TürkKültürü

"At ölür, meydan kalır" atasözü, bir atın ölümünün, onun sahibinin kahramanlıklarının unutulmasına neden olmayacak kadar önemsiz bir olay olması üzerine söylenmiştir.

Şerafettin Turan'ın "Türk Kültür Tarihi - Türk Kültüründen Türkiye Kültürüne ve Evrenselliğe" adlı kitabının ilk baskısı 1990 yılında yapılmıştır. Türkçe'nin ilk matbu eseri ise 31 Ocak 1729 tarihinde basılan ve İbrahim Müteferrika tarafından yayımlanan Vankulu Lügati'dir. Matbaayı ilk kullananların ise Çinliler olduğu düşünülse de, bazı araştırmacılar matbaanın ilk önce Uygurlar tarafından kullanıldığını öne sürmektedir.

Karagöz ve Hacivat oyunu için ev perdesi yapmak amacıyla aşağıdaki adımlar izlenebilir: 1. Malzeme Seçimi: Kalın beyaz kumaş veya perde kumaşı kullanılabilir. 2. Perde Boyutu: Perde, yaklaşık 1.5 metre eninde ve 2 metre yüksekliğinde olmalıdır. 3. Işık Kaynağı: Perdenin arkasına bir ışık kaynağı yerleştirilmelidir. 4. Taşınabilirlik: Perdenin taşınabilir olması, Karagöz sanatının seyyar yapısı gereği önemlidir. Karagöz perdesi yapımında dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta, perde yüksekliğinin izleyicilerin boyuna göre ayarlanmasıdır. Daha detaylı bilgi ve görseller için aşağıdaki kaynaklar incelenebilir: YouTube: "Hacivat ve Karagöz Perdesi Yapıyoruz" videosu. Trendyol Blog: Karagöz sahnesi yapımı hakkında adım adım rehber. Karagoz.net: Karagöz perdesi yapımı hakkında bilgiler.

Türk kültüründe en çok kullanılan motif hakkında kesin bir bilgi bulunmamakla birlikte, Anadolu'da sıkça kullanılan bazı motifler şunlardır: Elibelinde: Doğurganlık, annelik ve dişiliği simgeleyen bu motif, kilim ve halılarda yaygın olarak kullanılır. Koçboynuzu: Bereket, kahramanlık, güç ve erkekliği temsil eder. Hayat Ağacı: Sürekli gelişim ve değişimi simgeler. Bereket: Üzüm, incir, nar gibi meyve ve koç, geyik gibi hayvan motifleri, bolluk ve mutluluğu ifade eder. Göz ve Muska: Nazardan korunma amacıyla kullanılır.

Türklerin en eski tamgasının ne olduğuna dair kesin bir bilgi bulunmamakla birlikte, tarihsel kökeni çok eskilere dayanan tamgaların (damgaların) bir iletişim gereksinimi olarak türemiş olduğu düşünülmektedir. En eski tamgalardan bazıları: MÖ 10.000 yılına ait fildişi üzerinde bulunan svastika (oz tamgası). MÖ 7500 yıllarında Cilalı Taş ve Bakır Devrine ait taş tabletlerde ve ev gereçlerinde kullanılan oz tamgası. MS 3. ve 4. yüzyıllara ait Yenisey kitabeleri. Ayrıca, Kırgızistan Fergana Vadisi’deki Saymalıtaş I ve II’de ilk kez 1900’lü yıllarda keşfedilen ve MÖ 3000 yılına ait olduğu düşünülen kaya resimleri de Türk tamgalarının erken dönem örnekleri arasında yer alır.

Turgut Alp baltasının boyutları, farklı kaynaklara göre değişiklik göstermektedir: Kılıçustasi.com sitesine göre, baltasının boyutu yaklaşık 80 cm, sap boyutu ise 62 cm'dir. Dilekkostum.com sitesinde yer alan bilgiye göre, baltasının sap kısmı 70 cm uzunluğunda olup, demir ağzı üstten aşağı şekilde ölçüldüğünde 25 cm'dir. Trendyol.com sitesinde belirtilen ölçüler ise şu şekildedir: Baltasının sap kısmı 100 cm uzunluğunda olup, demir ağzı 25 cm'dir. Bu bilgiler ışığında, Turgut Alp baltasının genel olarak 70 cm ile 100 cm arasında bir uzunluğa sahip olduğu söylenebilir.

Ağaca çaput bağlama geleneği, kökeni Kuzey ve Orta Asya’nın eski dinleri olan Şamanizm’e dayanan bir ritüeldir. Bazı inanışlar: Türk Şamanizm inancına göre, her dağ, pınar, göl, ırmak, ağaç ve kayaların “izi” sahipleri vardır ve bu ruhlara kurban sunmak gerekir. Eski Türk mitolojisinde, tanrıça Umay, çocukları ve anneleri koruyup kolladığına inanılan bir figürdür; kadınlara bebek dilemeleri için ağaç dallarına çaput bağlama geleneği bu inanca dayanır. Türbelere çaput bağlama, köklü Türk geleneklerinden olan “atalar kültü” ile ilişkilidir; geçmişte atalar, atalarına saygı göstermek için mezarlarını ziyaret edip kurban adarlardı. Günümüzde bu gelenek, İslam diniyle bağdaştırılsa da, İslam'da böyle bir adet yoktur.

En eski atasözü hikayesi, Sümerlere kadar uzanmaktadır. Sümer atasözleri, üç bin beş yüz yılı aşkın bir süre önce derlenip yazıya geçirilmiştir. Yazıya geçmiş ilk atasözü örneklerine ise Mezopotamya'da bulunan tabletlerde rastlanmıştır. Ayrıca, Tevrat'ta "Süleyman'ın meselleri" diye anılan sözlerle, Sümer atasözleri arasında bir ilgi bulunduğu ortaya çıkmıştır.

En eski atasözü hikayesi, Sümerlere kadar uzanmaktadır. Sümer atasözleri, üç bin beş yüz yılı aşkın bir süre önce derlenip yazıya geçirilmiştir. Yazıya geçmiş ilk atasözü örneklerine ise Mezopotamya'da bulunan tabletlerde rastlanmıştır. Ayrıca, Tevrat'ta "Süleyman'ın meselleri" diye anılan sözlerle, Sümer atasözleri arasında bir ilgi bulunduğu ortaya çıkmıştır.

Karagöz'de muhavere, oyunun ikinci bölümü olup, sadece Karagöz ve Hacivat arasında geçen karşılıklı konuşmaları içerir. Fasıl, oyunun asıl bölümüdür. Karagöz oyunu, dört bölümden oluşur: 1. Mukaddime (Giriş). 2. Muhavere (Söyleşme). 3. Fasıl. 4. Bitiş.

Arapça halay, belirli bir yöreye ait değildir. Halay, Türkiye'nin Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu ve Çukurova bölgelerinde oynanan halk oyunlarının genel ismidir. Ancak, bazı bölgelerde farklı isimlerle anılan halaylar bulunmaktadır. Örneğin, Kürtçe'de "Govend" veya "Dîlan", Süryanice'de "Ḥeggāʾ", Azerice'de "Yallı" ve Ermenice'de šurǰpar olarak bilinir.

Hürriyet ve İstikbal Derneği, Türk milletinin istikbali için çeşitli etkinlikler ve eylemler düzenlemektedir. Dernek, aynı zamanda Milliyetçi Kadın Hareketi gibi toplulukları da bünyesinde barındırmaktadır. Dernek, faaliyetlerini YouTube, Instagram ve TikTok gibi sosyal medya platformları üzerinden de duyurmaktadır.

Dağhan ismi, eski Türklerde "dağ tanrısı" anlamına gelir. Ayrıca, Dağhan ismi şu anlamlara da gelir: pek cömert, iyiliksever; Oğuz Han'ın altı oğlundan birinin adı.

"Samanlık Seyran Olsun" ifadesi, "Gönül: Bir Deli Aşk Hikayesi" adlı filmi anlatıyor olabilir. Filmin konusu: Konar göçer bir yaşam süren Piroz, bir düğünde karşılaştığı Sümbül'e aşık olur. Ayrıca, "İki gönül bir olunca samanlık seyran olur" ifadesi, Passenger (Uzay Yolcuları) filminin final sahnesinde de kullanılır.

"Hazıra dağlar dayanmaz" atasözünün kesin kökeni belirsizdir, ancak Türk folkloruna ve İslamî öğretilere dayandığı düşünülmektedir. Atasözü, muhtemelen 19. yüzyıl veya daha eski dönemlerde oluşmuş ve halk arasında yayılmıştır. "Hazır" kelimesi, emek harcamadan elde edilen şeyleri (örneğin, miras, kolay kazanç veya başkalarının emeği) simgelerken, "dağlar" ise gücün, dayanıklılığın ve sağlamlığın sembolüdür. Atasözünün ortaya çıkışıyla ilgili bir hikaye bulunamamıştır. "Hazıra dağlar dayanmaz" atasözü, kişinin elinde ne kadar çok mal, mülk ya da para olursa olsun, üretmeden tüketmenin kısa sürede eldeki her şeyi bitirebileceğini anlatır.

"Hızlı giden atın boku seyrek düşer" sözü, Türk atasözü olarak bilinmektedir.

Türklerin Çin'e karşı söylediği bazı atasözleri şunlardır: Türkleri bitirmek istiyorsanız onlarla savaşmayın, çünkü Türk savaştıkça büyür. İki Yahudi bir araya gelse şirket, iki Türk bir araya gelse devlet kurar. Ayrıca, Çinliler tarafından Türkler hakkında söylendiği iddia edilen bir atasözü de bulunmaktadır: Türklere adres sormayın, yolu bilmeseler bile tarif ederler.

Sadettin Teksoy'un en bilinen sözü, "Ben Sadettin Teksoy" repliğidir. Ayrıca, "Girdim Keloğlan Mağarası'na, gür çıkar saçım benim" ve "Sokarım" gibi sözleri de hafızalarda yer etmiştir.

"İti an çomağı hazırla" bir atasözüdür. Türk Dil Kurumu (TDK) bu atasözü için iki ana anlam sunmaktadır: 1. Kötülük ve haberin var olması. 2. Kötülerin planları bozması. Ayrıca, "iyi insan lafının üzerine gelirmiş" ifadesi, "iti an çomağı hazırla" atasözünün zıt anlamlısıdır.

Tomris ismi, Türkçe kökenli olup "cesur", "güçlü", "savaşçı" ve "lider" anlamlarına gelir. Bu isim, tarihsel olarak İskitler'in (Saka Türkleri) kraliçesi Tomris Hatun'dan esinlenerek kullanılmaktadır.