekimi yasağını kaldıran bakanlar kurulu kararını aldıktan sonra, Kıbrıs'ta darbe olmadan ve barış harekatı olmadan önce Amerikan Senatosu'ndan ambargo uygulama kararı çıktı.
- Haşhaş kararı ardından Kıbrıs harekatı Türkiye'yi Batı'nın kıskacına sokmuş, Amerika'nın Türkiye'deki büyükelçisini geri çekeceği söylentileri ve Pentagon'da askeri operasyonlardan söz edildiği duyuldu.
- 14:03Kıbrıs ve Haşhaş Olaylarının Sonuçları
- Kıbrıs ve haşhaş olayları sistemin disiplininin dışına çıkmış olaylardır ve Amerika'nın affetmeyeceği bir durumdur.
- Türkiye, sistemin disiplinin dışına çıktığı için önce ambargoyla, sonra ekonomik sıkıştırmalarla cezalandırılmıştır.
- Kıbrıs ambargosu 1973'teki petrol fiyatlarının astronomik artışıyla birleşince, yıllar boyunca sürecek büyük bir ekonomik krizin ilk işaretleri kendini göstermiştir.
- 15:22Ekonomik Kriz ve Siyasi Belirsizlik
- Kriz sokaktaki insana büyük zamlarla yansıdı, benzin bulunamaz oldu, tüp gaz, şeker ve yağ için uzun kuyruklar belirdi.
- Kıbrıs zaferi'nin sarhoşluğu çabuk geçti, Türkiye yeniden iç sorunlarına ve ünlü kavgalarına döndü.
- Kıbrıs Barış Harekatı'na cihat havası, fetih havası vermeye kalkışan Milli Selamet Partisi'nin tutumu dünyada ciddi kuşkular uyandırabilecek sorunlar yaratabilirdi.
- 17:25Milliyetçi Cephe Koalisyonu
- Türkiye için yepyeni ve karanlık bir dönem başlıyordu, yaklaşık altı ay boyunca meclisten yeni bir hükümet formülü çıkamadı.
- Ekonomik kriz ve siyasi belirsizlik sokaklardaki tansiyonu arttırdı, ülke sağ ve sol kamplara bölünmeye başladı.
- Sonunda meclisteki kilitlenmeyi Adalet Partisi lideri Süleyman Demirel çözdü ve "Milliyetçi Cephe" adı verilen yeni koalisyon kuruldu.
- 19:20Milliyetçi Cephe'nin Hataları
- Milliyetçi Cephe'nin kuruluş mantığı, tansiyonu düşürmek gibi rasyonel bir amaçla değil, Ecevit'le birlikte yükselen solu durdurmak ve solun karşısında bir baraj oluşturmak gibi negatif bir duyguyla kurulmuştu.
- Milliyetçi Cephe'nin varoluş nedeni sola karşı duyulan tepkiydi, sol güçlerin ülkeyi adım adım komünizme sürükleyeceğine inanıyorlardı.
- Milliyetçi Cephe'nin amacı CHP'nin dışında ülke idaresinin sağ partiler tarafından yöneltilmesi ve yönetilmesiydi.
- 20:42Ülkücüler ve Devlet Güçleri
- Milliyetçi Hareket Partisi'nin ilk kuruluş döneminde ülkücüler, izci kampları gibi kamplar kurarak spor, tüfek ve tabanca atış talimleri yaptılar.
- Ülkücüler, milliyetçi cephenin kanatları altında sola karşı cihatta yalnız kalmadılar ve devlet güçlerinin sempatisine sahiptiler.
- Ülkücüler "Ordu millet el ele, ülkücüler el ele, güvenlik güçleriyle omuz omuza" sloganıyla devleti koruduklarını düşünüyorlardı.
- 22:44Kont Gerilla Örgütü
- Devletin içinde uzun yıllardır varlığı bilinen ancak herkesin elle tutamadığı, gözle göremediği bir gizli örgüt olan Kont Gerilla'nın hedefi de ülkücüler gibi solu durdurmaktı.
- Kont Gerilla'nın varlığı hükümetin en tepesindekiler tarafından bile ancak bir kaza eseri öğrenilebilmişti.
- Bu örgüt NATO tarafından olası bir Sovyet işgaline karşı kurulmuş, isgal durumunda gizlendiği yerden çıkıp direnecekti.
- 24:30Kont Gerilla'nın Yapısı
- Örgütün her ülkedeki adı farklıydı: Fransa'da Rüzgar Gülü, İtalya'da Gladio, Yunanistan'da Kuzu Postu.
- Kont Gerilla adlı bir örgüt yoktu, bu kullanılan yöntemin adıydı ve yönetenler Genelkurmay'a bağlı Özel Harp Dairesinin sivil uzantılarıydı.
- Örgütün yasal statüleri yoktu, isimleri bilinmiyor, yakalanamıyor, yargılanmıyordu.
- 25:01Ülkücüler ve Teklifler
- Ülkücüler arasında da özel harp dairesinden gelen teklifler vardı, örneğin Can Özbay'a maddi imkan, kimlik ve ceza almama garantisi teklif edilmişti.
- Bu teklifler sadece Can Özbay'a değil, sağda ve solda tema eden birçok kişiye yapıldı.
- Hem devlet güçlerinin hem de sokaklardaki komandoların amaçları ve hedefleri aynıydı: son tehlikeyi durdurmak.
- 27:37Siyasi Cinayetler ve Şiddet
- Ecevit döneminde bayrak açan sol gerilemiş, savunmaya geçmişti ve milliyetçi cephe solu durdurmak için hükümete yerleşmiş, sokaklarda ülkücülere emanet edilmişti.
- 1974-75'te Türkiye'de hızla sağ ve sol kamplaşma gerçekleşmişti ve 12 Mart sonrası ilk siyasi cinayet Vatan Mühendislik Fakültesi öğrencisi Sain Aydın'ın bıçaklanarak öldürülmesiyle başladı.
- Sol adına devrim yapmak için yola çıkanlar ve devleti koruma adına silahlanan ülkücüler birbirlerini kıyasıya vurur oldular, ölüm giderek kanıksanmaya başladı.
- 29:48Solun Yeniden Toplanması
- Solda boş durmuyordu, ülkücü hareketin karşısındaki devrimci cephe 12 Mart'ta yenilmiş ancak yok olmamıştı.
- Yasadışı kabul edilen THKPC, THKO ve TIKKO örgütlerini kurmuş, Ecevit hükümetinin çıkardığı genel af ile lider kadroları serbest kalmış ve yeniden toparlanmışlardı.
- Dev-Genç, önce üniversiteden başlayan bir gençlik hareketi olarak başladı, daha sonra liselere, Anadolu'ya ve gecekondulara yayıldı, 74 şubesi vardı ve Türkiye genelinde yaklaşık 100 bin insanı etkilemekteydi.
- 30:36Üniversitelerdeki Çatışmalar
- Her üniversite adeta bir kaleydi, fakülteler el değiştiriyor, yüksek okullar karşılıklı baskınlarla işgal ediliyor, karşı saldırılarla geri alınıyordu.
- Boykotlarla eğitim engelleniyor, öğrencilerin can güvenliği sağlanamıyordu.
- ODTÜ'de 8 Kasım 1974'te büyük bir saldırı oldu, silah tabanca hiçbir şeyin olmadığı koşullarda iki zincir ile ilgili bir boykot sırasında bir arkadaş yaralandı ve iki arkadaş hastanelik edildi, ardından dokuz aylık boykot başladı.
- 31:43ODTÜ'de Ülkücü Mücadelesi
- ODTÜ'ye "solun kalesi" denilmesi üzerine, önce rektör görevden çıkarıldı ve 300 ülkücü öğrenci işçi kimliğiyle üniversiteye sokuldu.
- Üniversite savaş meydanına dönüştü ve öğretim üyeleri de baskılardan etkilenmeye başladı.
- Türkiye'deki en güçlü demokratik mücadelelerden biri ortaya çıktı; öğretim üyeleri, öğrenci aileleri, veliler ve işçiler dokuz ay boyunca okula girmedi ve bu direniş üniversiteyi kapanma noktasına getirdi.
- 32:31ODTÜ'de Bomba Saldırısı
- Aylardır süren gerilim, sağcıların üniversiteyi terk etmesinden hemen önce patladı; rektörlük önünde toplanan öğrencilerin üzerine önce bomba atıldı, sonra otomatik silahlar ateşlendi.
- Saldırıda bir ölü ve otuz altı yaralı oldu; bomba, rektörlük binasından atılan küçük bir ses bombasının ardından, askerlerin ve dışarıdan gelen yüzbaşının da bulunduğu grubun üzerine atıldı.
- ODTÜ'nün bu dönemdeki tarihinde toplam on altı ölü ve otobüsler taranarak şehre inen ODTÜ'lülerin öldürülmesi gibi saldırılar yaşandı.
- 34:44APOCULAR ve ASALA
- Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde okuyan Halim Selim, on altı arkadaşını Dikmen'de bir eve davet etti; bu kişiler bağımsız bir Kürt devleti kurmayı hedefliyor ve silahlı eylem kararı verdi.
- Grup, Abdullah Öcalan'dan adını aldı ve "APOCULAR" olarak bilinmeye başladı.
- 22 Ekim 1975'te Viyana'da Türkiye'nin büyükelçisi Daniş Tunalıgil, üç Ermeni militan tarafından öldürüldü; katiller 1915'te yapıldığı iddia edilen sözde Ermeni katliamının intikamını aldıklarını duyurdu.
- 36:15ASALA'nın Eylemleri
- İki gün sonra Paris'teki büyükelçi İsmail Eres de aynı şekilde katledildi; böylece kırk Türk diplomatının yaşamına mal olacak bir cinayetler ve suikastlar dizisi başlamış oldu.
- ASALA'nın eylemleri 80'li yıllarda Ankara Esenboğa Havaalanı'nda son noktasına geldi.
- Türkiye içte ve dışta kan kaybediyordu; enflasyonda, ekmek 250 kuruş, benzin 270 dolarda 15 liraya tırmandı.
- 37:47Devlet Güvenlik Mahkemeleri ve Disk
- Ülkedeki gelişmelerden ordu da rahatsızdı ve teröre karşı devletin yeni bir mekanizma kurmasını istiyordu; bunun adı Devlet Güvenlik Mahkemeleriydi.
- Askerin bu projesine beklenmedik bir engel çıktı: Devrimci İşçi Sendikaları (Disk).
- Disk, özel sektörde örgütlü, toplu sözleşmelerin inatçı ve katı bir pazarlıkçısı olan, devrimci söylemiyle işçilerin en çok tercih ettikleri bir sendikaydı ve 500 bin üyesi vardı.
- 39:041 Mayıs 1976 ve İşçi Direnişi
- 1 Mayıs 1976'da Disk, Türkiye tarihinde ilk defa 100 Mayıs'ı bahar bayramı olarak değil, işçi bayramı olarak yaşadı ve 100 bin kişiyi Taksim'e toplamayı başardı.
- Disk'in bu gücüne Muhafazakar Türk-İş'in 26 sendikası katılınca milliyetçi cepheye karşı son derece güçlü bir muhalefet doğdu.
- Disk ardı ardına gösteriler örgütledi, tüm işçi hareketini grevlere karşı ayaklandırdı ve sonunda Devlet Güvenlik Mahkemeleri yasasını engellemeyi başardılar.
- 40:55Kenan Evren'in Ege Ordu Komutanlığı
- 1976 yaz aylarında Türk Silahlı Kuvvetleri tayin terfi dönemi içindeydi; başbakan Demirel'in isteği üzerine dört yıldızlı bir orgeneral varken üç yıldızlı bir korgeneralin atanması ordunun geleneklerini alt üst etti.
- Tarihinde ilk defa generaller mahkemeye başvurdu, mahkeme kararı bozunca terfi bekleyenler emekli oldu, emeklilik günlerini sayanlar terfi ettiler.
- Gelecekten pek beklentisi olmayan generallerin arasında Kenan Evren de vardı ve Türkiye'nin en küçük ordusunun başına, Ege Ordu Komutanlığına atandı.
- 43:061 Mayıs 1977 ve Milliyetçi Cephe ile Hesaplaşma
- 1977'nin başlarında Türkiye'de tam anlamıyla bir yangın vardı; Cumhuriyet Halk Partisi ile güç birliği yapan işçiler milliyetçi cepheye nefes aldırmıyorlardı.
- Sokaklarda devrimci-ülkücü kavgası tüm hızıyla tırmanıyordu.
- 1 Mayıs 1977 günü tüm işçileri tekrar Taksim'de toplanmaya çağırdı; bu, milliyetçi cephe ile en büyük hesaplaşma günü olacaktı.