Tunca kıyısındaki büyük külliyenin küçük parçası: II. Bayezid CamiiEdirne'de, Tunca Nehri'nin kuzey kıyısında konumlanan II. Bayezid Camii; tabhane, imaret, medrese, dârüşşifâ, mutfak, köprü, ambar ve hamam ile birlikte büyük bir külliyenin parçası olarak inşa ediliyor. Caminin temeli, II. Bayezid tarafından 1484 yılında Boğdan Seferi'ne giderken atılıyor, inşası ise 1488 yılında tamamlanıyor.Caminin harimi, tam kare formunda tasarlanıyor. 20 metre çapındaki kubbe, pandantifler aracılığıyla doğrudan harim duvarlarına oturuyor. Duvar yüksekliğinin, uzunluğuna neredeyse eşit olması sayesinde cami, dışarıdan bakıldığında üstünde yarım küre oturan bir küp görünümü kazanıyor.Harimin sol köşesinde yer alan hünkar mahfili, Osmanlı mimarisindeki ilk hünkar mahfili olarak kabul ediliyor. Mermer sütunlarla taşınan bu mahfilde, daha sonra eklendiği anlaşılan ve günümüze ulaşmamış dışarıdaki Kasr-ı Hümâyun'a açılan bir kapı bulunuyor. Harimin girişinin iki yanında ise birbirinden bağımsız, ahşap üst katlar yer alıyor.Caminin avlusu, harimin dört katı büyüklüğünden oluşuyor ve kubbeli revaklarla çevriliyor. Avlunun merkezinde, önceden bir saçağa sahip olduğu düşünülen mermer bir şadırvan konumlanıyor.Avlu içindeki son cemaat yerinin iki ucunda, caminin yan cephelerine bitişik olarak konumlanan iki tabhanenin girişleri bulunuyor. Kare planlı ve simetrik biçimde tasarlanmış eş tabhaneler; dört eyvanlı ve köşelerde dört odalı bir plan şemasından oluşuyor. Eyvanlar ve odaların her birinde eş kubbeler bulunurken tabhanelerin merkezindeki alanlar daha büyük ve ışıklıklı kubbeler ile taçlandırılıyor.Caminin minareleri, tıpkı daha sonra İstanbul'da inşa edilen Bayezid Camii'nde olduğu gibi, tabhanelerin iki ucunda ve birbirlerinden oldukça uzak mesafede konumlanıyor. Evliya Çelebi, minarelerin bu şekilde konumlandırılmasının amacını, olası bir depremde yıkılmaları durumunda ana kubbeye zarar vermemeleri olarak açıklıyor.
gzt.com29 Temmuz
