Deyimler

Viraneye çevirmek deyimi, yakıp yıkmak, yıkıntı durumuna getirmek, harap etmek anlamına gelir. Bu deyim, Türk Dil Kurumu (TDK) Güncel Türkçe Sözlük'te de aynı şekilde tanımlanmıştır.

Viraneye çevirmek deyimi, yakıp yıkmak, yıkıntı durumuna getirmek, harap etmek anlamına gelir. Bu deyim, Türk Dil Kurumu (TDK) Güncel Türkçe Sözlük'te de aynı şekilde tanımlanmıştır.

"Eşeği çayıra salmak" deyimi iki farklı anlamda kullanılabilir: 1. Hayvanları otlasın diye çayıra bırakmak. 2. Başıboş bırakmak, gereken ilgiyi göstermemek.

Abayı yakmak deyimi, birine aşık olmak, sevdalanmak, çok fazla tutulmak veya ona gönlünü vermek anlamlarına gelir. Ayrıca, bir kişinin farkında olmadan birine bağlanarak sürekli onu düşünmesi durumunu da ifade eder. Bu deyimin kökeni, soğuk bir kış gecesinde bir dervişin abasına ateş sıçraması ve dervişin bunun farkında olmadan yanmaya devam etmesi hikayesine dayanır. Örnek cümleler: "Galiba ben o kıza abayı yaktım." "Ona olan bakışların çok derin, sen abayı yakmışsın." "Ayşe her an Ali hakkında konuşuyor, abayı yakmış." "Serhat sürekli Melek için şarkı besteliyor, ona fena abayı yakmış olmalı."

"Tilt atmak" deyimi, saldırmak veya hücum etmek anlamına gelir.

"Fenalık yapmak" deyimi, kötülük etmek, kötülükte bulunmak anlamına gelir.

Deyim ve söz öbeği arasındaki temel farklar şunlardır: 1. Deyim: En az iki sözcükten oluşan, genellikle mecaz anlamlı ve kalıplaşmış bir ifadedir. 2. Söz Öbeği: İki veya daha fazla sözcüğün bir araya gelerek oluşturduğu ifadedir.

"Zan altında kalmak" deyimi, bir şeyle suçlanmak, sanık durumunda olmak anlamına gelir.

"Ketenpereye gelmek" deyimi, dolandırılmak anlamına gelir.

"Malta yok" ifadesi, Levanten Arapçasına özgü bir deyim olup, İsrail'de bir tarih dersinde duyulmuştur. Haritada Malta'nın görünmeme nedeni ise, coğrafi olarak Akdeniz'in ortasında yer alması ve dünya haritalarında genellikle Avrupa, Afrika ve Sicilya gibi komşu bölgelerin detaylandırılmasıyla ilgilidir.

"Tezkeresini eline vermek" deyimi, birini işten çıkarmak, işine son vermek, kovmak anlamına gelir.

"Yüzünü akılda tutamamak" deyimi, bir şey istemeye ya da söylemeye çekinmek, cesaret edememek anlamına gelir.

"Dur" kelimesi iki farklı anlamda kullanılabilir: 1. Trafik işareti: Dur işareti, genellikle trafik ışıkları olmayan bir kavşakta sürücülere hiçbir otomobilin gelmediğinden emin olmalarını ve devam etmeden önce durmalarını gerektiğini bildiren bir trafik işaretidir. 2. Deyim: "Dur!" veya "durun!" deyimi, "biraz zaman geçsin" anlamıyla cümlelerin başına gelen bir sözdür.

"Misafir gibi oturmak" deyimi iki farklı anlamda kullanılabilir: 1. Gerçek anlam: Bulunduğu yerden her an ayrılacakmış gibi eğreti, üstünkörü oturmak. 2. Mecazi anlam: Hiç iş yapmamak.

"Mihnet çekmek" deyimi, sıkıntılı bir duruma katlanmak, sıkıntı çekmek anlamına gelir.

Dilimizin zenginliğini yansıtan bazı atasözleri ve deyimler: Atasözleri: 1. Sakla samanı, gelir zamanı. 2. Bir elin nesi var, iki elin sesi var. 3. Dost kara günde belli olur. 4. Ağaç yaşken eğilir. 5. Gülme komşuna, gelir başına. Deyimler: 1. Göz var nizam var. 2. Taşın altına elini sokmak. 3. Ayağını yorganına göre uzat. 4. Kabak tadı vermek. 5. Ağzı kulaklarına varmak.

Aptal yerine koymak, bir kişiyi hiçbir şeyden anlamaz ve bilmez sanmak anlamına gelir. Ayrıca, bu deyim küçük düşürmek veya küçük düşürülmek anlamında da kullanılabilir.

"Ketenpereye düşmek" deyimi, dolandırılmak anlamına gelir.

"Dört başı mamur" deyimi, her yanı bakımlı, elverişli, güzel, eksiksiz ve kusursuz anlamına gelir.

"Entrikaya kurban gitmek" deyimi, hileli ve dalavereli bir iş sonucunda zarara uğramak anlamına gelir.