• Buradasın

    But ne zaman kullanılır?

    Yazeka

    Arama sonuçlarına göre oluşturuldu

    "But" (ama) kelimesi, İngilizcede şu durumlarda kullanılır:
    • Zıt veya çelişkili iki düşünceyi bağlamak için 134. Örnek: "He is very intelligent, but she lacks self-confidence" (O çok zeki, ama kendine güveni yok) 4.
    • İki cümle arasındaki karşıtlığı belirtmek için 34. Örnek: "I wanted to go to the party, but I have to study for my exam" (Partiye gitmek istedim ama sınavıma çalışmam gerekiyor) 4.
    • Bir şeyin neden olmadığını veya gerçek olmadığını açıklamak için 4. Örnek: "We planned to meet for dinner, but our schedules didn't align" (Akşam yemeği için buluşmayı planladık, ama programlarımız uyuşmadı) 4.
    • Bir özür veya mazeretle bir cümleye başlamak için 4. Örnek: "I'm sorry, but I can't make it to your party" (Özür dilerim, ama partine gelemem) 4.
    • Edat olarak "except" anlamında 4. Örnek: "Everyone but him understood the joke" (Şakanın anlamını o hariç herkes anladı) 4.
    • Zarf olarak "only" anlamında 4. Örnek: "We can but hope for the best" (Yalnızca en iyisini umabiliriz) 4.
    5 kaynaktan alınan bilgiyle göre:

    Konuyla ilgili materyaller

    And but or nasıl ayırt edilir?

    "And", "but" ve "or" bağlaçlarını ayırt etmek için şu özelliklere dikkat edilebilir: And (ve). But (ama). Or (veya).

    But nasıl telaffuz edilir?

    "But" kelimesinin telaffuzu, İngiliz İngilizcesinde /bʌt/, Amerikan İngilizcesinde ise /bʌt/ şeklindedir. Seslere göre telaffuz şu şekildedir: /b/ sesi "book" kelimesindeki gibi; /ʌ/ sesi "cup" kelimesindeki gibi; /t/ sesi "town" kelimesindeki gibi. "But" kelimesi ayrıca /ˈbət/ şeklinde de telaffuz edilebilir.

    But ile ilgili örnek cümleler nelerdir?

    But (ama, fakat, ancak) bağlacı ile ilgili bazı örnek cümleler: I wanted to go to the cinema but I can't go. Julia is a hardworking woman but she is careless. My sister always smiles but she is stubborn. Tony doesn't study hard but he gets good marks from exams. He is very lazy but very intelligent. I love coffee, but not tea. We are tired, but we are happy. I invited her to the meeting, but she didn't come. The theory is compelling, but it lacks evidence. He tried everything to solve the problem, but all his efforts were in vain.