• Buradasın

    Yeni soyadının hikayesi ne anlatıyor?

    Yazeka

    Arama sonuçlarına göre oluşturuldu

    "Yeni Soyadının Hikayesi", Elena Ferrante'nin "Napoli Romanları" serisinin ikinci kitabıdır ve Lila ile Lenu'nun büyüme ve gelişme süreçlerini anlatır 12.
    Kitapta işlenen ana temalar:
    • Evlilik ve ayrılık: Yeni evli Lila, kocasıyla yaşadığı sorunlar nedeniyle aile işinde çalışmaya başlar 13.
    • Eğitim ve kendini bulma: Lenu, hayatı ve kendisini sorgulayarak eğitimine devam eder ve doğup büyüdüğü tutucu ortamın dışına çıkmanın yollarını arar 13.
    • Dostluk ve aşk: İki dostun bir adada geçirdikleri yaz tatilinde yaşananlarla tüm dengeler alt üst olur 13.
    Lila için evliliğin dar kalıplarına sığmak gittikçe zorlaşırken, Lenu, kendisini bulmak için köklerinden kopmayı göze alır 24.
    5 kaynaktan alınan bilgiyle göre:

    Konuyla ilgili materyaller

    Soyisimlerin hikayesi nedir?

    Soyisimlerin hikayeleri, 1934 yılında yürürlüğe giren Soyadı Kanunu ile birlikte çeşitli nedenlerle ortaya çıkmıştır. Bazı soyisim hikayeleri: Gümüş: Cüzzam hastalığı nedeniyle derisi dökülen ve burnunu gümüşle kaplatan bir tüccar. Görgeç: Bir makinistin "Biz trenle her yeri görüp geçiyoruz, soyadımız 'görgeç' olsun" demesi. Uçkaç: Osmanlı döneminde nam salmış bir eşkıyanın yakalanamaması. Buldum: Bir üzüm yetiştiricisinin bağda bir küp bulması ve bunun boş çıkması. Işıklar: Bir köyde, köyün ilk ışıklı evinin ailesine verilen soyadı. Keskin: Donanmada gözcülük görevini başarılı bir şekilde yerine getiren kişi. Yıldırım: Bir elektrikçinin, bir arkadaşı yıldırım çarpması sonucu hayatını kaybedince kendi soyadını değiştirmesi. Şen: Çok güleç yüzlü bir dedeye verilen soyadı. Tokkal: Bir köyde, bir evde yemek ikram edilen memurların, evin dedesinin "Ben tokum, yemeyeceğim" demesi üzerine verilen soyadı. Soyisimler, aile reisleri veya nüfus memurları tarafından belirlenmiş, bazen yaşanan olaylar veya fiziksel özellikler göz önünde bulundurulmuştur.

    Soyadımın tarihi nereye dayanıyor?

    Soyadınızın tarihi, 21 Haziran 1934 tarihinde kabul edilen Soyadı Kanunu ile başlamıştır. Daha öncesinde ise, Türklerin özad kurumu zaten yerleşmişti, ancak soyadı geleneği tam olarak ne zaman başladığı bilinmemektedir.

    Soyadı Kanunu'ndan önce soyadları nasıldı?

    Soyadı Kanunu'ndan önce, Osmanlı Devleti'nde kişilerin soyadları yoktu. Ayrıca, kişilerin yaptıkları meslekler ve sahip oldukları karakter özellikleri de isimlerin yanında kullanılan ayırt edici unsurlar olarak ön plana çıkardı. "Oğlu/kızı" gibi sadece baba adı, aile adları yanında da kullanılıyordu. Zaman zaman lakap ve şöhretler de soyisim yerine geçerdi.