NazımHikmet

Nazım Hikmet'in Can Dündar imzalı DVD'li kitabı 169 sayfadan oluşmaktadır.

"Önemli olan zamana bırakmak değil, zamanla bırakmamaktır" sözü, Nazım Hikmet'e aittir.

Piraye için yazılan şiirlerden biri, Nazım Hikmet'in 23 Eylül 1945 tarihinde yazdığı şiirdir: > Ne güzel şey hatırlamak seni; > Sana tahtadan bir şeyler oymalıyım yine: > Bir çekmece, bir yüzük, > Ve üç metre kadar ince ipekli dokumalıyım... > Ve hemen > Fırlayarak yerimden penceremde demirlere yapışarak > Hürriyetin sütbeyaz maviliğine > Sana yazdıklarımı bağıra bağıra okumalıyım....

"Türkiye'nin Hikayesi" adlı eser, Nazım Hikmet'in "Memleketimden İnsan Manzaraları" adlı başyapıtından esinlenerek hazırlanmıştır. Bu eserde, 1908'den 1945'e kadar uzanan bir zaman diliminde üç yüzden fazla karakter üzerinden Türkiye'nin hikayesi anlatılmaktadır. Ayrıca, Açık Radyo ve Boğaziçi Üniversitesi Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Araştırma Merkezi işbirliğiyle gerçekleştirilen projede, insanlardan kendi hikayelerini anlatmaları istenmiş ve bu hikayeler radyoda seslendirilmiştir. Hikayeler, aile, aşk, delilik, toplumsal ve kültürel kimlik, hayvanlar, köy, taşra, şehir hayatı, yaşam ve ölüm gibi çeşitli konuları kapsamaktadır.

Nazım Hikmet, Türk ve çeşitli Avrupa soylarından gelmektedir. Babası Hikmet Bey, Diyarbakır, Halep, Konya ve Sivas valilikleri yapmış olan Nazım Paşa'nın oğludur ve Türk kökenlidir. Annesi Celile Hanım ise Polonya asıllı Mustafa Celâleddin Paşa'nın torunudur ve dedesinin adı Konstantin Borzecki'dir.

Nazım Hikmet, özgürlük için 12 yıl cezaevinde yattı.

Nazım Hikmet, ümitsizliğe karşıdır çünkü şiirlerinde umudu ana tema olarak işler. Ayrıca, Nazım Hikmet'in yaşamı bir vazife telakkisi olarak görmesi de ümitsizliğe karşı duruşunu yansıtır.

“Yürümek; yolunda pusuya yattıklarını, arkadan çelme attıklarını bilerek yürümek... Yürümek yürekten gülerekten yürümek” sözü Nazım Hikmet’e aittir.

Şair, "Bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkında" dizesiyle sevdiği kişiden ve memleketinden uzakta olan Nazım Hikmet'in özlemini anlatmak istiyor. Bu dizelerde ayrıca, polisin varlığından dolayı sevgilisine ulaşamayan ve ağaçta mahsur kalan Nazım Hikmet'in çaresizliği de dile getiriliyor.

Nazım Hikmet'in seyir defteri, 1937-1942 yılları arasında tuttuğu altı cep defterinde yer alan notlardan oluşur ve bu defterler şairin hapislik dönemlerinde yaşadıklarını, düşüncelerini ve eserlerini yansıtır. Bu defterlerde şunlar yer alır: - "Talihsiz Yusuf'un Gemisiyle Barselona'ya Seyahat" şiiriyle ilgili karalamalar. - Harp Okulu Davası ve "Bir Cezaevinde, Tecritteki Adamın Mektupları" adlı şiirin ilk çalışmaları. - Donanma Davası ile ilgili notlar. - Çankırı'da yazdığı şiirler ve Piraye'ye yazdığı mektupların müsveddeleri. - "Memleketimden İnsan Manzaraları" adlı eserinde yer alacak şiirlerin ilk çalışmaları. Bu defterler, Nazım Hikmet'in iç dünyasını ve edebi sürecini anlamak için önemli belgelerdir.

"Şu derede ceviz ağacı hikayesi" olarak bilinen olay, Nazım Hikmet'in "Ceviz Ağacı" şiirinin yazılışıyla ilgilidir. Rivayete göre, Nazım Hikmet kaçak yaşadığı bir dönemde sevgilisi Piraye'yi görmek ister ve onunla Gülhane Parkı'ndaki ulu bir ceviz ağacının altında buluşmak için haber gönderir. Ancak, bu hikayenin gerçek olmadığı ve şiirin Bulgaristan'da yazıldığı ortaya çıkmıştır.

Nazım Hikmet, 1951 yılında Bakanlar Kurulu tarafından Türk vatandaşlığından çıkarılması nedeniyle Rusya'ya gömülmüştür. Ölümü üzerine, Moskova'daki Novodeviçi Mezarlığı'na defnedilmiştir.

Nazım Hikmet, Pablo Neruda'yı doğrudan etkilemiş bir kişi değildir, ancak iki şair arasında yakın bir dostluk olduğu bilinmektedir. Nazım Hikmet, Neruda'ya saygı duymuş ve onu büyük bir şair olarak değerlendirmiştir.

Nazım Hikmet'in "Sekiz Yüz Elli Yedi" adlı Ayasofya şiiri, Ocak 1921 tarihinde yazılmıştır.

Nazım Hikmet'in toplam 13 kitabı bulunmaktadır: 1. Şiirleri: "835 Satır", "Jokond ile Sİ-YA-U", "Varan 3", "1 + 1 = 1", "Sesini Kaybeden Şehir" vb.. 2. Oyunları: "Kafatası", "Bir Ölü Evi", "Unutulan Adam", "Ferhad ile Şirin" vb.. 3. Romanları: "Kan Konuşmaz", "Yeşil Elmalar", "Yaşamak Hakkı", "Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim". 4. Öyküleri: "Orman Cücelerinin Sergüzeşti", "Sevdalı Bulut".

Nazım Hikmet'in 112 adet bilinen kitabı bulunmaktadır.

"20. yüzyılda ölüm acısı" temalı şiir, Nazım Hikmet'in "Karıma Mektup" adlı eseridir.

Bu dizeler, Nazım Hikmet'in "Bulut mu Olsam" adlı şiirinden bir alıntıdır. Şiir, şu mesajları içermektedir: Doğa ve insan ilişkisi: Deniz, bulut, gemi, balık ve yosun gibi doğal unsurlar, insanın bir parçası olarak ele alınmıştır. Çelişkiler ve sorular: Şiirde, "bulut mu olsam, gemi mi yoksa? / balık mı olsam, yosun mu yoksa?" gibi sorularla, yaşamın ve insanın varoluşsal çelişkileri sorgulanmaktadır. Bütünlük ve birlik: Son bölümde ise "deniz olunmalı, oğlum / bulutuyla, gemisiyle, balığıyla, yosunuyla" dizeleriyle, her şeyin bir bütün olduğu ve insanın bu bütünün bir parçası olması gerektiği vurgulanmaktadır.

"Karayılan'ın Hikayesi" şiiri, Nazım Hikmet'in "Kuvayi Milliye Destanı" adlı eserinin bir parçasıdır.

"Akrep Gibisin Kardeşim" şiiri Nazım Hikmet'e aittir.