• Buradasın

    Siber saldırılar neden arttı?

    Yazeka

    Arama sonuçlarına göre oluşturuldu

    Siber saldırıların artmasının birkaç nedeni vardır:
    1. Teknolojik Gelişmeler: Yapay zeka ve makine öğrenimi gibi gelişmiş teknolojilerin kullanımı, siber suçluların daha karmaşık saldırılar gerçekleştirmesini sağlamıştır 23.
    2. Finansal Motivasyon: Fidye yazılımı ve veri ihlalleri gibi saldırılar, doğrudan finansal kazanç sağlamayı amaçlamaktadır 34.
    3. Siyasi ve Kişisel Nedenler: Hükümetler veya bireyler, rakiplerine zarar vermek, propaganda yaymak veya kişisel intikam almak için siber saldırılara başvurmaktadır 34.
    4. Tedarik Zinciri Saldırıları: Saldırganlar, daha geniş sistemlere erişim sağlamak için tedarik zincirindeki zayıf noktaları hedef almaktadır 2.
    5. Uzaktan Çalışma: Uzaktan ve esnek çalışmaya geçiş, ev ağları ve şirketlerin uzaktan erişim sistemlerindeki açıklardan faydalanmayı kolaylaştırmıştır 2.
    5 kaynaktan alınan bilgiyle göre:

    Konuyla ilgili materyaller

    En tehlikeli siber saldırı türü nedir?

    En tehlikeli siber saldırı türleri arasında şunlar öne çıkmaktadır: 1. Fidye Yazılımı (Ransomware): Bu tür saldırılar, siber korsanların verileri şifreleyip serbest bırakılması için fidye talep etmesini içerir. 2. DDoS Saldırıları: Hizmet reddi saldırıları, hedeflenen web sitesi veya ağa aşırı miktarda trafik göndererek hizmetin çökmesine neden olur. 3. Kimlik Avı (Phishing): Saldırganlar, sahte e-postalar veya web siteleri kullanarak kurbanların kişisel ve finansal bilgilerini çalmaya çalışır. 4. SQL Enjeksiyonu: Kötü amaçlı SQL kodunu bir uygulamaya yerleştirerek veritabanına yetkisiz erişim sağlama yöntemidir. Bu saldırılar, ciddi finansal kayıplara, veri ihlallerine ve ulusal güvenliğe tehdit oluşturabilir.

    Siber dünya ne demek?

    Siber dünya, dijital ortamların tümünü kapsayan geniş bir kavramdır. Siber dünyanın temel unsurları: internet; bilgisayarlar; akıllı telefonlar; bulut bilişim altyapısı; sosyal medya platformları; e-ticaret siteleri. Bu unsurlar aracılığıyla insanlar bilgiye erişir, iletişim kurar, iş yapar, eğlenir ve bilgi paylaşır. Siber dünya kavramı ilk olarak 1984 yılında yazılan “Neuromancer” adlı romanda kullanılmıştır. Siber uzay kavramı “siber alan” veya “siber dünya” olarak da bilinmektedir. Siber uzay; ulusal strateji dokümanında “tüm dünyaya ve uzaya yayılmış durumda bulunan bilişim sistemlerinden ve bunları birbirine bağlayan ağlardan veya bağımsız bilgi sistemlerinden oluşan sayısal ortam” olarak tanımlanmaktadır. Siber uzay sadece internet ile sınırlı bir alan değildir. Siber uzay, internet dışında telefon, telex, radyo ve televizyon gibi kumanda ile kullanılabilen; kaydedilebilen ses ve görüntüleri, filmleri, fotoğrafları, grafikleri ve kitapları kapsadığı gibi yine dış dünyaya kapalı askeri ağlar, yazılım tabanlı telsizler, cep telefonları, enerji dağıtım ağları, iletişim ağları, uydu sistemleri, insansız hava araçları, elektronik komuta sistemleri gibi birçok sistem ve donanım siber uzaya dâhildir. Siber dünya, uluslararası ilişkilerde güncel meselelerin yer aldığı dört fiziksel boyuta (kara, hava, deniz, uzay) eklenen, insanlar tarafından üretilmiş beşinci bir boyuttur.

    Siber güvenlik ve siber suç ne demek?

    Siber güvenlik, bilgisayar sistemlerini, ağları, cihazları ve verileri siber saldırılara karşı koruma amacı taşıyan bir multidisipliner alandır. Siber suç, bilgisayar sistemleri, ağları veya dijital veriler kullanılarak ya da bunlara karşı işlenen her türlü yasa dışı faaliyeti ifade eder. Siber suçlara bazı örnekler: Bilişim sistemine girme. Sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme. Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması. Yasak cihaz veya programlar.

    Siber güvenliği kimler yapmalı?

    Siber güvenliği, herkes ve her kurum yapmalıdır, çünkü siber saldırılar herkesi etkileyebilir. Siber güvenlikten sorumlu olanlar: Bireyler: Kendi hesaplarını korumak için güçlü parolalar kullanmak, yazılım ve işletim sistemlerini güncel tutmak, şüpheli e-postalara tıklamaktan kaçınmak gibi önlemler almalıdır. Kurumlar: Çalışanların siber güvenlik konusunda eğitilmesi, uygun siber güvenlik çözümlerinin satın alınması ve siber güvenlik süreçlerinin tanımlanması gereklidir. Kamu kurumları ve kuruluşlar: Siber güvenlik politikalarının yürütülmesi, saldırıların önlenmesi veya etkisinin azaltılması için gerekli tedbirlerin alınmasından sorumludur.

    Siber güvenlik ve siber savunma arasındaki fark nedir?

    Siber güvenlik ve siber savunma arasındaki temel fark, odak noktaları ve hedefleridir: Siber güvenlik, bilgisayar sistemlerini, ağları, cihazları ve verileri siber saldırılara karşı koruma amacı taşır. Siber savunma, siber güvenliğin bir alt kümesi olup, bir kuruluşun tüm dijital varlıklarını koruma stratejisini ifade eder. Dolayısıyla, siber savunma, daha kapsamlı ve karmaşık bir yaklaşımdır; siber güvenlik ise bunun bir parçasıdır.

    En tehlikeli siber suç nedir?

    En tehlikeli siber suç olarak değerlendirilebilecek bazı suçlar şunlardır: Fidye yazılımları (ransomware). DDoS (Distributed Denial of Service) saldırıları. Kimlik hırsızlığı. Veri ihlali. Siber suçların tehlikesi, kullanılan yönteme, mağdurun durumuna ve suçun etkisine bağlı olarak değişebilir.

    Kritik altyapılara yönelik siber saldırılar nelerdir?

    Kritik altyapılara yönelik siber saldırılar, enerji, ulaşım, su, nükleer, sağlık hizmetleri ve finansal sistemler gibi devletin işleyişi için hayati öneme sahip sektörleri hedef alır. Bazı siber saldırı türleri: Fidye yazılımları: Veri ihlali yaparak kişisel ve hassas bilgileri çalar ve fidye talep eder. Gelişmiş kalıcı tehdit (APT) saldırıları: Uzun süreli ve hedef odaklı saldırılar olup, genellikle devlet destekli gruplar tarafından gerçekleştirilir. Stuxnet gibi zararlı yazılımlar: Endüstriyel kontrol sistemlerine fiziksel zarar verebilir. Saldırıların etkileri: Şirketlere ekonomik ve itibar kaybı: Hizmet kesintileri ve veri ihlalleri, şirketlerin ekonomik kaybına ve itibarının zarar görmesine yol açar. İnsanların sağlığı ve güvenliği: Teknolojik ekipmanların hatalı çalışması veya kirli su tüketimi, insanların sağlığını ve refahını olumsuz etkiler. Kritik altyapıların korunması, uluslararası iş birliği, teknolojik çözümler, eğitim ve farkındalık gerektiren çok yönlü bir yaklaşım gerektirir.